@ladyasel
|
Ne koymayı unuttum?Ne eksik?Bir şey eksikti bavulumda.Heh kutum!Kutumu koymadım.Kutumu da yerleştirip.Valizimin ağzını kapattım, saat altıda uçağımız kalkacaktı.Rota neresi mi?Tabiki Erzurumun dağları.
"Abla hazır mısın geleyim mi?" Kapının ardından seslenen Ömerdi.
"Geeel!Hazırım."dedim, ben de seslenerek.
Derin bir nefes aldım.Odama şöyle bir bakış attım.Özleyecektim İstanbulumu, en çokta evimi ve ailemi.Dört sene boyunca Erzurumda nasıl geçecekti zaman?Tüm sorumluluk bende olacaktı.Üzerimdeki ağırlığı ve stresi iliklerime kadar hissedebiliyordum.
Tüm bu gerginliğimi dağıtarak, içeriye elindeki mendille gürültülü bir giriş yapan Ömer ile babama gülmeye başladım.Ben kahkaha atarken,Ömer elindeki mendille babamı peşinden sürükleye sürükleye halay çekiyordu.
"Baba senin bu deliyle ne işin var!"dedim kahkahalarımın arasında.
"Kızım ben de bilmiyorum!Baba gel seninle bir oyun oynayacağız gitmeden önce dedi.Meğerse Erzurumun halay oyunuymuş." Babam soluk soluğa kalmıştı.
Ömer'in hızına yetişemiyor ve ayakları birbirine dolanıyordu.Ömer neredeyse yerde sürüklenen babamı fark etmediği için , iki metrelik çekirge bacaklarını uzata uzata halay çekmeye devam ediyordu.Elindeki halay mendili ise annemin kareli mutfak havlusuydu.
"Tey teeey kopuyor muyuz baba?"
"Ulan eşek sıpası kafanı koparacağım senin!"
Gözlerini kapatıp kendini ritme uyduran Ömer, "Baba bana bir destek çık düz duvara tırmanarak halay çekeceğim."dedi, halayda kendinden geçip takla atan amcalar gibi.
Omuzlarının oynayışı o kadar komikti ki gülmemi durduramıyordum.
Babam,"Ulan Ömer beni böyle süründürdün ya, bak gör üniversitede" baba para yolla" dediğinde beş lira yollayacağım o zaman kim sürünüyormuş gör."dediğinde Ömer halayı bırakıp.
"Nasıl ya?Parasız bir hayat mı?Ne yani çocuğun hırsız mı olsun baba?Banka mı soyayım illa?"dedi, duygusal ve dramatik bir ses tonuyla.
Bu çocuğa para deyince duygusallaşıyor, akan suları duruyor.Çeyizine dolar koydurmak gibi bir düşüncesi vardı bir aralar.Çocukken harçlıklarını biriktirdikten sonra,"baba bunlarla bir çeğrek altın alalım."derdi,o zaman bile bu işlere kafası basıyordu keratanın.
"Babanı soymakta bir hırsızlık oğlum.Demek ki yıllardır beni banka olarak gorüyormuşsun."diyen babamdan sonra bir sessizlik olmuştu.
"Ulan insan bir hayır babacığım ne alakası var falan der.Tamam yalan söyleme diye çok tembihledik de bu kadar dobra ol demedik."diyen babamla hepimiz güldük.
"Estağfirullah babacığım ben genelde senin bankayı değil de ablamın bankayı soyuyorum.Ondan dolayı gıkım çıkmadı."
Sahte bir gülüşle konuştum. "Sömürgecilikte İngiltere kadar iyisin, emin ol.Yakında üzerinde güneş batmayan ülke unvanını vereceğiz sana."dedikten sonra kahkaha attım.
İçeriye sabır çekerek giren anneme baktığımda söylene söylene Ömer'e bayık bakışlar atıyordu.
"Oğlum o mutfak bezi, mutfak!Mutfak bezini her yere sürmüşsün.Madem bu kadar toz almak istiyordun söyleseydin başka bez verirdim!"dedi, fırça atarken.
Babam,"Başkan haklı."dedikten sonra ağzına gizli bir fermuar çekti.
Ömer'in yüz ifadesi ağlamaklı bir hâl alırken kaşlarım çatıldı.Kafasını yavaşça sallayarak konuştu. "Demek öyle he anne, bana bir mutfak bezini çok gördün he.Benim hiç mutfak bezim olmadı be anne."
Heh yine küçük Emrah rolü!Annem ise bu düşündüğümü destekleyen bir cümle kurmuştu.
"Bilseydik adını Emrah koyardık be evladım."
Hay aklına bin yaşa annem.
