@kzbrlzkakz
|
"beni ancak yakan söndürür." Diyordu William Shakespeare, Susuz bir çiçeği beslemek gibiydi aşk, demir o susuz çiçeği sulamak istemişti, başkasına su vereceğine bile inanmazdı ama görmüştü, öpüşüyorlardı.
O an sanki dünyalar başına yıkılmış gibi hissetmişti. Çöktüğü yerden kalktı. Umay ile olan mesajlara girdi. Tek tek okudu. Onu hep terslemişti. Ona hiç gülmemişti. Ona hiç bakmamıştı bile. Bu sefer yüzünü sinirle değilde ağlamamak için sıvazladı.
"İyi misin?" Duyduğu sesle başını kaldırdı. Gözleri kızarmıştı. Bu binbaşının kızı cemreydi bu, kaşları çatık bir şekilde bakmaya devam etti.
"İ-iyiyim." Cemre elindeki çayın birini demire uzattı.
"Buradan bakılınca pek iyiymiş gibi durmuyorsun." Uzatılan çayı alıp bir yudum aldı demir.
"Onu nereden çıkardın." Gülümsedi cemre. Onun işi buydu, insanların gözüne bakıp neleri olduğunu anlamak.
"Gözlerin, öyle bakıyorlar." Demir olabildiğince daha çok çattı kaşlarını.
"Lütfen kaşlarını daha fazla çatma, korkunç gözüküyor." Anlamaz anlamaz baktı demir.
"Anlamıyorum."
"Diyorum ki ne derdin var, anlat."
"Neden anlatayım."
"İşim bu."
"İşim bu derken?"
"Piskolğum, 3. Kattaki odama beklerim, dinlerim seni." Diyip askeriyeyi gösterdi. "Şimdi gitmem gerek." Cemre elini demirin elinin üste koydu. "Gelmezsen bizzat babama başvururum."
"Sebep."
"Babam herhalde Operasyonlarda derdi olup kara kara düşünüp operasyonu tehlikeye atan birisini istemez." Diyip oradan uzaklaştı.
🪖
Elime aldığım marulları tek tek ince ince keserken belime dolanan kolları hissetim ama durmadım. Saçımı kenara çekip boynuma ordan yanağımı öptü.
"Güzelim, meleğim, bebeğim." Sanki asırlardır görüşmüyormuşuz gibi yanaklarımı neredeyse 10 dakika boyunca öptü.
"Çok özledim." Dudakları bu sefer boynuma gitti.
"Baran dur!" Dedim gülüşlerimin arasında. Başını sağa sola salladı.
"Yok duramam." Sonunda işim bitince elimi önlüğe sildim. Baran sofrayı kurarken yağda kızartığım balıkları ve salatayı koyup içecekleri doldurdu.
"Bence hamarat bir erkeğim." Gülerek kollarımı boynuna dolayıp dudaklarının dibine kadar sokuldum.
"Bencede öylesin kocacım." Mesajı aldı ya durur mu durmaz.
"Yatakta daha hamaratm karıcım." Dedi elini üzerimdeki gömlekten içeri sızdırırken.
"Ona ne şüphe kocacım." Diyip geri çekilerek. Hemen yüzü düşürdü.
"Gösterip eletmemek çok ayıp." Gülüp oturdum masaya.
"Bari yemegin başında yapma Otur da ye."
"Ne yapayım sen başlattın."
"Ben mi başlattım, sabahtan beri oramı buramı öpen sensin." Sırıttı anında.
"Nedeni öpmüşüm mesela." Gülerek göz devirdim. Tam balıktan bir lokma alacaktım ki midenin bulanması yüzümü buruşturup balığı geri bıraktım.
"Birşey mi oldu güzelim." Kafamı salladım.
"Sadece bir anda midem bulandı." Yanıma gelip elini alnıma koydu. Saçımdan öptü.
"Hastaneye gidelim mi?" Gözlerimi devirdim.
"Hayır Baran, zaten birkaç gündür oluyor ve geri gidiyor." Kaşlarını çattı.
"Birkaç gündür oluyor ve bana söylemedin öyle mi?"
"Önemli birşey değil oturur musun?"
"Önemli olup olmadığını sormadım." Dedi ve ben kalkmayınca kucağına aldı.
"Of baran of."
"Kocaya oflanmaz."
🪖
Önünde oyuncakları ile oynayan oğluna baktı Barlas. Gitmişti, sonra bir anda döndüğünde cansunun kucağında bir bebek vardı. Yalan yoktu, onu unutup başkası ile olduğunu sandı ama öyle olmamıştı. Cansu barlasın olamayan bedenine bile ihanet etmemişti. Yanına oturan cansu ile odağını ona verdi.
"İyi misin?" Dedi cansu. İyiydi, hemde hiç olmadığı kadar iyiydi. Barlas cansunun saçını kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Sizin yanınızda kötü olmam mümkün mü?" Gülümsedi cansu. Barlasın göğsüne yasladı başını.
"Ne düşünüyorsun o zaman sabahtan beri kara kara." Barlas cansunun saçlarından öptü.
"Aybükeyi." Bir iç çekti Barlas. Annesinin kaderi yüzünden bırakmıştı Gökalpi, annesi gibi olmak istemediği için.
