@ladyasel
|
Her bayram,bayram namazından sonra uyumayan Ömer.Bügün de tepeme dikilmişti. "Sayın ev sakinleri dikkatle duyrulur!Pamuk eller cebe!Pamuk eller cebe!"Boğazını temizleyip devam etti. "Heee diyorsanız ki ben de Afitap gibi fakirim.Nakit olmasa da olur,iban numaramı anında yollarım.Hiç sorun değil,no problem."diyerek, her zamanki boş konuşmasına devam etti.
Gözlerimi açıp derin bir nefes alıp verdim.Sabah namazını kıldıktan sonra tam uyuyacaktım ki benden para istemeye gelmişti.Tabiki onu kovmuştum!Beni pek sevdiğim uykumdan mahrum edemezdi.Ama onu kovmam pek işe yaramışa benzemiyordu. Daha az önceye kadar bana fakir diyen Ömer,şimdi elime koala gibi yapışmış yalvarıyordu. "Ne olur ablam!Sevdiğin Altın olsun ablam!Dudduğun muradına ersin ablam!"diyerek bir oyana,bir bu yana kafasını sallıyordu. Hani bazı dilenciler olurdu ya emek vermeyen, en ufak bir şey dahi satıp parasını kazanmak yerine sadece dilenen.Hani yanına yaklaşmadan önce hiç bir şeyi olmayan ama yanına yaklaşınca ayağım sakat numarası yapan dilenci.Heh işte o Ömerdi,başka açıklaması olamazdı. "Az önce bana fakir diyordun!Madem fakirim git babamdan iste."diye bağırdım,sanırım sesim salona kadar gitmişti.
Babam yüksek bir sesle, "Kızım,ben senden daha fakirim şu an.Ömer'i bana paslama.Bütün harçlığı mahalledeki çocuklara dağıttım."dediğinde kahkaha attım. "Baba üvev evladınım da benim mi haberim yok?"dedi,Ömer sitemle. Babam,"Sen reşit oldun,yok sana harçlık falan!"diyerek,bağırdı. Ömer,"Hani evlatlar ne kadar büyürse büyüsün ebeveynlerinin gözünde hala çocuktu."dedi,o da babam gibi bağırarak. Artık bu konuşmaya dalmam gerekiyordu. "Paraları alıp arkadaşlarınla Halil İbrahim sofrası kurarken , 'ben çocuğum tek başıma gidemem' demiyorsun Ömerciğim."dedim,göz kırparak. Daha on sekiz yaşında bir seksen beş boyu var,bir de çocuk kontejanından yararlanmaya çalışıyordu üç kağıtçı.Küçül de cebime gir! Gözlerini kısarak baktı gözlerimin içine... "Babaa ben ne yapacağımızı buldum.Ablam senin yerine de harçlık versin,sen ona sonra verirsin."dedi, sinsi sinsi gülerek.Babam,onun bu yüz ifadesini görmüyordu.Resmen cüzdanındaki tüm parayı bana ver diyordu. Eee ben bayram boyunca ne yapacaktım? "Baba senin bu salak oğlun,bütün arkadaşlarına yemek mi ısmarlıyor anlamıyorum.Bir hamburger menüsü yüz elli lira.Benden aldığı parayla ülkenin tüm fakirleri doyurulur."dediğimde, içeriden babamın kahkaha sesleri geliyordu Bir anda Ömer'e doğru dönüp, "Doğru söyle her seferinde hesapları sana mı ödetiyorlar?" Ömer gözlerini devirip, "Saçmalama bücür!Alnımda enayi mi yazıyor?Bir kere ödedim sadece.Sakıp sabancı değilim ki,her seferinde hesaplarını ödeyeyim." Beş numaralı havalı gülüşümü yüzüme kondurup, "Sakıp Sabancı olan benim,neticede sana verdiğim paraları ancak bir milyoner sahibi verebilir."dediğimde gözlerini devirdi. "Tamam abla en zengin sensin.Artık harçlığımı ver!" "Bu ne hanzoluk yaa!Bayramlaşmadan harçlık verilmez."dediğimde,tanesi üç metre uzunlukta olan kollarıyla sarıldı bana.Ben ise kollarım sırtına yetişecek şekilde ona sarıldım.