"Anneeem!"dedi, ağlak bir ses tonuyla.Böğürmek genlerinde vardı herhalde.
"Oğlunsuz dört seneyi nasıl geçireceksin be anneeğ."dedi, kaşı gözü ayrı oynuyordu.
Annemi duygulandırmaya mı çalışıyordu?Çünkü annem böyle şeylere hemen inanırdı. Daha doğrusu annelik duyguları kabarırdı.Öyle de olmuştu zaten.
Annem hemen Ömer'e sarılmış ve başını göğsüne yaslamıştı. "Annem senin yüzün o yüzden mi düştü?Annen seni verene kurban olsun, yavrum." Ömer evet dercesine başına aşağı yukarı salladı.Gözlerimle adeta bayhan bakışları atıyordum ikisine.
"Anneeeem anneeeem sen üzülmeee.Sözleriiiin hep yüreğimdeeeğ."
Ömer'in ses tellerini söksekte, telsiz gitar gibi ortada kalsa.Fena fikir değildi bence.Aksi hâlde kulaklarım bu sese son defa katlanıyor olabilirdi.
"Ömer gözünü seveyim sus.Ne zamandır evde karga besliyoruz biz ya?Anne rol yapıyor bu inanma hepsi seni ağlatmak içindi."
Annem Ömer'in kulağından tutup göğsünde duran başını kaldırdı.Ömer'in kulağı kızarırken ben de ortalığı karıştırmak istedim.
"Yaa işte anne, besle kargayı oysun gözünü!"
"Abla, hazır evden gidiyorken yıllardır annemle arama fitne sokmak istediğini de itiraf et lütfen!"
Gıcık sırıtışıyla devam etti. "Sonuçta buradan gidişimiz var ama dönüşümüz olmayabilir, mazAllah herkes sana yanlışlıkla hakkını helal eder falan."
Annem Ömer'in son cümlesinden sonra kulağını daha da çekti. "Eşek sıpası o nasıl söz öyle?Ağzını hayra aç. "
"Ağh kulağım! Anne şaka dedim yaa."
Gözüm odamdaki saate iliştiğinde paniğe kapıldım. Daha Kayseri mantımı görmemiştim! Elim ayağıma dolaşırken annemlere doğru baktım.
"Anne daha Zeynep'i görmedim."
Annem, "İyi o zaman, vedalaş çabuk az vaktin kaldı."dediğinde, koşarak dış kapıya ilerledim.
Annemin terliklerini giyinip hızlıca karşı apartmana koştum.
Zeyneplerin ziline basıp bekledim.Apartman kapısı açıldığında koşarak yukarı çıktım. Zeynep kapıyı açmış bekliyordu.Telaşlıca terliklerimi çıkarıp eve girdim.
Gözleri hafif doluydu kayseri mantımın. Kollarımı açtığımda hiç beklemeden sarıldı.Benim gözlerim de onunkine eşlik ederken, burun çekme sesi geldi. Peşimden gelen Ömer Aralık kapıdan içeri girmiş gülerek bize bakıyordu. Aklı sıra dalga geçiyordu işte...
Ömer sesini yalandan incelterek, "Ay kızlar dayanamıyorum ben de ağlayacağım galiba.Ah Kahrolası duygusallığım!Çantamda da günlüğüm vardı durun ona yazayım unutmadan."dedi, eliyle yüzünü kapatarak ağlama rolü yaparken. Biraz daha boş konuşursa kenardaki süslü, tüğlü ev terliğini kafasına fırlatacağım.
Zeynep," Ya sen bir rahat bıraksana bizi velet."dediğinde, Ömer yüzünü buruşturdu.
"Abla, babam arabada bekliyor çabuk olun." deyip, dışarı çıktı.
Zeynep, "Orası soğuktur sıkı giyin. Gidince beni arıyorsun, tüm gelişmelerden haberdar et beni. Tamam mı?Bak aradığımda kesin aç o telefonu tamam mı?"
"Ya kayseri mantım, tamam vallahi arayacağım.Ben seni merakta bırakır mıyım hiç?Görüntülü ararım seni. Üstüne bir şeyler giyin havalimanına kadar birlikte gidelim arabada yer var.Annemlerle geri dönersin."dediğimde, koşarak üstünü değiştirmeye gitti.
Ben de o sırada Zeynep'in annesi ve babasıyla vedalaştım. Zeynep çantasını koluna takıp koşarak yanıma geldi.
" Hazırım ben, hadi çıkalım Afitap."dedi, aceleci sesiyle.
Daha sonra hızlıca apartmandan çıktık.Aşırı derecede gergindim.Koca valizlerimizi küçük bagaja zorla da olsa sığdırdık.
