@kutuptayazmisalli
|
Sevgi tutsak olmuş kapı arkasına...
. . . Hastahaneden çıkmıştık, şimdi ise eve gidiyorduk. Ama şuan tüm bedenim uyuşuk ve bir o kadar yorgundu. Herşeyin belki diyerek başladığı yerde, keşkeler ile devam ediyordum. Babam ve abimin haberi varmıydı acaba, diye düşünüyordum. Olsa da bir tepki verirler miydi? Yoksa öylece neyse diyerek bu saçma düşüncelere bir son verdim.
Arık Böke'nin konuşmasi ile , uzun ve derin bir nefes çekmiştim ciğerlerime. Bunu gözlerim dolu dolu olduğunda hep yapardım, çünkü ağlamamı keserdi. Ardından, başımı ona çevirmiştim. Ara sıra bana ve yola bakarak konuşuyordu.
"Bugün bu iş bitecek!! Karım olacaksın. Hazırsın yada değilsin. Pekte s*kimde değil. Senin gibi fahişeyi koynuma aldıgıma dua et. " demişti. Ve tekrar yola odaklanmıştı.
Oysa sevmek istemiştim seni adam, bağlanmak kopmamak. Sevgi istediğim gözlerinden öfkeyi, şevkat beklediğim ellerinden şiddet gördüm. Kız çocukları ,önce babalarına aşık olurlarmış derler. Ama ben nefret ettim. Abi dedikleri, canından can olanı korurmuş derler,ama ben hep zalimlik gördüm. Tek bir sevgi sözü bile yeterdi beni kandırmaya, ama bunca sene hakaretlerden başka bir şey duymayan ben , hala yüzsüzce bekliyordum.... Hemde kan bağı olmayan elin adamından.
Arabanın ani fren yapması ile, kendime gelmiştim.
"İn lan! " demiş ve kendi inerek, eve ilerlemeye başlamıştı. Ben hala inmeye çabalıyordum. Ama vücudumdaki tutulmalar buna izin vermiyordu.
Birden ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarım beni mahvetmişti. Sessizce yardım istemistim, korumalar dan. Tam o sırada Arık Böke'e duymuş olmalı ki, hemen yanıma adımladı.
Önce, bana yaklaşan korumaya bir yumruk patlatmış. Daha sonra adamlarına dönerek,
"Dönün lan arkanızı!! Kimse ama hiç kimse benim karıma, Kumsal Soysal'a bakmayacak!!! Bakan olursa, gözlerini oyar ona yedirir soyunu sopunu sikerim" demişti agzından köpük saça saça. Bütün korumalar korkudan, ikiletmeden denileni yapmıştı. Bir kişi hariç, o sürekli Arık Böke'nin yanında geziyordu, galiba sağ koluydu.
Daha sonra , bana yaklaşarak kucagına almıştı. Ama canım fena yanıyordu.
Arık Böke anlamış olacak ki, tabi anlayacak hemen "sus " demişti sessizce.
Canımın yanmasının sebebi, belimin etini elleriyle bükmesiydi. O kadar güçlü ve heybetliydi ki, kollarında sanki parmak kız gibi duruyordum. Canımın acısı ile Arık Böke'nin boynuna sokuldum, iyice küçüldüm kucağında. Gözyaşlarım aksada canımın acısı dinmiyordu. Hala bırakmıyordu, ne bu vicdansızlıkdır.
Sonunda kapıdan içeri girmiştik, ama beni yere indirmek yerine yatak odasına çıkarmıştı. Ben neler olacagını az çok tahmin edebiliyordum.
Beni yatağa sertçe atmıştı, evet sanki çöp atar gibi atmıştı. Agzımdan acı nidalar dökülürken de, yine hakaretlere ugruyordum.
"Hımm. Güzel şimdiden alıştırma yap ki beni tatmin ettiğinde bu kaldırma etkili nidalarını altımda isterim. A ama unutmuşum, sen zaten alışkınsındır girenin çıkanın çoktu zamanında" demiş ve banyoya adımlamıştı.
Canımı yakmasını geçtim, kalbimide paramparça ediyordu. Yine sustum ve göz yaşlarım konuştu.
Ama birden içeri ,endişe ile giren Enver abi ile donup kalmıştım.
Utançla birde mahçubiyet ile, "Şey, kusura bakma yenge önemli olmasa dalmazdım. Abim nerde acaba? "demişti. Tam cevap verecektim ki Arık Böke banyodan çıkıp, odaya gelmişti.
