@kzbrlzkakz
|
2018- Ankara
Yazar'dan
Üzerinde oturduğun koltuk bile batardı insana, çocuklar anneler babalar, hep bir hedef için hayatında sadece vatanı olan askerler. Umay... Onlardan bir tanesiydi, bundan 6 ay önce hayatında sadece vatanı vardı, ama.. Amalar çoktu. Canından çok sevdiği bir vatanı ve o vatanın içinde yaşayan vatanından sonra en çok sevdiği adam...
Şehit kıdemli üsteğmen Yusuf Yıldız...
Herşeyiydi umayın, bir zaman hiçbir şeyi olmayacağını bildiği halde sevdi, çok sevdi. Bayrak sarılı tabut... Görmeyi alışkın olduğu bir görseldi, ama içinde en sevdiği olmadığı zaman alışkındı. Tek bir cümle, Yusuf şehit oldu. Bu cümle onun gardını indirip, herşeyi yakıp yıkmasına yeterdi.
Ama dik durdu, vatana giden her bir parçam, her bir acım, yürek sızım feda olsun dedi.
Ve bir daha kalbini kimseye açmamaya yemin etti içinden.
🦋🪽
Kalpler, ya da kırık kalpler. Hangisi anlatırdı onun hayat hikâyesini bilinmez. Demir daha 3 yaşındayken annesini mezara gömmüştü. Anne kelimesi onun için hep melek kelimesinin eş anlamlısı olarak kalacaktı. Babası...
Babaya dair bildiği birkaç şey vardı. Kin, nefret, öfke.
Kim annesinin katilini severdiki zaten, dudaklarındaki sigarayı yere atıp söndürdü. Buydu, dertlerini giderecek şey tam olarak buydu.
Birşey daha doğrusu biri daha vardı, ama o kişi yaralarını sarmak yerine yara açıyordu. Herşey olmuştu da bir onun için doğru insan olamamıştı. Sebebini bilmiyordu.
Yerdeki Sigarasını alıp çöpe attı, Karargaha girerken gözü bir yere çarptı.
Umay ve utku.
Sakin olmalıydı. Utku şu sıralar gözüne çok batıyordu. Sağ elini yüzüne attı. O sırada ceza olarak Atatürk anıtını temizleyen barlasın sesini duydu.
"Pişt." Dedi, sinirli gözleri Barlas döndü. Kaş göz yaptı.
"Sorma kardeşim, bana hiçbir şey sorma." Dedi. Atatürk anıtında kalan son yerin tozunu da alıp indi.
"Bir kere de aç içini şu kardeşine, her boku ben anlatacak değilim ya." Dedi Barlas. Demir cebimden çıkardığı ve bir süre sonra saymayı bıraktığı sigaradan bir dal daha çıkardı.
"Annem hasta."
"Ne, nesi var."
"Kanser, 2. Evre." Dedi demir.
"Bana niye söylemedin lan." Dedi Barlas. Olduğu yere yaslandı.
"Senin başında ayrı bir dert var zaten, birde onunla mı uğrasacaksı." Dedi demir. Gözlerini devirdi Barlas.
"Kardeşiz lan biz, hem ne derdim varmış benim."
"Bilmiyormuşsun gibi davranma." Dedi.
"Farkında mısın bilmiyorum ama göz devirmekten yoruldum, onlar bana dert değil, hele sen hiç değilsin. Lan bizim yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez puşt herif, şimdi sikik sikik konuşmayı bırak da anlat. Neyin var, belli çünkü tek dert o değil."
"Umay, derdim Umay."
"Bitmedi mi lan?" Başını sağa sola salladı. Bitmiyordu.
"İstemiyorum diyor, ama nerede görsem şu itin yanında." Dedi Utku ve umayı gösterirken.
"Bu şerefsiz sağlam pabuç değil." Dedi Barlas. Demirin kaşları çatıldı.
"Ne alaka lan." Dedi demir. Barlas demirin sigarasından bir dal aldı.
"Birkaç kez konuşurken gördüm." Dedi Barlas.
"Nasıl aranız, yani bir anda geldin efe falan." Dedi demir. Derin bir nefes aldı Barlas.
"Bu çok ağır, onlara nasıl yaklaşacağımı bilmiyorum. Ben baba mı oldum ki lan, baba ne demek bilmiyorum ben."
"Ne yapacaksın."
"Gün alacağız."
"Ne günü."
"Altın günü kardeşim, ne günü olacak amına koyayım nikah günü."
"Ne bileyim ben anasını." Dedi demir. Barlas cevap vereceği zaman, telefonu böldü. Arayan cansuydu.
"Yarın görüşeceğiz seninle, annenle konuşayım bir." Başını salladı.
"Tamam."
🦢
"Barannn."
"Efendim güzelim."
"Borcamı verir misin." Dedim, kettleye su koyarken. Belime sarılan kolları ile geri çekildim. Dudaklarını boynuma değdirdi.
"Ne istiyorsunuz Eylül hanım." Yüzümü yüzüne çevirirken kolumu boynuna doladım.
"Uzun boyunuzla bana borcamları verebilir misiniz yüzbaşım." Dedim. Sırıtarak en üstteki borcamdan birini verdi.
"Acaba diyorum ki, biraz da kocanız ile mi ilgilenseniz." Dedi. Hafta sonuydu ve biz yaklaşık 3 haftadır birbirimizi sadece gece görüyorduk.
"Tatlımı koyayım size de tatlınızı veririm baran bey."
"Sabırsızlıkla bekliyorum." Dedi. Yaptığım baklavadan parmaklarının arasına koyup ağzına attı. Elimin üstünü öpmeye başladı.
"Eline sağlık yavrum."
"Olmuş mu?"
"Olmuş kelimesi hakaret olur yavrum." Bir tane daha alıp ağzına uzattım, tek lokmada onu da yutunca, parmağımda kalan şerbeti yaladı.
"Şu işiniz çabuk bitse iyi olur Eylül hanım." Dedi içeri giderken. Saklama kabına baklava koyup poşetin içine koydum. Efe baklavanın al tarafını kemirmeyi çok seviyordu, onlara ve babama götürecektim.
"Baran."
"Efendim."
"Babama ve cansulara baklava götürüp geliyorum."
"Tamam yavrum."
🪽
|
0% |