"Bana hiçbir şey söylemedi."
"Derdinin ne olduğunu biliyorum, nasıl mutlu olursa öyle yapsın diyorum bu kızın daha 2 hafta yüzü gülücükler saçıyordu. Şimdi ise etrafa hayattan bıkmış gibi bakıyor."
"Belki zamanla unutur."
"Sen unuttun mu?" Başını sağa sola salladı cansu. Unutmamıştı.
Onları duyan Aybüke ise hiçbir tepki vermeden içeri geçip koltuğa oturdu. Barlas Aybükeye döndü.
"Gideceğim."
"Nereye gidiyorsun."
"Okulum başlayacak, gidip hazırlanmam gerek." Cansu oturduğu yerden kalkıp aybükenin yanına oturup elini tuttu.
"Ne zaman yardıma ihtiyacın olursa buradayım, buradayız." Haftalar sonra aybükenin yüzünde ilk kez bir gülümseme oluştu. Sarıldı cansuya, sıkı sıkı sarıldı. İyiki varsın demedi ama hareketleri ile ona ne kadar minnet duyduğunu gösteriyordu.
🪖
Baranın ısrarları üstüne hastaneye gelmiş sıra bekliyorduk.
"Buna gerek varmıydı baran." Başını salladı baran.
"Vardı yavrum." Sıramız gelince acil sedyesine oturdum, hemşire kanımı alıp serum takıp gitmişti.
"Hastaneden nefret ediyorum."
"Bende senin kötü olmamdan nefret ediyorum hanımefendi ama hiçbir şeyden haberimiz olmuyor maşallah." Baran başımda söylenirken ben serumun bitmesini bekliyordum.
10 dakika sonra hemşire gelip biten serumumu çözerken sonuçların yarın çıkacağını söylemişti. Baran sedyeden iner inmez kucağına almış arabaya kadar indirmemişti.
"Baran herkes bize bakıyor."
"Bence herkes sana ne kadar çok aşık olduğuma bakıyor." Salaktı. Yerdim. Başımı omzuna yasladım. Burası rahat ve güvenliydi.
🪖
Sabahın ilk ışıkları odaya girerken rahatsızca yerimda kıpırdadım. Gözüme gelen güneş yüzünden kaçan uykuma aldırış etmeden uyumaya devam ettim. Baran her zamanki gibi yatakta yoktu.
Ayağa kalkıp mutfağa ilerledim, kahvaltı hazırlıyordu, bir süre sonra konuştu.
"İyi misin güzelim?"
"İyiyim baran."
"Gelsene." Küçük adımlarla yanına ilerledim. Ağzıma doğradığı sakatlıktan verdi. Yüzümü buruşturup kafamı geri çektim.
"İstemiyorum." Kaşlarını çatıp bana baktı.
"Dünde birşey yemedin." Sandalyeyi çekip oturdum.
"Midem bulanıyor çünkü." Yanıma gelip tekrar ateşime baktı. Telefonu çalınca içeri girip açtı.
"Tamam geliriz birazdan biz." Diyip kapattı.
"Sonuçlarınız çıkmış hanımefendi." En fazla üşütmüşümdür.
"Üşütmüşümdür baran ne olacak." Aklıma gelenle barana döndüm.
"Ne oldu bir anda."
"Canım incir çekti." Kaşlarını çattı.
"İncir mi?" Hevesle başımı salladım m.
"Yavrum kışın ortasında inciri nereden bulayım ben." Dudaklarımı büzdüm, doğru bulamazdı. "Bükme şimdi dudaklarını hallederiz, ilk önce şu kahvaltını et."
"İyiki benim kocamsın ya." Dedim yanaklarını ard arda öperken.
"Başkasının kocası olarak düşünemiyorum kendimi karıcım." Tam konuşacaktım ki masanın üzerindeki telefonu çalmaya başladı.
Teğmen zehra kılıç...
İçime bir kurt düştü.
Baran telefonu açıp bir süre dinledi, "Barlas ile halledin o zaman." Eliyle yüzünü sıvazlayıp başka birisini aradı. Birşeyler konuştular ama pek dinleyememiştim çünkü midem bulanıyordu. Kalkıp lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Odaya geçip telefonumu aldım. Cansudan mesaj vardı.
Cansu: ay yenge birisine demezsem çatlarım.
Cansu: sonuçlarına baktım az önce.
Cansu: hamilesin yenge.
Neydim ne, ha bir dakika ben.
BEBEMİZ OLUYOR EYLÜK.
Elim karnıma gitti. Bunu bende içimde tutamadım. Nasıl yani. Ben hamile miydim. Sanırım bayılacağım. Yataktan destek alarak oturdum. Bir süre bunu kendi içimde halletmem gerekiyordu.
Baran gelince yanıma oturup yüzüme avuçladı.
"Bembeyaz olmuşsun güzelim. İyi misin, benimki de soru tabi ne iyisi?" Telefonu açıp eline verdim. Cansu ile olan konuşma açtı. Mesajları okuyunca yüzünü kaldırdı. Yutkundu. Bana döndü. Birşey diyecek gibi oldu ama diyemedi.
"Baran."
"Hı?"
"Sanırım kusacağım."
🫶🏻
|
0% |