Yeni Üyelik
48.
Bölüm

48. Bölüm

@kzbrlzkakz

Selamlar aşklarım

Bir hikayenin daha sonuna geldik, bir sonraki bölüm final.

Eğer karakterlere özel bölüm isterseniz buraya yorum olarak yazarsınız.

Yanımda olan herkese teşekkür ederim.

(Kısa olmasını istiyorum, o yüzden eylülün doğuracağı zamana ışınlanıyoruz.)

Zaman hızlı geçiyordu, şu an içinde bulunduğum durum karnı burnunda deyimine çok uyuyordu. Çok fazla tuvalete gidiyordum, ve çok yiyordum. Kilo almışım. Baran yine görevden dönmüştü.

Aynada kendime baktıkça sinirlerim bozukluyordu, kilo almıştım.

"Neden aynada kendine bakıp kaşını çatıyorsun yavrum." Dudaklarımı büzüp bakışlarımı aynadan kocama çevirdim

"Çok kilo aldım baran." Yanına oturnca yanaklarımı sıktı.

"Bence kilon gayet yerinde, önceden çok zayıftın. Oğlum karıma yaradı." Bunu o kadar neşeli söylemişti ki şu an ondan mutlusu yok gibiydi. Dudaklarını alnıma batırıp oradan karnıma öpücük bıraktı.

"Ne zaman doğacak." Dudaklarımı büktüm.

"Doktor 1-2 haftata hastaneye geliriniz dedi, Sare gelecek." Kaşlarını çattı.

"Ben ne güne duruyorum burada." Çok tatlıydı. yerdim.

"Göreve gitme ihtimalin oldukça yüksek. Hem cansu da burada." Başımı boynuma gömüp öptü.

"Sen daha iyi bilirsin yavrum."

"Baran."

"Efendim güzelim."

"Canım Dubai çikolatası çekti.'

"Ne çekti ne."

"Dubai çikolatası baran."

"Yavrum kusura bakma ama bu antin kuntin şeyleri nereden buluyorsun anlamıyorum."

"Biliyor musun bu Dubai çikolatasını da bir kadın hamileyken üretmiş. İstediği tatta birşey bulamayınca bunu yapmış."

"Ecnebi işi yani."

"Hı hı?"

"Nereden bulacağız tam olarak biz bu Dubai çikolatasını. Dubaiye gidemeyeceğimize göre."

"Biz evde yapalım mı?"

"Tarifi varmı bu duabi çikolatasını."

"Var ama malzemeleri biraz zor bulunuyor."

"Ne var ki içinde."

"Antepfıstığı ezmesi, süt reçeli, tahin ve kadayıf."

"Antep fıstığı ezmesi şart mı." Başımı salladım. Telefonunu çıkartıp birisini aradı.

"Barlas."

"Efendim komutanım."

"Eylülün canı Dubai çikolatası çekmiş."

"Yeğenimi ecnebi işleri ile mi büyüteceksiniz be."

"Sus şimdi telefonu eylüle veriyorum söylediklerini al gel." Hevesle telefonu elime aldım..

"Dinliyor musun beni Barlas?"

"Dinliyorum yengem anlat."

"Sütlü çikolata, antepfıstığı ezmesi, süt reçeli, kadayıf ve tahin. Bide çilek al, gelirken de efeyi ve cansuyu da al gel."

"Tamam yengem, bitti mi?"

"Hı hı bitti." Telefonu kapatıp kocama verdim, beni kollarının arasına alıp sarıldı.

"Kurban olurum ben size." Tuvaletim gelmişti kalkıp lavaboya girdim. Aniden kalkınca telaşlamış arkamdan gelmişti.

"Güzelim, iyi misin?" Şu sıralar çok telaşlıydı. İyi olduğumu söyleyip gönderdikten sonra işimi halledip çıktım.

 

1 saat sonra...

 

"Nerede kaldı Barlas ya." Dedim. Cansu ve efe de buradaydı. Efe artık konuşmaya ve hafif sendeleyerek yürümeye başlamıştı.

"Gelir birazdan yenge." Dedi cansu. Hem Aybüke ile konuşup hem efeye meyve yediriyordu. Kapının çalması ile birlikte kapıya ilerledim. Efe arkamdan heyecanla emekleyerek geldi. Barlas ve baran sonunda gelmişti.

"Şükür geldiniz yani." Efe heyecanla babasının kucağına çıkarken baran saçımdan öpmüştü.

"Yenge kusura bakmada yani Şırnak'ta ki bütün marketleri gezdik ne yapalım daha." Gözlerimi devirdim. "Baran şimdi yapalım."

"O derece canın çekti yani." Başımı salladım. Akşam yemeği zaten hazırdı.

