Yeni Üyelik
29.
Bölüm

Gönül Rızkı

@ladyasel

Hepimizi hüzün sarmıştı, hüzün sanki her yerdeydi.Yüsra'nın gidişiyle her şey alt üst olmuştu, özellikle de Ömer.Beş dakika ders çalışmayı işkence gören çocuk iki haftadır kafasını kaldırmadan ders çalışıyordu.Geceleri uyuyamıyordu.İlk gün gece üçte ağlama seslerini duymuştum.Sessiz olmaya çalışıyordu ve Ömer asla duygularını belli etmek istemeyen bir çocuktu.

 

Çocuk diyorum ama yirmi yaşında toy bir delikanlıydı artık.Dışarıya olan tavırları olgunlaştığını fazlasıyla kanıtlıyordu fakat bana olan tavırları daima çocukça olacaktı çünkü biz asls değişmeyen iki küçük kardeş olarak kalacaktık.Bu eğlenceli yanı dışarıya olan ciddi yanını tamamlıyordu.Ömer böyle güzeldi.Onu herkesten farklı yapan da buydu zaten.

 

Ağladığı gece yanına gittiğimde itiraz etmeden dizlerime kafasını koymuştu. Usul usul akmıştı göz yaşları dizime. Bir anne edasıyla okşadım saçlarını. Kamer hâlâ Yüsra meselesini araştırıyordu.Yüsra'ya kızmıyordum çünkü onun tarafından baktığımda kendince haklı sebepleri vardı.O da çok acı çekmişti, ortada suçlanacak kimse yoktu.Sadece günden güne gözlerimin önünde kendini tüketen bir Ömer olması beni çok üzüyordu. Sürekli ders yapıyor ya da spora gidiyordu.Kafasını dağıtmak için bir an boş durmuyordu ama bu tempo onu çok yıpratacaktı.

 

Kapı zili çaldığında kapıya ilerledim.

 

"Kim o?"

 

"Benim abla."dedi bir buçuk haftadır aynı çıkan durgun sesiyle.

 

Kapıyı açtığımda elindeki spor çantasını içeri bıraktı.Ayakkabısını çıkarıp içeri girdi.Spor salonunun soyunma odasında duş alsa bile içi rahat etmeyince eve gelince tekrar alıyordu zaten.Durgun haliyle tuvalete ilerledi.O eğlenceli halinin yerinde yeller esiyordu. Yüzünden düşen bin parçaydı hâlâ.Derin bir nefes aldım.Kamer neredeyse sekiz gündür görevdeydi ve hâlâ gelmemişti.Gelse zaten eve banyo yapmaya giderdi ve ilk buraya uğrardı.

 

Düğünümüze beş gün vardı.Tuttuğumuz evi döşemiştik. Eşyaları birlikte seçmiştik öyle güzel ve ferah bir evimiz vardı ki baktıkça içim açılıyordu.Güzel bitkilerimi de oraya taşımıştık, hergün gidip sulanması gerekenleri suluyordum.

 

İçime dert ettiğim tek bir şey vardı.Biz evimize taşındığımızda, Ömer bu evde yalnız uyuyacaktı ve bu dönemde yalnız kalmak onun için çok zor olacaktı.Gündüzleri onu yalnız bırakmamam gerekiyordu yoksa daha fazla yıpratacaktı kendini.Durmadan ders çalışıp spor yapacaktı, kardeşimi tanıyordum.Her konuda olduğu gibi bu konuda da inatçıydı.İçi yanarken dört duvar arasında tek başına kalmasına içim el vermiyordu.

 

İçeri gittiğimde televizyonu açmıştı. Bir filmi açmış donuk bakışlarını filme yöneltmişti.Filmi izliyordu ama kafasında başka bir film oynadığı çok belliydi.Salon kapısından ayrılıp yanına ilerledim ve oturduğu koltuğa oturdum. Elimi çenesine götürüp yüzünü bana çevirdim.Gözlerime baktı ve bana yorgun bir gülümseme sundu.Şu an konuşmadan anlaşıyorduk.Kafasını tutup göğsüme yasladım.

 

"Yıpratma kendini bu kadar."dediğimde sinirleri bozulmuşçasına güldü.

 

Gülmeye devam ederken,

"Yıpratmayayım abla, olur."dedi, hâlâ gülüyordu hatta kahkaha atıyordu.

 

Bu gülüş normal bir gülüş değildi, oldukça psikopatçaydı.Göz kenarları geceden kalan ağlamasından olsa gerek kızarık duruyordu.