Sarılan kollarını sıkılaştırıp bir anda beni havaya kaldırdı ve etrafında döndürmeye başladı.Tamam...biraz değişik bir bayramlaşmaydı kabul ama Ömerdi bu işte,hiç bir şeyi normal değildi zaten.Değişiğin teki falan ama seviyorum keratayı.Beni etrafında döndürürken kahkaha atmaya başladım.Yere indirdiğinde başım dönmüştü. Ömer yanaklarımı sıkıp, "Oyş şeker şey seni,bayramın mübarek olsun,ne yapalım bayramda şeker olarak seni mi yiyelim ailecek hee?"Diyerek saçlarımı karıştırdı,sesini yaşlı teyzeler gibi çıkarmıştı.Dalgasını geçmese olmazdı zaten. "Tabii tabii,bizde ailecek kurban bayramında öküz olarak seni kesmeyi düşünüyorduk."dediğimde gözlerini devirdi. "Yok benden Öküz olmaz canım ablam, gördüğün üzere zayıf,uzun,fit ve kaslıyım."Dediğinde,alay edercesine güldüm.
"Senin ruhun yeter Ömerciğim.Ruhun öküz senin." Tam konuşacaktı ki annemin sesini duymuştuk. "Çocuklaaaaar hadi kahvaltıya gelin,çabuk olun.Ziyaret edilecek çok yer var!"dediğinde Ömerle ikimiz,uzun bir iç çektik.Bizimki klasik bir akraba ziyareti değildi ne yazıkki.
Her bayram yaptığım sakarlıklar sayesinde misafir evlerinde rezil oluyordum.İşte o,atraksiyonlu bayramlardan birine daha gelmiştik.Her bayram, bu sakarlıkları nasıl başarıyordum işte orasını Allah bilir...
Kahvaltımızı yaptıktan sonra herkes odasına dağılıp üstünü giyindi.Bayramlık olarak uzun kollu, kolları bol, beyaz bir gömlek.Üzerineyse kot etekli bir tulum elbise giyindim.Gayette uyumlu olmuştu.Eşarp ise üzerinde minik mavi çiçekleri olan bir eşarptı.Anlayacağınız bu bayram çıtı pıtı bir şey olmuştum.Çantamı alıp aşağı indiğimde salonun aynasından,göz hizasına kadar uzun olan saçlarını şekillendiren Ömer'i süzdüm.Kardeşim diye demiyorum fazla yakışıklıydı.Yeni aldığı keten kumaş pantolon, müslin gömlek ve spor ceketle fazla havalıydı bacaksız.Öküz falandı ama yakışıklılığı öküzlüğünü örtüyordu.
Gülerek bana döndü ve, "Ooo sabahki çirkin ördek yavrusundan eser kalmamış,kuğu olmuşsun.Before-After yapıp,altına 'Evrim değil devrim.'Yazsak instagrama atsak beğeni butonu kırılır bee."dedi kahkaha atarak.
Bütün iltifatlarımı geriye alıyorum!Bunun öküzlüğünü tipi bile örtemez bu saatten sonra. "Ömerciğim seni dövmeden önce ve dövdükten sonrası için before-after yapsak nasıl olur?Vücudundaki her bir morluğa bir beğeni alırsın." Cıklayarak yüzünü somurttu. "Şiddet yanlısı cani abla seni."
İçeriden takım elbiseyle çıkan babam,"Tamam çocuklar atışmayın artık,yeter!" Babamın kurduğu cümle ikimizi de susturmuştu. "İlk önce nereye gidiyoruz?"dediğimde,soruma cevap veren annem olmuştu. "Zeyneplere gidiyoruz ilk önce."dedi gülümseyerek. Ellerimi çırparak yola koyuldum.Bayramı Zeynep'le geçirmeyi çok seviyordum.Karşımızdaki binaya girip, Zeyneplerin ziline bastık.
Gülen yüzüyle kapıyı açan Zeynep,"Hoşgeldiniiiz!"diyerek,şen şakrak sesiyle bülbül gibi şakıdı.
Tabiki ilk sarılan ve bayramlaşan ben olmuştum.Zeynep kulağıma fısıldadı,"Benim neden olanlardan yeni haberim oluyor?"dediğinde,bir eyvah dedim içimden çünkü bu olanları Zeynep'e anlatmamak demek,ona, 'kayseri mantısını güzel yapamamışsın.'demek gibi bir şeydi.