"Hadi lütfen." Bu hareketlerime gülümsedi. Elini yıkayıp geldiğinde ilk önce çikolatayı eritmiş sonra ise gösterdiğim şekilde iç malzemelerini halletmişti. Cansulara ne kadar kalmalarını söylesek de efe uyuyunca gitmişlerdi.

Hevesle baktığımı görünce daha çok güldü.

"Seni hak edecek ne yaptım ben ya?" Kollarımı boynuna doladım. Karnım aramızda tek engel olarak kalınca sinirlenişime de güldü.

"Biran önce doğursam iyi olacak." Başını sallayarak boynuma bir öpücük bıraktı.

"Herşey vaktinde yavrum." Dudaklarımı büktüm. "Biraz daha bükersen o dudaklarını öpeceğim."

"Lütfen yap bunu." Dedim hala dudaklarımı bükerken. Karnıma eğildi.

"Babacım gözlerini kapat anneyle babanın biraz işi var." Diyip karnımı öptü. Ardından dudaklarını dudaklarımın üzerine koydu. Karnım tabiki de aramıza yine engel koyuyordu. Parmaklarım ensesinde ki saçlarla oynarken aramıza giren karnım ile gülümsedi eli belimden aramıza giren karnıma gidip orayı okşadı.

Dudaklarımı dudaklarından çekip başımı göğsüne yasladım. "Hala donmadı mı bu çikolata."

"Hayır güzelim, ayrıca çok sabırsızsın." Dudaklarına bakarken konuştum.

"Sabırsız olduğum bir konu daha var." Dudağımın kenarını öpüp geri çekildi.

"Bu konu için biraz daha beklemeniz gerekiyor."

"Ne kadar bir süreden bahsediyoruz." Burnunu burnuma sürttü, alnını da alnıma dayadı.

"Bebeğimizin kırkı çıkana kadar." Bebeğiniz, bizim bebeğimizdi ama kırkı çıkana kadar mı cidden.

"Çok fazla değil mi?" Başını sallayıp burnumun ucunu öptü.

"Evet fazla. Şimdi yemek yiyorzunuz hanımefendi, sonra çikolata." Gülümseyip birlikte masayı kurmaya başladık. Yemeği yedikten sonraysa baranın zoru ile salona gönderildim.

 

🧚🏻‍♀️

 

Yazar'dan

Bu sefer sigara yoktu demirin dudaklarında, ya da askeriyenin duvarına yaşlanmış bir şekilde dertli dertli uzaklara bakmıyordu. Ya da derdini anlatmak için cemrenin yanına gitmiyordu. Cemrenin yanına dertleri ile değilde gülerek gidiyordu.

Tam içeri girecekti ki, içeride şarkı söyleyen cemreyi dinlemeye başladı.

"Bıraktım sigarayı bıraktım üzülmeyi.

Bıraktım uykudan önce o şarkıyı dinlemeyi. Sen bana düşman mısın canımı yakmaz mısın?"

Sesi güzeldi buna hemfikir di demir.

"Ah in cin şeytan mısın?

Elimi tutmaz mısın?

Ah akşam oluyor Bu gece benimle kalmaz mısın?

Yarına kim sağ kim selâmet, bu gece kalbim sana emanet.

Yarına kim sağ kim selâmet, bu gece kalbim sana emanet."

Güldü demir. Kapıyı çalıp içeri girdi demir. Cemre karşısında elinde çay ve poğaça olan demiri görünce gülümsedi.

"Gelebilir miyim cemre hanım." Eli ile gülerek sandalyeyi gösterdi.

"Buyrun demir bey." Demir içeri girip elindeki çayı ve poğaçayıncemreye verdi.

"Kusura bakma, benim öyle antin kuntin çaylarım yok."

"Sorun değil, zaten Karadenizli damarıma o çaylar biraz fazla geliyordu."

"Bence baban o çayları içtiğini bilse seni evlatlıktan reddederdi."

"İşin yok mu senin?"

"Barlasa yıktım."

"Adam sonunda sana sövecek biliyorsun dimi."

"Ne o buraya gelmemden şikayetçi misin?"

"Asla, sadece fazla yoğunsunuz?"

"Göreve gideceğiz, o yüzden geldim." Cemre o an ne diyeceğini bilemedi. Yani ona haber vermesi.

"Ve sende ilk benim yanıma mı geldin." Bakışları boşluğa düştü demirin.

"İlk sana gelmedin, sadece sana geldim. Çünkü gidecek başka kimsem yok." Masanın üzerinden cemrenin elini tuttu.

"Sadece ben mi?"

"Sadece sen, tek sen."

"Demir."

"Farkındasın cemre."

"Neyin." Dedi cemre, neyin olduğunu bilmesine rağmen sordu.

"Seni seviyorum. Öylesine bir seni seviyorum değil. Gerçekten seni seviyorum."

 

🧚🏻‍♀️

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%