@kzbrlzkakz
|
Geçmiş...
1, 2, 3, 4, 5...
Kaç tane 5 olmuştu saymamıştı yiğit. Yine en iyi bildiğini yapıyordu. Boks.
Arkasından beline sarılan kollar ile gülümsedi.
"Yine kendini buraya mı attın sevgilim." Gülümsedi yiğit.
"Sevgilinizin en iyisi olması gerek öykü hanım." Alınlarını birbirine yasladılar. Yiğit burnunu öykünün burnuna sürttü.
"Benim sevgilim en iyisi zaten." Dudaklarını öykünün yanaklarına bastırdı.
"Daha iyisi de olabilirim."
"En iyisiyken nasıl daha çok iyisi olabilirsin."
"İlk kez milli forma giyeceğim öykü."
"Yani yiğit."
"Yurt dışında, Avrupa'da belkide en iyisi olacağım. Bu yüzden durmamak gerek. Başarısız olursa-"
"Başarısızlık dediğin nedir ki. Bir başarısız olursun iki olursun. Sonra rakibinin hassas noktalarını yakalarsın ve bam. Bunu sen söyledin bana." Güldü ve öykünün belinden çekip dudaklarını boynuna yasladı.
"Sana ölürüm ben."
"Her neyse, şimdi gidiyoruz."
"Nereye."
"Yemek yemeye gidiyoruz. Sevgililer birbirine zaman ayırırlar yakında şu kum torbasını kıskanacğım."
🎭
Dudaklarıma sürdüğüm kırmızı ruju dağıttım. Kırmızı ruj herşeydi. İdilin düğün günü gelmişti. Pembe bir elbise giymek istesem de idilin beni düğünüme siyah elbise ile gelirim diye tehtid ettikten sonra isteğimi hemen aklımdan silmiştim. Siyah olmazdı.
Daha açık tonlarda bir elbise giymiştim. Lavaboda rujumu tazeliyordum. Rujumu tazeledikten hemen sonra çıktım. Düğün bir otelde oluyordu. Nikahın olacağı yere girdiğimde neredeyse herkes gelmişti. Bize ayrılan masaya ilerlerken masada birkaç kişinin daha olduğunu gördüm.
Öykü, beyza, ve elçin.
Birinin ismimi seslenmesi ile arkama döndüm. Bu yiğitin kardeşiydi.
"Selam."
"Merhaba nasılsın." Dedim. Tatlı kızdı.
"İyiyim sen."
"Bende iyiyim. Masaya mı gidiyorsun." Başını salladı.
"Beraber gidelim mi böyle zamanlarda biraz anksiyetem tutuyor da." Güldüm. Beraber masaya oturduk.
"Abin nerede? Göremedim onu." İlerdeki masadan birini gösterdi.
"Böyle zamanlarda hep arka toplayan olur alkol almadığı için." Büyük ihtimalle o masanın şoförü bu gün oydu.
"Mesleğinden dolayı değil mi?"
"Hı hı. Şey sanırım abim seni şikayet etmiş trafik şubeye."
"Oldu öyle birkaç tatsızlık."
"Kendisi biraz kalın kafalı olduğu için pek önemsemez öyle şeyleri."
"Yok senin abin direkt öküz, dağ ayısı ve hödük."
"Şimdi daha çok hayran oldum sana. Abime ilk kez bir kadın böyle şeyler söylüyor."
"İlk kez mi?"
"Yani daha çok kadınlar abime yürürler." Dedi öyküye bakarak. Öykü ne alakaydı.
"Abine yürüyen kadının akıl sağlığını bir ölçmek lazım."
"Öyle deme yalnız. Çünkü çok tükürdüğünü yalayan gördüm." Dedi. Öykü en sonunda dayanamayacak gibi olduğu için konuştu.
"Laf mı çarpıtıyorsun sen bana duru."
"Yoo ne laf çarptırması direkt olanı söylüyorum. İlk önce abime yol yapıp sonra onu en yakın arkadaşı ile aldatmadın mı?" Queen acımıyor saplıyorda ne abisi ne aldatması.
"Hanımlar sakin mi olsak?" Arkadaşımın düğünü mahfolsun istemezdim.
"Sonkez söylüyorum bir daha abimin etrafında seni görürsem acımam. Senin yüzünden üzüldüğü yetti." Valla yeter diye bağıracaktım. Gülümseyerek bana döndü.
"Gidip abimi bulalım." Bulalım bulalım sonra da o abin olacak hödüğü boğayım. Birlikte aynı anda masadan kalktık.
Onu Gördüğüm de masada birkaç kişi daha vardı. Duru yiğitin yanına giderken bende idilin yanına gittim. Heyecandan ölecek gibiydi.
"Ay yağmur ben bir fena oldum ya." Ellerini tuttum. Eli titriyordu.
