Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Gösteri

@kzbrlzkakz

"beni güzel hatırla

Bunlar son satırlar...

farzet bir rüzgardım

Esip geçtim hayatından

Ya da bir yağmur

Sel oldum sokağında

Sonra toprak çekti suyu

Kaybolup gittim..

"Dünyadan epeyce uzaklaştım.

Sevdim ben bu durumu

Derhal öğrenmem gerek nereye ait olduğumu

Yazılı olmasa bile okuyor gönül ezeli cümlelerini

Duyabilyor sözlerini henüz hiçbiri söylenmemişken

Ağır yaralıyım ama ölmem

Medet umam boyun eğmem

Ve tedaviyi kabul etmem.

Ben yola gelmem yol bana gelsin."

 

Bilgisayardan yükselen sesle birlikte birşeyler yazıyordu. Yazmayı seviyordu duru. Bilgisayarın klavyesinde dolandı parmakları. Hikaye başlığına baktı.

 

Ölüm çiçeği.

 

Boş zamanlarında yaptığı en iyi şey yazmaktı. Hem yazmak hem okumak ona iyi geliyordu. kapı çaldı. Bilgisayarı kapattı.

 

"Gel." Kapı açıldı. Gelen yiğitti. Kafasını uzattı kapıdan.

 

"Fıstığım ne yapıyorsun." Güldü duru.

 

"Birşeyler yazıyordum."

 

"İyisin dimi."

 

"İyiyim abi. Bir sorun mu var?"

 

"Burak yemeğe gelecekte onu söyleyeyim dedim."

 

"Bakın keyfinize. Şey rüzgar gelecekti. Onu söylemeyi unuttum."

 

"E gelsin. Biz yemekten sonra çıkarız zaten." Başını salladı duru. Yiğit başından öpüp odasından çıktı. Zaman ilerledi. Birkaç saat sonra kapı çaldı. Duru kapıyı açtığında gelenin rüzgar olduğunu gördü.

 

"Hoşgeldin."

 

"Hoşbuldum güzelim." Duru geri çekilip içeri geçmesini bekledi. "Abin burada mı?"

 

"İçeride Burakla oturuyorlar." Kaslarını çattı. Yıldızları pek barışmamıştı.

 

"O da mı burada?" Başını salladı duru.

 

Duru mutfağa girerken rüzgar içeri girdi.

 

"Hoşgeldin." Dedi yiğit.

 

"Hoşbuldum." Diye karşılık verdi rüzgar burağı es geçerek.

 

"Hala mı küssün lan." Gözlerini devirdi rüzgar.

 

"Hala küs sanırım. Ne yapmamı bekliyorsun acaba ayağına kapanıp özür dileyeceğimi falan mı?" Rüzgar sinirle yüzünü avuçladı.

 

"Ablamla sevgili olmuşsunuz, ayrıca bunu benim Dışımda herkes biliyordu. Ne yapabilirim."

 

"Sende duruyla birliktesin biz sana birşey dedik mi?" Tam konuşacaktı araya yiğit girdi.

 

"Geride durun. Meselenize kardeşimi karıştırmayın." O sırada elinde çay tepsisi ile duru geldi. Rüzgar kalkıp hemen elinden aldı ve orta sehpaya bıraktı.

 

"Aç mısın sormadım ama."

 

"Değilim güzelim. Gel." Duru gülümseyerek rüzgarın yanına oturacakken yiğit bileğinden tutup yanına oturtup çekti ve sarıldı.

 

"Yanıma otur fıstığım." Burak sırıtırken rüzgar surat asamaya başlamıştı.

 

"Abi."

 

"Efendim güzelim.'

 

"Yağmuru çağırdın mı?"

 

"Gelir birazdan." Sırıtmaya başladı duru.

 

"Niye hepiniz pişmiş kelle gibi sırıtıyorsunuz." Duru yiğite döndü.

 

"Adını duyduğun zaman gülmeye başlıyorsun." Kaşlarını çatarken güldü yiğit.

 

"Ne alakası var?"

 

"Melisadan sonra ilk kez böyle gülüyorsun abi." Adını duyduğunda yerinde rahatsızca kıpırdandı.

 

"O ne alaka şimdi."

 

"Eee Fransa'dan dönmüş. Okulu yeni bitmiş." Umursamıyormuş gibi arkasıa yaslandı.

 

"Umrumda değil." Kapı çalınca yiğit kalkıp baktı. Gelen yağmurdu. Düşen modu tekrar yükseldi.