Laf aramızda kayseri mantısına kötü denilmesine dayanamaz,saniyesinde sinirlenir ve eve gelen misafiri kovma potansiyeli yükselirdi. "Her şey spontane gelişti,anlatacağım."diyerek kulağına fısıldadım.Bu suçlu yüz ifademi yüz kilometre öteden, şişe dibi kalınlığında gözlük takan;miyop dedem bile görebilirdi. Olayın üzerinden iki hafta geçmesine rağmen anlatamamıştım çünkü staj saatlerim uzamıştı.Hatta nöbete kaldığım bile olmuştu.Herkesle bayramlaştıktan sonra Zeynep'in odasına çekildik.Olayları dinleyen Zeynep,bir ara Aylin'i hastanelik etmek için ayaklansa da onu durdurmuştum.
Kapı zili çalmasıyla ikimizde ayaklandık.Zeynep babası çağırdığı için babasının yanına gitti,bana da kapıyı açma görevi düşüyordu.
Kapıyı açıp kenara çekildiğimde, gördüğüm yüzlerle öylece kaldım.Sanırım bunu hesaba katmamıştım.'Sen de biraz salaklık var 'dediğininizi duyar gibiyim.Gözlerimi kapıya çevirip, içeri geçmeleri için kenara çekildim.Şimdi bayramlaşmazsam ayıp olurdu değil mi? "Hoşgeldiniz."dediğimde, Sultan teyze gülümsemişti.Yaşananlardan sonra aşırı gerilmiştim ama yüz ifadesi beni rahatlatmıştı. Benden yaşça büyük olduğu için, tebessüm edip sarıldım ve bayramlaştım.Eşine ise sarılmayarak uzaktan baş selamı verdim ve bayramlaştım.Evet evet maalesef Aylinde buradaydı.Pastanın içinden çıkan hediye gibiydi Aylin.Ben ise doğum gününde, hediye bekleyen ama hediyeleri görünce beğenmeyip;somurtan kız modundaydım.
Aylin yanıma yaklaşarak kinayeli bir yüz ifadesiyle,"Bayramın mübarek olsun Afitapcım.Mutlu ve huzurlu bayramlar!"geri kalanını ağzında geveledi için duymamıştım.
Kulağına eğilip,"Son söylediğin cümle sen varken imkansız gibi geliyor bana.Sana da öyle gelmiyor mu?"dedim,sesimi değiştirip,ima yaparken.
Somurtkan bir yüz ifadesiyle Kamer'in yanına gitmişti.Gözüm ona kaymaya çalışsa da kendimi tutup gözlerimi yere indirdim.Son konuşmamızın üzerinden iki hafta geçmişti.Bu iki hafta içerisinde ona hiç mesaj atmamıştım ve onu hiç görmemiştim.Gerçi o da bana atmamıştı.Aman neyse ne işte!
Açık kapıyı örtüp,koridorda dikilen Kamer'in yanından öylece geçtim.Yüzüne bakmamaya çalışıyordum.Geçen haftalarda kavga ettiğimizde,bir öfkeyle gözlerine baksamda hemen gözlerimi başka yöne çevirmiştim.Pişman olacağım şeyler yapmayacaktım artık.
Salona ilerleyip, Ömer'in yanına oturdum.Biraz sonra ise evin küçükleri olarak,kahvaltı sonrası çay sofrasını kurmaya yardım etmiştik.Tabiki Ömer'i de peşimden sürüklemiştim.Malum mahlukat ise Zeyneple birlikte çayları götürüyordu.Aferin aferin oturma! Çaylar içilip sohbet edilirken,konu bana gelmişti.Ben ne alaka?! Sultan teyze,"Afitap, senin stajın ne zaman bitiyor kızım?" "Son bir ay kaldı Sultan teyze."Dedim, tebessüm ederek. "Hayırlısı olsun."dedi gülümseyerek. Bu sefer babam,Kamer'e dönerek konuştu. "Kamer sen ne zaman görev yerine dönüyorsun?"diye,sordu babam. Haklıydı bir asker bu kadar uzun süre tatil yapabilir miydi? "Bayramın üçüncü günü,Şırnak'a döneceğim."dediğinde,garip hissetmiştim nedensizce. İçimden bir ses: "burada olmasına alıştın,"dese de,kulak vermedim. İki günde bir yaşanan aksiyon sahnelerine alışmıştım,bu doğruydu. "Normalde hiç izin kullanmam ama Şırnak'a tayinim yeni çıktı.Hem de annemler tekrar buraya taşınınca evi görmek için geldim.Burada da bir kaç işim vardı onları hallettim." Bencede bu kadar atraksiyonun yaşandığı yere keyfinden gelmemiştir. Babam,"Daha önce neredeydin?"dedi ciddiyetle. "Hakkari'deydim." "Hep doğuda görev yaptın yani?"dedi,babam. "Evet." "Hakkında hayırlısı olsun oğlum."dedi,tebessüm ederek.
