@kutuptayazmisalli
|
... Küllerinden doğanların değil Kül olup cayır cayır yananların masalı . . . Arık Böke, yeni yeni uyanmaya başlamıştı uykusundan. Genç adamın başına keskin bir agrı girmesi ile gözlerini açar açmaz sertçe tekrar yumuştu.
"Ahhh! başım! Ne oldu lan bana? " demiş ve yarım yamalak etrafına bakınmıştı. Kalkıp bir ilaç içmek istemişti ama, gardolabın boydan boya aynalı kapısından kendine baktıgında gözleri şok derecesinde açılmıştı genç adamın.
"Ben neden çırılçıplagım lan!! Böyle mi yatım acaba? " diyerek ayağa kalkan adam. Banyoya ilerleyeme başlamıştı ki, dün geceden aklına yarım yamalak kesitler geliyordu. O an,
"Ahh!! Has*iktir. Nerde bu gerizekalı fa*şe acaba? Resmen sarhoşluğumdan yararlanarak , kendini becertmiş bana
diyerek, yavaş adımlarla banyoya adımlamıştı. Banyonun kapısını itip içeri girmesi ile neye uğradığını şaşırmıştı genç adam. Banyo yeni temizlenmiş mis kokulu bir parfüm eşiliğinde bırakılmıştı. Kumsal ortada yoktu. Zaten umursamamıştı bile hemen hizlica bir duş almak için kapıyı kapatıp,kabine ilerledi. Suyu ayarlayıp, kendini suyun rahatlatıcı etkisine bırakmıştı genç adam. . .
Bir varmiş bir yokmuş Uzak diyarlarda annesiz küçük bir kız üzerinde ki nalet yüzünden babası tarafından bir kulede esirmiş....
"Nerdesin lan!! Seni küçük p!ç , elime bir geçireyim mahvedeceğim seni"diyerek öfkeyle arka bahçede küçük kızını arıyordu Çelebi akça.
Kumsal , korkudan bahçede ki masanın altında saklanmıştı. Birden meliha ninesinin her zaman yaptığı şey gelmişti aklına.
Peltek dili döndüğü kadar,
"Allah'ım ne oyur, baba beni bulmasın. O çok kötü, anne yok. Neden anne yok. Yoksa o'da baba gibi semiyo mu beni? Allah'ım ne olur. Anne gelsin. Meliha nine diyo ki anneyi sen almışsın, beni babama vermiş anneyi almışsın. Ne oyuy benide anenin yayına al" O minnacık ellerini açarak Allah'a dua etmişti küçük kız.
O sırada içeriden arka bahçeye doğru , abisi Baybars gelmişti. Bunu gören küçük kız masanın altından çıkarak, abisinin arkasına saklanmıştı.
"Abii! Koyu beni. " diyerek sıkı sıkıya tutmuştu abisinin okul üniformasını.
Baybars ne olduğunu anlamamıştı bile. Ama babası yine içmişti belliydi. Babasının elindeki kemeri farketmişti genç adam.
ama pekte aldırmayan bir tavırla,
"Baba, ne oldu? Yine ne yaptı? bu gereksiz"demiş ve arkasında sıkıca sarılan küçük kardeşini, kendinden kurtararak babasının ayağına fırlatmıştı resmen küçücük kızı.
Kumsal düşmenin etkisi ile dizleri kanamaya başlamıştı. Hem ağlıyor hemde kanayan dizlerini tutuyordu.
" Ne yapmadı ki, Allah'ın cezası. Benden en değerlimi aldı. Sevdiğim kadını aldı bu p!ç. Onun yüzünden hayatım mahvoldu" demiş ve öfkeyle yerde hüngür hüngür anne diyerek ağlayan küçük kızın üstüne yürüyerek sertçe tokatlamaya başlamıştı.
Küçük kızın canı çok yanıyordu, kanayan dizinin üzerine kemerle vurmuştu babası. Bu yüzden çığlık çığlığa kalmıştı çocuk.
oysa ki tek suçu babası ile sarılarak uyumak istemesiydi. Bugün rüyasında annesini görüp, onu özlediği için salonda sızan babasının yanına uzanıp genç adama sımsıkı sarılarak uyumuştu, taki genç adam uyanıp deliye dönene kadar.