 

"Hoşgeldin." Gülümsedi yağmur.

 

"Hoşbuldum." Elindeki paketi uzattı.

 

"Ne alacağımı bilemedim bende baklava aldım." Dedi.

 

"Eline sağlık gerek yoktu." Gülümsedi yağmur. Birlikte içeri girdiler. Rüzgarla tanıştıktan sonra kapı tekrar çaldı. Gelen İdil ve fırattı.

 

Yağmurdan

Yiğitlerdeydim. Evet yiğitler. Sanırım arkadaş ortamım benden istemsiz bir şekilde değişiyordu. İdil duruya birşeyler gösterirken mutfakta birşeyler yapan yiğitin yanına gittim.

 

"Yiğit." Bulaşık yıkıyordu. "Yardım lazım mı?"

 

"Yapmadığım birşey değil." Son kabıda durulayıp bana döndü. "Hatta bitti bile." Diyip elini yıkadı.

 

"Eline sağlık." Dedim gülerek.

 

"Sağol. Kahve ister misin?"

 

"Alırım bir tane." Kahve doldurup bana uzattı.

 

"E nasılsın."

 

"İyiyim. Sen nasılsın diyeceğim de yine yaralı." Yüzündeki morarığa bakarken.

 

"Pansuman gerek mi bari?" Yüzüm yüzüne yaklaştı.

 

"Bakayım. Yokmuş."

 

"Hadi ya." Dedi hoşnutsuz bir şekilde.

 

"Pek memnun olmamış gibisin bu durumdan." Başını salladı.

 

"Hiç olmadım. Yaralarımın sarılmasına alışmışım." Dudaklarımı büktüm.

 

"Tüh. Kötü olmuş."

 

"Olmaz ama böyle. Alıştırıp alıştırıp geri çeviremezsin." Güldüm. Salaktı.

 

"Pansumanlık birşeyi yok ama."

 

"Buz koyabilirsin."

 

"Buzu kendinde koyabilirsin."

 

"Tüh koyamıyormuşum." Buzluğun kapağını açıp buz jel çıkarttım. Elmacık kemiğinin üzerindeki yeşilleşmiş morluğun üzerine koydum.

 

"Çok acıyor mu?"

 

"Çok acıyor." Moruğa baktığımda yüzümü buruşturdum.

 

"Çok fazla darbe alıyorsun dimi."

 

"Yani biraz öyle oluyor."

 

"Bence can acıtıcı."

 

"Öyleydi." Buz jel tuttuğum elime baktı. "Artık öyle değil."

 

"Şey sanırım utandım." Saçımın ucu ile oynarken güldü.

 

"Saçların çok güzel."

 

"Herkes çakma bir platin olduğumu söylüyor."

 

"Doğala benziyor." Gülerken gamzeleri daha çok belli olmuştu.

 

"Diğerleri öyle demiyor ama."

 

"Bence seni kıskanıyorlar."

 

"Saçmalama neyimi kıskanacaklar." Sırıttı anında.

 

"Bence güzelliğini." Kızarmıştım. Hemde fazlaca. "Hemen utanıyorsun ama böyle olmaz."

 

"Sussana sen." Buz jeli iyice bastırdım.

 

"Vallahi canımla zorun var senin."

 

"Nereden anladın ya?" İyice yaklaştım yüzüne.

 

"E var kızım bizde-" sözünü kesen durunun sesiydi.

 

"Abi- oooo ben yanlış zamanda geldim. Şey siz devam edi- e şey işte buz koyun sonra söylerim." Diyip aceleyle çıktı. Olduğum konuma baktım. Fazlaca yakın. Geri çekildim.

 

"Yanlış anladı."

 

"Bence çok doğru anladı."

 

"Hı?"

 

"Yok birşey. Şunu tutmaya devam eder misin?"

 

"Sende iyice alıştın ha."

 

"Alıştıranlar utansın."

 

"Kuru iftira."

 

 

🎡

 

Bugün gösteri günüydü. Duru yerine ben heyecanlıydım çünkü kızda gram heyecan yoktu. Hatta sevgilisi rüzgar ondan daha heyecanlıydı. Grup bile açmıştı.

 

 

 

KARIM YERİNE BEN HEYECANLIYIM SAKO MU?

