@kutuptayazmisalli
|
Bazen, keşkeler yetmez pişman olduğunu anladığında. Ve işte o gün gerçekler yüzüne bir tokat gibi çarpar da sen eskiye dönemesin, çocuk. . . Geceden beri ,yatakta sürekli dönüp durmuştum. Belim feci şekilde ağrıyordu, ama tabi vücudumda ki kırgınlık ve acılar kendini eksik etmiyordu da,sağolsun. Ayağa kalkıp bir lavaboya gitsem yeterdi. Biraz çabaladım ,ama nafile bir türlü olmuyordu, sanki buraya yapışmıştım. Allah'ım sen yardım et. Son kez son gücümle, canımdan can giderek kalkabilmiştim.
Zar zor ,duş almak için banyoya giderek. Suyu ayarlamış, üzerimi yavaş yavaş çikarmaya başlamıştım. Tam o sırada, banyonun kapısı kırılarak açılması ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Kapıya baktıgımda ,karşımda zil zurna sarhoş olan bir Arık Böke vardı. Kan çanağı gözlerindeki , öfkeli bakışlar kendini arsız ve imalı bakışlara bıraktıgında ne olduğunu anlamamıştım. Tâki , karşımdaki duran, aynadan çırılçıplak olan kendimi görene kadar. Hızla yerdeki bornozu alarak ,üzerime tutmuştum. Ama tekrar dikeldiğim zaman, burun buruna gelmiştik. Ne zaman gelmişti bu kadar dibime. O an ki, korku ile gitmek istedim, ama kolumdan sertçe tutup beni duşa kabine sokmuştu. Berbat bir şekilde, ağır içki kokuyordu. Beyaz gömleğinde ki kan lekesi dikkatimi çekmesi ile tüm bedenini süzmemle , pantolunu çamur içinde ve ellerinin üzeri paramparça oldugunu görmüştüm. Ben onu baştan sona incelerken, o ise bana kitlenmişti. Hala kolllarımdan tutuyordu, ama asla konuşmuyorduk. Bende, o'da acı çektiğimizi biliyorduk, ama bu hikayenin yanması gereken ben, yakması gereken oy'du. Belki de susmamız gereken yerde çığlıklarla koşmamız gerekiyordu ama biz susmayı tercih etmiştik. Acı çekecegimizi bile bile.
Küllerim ,kalana kadar yanacaktım biliyordum.
Birbirimize bakarken, gözlerinde ki o kirli bakışlar içimi eritecek boyutta saflığa bırakmıştı. Ne olduğunu anlamadıgın şekilde , önce gömleğini çıkarıp atmıştı. Yarı çıplak bir şekilde birden,dudaklarını benim dudaklarıma kapatmıştı. Bedenimi, kendine çekerek sertçe öpüyordu. Karşılık vermiyordum tabi. kendime geldiğimde hemen onu iterek, çıkmak istedim duştan. Ama güçlü kolları buna izin vermemişti. Beni çekip duvara yapıştırmıştı,
"Ne olur Arık Böke dur lütfen!. " diyebilmiştim ama beni duymuyordu. Boynumu öperken, elleri ile vücudumu arsızca keşfetmeyide ihmal etmiyordu. Oldukça rahatsızdım bulunduğum durumdan. Ellerim ile kafasını itirmeye çalışsamda bi işe yaramıyordu ki, dahada baskı uygulayarak tüm gücümü tüketiyordu resmen.
"Arık Böke durr!! " demiş, yandaki duş başlığı ile kafasına vurmuştum. Alnından kan akmaya başlamıştı. Derin değildi ama hafifte değildi. Fırsat bulup kaçacaktım ki, karnıma vurmuş, saçlarımdan tutup duşa kabinine ters bir şekilde yapıştırmıştı. Hızla tek eli ile kemerini çözmüş ve pantolunu indirmişti.
"Ağğğ!!!! Seni @ruspu, seni s*kmeyecktim ama şimdi seni bagırta bagirta nasıl düzüyorum gör bak!!
"Arık Böke, ne olur dur!!! Bak ben istemiyorum. Ne olur zaman ver. Yalvarıyorum dokunma, ne olursun istediğin herşeyi yaparım" demiştim ağlayarak. Hıçkırıklarım nefesimi kesiyordu resmen.
"Niye ha niye!!! Hem zaten kahpe değilmisin? Girenin, çıkanın çok senin. Kocan girmiş, çok mu? " demişti ama keşke sadece deseydi.
"Değilim tamamı değilim!!! " diye bagırmıştım son gücümle ama, sadece gülmüştü. Hala çok sarhoştu.
Birden belimde hissettiğim şey ile korkmuştum. Kıpırdayamıyordum bile. Ellerimi havada sıkı sıkıya tutuyordu. Arkamdan yüzünü, yüzüme yaklaştırarak.