Yine dövmüştü bir kaç saat küçük kızı, içinde hiç bir merhamet olmadan. El kadar çocuktu ama sanki düşmanıymış gibi davranıyordu.
Ve masal bitmeden orta yerinde küçük kızın uykusu gelmiş.
"Peki bu masalın bir sonu yok mu anne? "
"Elbet var bırtanem. Öyle ki herşeyin bir zamanı olduğu gibi. "
"Peki, zaman acılarımı da götürür mü?"
"Üzgünüm annem, bu masal senin kaderin. Keşkelerle bir son yazamayız"
"Anne canım çok acıyor. "
"Öpeyim annem"
"Anne, anne!!! Nerdesin? Anne!! " . . . "Kızım uyan!! "
"Kızım, uyan ıyımısın? Yavrum kokutun beni" demişti kumsal'ı uyanması için sarsan yaşlı kadın.
"Anne...ann-.... ANNE!!! " diyerek yatıgı yerden sıçrayarak uyanmıştı genç kadın.
"Aa!! Şey pardon ben şey kahvaltı hazırlamak için"demişti, uyku sersemiliği ve birde korku ile.
"Tamam kızım, anladım ben. Masanın başında uyulur mu hiç. Ben zaten herşeyi yapıyorum. Git odanda uyu biraz hadi yavrum."
"İsminiz neydi teyze? "
"Ahh akılsız kafam!! Ben Aysel. Bu evin eski çalışanlarındanım. Arık Böke'nın çocukluğunu bilirim.Genelde dün gelenler şirket çalışanlarıydı, evin gerçek çalışanlarıydı ben ve Ayfer'dir. O bugün işten çıktıgını söyledi. Ama ben geldim yoksa işler yetişmez. Bu arada sende Arık'ım o güzel karısısın değil mi?. "
"Evet, bende kumsal. Şey dün uyumadım da kusura bakmayın. Ben şimdi size yardımcı olurum" endişe ile söylediği sözlerin ardından genç kız ayağa kalkmıştı.
"Aa!! Olur mu hiç. Otur sen ben şimdi hemen hazırlarım. Sen evin hanımısın yavrum" demiş, kumsal'ı kolundan tutup zorda olsa mutfaktan çıkması için ikna etmişti.
"Ama bir dinle Aysel teyze. Ben yaparım. Ama" genç kızın sözünü kesen şey merdivenlerden inen bir adet öfkeli Arık Böke'ydi.
"Ne oluyor burda Aysel teyze" demişti otoriter bir ses ile.
"Ne olacak yavrum, Kumsal kızım tutturdu ben yapacağım diye bende ben dururken evin hanımına düşmez dediydim oğlum"
"Düşer Aysel teyze düşer. Hem ben seni emekli yaptım. Artık ne sen ,nede diğer çalışanlar bu eve bir daha gelmiyecekler . O yüzden sende gidersen iyi olur. "demiş ve salona ilerlemişti genç adam.
" Ama nasıl olur evladım!. "demişti sitem ile yaşlı kadın.
" Aysel teyzem, sen benim annem gibisin sana asla sesim yükselmez ama zorlama ne dediysem o. Para kısmını düşünme bile, Enver haleder" diyerek yaşlı kadını yollamıştı.
Kadın, yeni tanıştıgı Kumsal ile vedalaşıp çıkmıştı evden. Kumsal ise hemen acele ile bir şeyler hazırlamaya başladı. Biliyordu, herşey hep hazır olmalıydı yoksa sonucu yine bedeninden çıkacaktı.
Dün olanlar, dışardan veya genç kızın tavırlarından önemsiz gibi görünsede aslında içi kan ağlıyordu. Kumsal alışkındı. Genç kadına mutluluğu çok gördükleri kadar, ağlamak içini dökmek, nefes almakta yasaktı. O bugün ağlar yarın unuturdu. Tıpkı vücudunda başlayan yeni bir ilet gibi.
"Nerde kaldı lan!!! Getir artık şu zıkkımları!! " sert sesi ile demişti genç adam, oturduğu koltuktan.