Biz sofrayı toplarken,annelerimiz;namıdiğer üç silahşörler eskiden tanıdıkları bir arkadaşlarını ziyarete gitmeyi düşünüyorlardı.Tabi ki biz de onlarla gidecektik.Bilidiğiniz gibi bayramda büyükleri ziyarete gitmeyen azılı katil muamelesi görüyordu.
Gidilecek yere karar verildiğinde herkes binadan çıkıp arabalara doluştu.Kamer'lerin arabasını takip edecektik çünkü yolu bilen onlardı.Zeynep,bizim arabaya binmişti.Arka fonda çalan,"biz ayrılamayız."şarkısı da,şu anki durumumuza pek uygundu.
Tekefonum titrediğinde,gelen mesajın üzerine tıkladım. Kamer:İki hafta boyunca konuşulmadı. Kamer:Bayramlaşılmadı. Kamer:Görmezden gelinildi. Kamer:Daha ne olsun... Kamer:Hiç hayrıalamet değil bu olanlar. Kamer:Kungfu filmi aksiyon sahnesi bile yaşanmadı. Kamer:Oldukça şaşkınım! Afitap:Sen kendi başına iş açmayı seviyorsun herhalde. Afitap:Bu kadar aksiyon bana yeter,sakin ve durgun bir hayat istiyorum. Kamer:Her şeyi geçtim de,bu iki hafta boyunca beni neden görmezden geldin? Afitap:Görmezden gelmedim,sadece artık pişman olacağım şeyler yapmak istemiyorum. Kamer:Neye pişmansın? Afitap:Bu yaşanılan atraksiyonlardan dolayı gereksiz samimiyet kurdum seninle. Afitap:Olmaması gerekiyordu. Kamer:Gereksiz samimiyet? Kamer:Peki, canın sağ olsun. Kamer:Beni hırsızlıkla suçlamak ve laf sokmaktan başka samimiyet kurduğunu düşünmüyorum ama... Kamer:Yine de senin dediğin gibi olsun. Afitap:En başında bir problemimiz vardı ve bunu çözdük. Afitap:Ama şu bir gerçek,üst üste yaşanan olaylar da birbirimizle muhatap olmamıza neden oldu. Afitap:Başta yaşadığımız olayı,uzatmamalıydım benim hatamdı. Kamer:Kendini suçlama,benim de hatalarım var. Kamer:Ki bahsettiğin sınırlar helal dairesi olmalı.Bunu anlayabiliyorum.Hassasiyetine saygı duyuyorum. Kamer:Ve de kendini üzme.Zaten ikimizde tensel temas kurmamaya dikkat eden insanlarız. Afitap:Sadece tensel temasla bitmiyor ki olay.Öfkelendiğimde fark etmeden göz teması kurdum. Kamer:Bence sen kendine suç bulmaya çalışıyorsun. Kamer:Çünkü ne zaman göz göze gelsek gözlerin ateşe değmiş gibi anında başka bir yere bakıyorsun. Afitap:Aaa öyle mi?Ben bir anlık öfkeyle baktığımı sanmıştım. Afitap:Mesajlaşma konusunu da hallettiğimize göre bir problemimiz kalmadı. Afitap:Geçenlerde dediğin gibi,Aylin konusunda bir gelişme olursa o zaman konuşuruz. Kamer:Tamam o zaman. Afitap:Bu arada bayramın mübarek olsun. Kamer: :) Kamer:Senin de bayramın mübarek olsun cadı! Afitap:sağ ol sümüklü. Afitap:Son olarak,pişmanlık duyduğum bir şey daha var. Kamer:Neymiş o? Afitap:Hırsızlık olayında seni suçlamamalıydım,çaldığını görmeden sadece benzetmeyle seni suçladım. Afitap:Kusurumun yeni farkına varıyorum. Afitap:Özür dilerim. Kamer: Kamer:Gözlerime inanamıyorum Kamer:Vay be, birgün Afitap senden özür dileyecek deselerdi inanmazdım. Afitap:Konumuz bu mu gerçekten? Kamer:Ya özrünü kabul etmezsem? Afitap: Kamer:İlla silah zoru olacak yani? Kamer:Tamam tamam kabul ettim. Afitap:Tamam o zaman, arabadan inmemiz gerekiyor,sanırım geldik. (Görüldü) Herkes arabalarından indikten sonra,evin ziline bastık.Kapı açıldıktan sonra uzun süre sonra arkadaşını gören annelerimiz,gülümseyerek bayramlaştılar.Bayramlaşma faslı geçtikten sonra her evde olduğu gibi burada da çay ikram edilmişti.Burada genç bir çocuk daha vardı,tahminen yaşıtımızdı.