Herkes arabaya yerleşmişti.Yolculuğumuz annemin yol boyu bana nasihat vermeleriyle ve babamın uyarılarıyla geçmişti.
Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra babamla birlikte işlemleri hallettik.Uçağın kalkacağı alana doğru ilerliyorduk fakat bir tane daha güvenlik kontrolünden geçmemiz gerekiyordu.Uzun bir kuyruk vardı ve ben beklemek konusunda fazla sabırsız biriydim.
Telefonumdan gelen bildirim sesiyle ekran kilidini açtım,mesaj Kamerdendi.
Kamer:Sabah-ı şerifleriniz hayır olsun efenim.
Kamer:Uçak ne zaman kalkıyor?
Afitap:Hayırlı sabahlar .
Afitap:Yarım saat var henüz.
Kamer:Sizi havalimanından almaya geleceğim.
Kamer:İnince arayın beni.
Afitap:Bir dakika!
Afitap:Bizi neden sen alıyorsun onu anlamadım?
Kamer:Evin yolunu bilmiyorsunuz ya hani ondan dolayı.
Afitap:Peki, henüz benim bile yolunu ezberlemediğim evin yolunu sen nereden biliyorsun?
Kamer:Baban, Erzurumda görev yaptığımı bildiği için beni aradı.
Kamer:Baban"Kamer oğlum sen oralarda görev yapıyormuşsun, etrafta hiç kiralık boş ev var mı?Gözüne çarparsa söyle." dedi.
Kamer:Ben hiç durur muyum?
Afitap:Durmazsın!
Kamer:Nasıl da biliyor beni!
Kamer:Hemen bir ev buldum benim iki sokak ötemde.
Kamer:Ömer'in üniversitesi de benim oturduğum eve yakın
Afitap:Bunu kesinlikle Ömerle ikiniz planlamadınız!
Afitap:Bari evimiz uzak olsaydı - _-
Kamer:Neden?Sana bir zararım mı var?
Afitap:Ekonomiksel olarak, evet.
Kamer:Para dinlendiğimi hatırlamıyorum Afitap?
Afitap:Bir beyin fırtınası yap bakalım.
Afitap:Belki tatlı dilendiğin zamanları hatırlarsın.
Kamer:
Kamer:şimdi şöyle ki artık iki sokak ötemde olduğun için tatlı malzemelerini ben size getirebilirim.
Afitap:Yani ölüp mezara girsem de o tatlıyı gene bana yaptıracaksın.
Kamer:O nasıl söz ölmek falan?
Kamer:Sonra tatlıları kim yapacak sen ölürsen.
Afitap:Hee ben öleceğim diye değil, tatlı yapacak kimse kalmayacak diye bu endişe?!
Kamer:Estağfirullah ama cümlenin biraz haklılık payı var.
Afitap:İnsan bir inkar eder!
Kamer:Hiç inkar edemeyeceğim.
Afitap:Şu tatlı konusu kapansın artık!
Kamer:Tamam o zaman.
Kamer:Şimdide cağ kebabı konusunu açıyorum?
Kamer:Eve gider gitmez valizleri bırakıp cağ kebabı yemeye gidiyoruz.
Afitap:Sabah sabah cağ kebabı mı?
Afitap:Kafan güzel herhalde?
Kamer:Tövbe tövbe, içki kullanmıyorum.
Afitap:Gelince bir düşünürüz.
Afitap:Akşam gitmek daha mantıklı.
Kamer:Doğru, daha mantıklı geldi.
Kamer:Erzurum’un burnundaki sümüğü bile donduran, soğuğuna hazır mısın?
Kamer:Kar yağmadı ama havalar çok soğuk.
Kamer:Geçen sene Aralıkta yağmıştı.
Afitap:Hazırlıklı geldim, bavulum kazakla dolu.
Kamer:Kazak seni kurtarmaz.
Afitap:Niyeymiş?
Afitap:
Kamer:
Kamer:Ne anlatıyorum ben sabahtan beri?
Afitap:Ay sus biliyorum sadece espiri yapmak istedim.
Telefonuma gelen bildirimde bir gruba eklediğim gözüküyordu.Kim eklemiş olabilir diye düşünürken, grup yöneticisi olarak Ömer gözüküyordu.
Erzurum'un Bedevileri
Ömer:
Kamer:Sana da gitmornik.
Afitap:Bana betmornik galiba...
Ömer:Bu espriye gülmedim nedeni ise ablamın esprisi olması.
Ömer:Açıklama bitti teşekkürler.
Afitap:Hâlâ uçağa binmedik Ömer. Vazgeçmem an meselesi!
Ömer:Uçuyor muyuz gençleeeer?