Mutfakta olan genç kadın, bağırarak Arık'ı çagırmıştı.
"H.. HAZIR GELEBİLİRSİN"demiş çayları doldurmaya başlamıştı.
Tam o sırada, Arık Böke salondan hızla mutfağa girmişti. Kumsal'ın kolundan tutup sertçe kendine çekmişti. Ama Kumsal'ın elindeki çay bardagı, genç adamın üzerine devrilmişti.
"Ahhhh!! Seni fah!şe, yandım lan!! " demiş hemen üzerindeki gömleği çıkartamaya yeltenmişti. Kumsal, gömleğini bir türlü çıkaramayan genç adama karşı, erken davranarak tutup çıkarmıştı. Hemen buzluktan aldıgı buzu, Arık Böke'nin kastan görünmeyen karnına tutmuştu. Kumsal'ın aklı çıkmıştı, bir şey oldu kokusu ile.
Ama gel gör ki, daha dün gece ne acılar yaşatmış, bu eve geldiğinden beri sürekli küfürlü imalar işitmişti. Belkide daha beter lerini yaşayacaktı ama bunu sadece zaman gösterecekti.
Genç kadın, Arık Böke'nin hala karnına buz tutuyorken. Genç adamın burnuna denk gelen, kumsal'ın saçları Arık Böke'yi alıp geçmişe götürmüştü. Tıpkı annesi gibi kokuyordu.
"Anne! "demişti gözleri kapalı bir şekilde, ama hala genç kadının saçlarinın kokusunu derin derin içine çekmeyi de unutmuyordu.
Kumsal, Arık Böke'nin sesini duyar duymaz, kafasını kaldırmıştı. Ama karşisinda gözleri kapalı gülen bir adam beklemiyordu. Kumsal'da ilk kez görmüştü bu gülüşü, Arık Böke'nin büyük ve derin gamzeleri vardı , tıpkı bir mezar gibiydi. Bu gülüşlere genç kadından bir karşılık gelmişti. Gözyaşı.....
Genç kadının gözlerinden ılık ılık ardı sıra damlalar dökülmüştü yanaklarına..... Genç kadın ağlamaktan başka bir duyguya karşılık vermemişti.
Belkide hiçbir zaman izin verilmemişti.
Bu anı bozan şey dış kapının ardı ardına çalmasıydı. Arık gözlerini açarak, hızla kendini toplamıştı. Kumsal'ın yüzüne çay olan gömleğini fırlatarak,
" Al bunu yıka çıksın. Çıkmasa seni mahvederim. Kendini satsan da ödeyemezsin. Doğru eski mesleğindi değil mi? "demiş ,genç kadının ağladıgını aldırmadan , kapıyı açmak için mutfaktan çıkmıştı.
Genç adam kapıyı açar açamaz, genç bir kadın üzerine atlatmıştı. Kumsal mutfak kapısından olanları hayretle izliyordu.
" Naber tatlımmm"demiş Arık Böke'ye sıkı sıkıya sarılmıştı.
"İyidir Hande senden" diyerek karşılık vermişti genç adam.
"İyi, ne olsun hem patronum hem çocukluk arkadaşim,şirkete ugramayınca bende evine geleyim dedim. " demişti ağzını yaya yaya.
"İyi yapmıssın geçsene" demiş genç kadının geçmesine izin vermişti.
"Tamam" demiş içeri girmişti ama bir anda,
"Arık bu kadın kim? Yoksa yeni hizmetçin mi, tatlım bize iki kahve? " demiş hemen oturmak için salona ilerlemişti.
"Yeni çalışan değil,karım " genç adamın bu cümlesinden sonra, Hande deliye dönensede belli etmeden.
"Ne!!! Ne zaman evlendin" demişti içindeki öfkesini bastırarak.
"Biraz aceleye geldi ama 1 hafta oldu" diyebilmişti genç adam, umursamaz bir tavırla.
"Hıh anladım. Hamilesin herhalde. Yoksa senin gibi biri ile evlenmez Arık" demesi ile artık tüm benliği ile çirkefleşmişti.
İlk defa genç kadın kendi için bir cümle kurmuştu ama yanliş kişiye "Neden? Sen mi evlenecektin?" demişti.