Bakışlarını bana dikmişti,rahatsız ediyordu beni.Bir süre sonra Kamer'e yöneltti bakışlarını,gözlerini kıstı.Derdi neydi bunun?Aylin sofradan kalkıp,o çocuğun yanına oturmuştu.Aylin yine bildiğiniz gibi,neyse.Sanki tanışıyor gibilerdi.
Annemlerin arkadaşı,"Aylin kızım,buraya taşınmana sevindim.Oğuzla da daha sık görüşürşürsünüz hem."dedi,Aylin'e bakarken. "Evet Nurşen teyze, Oğuzu daha sık görebileceğime seviniyorum doğrusu."
Tahminlerim doğru çıkmıştı.Tanıyorlardı birbirlerini.
Zeynep,lavaboya gitmek için izin alırkan.Çabuk olması için kaş göz işareti yaptım.Bu ortamda kendimi yalnız hissediyordum.Ben Zeynep'e kaş göz yaparken,annem de bana kaş göz yapıyordu sofrayı toplamam için ama anne ben misafir değil miyim?Ayağa kalkıp sofrayı toplarken,Aylin de bana yardım ediyordu.Hayretler olsun! Annemlerin sesleri geliyordu içeriden,bize sesleniyorlardı. Aylin,"Ellerimiz bulaşıklı gelemiyoruz,Kamer rica etsem sen yardımcı olur musun?"Onca insan varken,neden KamerMesela Ömer var,Zeynep var.Bu arada Zeynep hâlâ tuvalletteyse büyük ihtimal mideyi bozdu.
Aylin ve ben mutfakta topladıklarımızı hallederken.Birkaç adım ötemde duran Kamer'le duraksadım. "Annemler bir bardak daha istedi, bardak verebilir misin bana?" "Bardakların yerini bilmiyorum."dedim,gözlerim yerleştirdiğim bulaşıkların üzerindeyken. Başımı Aylin'e çevireceğim sırada burada olmadığını anlamıştım.Nereye tüğmüştü iki dakika geçmeden? "Peki, Aylin'e sorayım o zaman."dediğinde, hafifçe başımı salladım. Kamer kapıya doğru yürüdükten sonra bir ses gelmişti.Birisi mutfak kapısını zorluyordu.Ellerimi yıkayıp,önüme döndüğümde Kamer kapıyı açmaya çalışıyordu. "Sanırım kilitli kaldık." Ne?Ne kilitli kalması?Asıl şimdi yanmıştık! "Ne kilitlenmesi?Kim kilitledi?Ne yapacağız?" "Sakin ol Afitap,bir çözüm bulacağım."dedi,tüm soğukkanlılığıyla. Aşırı derecede panik olan bendim çünkü buradan çıktığımızda, annelerimizin son yaşananlardan sonra bize inanmayacağını biliyordum. "Kim kilitlemiş olabilir?" "Aylin kilitledi,başka kim olacak?"dedi,kendinden emin bir şekilde. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" "Çünkü bu evde ondan başka kimsenin bize garezi yok."dedi ve konuşmaya devam etti. "Ben buraya geldiğimde mutfaktan koşarak çıkan oydu,sanki arkasından bir şey kovalarmış gibi."dediğinde,onu onayladım.
