@kzbrlzkakz
|
Sıkıntıyla içimdeki nefesi dışarı verdim. Bugün yiğitlere maç izlemeye gidecektim. Gerçi maç izlemeye dair hiçbir şey bilmiyordum. Annemler Almanya'ya geri dönmüştü. Elime telefonu alıp yiğite yazdım.
Yiğitttttt Gönderen yiğit: efendimm
Ya şimdi biz maç izleyeceğiz falan ama benim formam yok Gönderen yiğit: hallettim ben onu
Ya gerçekten mi Gönderen yiğit: ya gerçekte
Peki o zaman gelirken birşey getireyim mi?
Ve en önemlisi maç ne zaman başlayacak Gönderen yiğit: gerek yok kendini getir yeterli Ve maç iki saat sonra başlıyor
Ben hazırlanmaya başlayım o zaman Gönderen yiğit: başla bakalım Sohbettten çıkıp odama girdim. Duşa girip duş aldıktan sonra saçlarımı kurutup saçlarımı tarayıp bir topuz yaptım. Altıma kot bir pantolon giydim üzerime beyaz bir t-shirt geçirdim. birkaç takı taktıktan sonraysa hafif bir makyaj yaptım. Aşağıya inip montumu giyip ayakkabılarımı da giyince anahtarlarımı alıp çıktım. Tam taksi çağıracaktım Ama kapıda elinde çiçekle bekleyen bana gülümseyerek bakan yiğiti gördüm. "Kendim gelebilirdim." Gülümseyip çiçeği verdi. Aldım. Bir Buket lale. Sergiye geldiğinde de lale getirmişti. "Bende taksici olamaya razıyım demiştim." Gülerek gözlerimi devirdim. "Neden hep lale." "Laleler güzeldir. Annemin en sevdiği çiçek. Sende seversin diye düşünmüştüm." "Severim. Çok severim." Üzerine alınmış gibi sırıtarak kapımı açtı. "O zaman gidelim yağmur hanım." Gülümseyerek buketi daha sıkı tutup arabaya bindim. Yiğitte kapıyı kapatıp Arabın etrafında dolanıp sürücü koltuğuna oturdu. "İlk önce markete uğrasak senin için sorun olur mu?" Başımı salladım. Bakışları dudaklarıma kaydı. "Çok mu mutlusun." "Çok mutluyum." "Hep mutlu olda bu mutluluğun sebebi ne?" Çiçekleri arka koltuğa bıraktım. Geri alırdım. "Genel." Başını sallayıp Arabayı çalıştırdı. Bir marketin önünde durduğunda ilk önce kendi çıktı sonra gelip benim kapımı açtı. "Sen hep böyle yaparsan alışırım ama." Dedim dudaklarımı bükerek. "Alışıp başka birine gidersen bozuşuruz ama." Kaşlarımı çattım. "Kime gideceğim ki?" "Bilmem." "Birşey mi oldu yiğit." "Hayır." "Peki." Yiğit alacaklarını alırken telefonum çaldı. Arayan annemdi. Açtım. "Alo, annecim." Dedim. "Annem ne yapıyorsun." "Yiğitle marketteyiz anne." Yiğit çoktan ilerideki reyonlara gitmişti bile. "Siz baya ilerlettiniz bu çocukla yani." "Biraz öyle oldu, onlara gideceğiz şimdi maç izlemeye." "Yağmur sen maç izlemekten nefret edersin." "Artık etmiyorum anne." "Allahım bu günleri gördüm ya." "Siz ne yapıyorsunuz?" "Birazdan ofise gideceğim bende. Babanda işlerim var dedi. O da çıkar şimdi." "Selam söyle. Görüşürüz sonra." "Görüşürüz anne. Dikkat et kendine." "Sizde anne." Diyip kapattım.