" Enver, ne oldu sen neden burdasın? Oğlum bak ses etmiyorum, ama yinede bana pek güvenme bir anda sıkarım kafana. Girme bir daha böyle "demişti hiddetle.
" yok abi!! Ne haddime ama bir sorun var. Abi, Ateş baba... " demiş başını önüne eğmişti.
Arık Böke birden, Enver'in yakasına yapışıp "Konuş ne oldu babama" demişti.
Bende korka korka izliyordum, onları.
Ateş dedikleri, Arık Böke'nin babasıydı demek. Şu babamın arkadaşı olan.
"Abi, Ateş baba vurulmuş ama durumu iyi. Kurşun sıyırmış o kadar. Şuan evde istirahat ediyor. " Enver'in bu sözlerinden sonra çıkıp gitmişti evden.
....
Bir süre sonra gelen giden olmayınca, duşa girdim. Pek yıkanmak gibi olmasa da bir kaç yerime su tutmuş saçımı yıkayıp çıkmıştım. Karnım ve belim ağrıyordu. Pek aldırmadım çünkü aklıma, Arık Böke'nin elleriyle büktüğü geldi. Hemen üzerime ne bulursam geçirdim.
Aşağı inerek, mutfakta kendime birşeyler hazırlayıp televizyonda bir şeyler açmıştım. Şimdi soracaksınız , ah be kızım bunca derdin arasında ne bu televizyon aşkı. Ben yalnız bir kızdım, asla bir arkadaşım olmadı, nede bir telefon gibi kafa dağıtacagım şeyler hiç birşey yoktu. Bomboş duvarlara baktığımda ise delirmekten korktuğumdan asla sessiz bir ortamda bulunmak istemiyordum. Evde çalışanlar bile, babamın korkusundan konuşmazdı benle.
Yine bu düşünceleri boynuma urgan niyetine geçirmiş, ağlaya ağlaya ağzıma bir şeyler tepiyordum. Çünkü ben hayattan yiyeceğimi çoktan yemiştim. Bir türlü bogazımdan geçmiyor, daha da çoğalıyordu bogazımda lokmalar.
Bende yemeği bırakıp, televizyonda ki çizgi filme odaklanmıştım. Böyle böyle baya zaman geçmişti.
...
Saate baktıgımda 23:00 olduğunu gördüm. Arık Böke daha gelmemişti. Bende televizyonu kapatarak, yukarı çıkmıştım. Belimin ağrısı artmıştı, ne acısı bu böyle hemen yatsam iyi olur diyerek, işlerimi halledip girmiştim yatağa.
Genç kadın, ağrılarından dolayı hemen uykuya teslim olmuştu bile.
. . .
Genç adam babasının yanına gelmiş ve olan biteni ögrenmişti.
Ateş beyi sözde , Çelebi akça vurmuş, ama sadece uyarı olarak kolunu sıyırtmıştı. Sebebi ise Arık Böke'nin , kızı Kumsal'ı hastanelik etmesiymiş, yani Ateş soysal anlatımına göre.
Arık Böke deliye dönse de , babasının sözünden asla çıkmadığı için susmuştu. Ama, Kumsal için hiç iyi şeyler olmayacaktı, bu şimdiden belliydi.
"Bak oğlum, siz iyi olun yeter. Gelinimi üzme! O çok iyi bir kız. " demişti oscarlık oyuncu kişiliği ile.
"Baba nasıl hala o sürtüğü düşünürsün?!!! Sana, Ateş soysal'a silah çekmek, mermi sıkmakta neyin nesi sorarım sana?!! Bırak gideyim hepsinin soyunu sopunu kurutayım" demişti öfke ile genç adam. Tek düşüncesi babasıydı bu hayatta.
"Bak oğlum sakın bir şey yapma!!! Yoksa karışmam. Sen sadece gelinimle iyi geçin ve ilerde bana bir torun verin başka bir şey istemem. Ölmeden senin çocugunu göreyim " demişti. Oğlunun sırtını sıvazlayarak.
"Hala o, sürtüğü düşünüyorsun ya pes valla!!! Baba. Neyse ne bundan sonra asla yüzünü göremeyecek kızının!! Yüzüne , sesine hasret kalsın da görsün. Kızıymış, kızı fahişe olmadan nerdeymiş" demiş ve arka bahçeye atmıştı kendini genç adam.
Ardında şeytanin vücut bulmuş hali olan babasını Ateş Soysal'ı bırakarak.
Devam edecek...
Oy kullanmayi ve yorum yapmayi unutmayin❤❤❤
Satır arasi diyalog yapın ki neye tepki verdiğinizi bıleyım...
|
0% |