 

"Gülme Ömer ben ciddiyim.Tamam ders çalış, spor yap ama bu halin hiç normal değil.Bu yoğunluk seni mahvedecek, yapma bunu.Kendine çok yükleniyorsun, günlerdir yedin bitirdin kendini.Üzgünüm ama sürekli spor yapmak Yüsrayı geri getirmeyecek-"dediğimde lafımı böldü.

 

"Ama en azından unutturur!"dediğinde buna kendisinin bile inanmadığına emindim.

 

"Ömer, unutturmadığını ikimiz de biliyoruz."

 

"Unutturacak!"dedi ve ellerini başına yasladı.

 

Daha sonra avuç içileriyle şakaklarına vurmaya başladı.O an panikledim, soğuk kanlı olmam gerekiyordu.Ellerini tuttum ve seslice konuştum.

 

"Bana bak, kendine gel Ömer!"

 

"Kafayı yiyeceğim abla!"dedi kafasını elleri arasına alırken.

 

"Hayır her şey düzelecek Ömer.Sadece senin acın fazla taze."

 

"Kim bilir orada ona neler yapacaklar, bilmiyor muyuz sanki?Çok normalmiş gibi kendi ayaklarıyla gitti oraya.Gecem gündüzüm kalmadı düşünmekten, acaba şu an iyi mi?diye düşünmekten uyku girmiyor gözüme."

 

Nefes aldı ve devam etti, "Numaramı da engellemiş zaten.Evlenme teklifimi kabul etmedi ki emindim etmeyeceğine ama elimden geleni yaptım gitmesin diye.Bir evlilik hayatı yaşamak zorunda değildik.Her şey onun güvenliği içindi.Gidince çok mu iyi oldu sanki?Düşünmekten gecenin dördü beşi ne ara geliyor anlamıyorum.Hiç güvenmediği şerefsizin tekiyle aynı evde kalacak. Sırf benim hayatım daha mükemmel olsun diye."dedi ve sinirli bakışlarını yerdeki halı desenlerinde gezdirdi.

 

"Ömer sen sana düşeni yaptın.Kalması için çabaladın, hem de çok fazla.Eğer kalmak istemiyorsa da onu zorla burada tutamazdın, bunu zaten biliyorsun."dedim ve derin bir nefes alıp devam ettim.

 

"Bak Ömer, insanlar hayatımıza girer ve çıkarlar, ne kadar çok sevsek bile. İster bir dost olsun, ister hoşlandığın karsı cins olsun.Çıkan kişi kararı kendi verir yani bu demektir ki bu ilişkinin bitmesinin sorumluluğu bu ilişkiyi bitirendedir.Yüsra senin için çok endişeliydi son zamanlarda.Evet, yanlış bir karar verdi ama o da çok zor bir zamandan geçiyor.Bu ilişkinin bitmesinin sorumluluğu onda olsa bile haklı sebepleri var.Onun yerinde olsam, bu kararı vermekte eminim ki çok zorlanırdım ve bence sırf sana bir zarar vermesinler diye bu kararı alması büyük bir fedakarlık."dediğimde gözlerini bana çevirdi.

 

"Sorun da bu abla, hep onun fedakarlık yapması.Bir insan hiç mi kendini düşünmez?Hep mi kendini harcar?Evlenme teklifi bile ettim, okulu bırakıp işe girecektim.Ben çalışırken, o okuyacaktı.Ben bunu yapmaya gerçekten hazırdım ama o yine kendini harcamayı seçti."dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.Okulu bırakmayı bile göze almıştı demek.

 

Benim kardeşim gerçekten de büyümüştü.Evlenme teklifi ettiğine göre Yüsra'yı her şeyi göze alarak sevmişti.Böyle olmalıydı zaten, insan sevince göze almalıydı her şeyi.Dudağının kenarı havalandı.

 

"İnanamadın değil mi?"dediğinde gülümsedim.

 

"Hayır, inandım.Sadece her şeyi göze alarak sevmen hoşuma gitti.Kadınlar böyle adamları sever Ömer.Hayatın boyunca cesur ol, asla korkak olma!"

 

Kafa salladı ve gülümsedi.Oldukça yorgun görünüyordu.

 

"Yorgunsun baya, dizime uzan bakalım."dediğimde asla itiraz etmeden kafasını dizlerime koydu.Saçlarını okşamaya başladım, saçlarını okşamamı çok severdi küçüklüğünden beri.

 

"Abla."

 

"Efendim."

 

"Hayatta her şeyin ilacı sadece bir şey olsaydı, bu senin dizlerine yatmak olurdu."dediğinde sırıtarak güldüm ve yanağını sıktım.