1 saat sonra
Yiğitlere gelmiş aldıkları şeyleri birlikte yerleştiriyorduk. Duruysa içeride temizlik yapıyordu. Herşey bitmişti. Elimi yıkadım. Ama arkamı döndüğümde yiğiti beklemiyordum. Aldığı kahveyi üst dolaplardan birine koyuyordu. "Yiğit..." "Hı?" "Çekil de geçeyim." "Çekilmek gibi bir niyetim yok." Dedi dolabın kapağını kapatıp. Ellerini iki yanımdan tezgaha dayadı. Aramızda mesafe oldukça azdı. Başını eğdi. Boynumla aynı mesafeye getirdi. Sanırım kalbim duruyordu. Nefessiz kalmış gibi hissetim. Dudakları hafifçe değmişti ki içeriye durunun girmesi ile geri çekildi. "Hay anasını ya." Dedi sadece benim duyabileceğim sessizlikte. "Ne yapıyorsunuz siz burada." "Ne yapıyormuşuz gibi duyuyor." "Söylememi ister misiniz?" Tek kaşı havaya kalktı. Bizden ses çıkmayınca masanın üzerindeki kapları alıp içerisine cips ve kuruyemiş doldurdu. Birlikte salona götürdüğümüzde kapı çaldı. Büyük ihtilalle idiller gelmişti. Duru kapıyı açtı. Gelen idildi. "Fırat abi nerede." Montunu çıkartırken konuştu. "Rüzgarla gelecekmiş." "Anladım." Bodrum kattan gelen sesle oraya baktık "Sorun yokk." Bu burağın sesiydi. "Ne yaptın lan." Dedi yiğit. "Kum torbası koptu." Onu nasıl becermişti. "Nasıl yaptın lan." Elindeki sargıyı çözerken yanımıza gelip oturdu. "Oldu işte." "Bir sorun mu var?" Dedi yiğit. Başını sağa sola salladı. Kapı tekrar çalınca bu sefer yiğit kalkıp baktı. İçeriye rüzgar Fırat ve tanımadığım bir kadın girdi. Ayağa kalkıp tanıştıktan sonra oturduk. Adı edaydı. Aynı zamanda rüzgarın ablası ve burağın sevgilisiydi. Ama anladığım kadarıyla tripliydi. Yiğit bana bir forma vermişti ve Maç başlamıştı. Pek birşey anlamadığım için öylece izliyordum. Birkaç dakika sonra anladığım kadarıyla gol gelmişti ki ayağa kalkıp sevinmeye başlamıştı. Yiğit bana yaklaşıp alnımdan öptü. Duru etrafa yüzünü buruşturarak bakarken gülümsedim. "Alt tarafı bile gol sakin mi olsanız." Fıratın üzerinde Galatasaray forması varken fazla menmuniyetsiz gözüküyordu. "Ağlama bence kardeşim." Yiğit yanımdaki yerini alırken kolunu omzuma attı. "Ne ağlayacağım be, iki gol attınız diye biryerleriniz kabarıyor." Rüzgar yanındaki durunun kulaklarını kapatırken yiğit benim kulaklarımı kapattı. "Ne biçim konuşuyorsun sen kızların yanında amına koyduğum." Elebette duyuyordum ellerini kulağıma koymasına gerek varmıydı bilmiyorum.
"O biçim konuşuyorum." Burak yanındaki yastığı alıp Fırat'ın kafasına attı.
"Sus belanı siktirme bana." Fırat yastığı alıp arkasına koydu.
"Aaaa ne uğraşıyorsunuz benim kocamla ya." Diyerek Fırata sarıldı İdil.
"Susar mısınız artık odaklanamıyorum." Dedi maçı heyecanla izleyen eda. Herkes susarken başımı yiğitin omzuna koydum. Canım sıkılmıştı. "Sıkıldın mı?" Sessizce söylemişti bunu ben bile zor duymuştum. "Evet." "Başka birşey açayım." Başımı sağa sola salladım. Ben onu izlerken o bakışlarını televizyondan çekmiyordu bile. 1 saat sonra Maç bitmiş şimdi durunun isteği olan bir korku filmi izliyorduk. Sanırım korkudan altına kaçıracaktım. Herkes film izlerken yiğit telefon ile birşeyler yapıyordu. "Korkuyorsan izleme." Dedi sessizce. Başımı sağa sola salladım. Biraz daha izledikten sonra çıkan korkunç şeyle yüzümü yiğitin koluna gömdüm. Gülümsedi. Kolunun altına alıp sarılırken bir eli ile de saçlarımı seviyordu. Burnunu saçıma dayayıp kokumu içine çekti. "Çok güzel kokuyorsun." Dedi yine aynı sessizlikle. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Sen böyle söyleyince bana birşeyler oluyor." Kaşlarını kaldırıp gülümsedi. Gözlerim dudaklarının kenarında çıkan gamzelere kaydı. "Biz ona karnımda kelebekler uçuştu diyoruz."Güldüm. "Ondan işte. Karnımda kelebekler uçuşuyor." Dudakları boynuma ilerledi ve sessizce fısıldadı. "Biz ona da aşk diyoruz güzellik."
🤍
|
0% |