"Sakin olur musun? Herşey yoluna girecek." Kapı açıldı. Fırat girdi.
"Ben çıkayım. Birde şimdiden uyarıyorum arkadaşımı üzersen idile kalmadan ben boşarım sizi." Diyip çıktım. Kapıda yiğit görmeyi pek beklemiyordum tabi. Yanındaysa başka biri vardı. Onlara bakmadan aşağıya indim.
Topuklu ve insan sesinden başım şimdiden ağrımıştı. Masaya gidip oturdum. Birkaç dakika sonra yanımdaki sandalye çekildi.
"Oturabilir miyim?" Yiğitti. Başımı salladım.
"Men cezan bitti mi?" 2 gün sonra bitiyordu. "Hayır." "Ne zaman bitecek." "2 gün sonra." Başını salladı. Müzik çalmaya başladı. Fırat ve İdil müzik eşliğinde içeri girerken herkes alkışlarken aklıma düşenle ya yiğite döndüm. "Öyküyle aranızda ne var?" "Hı?" "Öyküyle diyorum aranızda ne var?" "Hiçbir şey?" "Emin misin?" "Son kararım da diyeyim mi?" Önüme döndüm. Aralarında birşey yoksa niye bize kırmızı görmüş boğa gibi bakıyordu. "Bu tarafa doğru, kırmızı görmüş boğa gibi bakıyor." "Ne gibi bakıyor ne?" "Kırmızı görmüş boğa." "Hayal gücüne hayran kaldım. ayrıca buraya bakmıyor." Dudaklarımı büktüm. Nikah memuru gelmiş nikah kıyılmıştı. Danslarını ettikten sonra diğer çiftler için de bir şarkı çalmıştı. "Bizde dans edelim mi?" "Hı?" "Dans diyorum edelim mi?" Gözlerim öyküye döndü. Hala bakışları buradaydı. Gülümseyerek yiğite döndüm. "Olur." Elini uzattı nazikçe. Tuttum. Eli sıcacıktı. Orta kısıma geldiğimizde belimi tuttu. Ellerimi omuzlarna koydum. Fazla kaslıydı. "Sanırım biraz utandım." Gülümsedi. Ne güzel gülüyordu. Gamzesi var. "Utanacak birşey yok, hayatına giren erkeklerle hiç mi dans etmedin." Hayatıma bir erkeğin girdiğini nereden biliyordu. "Hiç sevgilim olmadı daha önce." Hem gülüp hem de kaşlarını çattı. "Dışarıdan öyle gözükmüyor." "Nasıl gözüküyor." "Ne bileyim bu yaşına kadar sevgilin olmaması tuhaf." "Belki de doğru adamı bekliyorumdur." O da dudaklarını büktü. Omzundan arkasına baktığımda öykünün sinirle bize baktığını gördüm. Gudubet. Aralarında ne vardı bilmiyordum ama yiğit üzülmüştü. Belliydi. "Öykü hala bakıyor." "Baksın." "Aranızda gerçekten birşey olmadı mı?" "Oldu." "Ne?" "Sakin ol be, ayrılalı neredeyse 3 yıl oluyor." "Neden ayrıldınız peki?" "Orası da bana kalsın hanımefendi." Gülümsedim. Şarkı bitince masaya tekrar oturduk. yoğun bir muhabbet varken masadaki kuruyemişlerden yiyordum. "Karnın ağrıyacak şimdi." Dedi yiğit. Başımı salladım. Birtane de ona verdim. Elimden almak yerine dudaklarını uzatıp aldı. Sanırım daha çok utandım. Önüme dönerken gülümsemesini duydum. Uzanıp bir şişe su alıp içtim. "Ne oldu?" "Birşey olmadı." Çantamdan rujumu çıkartıp tazeledim. Yiğitin başlıkları dudaklarımdaydı. Yiğit yapma koçum yanarız. "Kırmızı ruj sana yakışıyor." Vücudumdaki kanlar yanaklarıma hücum ederken gülümsedim. "Teşekkür ederim." "Ben bırakayım mı seni eve?" "Neden ki?" "Sonuçta benim yüzümden araba kullanıyorsun." Bence bu bir bahane. "Olur." Dedim. Yanağımdan bir makas aldı. Türk hava yolları. Ellerimi önümde birleştirdim. Hala gülüyordu. "Neye gülüyorsun hala." Dudaklarını zorla birbirine bastırdı. "Gülmüyorum."
🎡
Yiğitin arabasındaydık. Bildiğin yiğitin arabasında. Başımı koltuğa yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. "Dünya şampiyonuymuşsun." "Öyle miymişim?" "Hı hı" "Öyleyim." "Ne güzel." "Sen ne yapıyorsun." "Resim." "Resim?" "Hı hı." "Seninki de güzelmiş."
🎡
|
0% |