Kapının cam kısmına birisi tıklattı.Bu gelen Aylindi,siması buğulu camdan belli oluyordu. "Ooo birileri kilitli kalmış,kim yaptı acaba?"dedi,sinsi sesiyle. Kamer,"Kes saçmalamayı Aylin, ergenler gibi davranmayı bırak artık!Aç şu kapıyı!Buradan çıkınca sana ve o yanındaki şerefsiz arkadaşına neler yapacağımı aklın almaz." "Aaa bir de tehtid ediliyorum,dur yazayım bunu bir kenara."dedi,alay edercesine. Fısdayarak konuştum. "Arkadaşının ne suçu var?" "Görmedin mi?İçeride sana öküzün trene baktığı gibi bakıyordu."dedi, öfkeli bi' ses tonuyla.Sinirliyken insanı ürkütüyordu. "İyide şu an konumuz bu değil ki?"dedim,kısık sesle onu azarlarken. "Olsun,şimdiden ayar vereyim o şerefsizede." Camın arkasındaki çocuk, "Seni duyabiliyorum."dedi,sinirli sesiyle. Kamer gülerek,"Ne güzel işte gözlerin kadar,kulakların da çalışabiliyormuş."dediğinde, kısık sesle güldüm. Oğuz denilen çocuk,"Gözlerim güzel olanı görünce daha iyi görüyor mesela Afitap gibi." Kamer,"Ben buradan bir çıkayım,senin o gözlerini kör edeceğim.Güzeli mi görüyorsun,çirkini mi?O zaman konuşuruz." "Kamer anlamıyor musun?Seni kışkırtmaya çalışıyor,sakin olsana." "Nasıl sakin olayım?Duymuyor musun hâlâ dediklerini.Yok,gözleri seni görüyormuş bilmem ne,bilmem ne!Göremez kardeşim göremez." "Sen sinirlerine hakim ol.Ben buradan çıktığımda ona ne diyeceğimi bilirim." "O gerizekalıyla muhatap olacağını söyleme bana?"dedi,tek kaşını kaldırarak. "Öyle bir şey söylemedim!Ayrıca kiminle muhatap olacağımı ben bilirim,sen değil."
Kafasını iki yana salladı,"Ben de iyilik yapmaya çalışıyorum şurada,merak etme buradan çıktığımızda bol bol muhatap olmakta özgürsün."dediğinde,inanamaz bir şekilde baktım.Neydi bu haller,tavırlar? Dışarıdaki çocuk, "Afitap,bence güzel bir yemekte seninle muhatap olabiliriz.Ne dersin?"dedi,gülerek. Kamer 'ya sabır' çekerken yüzünün kızarmaktan domatese dönüştüğü fark ediliyordu.Bu sefer konuşmaya ben daldım. "Sen Allah'tan belanı mı istiyorsun?Bence artık sesini kes,çünkü yanımdakini ben bile durduramayabilirim."dedim, endişeyle. İçeriden annemlerin ve Aylin'in yaklaşan sesi geliyordu. "Allah'tan bir bardak istedik oğlum." Eyvah!Şimdi ne yapacağız? Aylin,"Sultan teyze,içeriden sesleri geliyor ama kapı kilitli." Oğuz,"Sanırım onlar içeride."dedi,hiç bir şey olmamış gibi. Rolünü güzel oynayan biri daha katılmıştı aramıza.Mükemmel! "Kamer!Kamer bir şey yap!"dedim Kamer'e doğru dönerken. "Ne yapabilirim şu an Afitap?!"dedi,kısık ama bağıran sesiyle. Dışarıdan yine oğuzun sesi gelmişti. "Yedek anahtar vardı bende, ben açarım."dedi,annemlere. Annem,"Kızım açsanıza şu kapıyı."dedi,sesindeki siniri anlayabiliyordum.Cevap vermeli miydim? "Bir şey yapmamız lazım!"dedim,Kamer'e doğru dönerek,yine telaşla. Bu sefer Kamer bana dönerek konuştu,"Afitap,aynı şeyleri söyleyip durma!Yapacak bir şeyimiz yok." "Çocuğa sinirlenmek yerine,çözüm bulmaya çalışsaydın şimdiye çıkmıştık!"dedim, sesim yüksek çıkmıştı. "Ne yapsaydım?Koca mutfakta,kapıyı açmak için tel toka mı arasaydım!Ayrıca bıçakla açmayı denedik.Geriye kalan tek çare kilidi sökmek, el alemin evinin kilidini mi sökeyim?Sonra ne hesap vereceğiz millete."Dedi, benim gibi sesini yükselterek. Kapı kilidinin olduğu yer oldukça küçüktü,çatal veya bıçakla açamadık bu yüzden ama tel toka olsaydı,fena olmazdı... Kapıdan kilit sesi gelmişti,daha sonra ise tüm ev halkının bize bakan gözleri bizi karşılamıştı.En çokta annemin ışın çıkaran gözleri,canım annem. Bizse şaşkın balık gibi karşımızdaki manzaraya bakıyorduk.Ne güzel manzara!Şimdiii gel gelelim tel tokanın faydalarına!
Bölüm sonuuuu💖 Bayramdan bir ay sonra,bayram bölümü atan koca yürekli yazar. Kusuruma bakmayın sınavlarım vardı😢 Ömer ve para muhasebeleri jfjsndnsmf Kamer,sana bir haller olmuş evladım derdin ne senin? Hele bir anlatta dinleyelim. Yıldıza basmayı unutmayın🦋
|
0% |