"Seni istiyorum " diyerek fısıldamıştı.
Sırtımı öpüyor, tek eli ile kendini çekiyordu. Hissediyordum , çünkü her kendine temas edişinde belime degiyordu.
"Bacaklarını aç!!! " demesi ile korkmuştum. Sarhoş olduğu için yalpalıyırdu fakat hala benden çok güçlüydü. Elleri titriyor bir türlü istediğini yapamıyordu. Birden belimi sıkması ile sabah ki acım tekrar gelmesi bir olmuştu. Acı ile bacaklarımı aralamış, resmen ona izin vermiştim.
Hiç beklemeden, içime girmiş ve gel gitlere başlamıştı. O an ki acı ile bagırsamda, beni iyice duşa kabine yapıştırmıştı. Artık zar zor nefes alıyordum. Belimi kendine çekip,sert vuruşlarını sürdürüyordu. Bir anda kafamızdan dökülen şu ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Duşu açmıştı. İçimden çıkarak, beni kendine çevirmişti. Tekrar içime girerek, boynumu vakumlamaya başlamıştı. Benim gücüm tükeniyordu ama o sanki sürekli gücünü yeniliyordu. Yorulmadan arsızca işini yapıyor birde üstüne acımasız davranıyordu. Artık gözlerim kaymaya başlamıştı acıdan. . . .
Arık Böke, bir süre sonra, genç kadının içinde son vuruşlarını yaparak, içine boşalmıştı. İşi biter bitmez genç kadını orada bırakıp, içeri adımlayarak tüm yorgunlukla kendini yatağa atmıştı.
Kumsal ise olduğu yere çökerek içi dışına çıkmış şekilde ağlamaya başlamıştı. Genç kadının canı çok yanıyordu. Yer kan gölüne dönmüştü resmen. Elinden herşeyi alınmıştı. Artık hiçbirşeyi olamayan bir kadındı kumsal akça yada kumsal soysal.
Önce babası tarafından, haksızca elinden alınan yaşayamadıgı çocukluğu
Şimdi ise yaşayamadan, solmasının sebebi olduğu gençliğini almıştı evlendiği adam.
Düşündü genç kadın peki ya,ölümü kimin ellerinden olacaktı. Pardon zaten yaşiyormuydu ki, genç kadına ölüm sadece cümleden ibaretti ,çünkü o hiç yaşamamıştı ki. Sahi , hiç yaşamamış biri nasıl ölebilirdi.
Yavaşça sürüne sürüne, kendini taburenin üzerine atmış. Eline aldıgı life bolca sabun koyarak, vücudundaki moraran yerlerden tutun da, yeni geçmek üzere olan yaralara bile sertçe sürerek kendini temizlemeye başlamıştı. Ağlıyor, düşen her bir gözyaşının yerini taze yaşlar alıyordu. Genç kadının canı öyle böyle yanmıyordu, cayır cayırdı inan ki kalbinin ritmi bile değişmişti bu sebepten.
Bir süre sonra, yıkanıp çıkmış. Ama vücudundan kanlar damlıyordu. Kumsal buğa girmiş gibiydi. Kenardan aldıgı havluya sarılmış, sıcaktan buğlanmış aynanın önünde durmuştu. Önce titreyen elleri ile, aynanın bugsunu silmişti. Daha sonra korka korka, vücuduna baktı. Genç kadın, gördüğü kişi ile yutkunamadı bu ben miyim demişti içinden.
"Bu ben değilim!!! Anne, anne ne olur al beni yanına, dayanamıyorum" diyerek yere çökmüştü.
"Ağğğ! Yeter!" ANNE NE OLUR AL BENİ YANINA, BEN ARTIK DAYANAMIYORUM. BU KADARI ÇOK FAZLA!! " diyerek son gücü ile bağırarak içini dökmüştü.
Genç kadının sesi resmen, tüm evi kaplamıştı bile. Hizmetlilerden tutun da, korumalar dahil herkes genç kadının feryadına şahit olmuştu. Hani derler ya, taş olsan çatlarsın. Kimsede kumsal için bir merhamet kırıntısı yoktu. Ama diğerlerinde merhamet olsa dahi, sesleri çıkmazdı, temsili kumsal'dı onlarda. Emir kulluydular. Aslında bir kaç koruma içeri girmek için yeltensede , diğerleri izin vermemişti. Sonuçta patron Arık Böke'di. Ona karşı gelen herkes ölümü tadardı.
O gün kumsal tamamen ruhu ile ölmüştü. Ve bir daha huzura eremeyecek bir yola sapmıştı.
Ve genç kadının kül masalı şimdi başliyordu....
Sahi kül olmak için, yanmak gerekiyordu değil mi?Peki ne kadar yanacaktı genç kadın? Bunu kimse bilmiyor ve asla bilmeyecekti.
Devam edecek... |
0% |