Grubu

 

Yiğit: bu grup ne amına koyayım

 

Burak: sakin ol karizmayı çizdirme

 

Yiğit: sebep

 

Burak: dırırımmm

 

Yiğit: ha tamam sustum

 

Rüzgar: saksı biraz zor düşüyor sanırsam

 

 

 

Siz: Yumruk istiyor gibi hissettim

 

İdil: kesinlikle katılıyorum

 

🔁saksı biraz zor düşüyor sanırsam

Yiğit: gel ben sana saksıyı göstereyim ha

 

Siz:

 

Burak: hayır gülmicem PAJAJJSJSJS

 

İdil: birisini daha kaybettik başımız sağolsun

 

Beyza: tek sap ben miyim yani?

 

Beyza:

 

 

 

Siz: yo bende varım

 

 

Yiğit: nereden geliyor bu erkek nefreti

 

Elçin: eniştem olmaya aday bey şimdi hangi birini sayayım ki sana ben

 

İdil: ben başlıyorum

 

İdil: savaş

 

Beyza: yavuz

 

Elçin: demir

 

Duru: ben bişi bulamadım

 

Duru: plss

 

 

 

Siz: tepemde zebbelah gibi dikilmiş mesajları okuyan bir annem var

 

İdil: NESLİHAN TEYZE KIZIN AŞIK OLDU.

 

 

 

Siz: BENİM NİYE HABERİM YOK

 

İdil: hadi ama ya

 

Elçin: sanki bilmiyoruz

 

Beyza: şimdi inandık kanka bak inandık

 

Duru: onlara destek çıkmak istemezdim ama bu gün gördüğüm pozisyondan sonra ben bile var derim.

 

Burak: e hayırlı olsun o zaman

 

Rüzgar: katılıyorum

 

Fırat: birebir şahidim

 

Yiğit: e hadi inşallah

 

 

 

Siz: NE ANLATIYORSUNUZ SİZ

 

Konuşmadan çıktım. Annem imalı gözlerle bana bakıyordu.

 

"Neden öyle bakıyorsun."

 

"Kim bu yiğit."

 

"Arkadaş."

 

"Emin miyiz?"

 

"Birşeyler var ama bende anlamıyorum anne."

 

"Ne iş yapıyor bu yiğit."

 

"Milli boksör."

 

"Annesi babası."

 

"Annesine babasına kadar bilmiyorum anne. Kardeşi var balerin. Gösterisi var bu gün. Ona gideceğim."

 

"İyi biri mi bu yiğit."

 

"Öyle gözüküyor." Ellerimi tuttu.

 

"Birlikte olduğun insanlara karışmam hiçbir zaman ama biliyorsun korkuyorum. Zarar görmeden." Gülümsedim.

 

"Biliyorum istemiyorsun, ama bilmiyorum işte anne. Onda beni kendine çeken birşeyler var."

 

"Sen nasıl İstersen öyle olsun birtanem. Baban gelecek bu arada."

 

"Ya bana niye söylemiyorsunuz ki kıza söz vermezdim."

 

"Annem sen geldiğinde daha inmemiş olur." Başımı salladım.

 

"Çıkayım ben o zaman."

 

"E hadi çık bakalım." Arabamın anahtarını alıp evden çıktım.

 

bir kaç saat sonra

 

Gösterinin olduğu yere gelmiş salonda beklemeye başladım. Yanımda hissettiğim hareketlilikle oraya baktım. Yiğit.

 

"Hoşgeldin." Dedim. Gülümsedi.

 

"Hoşbuldum. Nasılsın."

 

"İyiyim sen."

 

"Eh işte."

 

"Nasıl eh işte."

 

"Dün çıktığım maçı kaybetmiş olabilirim."

 

"E yani."

 

"Kazanamadım yağmur."

 

"İlla ki başarılı olacaksın diye birşey yok ki?"

 

"Ama-"

 

"Bak yiğit. Hayatta başarılar da vardır başarısızlıklar da vardır. Fazla kafaya takmamak gerekir."

 

"Öyle mi dersin?"

 

"Öyle derim elbette." İkimiz de sustuk. Yarım saat sonra gösteri başlamıştı. O kadar hızlı dönüyorlardı ki başım dönmüştü.

Gerçekten başım döndü. Gösteri bittikten sonra herkes alkışlamaya başladı. Bir kuğu gibi gözüküyorlardı.

 

"Eğer ilk benim yanıma değilde rüzgarın yanına giderse hakkım helal değil." Güldüm.

 

"Sanırım ilk senin yanına gelmiyor." Dedim rüzgarın yanındaki duruyu gösterirken. Dünyası başına yıkılmış gibi baktı.

 

🎡

 

 

 

 

Loading...
0%