Afitap:
Kamer:
Afitap:Erzurumu tatil beldesi gibi gezeceğini sanan, daha önce İstanbuldan başka şehre gitmemiş olan gariban Ömer'e Erzurum da eksi 15 derece şoku.
Kamer:QŞEŞRCLMRŞXÖFŞXMFLD.
Ömer:
Kamer:Ne yani bir tarafların donsa bile hergün İstanbula geri dönmek isteyen ablana çaktırmamak için hava sıcakmış gibi davranacağın gerçeğini göz ardı mı edelim?
Ömer:İyiki bir mutlu olalım dedik.
Ömer:
Ömer:Erzurum sokaklarında ralli yarışı yapma hayallerimi yıkmayın bari lütfen.
Kamer:
Afitap:QELDŞKEŞXJFŞXMFLCMF
Ömer:Gulma zaten moralima bozuka.
Kamer:İQWŞİEKDLDMDLCMDLX.
Afitap:Kışın ortasında şarampolden aşağı yuvarlanınca görürüm seni.
Kamer:Kar lastiği falan da kurtarmaz burada :D
Ömer:Arkadaşlar siz çok yanlış anladınız...
Ömer:Poşetle karda kaymaktan bahsediyorum.
Afitap:Pardon fakir olduğunu unuttuk.
Ömer:Sadece yirmağa gitmek istemiştim :')
Kamer:Şu an burada kar yok yirmağa gidemezsin.
Afitap:Tamam tamam, kar yağınca seni poşete oturtturur yokuş aşağı göndeririz.
Afitap:Ama sakın geri dönme tamam mı?
Ömer:
Kamer:Senin bu çocukla derdin ne acep?
Afitap:Cebindeki tüm paraları sömüren bir velet olsaydı yanında senin de çok derdin olurdu.
Ömer:
Afitap:Sen de benim paramla oynuyon onu ne yapacağız?
Kamer: Kamer:Acımasız.
Afitap:Ben mi acımasızım?
Afitap:Her hafta lahmacun masalarında hiç acımadan lahmacun yiyen oydu.
Ömer:Acıydı.
Afitap:Ne acıydı.
Ömer:Son yediğim lahmacun.
Afitap:Ciğerin yansın çocuk!
Ömer:Ben paralara acımadım lahmacun da bana acımadı.
Ömer:İki saat tuvaletten çıkamadım.
Afitap:Hee tuvaletin deliğine düştüğün gün...
Afitap:Ama düşmemişsin.
Kamer:Ben böyle düşmanlık görmedim.
Afitap:Benim de hayatımda hiç böyle düşmanım olmadı.
Afitap:Çocuk resmen cebime düşman.
Kamer:İWŞDMFLCNDLXÖDL.
Kamer:Yerinde olsam wasabi yedirirdim jjfkdjxldhxkkdjd.
Kamer:Tuvaletten çıkamasın bütün gün.
Ömer:Susun zaten babam sadece beş lira gönderecem ibanına dedi.
Ömer:Üstüme gelmeyin.
Ömer:Yine beş parasız günümdeyim.
Afitap:İnsafa gel lütfen sen mi beş parasızsın?
Ömer:Gelemem daha uçağa binmedim.
Kamer:Atarım seni gruptan yapma böyle espiriler.
Ömer:Kamer abi sen kimin tarafındasın?
Kamer:Senin tarafındayım.
Afitap:U dönüşü nasıl yapılır oynat bakalım.
Afitap:Sahtekar dolandırıcılar sizi :')
Kamer:Gerçekten hakkımda böyle mi düşünüyorsun?
Kamer:
Ömer:Ben de üzgünüm ama olan oldu.
Afitap:Olan bana oldu...
Afitap:Neyse uçağa biniyoruz şimdi görüşürüz.
*** Bir saat yirmi dakika içinde Erzuruma varmıştık.Zaten ilk yarım saat Ömer' in söylenmeleriyle geçmişti.Valizlerimizi sürükleye sürükleye ilerliyorduk. Yaklaşık kırk beş dakika boyunca Kamer beklemiştik.
Uzaktan beliren silüet kalp atışlarımı hızlandırmıştı sebepsizce.O da beni görmüştü, iki saniyeliğine kesişen gözlerimizi hızla ayırdım.Telefonuma bildirim geldiğinde kendime gelmiştim.Kamer bu sefer özelden yazmıştı.
Kamer:İşte şimdi doğdu güneşim.
Ama ben ne yapacaktım şimdi?En iyisi anlamamazlıktan gelmekti.
Afitap:Bugün hava bulutlu çokta güneşli değil ya.
Kamer:Afitap...
Afitap:Efendim.
Kamer:
-Bölüm sonu-
|
0% |