Yeni Üyelik
1.
Bölüm

"Giriş"

@l_mia1

"Bir mum yaktım, dünyamı yakacağımı bilmeme rağmen"

"Bir dünyaya sahip oldum, yaktığım mumu yangına çevireceğini bilmeme rağmen"

Yan Dünya ama ona dokunma...

🌏

Yanan bir mum olsaydım keşke.

Etrafı aydınlatan bir mum olsaydım, duvarda ahenkle dans eden ateşimle insanların önünü görebilmesini sağlasaydım keşke.

Belki pastanın üzerinde yeni yaşını kutlayacak bir insanın dileğini dilemesi için orada olsaydım.

Bir akşam yemeğinde, hazırladığı yemeğin tam ortasında romantikliktik katmak için yansaydım.

Yanan bir mum olsaydım keşke, kendimi yakarken de bir mum kadar güzel olabilseydim, keşke.

Kolumu sıkı sıkı tutan adamın bakışlarını üzerimde hissederken bir rüzgarın esmesini, o rüzgarda dönmeyi diledim.

Üzerimin aranması bittiğinde karşıda tuttuğum bakışlarımla kimseyle göz teması kurmadım. Kuramadım. Çaktığım kibritle kendi mumu yakmıştım. Hem de etrafa sıçratarak.

"Herkesten her şeyi beklerdim," ses tonu o kadar iğneleyiciydi ki, kelepçelerin canımı acıtmasını umursamadan ellerimi yumruk yaptım. "Ama senden asla."

Kolumu tutan adam sertçe beni öne doğru iteklediğinde yere düşmekten son anda kurtularak eğik duran bedenimi dikleştirdim

"Atın şunu nezarethaneye birazdan sorguya alınacak." Benden iğreniyorum gibi çıkan ses tonuna karşılık dudaklarımı sıkı sıkıya birbirine bastırdım. Sus kızım daha fazla yakma insanları.

"Kim sorguya girecek?" Başka birinin elini kolumda hissettiğimde kendimi sıktım. Ama, "Adas komiserim girecek..." dendiğinde hızla başımı kaldırarak az önce beni iten adama baktım. Serhat abi'ye.

Serhat abi bu sözlerinin ardından ona bakacağımı bildiği için başımı kaldırdığım gibi göz göze geldik. Gözlerinde apaçık ortada olan nefret vücuduma bir ok gibi batarken başımı iki yana salladım. "İstemiyorum"

"Buna sen karar veremezsin! Kes sesini!" diyerek bağırdığında hiç etkilenmeden başımı tekrar olumsuz anlamda salladım. "Başka biri girsin, o değil" Serhat abi alayla suratıma bakarak güldü. Gülüşü gerçek değildi çünkü iki yanda yumruk olmuş elleri bunu sahte kılıyordu.

"Alın götürün şunu, bende Adas komiserime haber vereyim..." Bilerek yapıyordu, bunu bana bilerek yapıyordu. Beni vuruyorlardı, beni bilerek kalbimden vuruyorlardı.

Kolumdan çekiştirildiğimde bakışlarımı Serhat abiden ayırmadım. Düz bir ifadeyle bakıyordu ama bakışlarını gizleyemiyordu. Hayal kırıklığıyla bana bakarken gözlerinden yansıyan soruları görüyordum. Neden yaptın?, Sebep neydi?, Sorun neydi?, Sana ne yaptık? diyordu.

Bana bunları soruyordu. Ama en belirgini, Bunu Adas'a nasıl yaptındı.

O bana bunları yansıtırken ben sadece başımı eğerek kaçtım. Hep yaptığım gibi cevapsız bırakarak kaçtım.

Beni çekiştirerek nezarethaneye getiren kıza döndüğümde aslında onu da tanıdığımı fark ettim. Ona baktığımı fark eden kız anahtarını çıkartırken çatık kaşlarıyla kilitli parmaklıkları açtı. Tekrar kolumdan itildiğimde açtığı kapıda içeri girdim. Sertçe parmaklıkları kapattığında bakışlarımı kızın üzerinden çekmedim.

İşini bitirdiğinde geri çekilerek bakışlarıma karşılık verdi. Onun gözlerinde de bana karşı bir öfke vardı. Büyük ihtimal buradaki herkeste de aynı ifade vardı. Hak ettiğim değeri alıyordum.

"Beni hatırlıyorsun," diyen kızla hiç bir tepki vermeden bakmaya devam ettim. "Tabi hatırlamıyor da olabilirsin. Ne de olsa Adas komiserimin etrafında dönerken gözün başka kimseyi görmüyordu" dedi. Aynı tepkisizliğimle bakarken önümde kelepçelenmiş ellerimi kaldırarak "Açmayacak mısın?" diye sordum.

Sorumla başımı iki yana sallayarak gözlerini deviren kız, parmaklıklara yaklaştı. Bende yaklaşarak ona baktığımda "Uzat" dedi. Dediğini yaparak elimi uzattığımda cebinden çıkardığı anahtarlarla elimdeki kelepçeleri çıkardı. Hareketleri öyle sertti ki, kelepçeyi çıkartırken sivri ucu bileğimi çizmişti.

Geri çekildiğinde az önce çizilen yere baktığımda kanadığını gördüm. "Umarım günahların kadar çürürsün..." diyerek çıkan kızla orada tek başıma kaldım.

Yalnız kaldığım gibi gözlerime yaşlar dolarken elimi kaldırarak çizilen bileğime bastırdım. Canım acıyordu. Canım çok acıyordu!

Arkama dönerek beton banka oturdum. Soğuk vücuduma işlerken bileğimde olan elimi indirerek kollarımı kendime sardım.