Bu sorusu Arık Böke'yi bir hayli öfkelendirmişti. "KUMSAL!! HADDİNİ BİL!!! Misafirime iyi davran" demesi ile iyi görünmeye çalışan ve Arık'ı elinde tutmak isteyen Hande yumuşak ve sahte bir tavırla,
"Tamam, tamam Arık kendini yorma. Hadsizlik had safhada. Neyse şirkete görüşürüz " diyerek çıkmıştı Hande denen kadın.
Kapının kapanması ile, Arık sinirle kumsal'a sert ve ağır bir tokat atmıştı. Tokatın etkisi ile yere yapışmıştı genç kadın ardından.
"Yetti lan!! Senin gibi bir fah!şeyi hem nikahıma aldım hem evime. Şimdi ise benim için değerli insanları üzüyorsun. Sakın kumsal sakın kendi naletini bana bulaştırma. Sen sadece bana muhtaç bir acizsin. Biz formalite icabı evliyiz. Senin yanına bir kadınla geldiğimde asla ama asla hesap soramazsın bana. Sen bu eve ve bana muhtaçsın o kadar. " demişti genç adam.
" Dün gecede benim sarhoşluğumdan yararlanarak, kendini becertmeni söylemiyorum bile. Ne sandın fah!şe olduğunu, bu gece ile örtbas edebileceğini mi? Çok yazık!! Dün senin ilkin sanmamı saplamak istedin ama beceremedin. Ama sen nerden bileceksin ki terbiye ailede başlar Senin gibi Anne kat!lı biri nasıl bilecek"demişti son kez genç kadına bakarak.
"BEN ANNEMİN KATİLİ DEĞİLİMMM BEN, BEN FAH!ŞE HİÇ DEĞİLİM. DÜN BEN DEĞİL SEN ZORLADIN BENİ SEN BANA BİLE İSTEYE TECAV!Z ETTİN. BENİ SEVDİĞİN KADİNLA KARIŞTIR-"
Genç kadın hıçkırıklar eşiliğinde, bagıra bagira söylediği sözleri bölen şey, Arık Böke'nin genç kadına öfkeyle sertçe tekmeler savırmasıydı. Ardı arkası kesilmeyen vuruşlar Kumsal'ın ağzından kan gelmesine sebep oluyordu.
"Ne dedin lan sen!! Söyle,söyle dedim sana!!! " demiş. Hızla yere eğilerek saçlarina yapışmıştı genç kadının.
Cebinden çıkardıgı işlemeli gümüş çakısını , Kumsal'ın kollarına karnına gelecek şekilde salamıştı. Derin olamayan ama kanamasına yol açan birden çok yaralar oluşmuştu.
"Ahhhh!! Arık dur ne olur durr!! " diyerek genç adamın dövmeli kollarına asılmıştı Kumsal .
"Bir daha bana karşılık vermeyeceksin tamam mı lan!! Yoksa seni mahvederim. Bunın daha beteri olur görürsün. Bir daha benim geçmişimi almayacaksın ağzına "demişti sertçe.
" Tamam... Tamam. Ne olur dur! Arık çok canım yanıyor. Yalvarırım yapma"diyebilmişti kan revan içinde kalan genç kadın.
"Korkma gebermeyeceksin! Ama bu saatten sonra ölmen için elimden geleni yapacağim KUMSAL SOYSAL"
demiş ve kucagında tutuğu genç kadını ittirerek ayağa kalkmıştı. Hızla dışarı çıkmıştı.
. . .
"Abi,üstün "Sağ kolu Enver'in dediği şey ile kendine gelip üzerine bakan genç adam koca bir s!ktir çekmişti.
" Git bir tane gömlek bul!! Nalet eve tekrar gönderme beni!!! " demişti azarlar bir tavırla.
Enver hızla "Tamam abi emrin olur. Sen bin arabaya ben bagajda kilerden vereyim" demişti.
Bir süre sonra, gömlekle dönmüştü genç adam.
Arık Böke eline aldığı gömleği giyer giymez hemen arabasına binerek şirkete gitmek için yol almıştı.
DEVAM EDECEK .. OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYİN✍️ |
0% |