Bir süre sonra vücudum soğuğa alıştığında bedenime sardığım kollarımı çözerek dik bir duruşa geçtim. Bacaklarımı üst üste atarak rahat bir pozisyon bulduğumda olacaklara kendimi önceden hazırladım. Güçsüz görünmek yok!

Çok uzakta olmayan ve gittikçe yaklaşan sert adım seslerini duyduğumda başımı arkamdaki duvara yaslayarak gözlerimi kapadım. Güçsüz görünmek yok!

Yaklaşan sert adımlara eşlik eden karanfil kokusunu soluduğumda boğazımda oluşan yumrudan dolayı yutkunamadım. Güçsüz görünmek yok!

Parmaklıklar ardında duran bedeni görmesem de hissediyordum. Bana bakıyordu, nasıl bakıyordu bilmiyorum ama bakmasın istiyordum.

Anahtarların birbirine çarpma sesinin ardından açılan kilidin sesi doldu kulağıma, hareketlerinden bile duyguları okunuyordu. Hiç bir zaman saklayamamıştı.

Daha fazla gözlerimi kapalı tutamadım. Yavaşça gözlerimi araladığımda her zaman olduğu gibi gözlerim buldu onu. Dudaklarım kıvırılırken bana doğru gelen bedenle yayıldığım yerden dikleştim. Bacak bacak üstüne attığım ayaklarımı indirerek ayaklandım. Parmaklıklara yaslanmış bedene doğru ilerledim ve karşısında durdum.

Dudaklarımın kıvrılması büyüyerek gülümsemeye dönüştüğünde karşımda duran ela gözlere baktım. Daha sonra kumral saçları gördüğümde gözlerim kısılırken sağ elimi kaldırarak dokundum. Yumuşak saçları avuç içimi gıdıklarken genzimi yakan bir acı hissettim.

Gözlerim tekrar gözlerini bulduğunda bu sefer elimi sol gözünün kenarındaki işarete dokunduracağım zaman geri çekilmesiyle elim boşluğa düştü. Hiç bozuntuya vermeden elimi indirdim.

"İz kalmış" bir fısıltı kadar sessizce mırıldandığımda elaları asla arkamdaki duvardan ayrılmıyordu. Bir yanıt beklemeden ona doğru bir adım attığım da aramızda ki mesafe kapanmıştı. Sevmezdim mesafeleri.

Yakınlıktan dolayı burnumu istila eden kokusuyla gözlerim istemsizce kapanırken "Hala kokun her şey" dedim. İçime bolca çektim kokusunu ama burnumun direği sızladığı için daha fazla çekmeye dayanamadım.

Gözlerimi tekrar aralarken bu sefer elalarıyla göz göze geldiğimde genzimi yakan acı ve boğazımdaki yumru kayboldu. Dudaklarımda hazır bulunan gülümseme kendini belli ederken "Ve hala her şey sensin" dedim.

Ama o bunun tersini kanıtlamak istermiş gibi başını iki yana salladı. "Her şey ben değilim, her şey sensin" dedi. Onun dudaklarında da bir gülümseme belirdiğinde içimde oluşan heyecanla ona doğru biraz daha yaklaşacakken söyledikleriyle durdum.

"Her şey sensin, yakan da yıkan da sensin!" gözlerindeki alev beni içine almışken durmadı. Yakmaya devam etti.

"Her şey sensin ama her şeyin içinde hiç bir şeysin Pera!"

Acılarım tekrar gün yüzüne çıkarken yüzümdeki gülümsemeyi silmedim. Başımı yana eğerek omuz silktim. Bu hareketimle gözlerindeki öfkeyle bana doğru gelecekken durdu. Kendine hakim olmaya çalışıyordu.

"Adas," diye mırıldandım. Dudaklarımdaki kıvrılma düşmek için can atarken kendimi sabit tutmaya gayret ettim. "Yaktım ama yandım da"

"Sen yanmadın Pera, sen sadece beni yaktın" dedi. Ses tonu öyle soğuktu ki içinde bulunduğum nezarethane bile bana sıcak geldi.

Bir kaç saniye dinmeyen öfkesiyle öylece bana baktı. Sonra geri geri giderek benden uzaklaştı. Parmaklıklar ardına tekrar geçtiğinde son bir kez gözlerime baktı. Ama bu sefer öfkeyle değil de hayal kırıklığıyla.

"Pera Dünya Saraç serbestsin!"

Ardına bile bakmadan çekip gittiğine kendimi zorlayarak dik tuttuğum omuzlar hızla çöktü. Gülümsemem solarken, gözlerim doldu. Bunları hak etmiştim. Peki neden canım acıyordu? Sanki kalbime karlar yağıyor, buz kırakları bedenimi kaplıyordu.

"Özür dilerim Adas, her şey için özür dilerim. Kalbine ilk adımı attığım bu nezarethanede, son adımımı atıyorum. Canın yanmasın diye yakmaktan vazgeçtiğim dünyayı, kendi ellerimle yaktığım için özür dilerim"

Ve ben o gün kendime ait olan her şeyi hiç düşünmeden büründüğüm mumda yakmıştım.

🕯

Tanıtım bölümüyle merhabalarrrrrr

Yepyeni bir dünyaya hoşgeldinizzz

Umarım Yan Dünyayı severek, hissederek okur ve benimsersiniz. Karakterleri çok seveceğiniz inanıyorum çünkü ben çok seviyorum karakterlerimiiiiii

Neyse, giriş bölümünde bir şey tahmin eder misiniz, etmez misiniz bilemeyeceğim ama siz tahminlerinizi yazın. Ben onları okuyarak not edeceğim ve doğru çıkanı en içten şekilde tebrik edeceğimmm.

Yan Dünyayı çok sevin olur mu???

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

 

Loading...
0%