 

***

 

"Allah Allah buna uyanırdı, niye uyanmadı ya!"dedi yaptığı kayseri mantısını uyuyan Ömer'in burnuna götürürken.

 

Ömer normalde uyusa bile Zeynep'in yaptığı Kayseri mantısının kokusuna uyanırdı.

 

"Afitap acaba nefes almıyor mu bu?"dedi Zeynep korkuyla.

 

"Saçmalama Zeynep."dedim gülerken.

 

Zeynep tek eliyle tabağı tutarken, tek eliyle de Ömer'in burnunu sıktı.Bir süre sonra Ömer'in kaşları çatıldı ve yavaşça gözlerini açtı.Gözlerini zeynep''in eline indirirken konuştu.

 

"Nefes alamıyorum."sesi boğuk çıktığında ikimiz de güldük ama o gülmüyordu.

 

Zeynep,"Şey Mantı kokusuna vücudun bir tepki verirdi genelde.Bu sefer vermeyince biz de nefes alıyor musun acaba?diye bakalım dedik."dediğiğinde Ömer ufak bir tebessümle mantıya baktı.

 

"Kokusunu aldım da biraz daha uyuyayım diye açmadım gözümü ama neyseki canım ablalarım gerekeni yaptı."dedi manidar bir gülümsemeyle.

 

Zeynep onu kendine getirmeye çalışıyordu farkındaydım.

 

"Bak Ömer!Ne olursa olsun, bir sevgili terk etmiş olsa bile bu işi çözen nedir biliyor musun?"

 

Ömer çatık kaşlarıyla, "Nedir?"dedi ve cümlenin sonunu bekledi.

 

"Mantı."dediğinde, Ömer gözlerini devirdi.

 

Seslice güldüğümde, Zeynep'in ters bakışları bana yöneldi.

 

"Çok pardon tutamadım."dedim hâlâ kahkaha atıyordum ve yüzüme tek kaşı kalkmış bir şekilde bakan Zeynep gülmemi daha da tetikliyordu.

 

"Özür dilerim."dedim gülmekten kızaran yüz ifademle.

 

Gözleri kısılan Zeynep, "Kamer abimden ayrı kaldığın zamanlarda sana sırf neşen yerine gelsin diye mantı yaptığımı hatırlamıyorsun galiba?"dedi ve devam etti.

 

"Hatta aşık olduğunu itiraf edemediğin için de zırıl zırıl ağladığını ve ağlarken bir yandan mantı yediğini unutmadın umarım."dedi hâlâ gözleri kısık kısık bakarken.

 

"Aslında itiraf ederdim ama o zamanlar Kamer'in beni çoktaaan unuttuğunu hatta ve hatta başka birini sevme ihtimalini bile kafamda canlandırıp duruyordum.Zavallı ben, kendime acı çektirmişim."dedim gülerek.

 

Ömer yüzünü buruşturup,"Zavallı sen mi?Asıl zavallı olan çilekeş Zeynep ablam ve bendik.Senin o Leyla hallerini çektik aylarca."dediğinde bacağına cimcik attım.

 

"Tabi sen çekeceksin ulan!Bak ilk aşk acında da ablaların yanında."

 

"Doğru."dedi yüzünde bir tebessümle.

 

Zeynep sırıtırken, "Neyseki benim aşk acımı çekmeyeceksiniz çünkü turnayı gözünden vurdum."diyip gözünün önüne gelen saçı kulağının arkasına sıkıştırdı.

 

Bir haftadır Zeynep buradaydı ve bizimle kalıyordu.Zeynep'in rahat etmesi için Ömer geceleri Kamer'in evinde kalıyordu.Çağanla arasındaki ilişkiyi öğrenmiştik, ilişkileri için yüzyüze görüşmüş ve nasıl bir ilişki istediklerine dair birbirlerinden beklentilerini dile getirmişlerdi.

Bir nevi randevuya çıkmışlardı, o sırada Ömer ve ben iki masa arkadan onları dikizlemiştik.

 

Ömer,"Senden hızlısı mezarda hee."dedi göz kırparken.

 

Zeynep"Aslında Çağan daha hızlıydı."dedi muzip bir yüz ifadesiyle.

 

Çağanı az çok tanıdığım için fırlama olduğunu biliyordum, bu yüzden şaşırmadım.

 

"Merak etme o anlaşılıyor , isteme günümde senden numaranı istemesinden belliydi zaten."dediğimde Zeynep'in yanakları kızarmıştı.

 

"Ama neyse ki ben ağırdan almıştım hemen vermedim numaramı."dediğinde Ömer ve ben gülmeye başladık.

 

Ömer,"tabi abla tabi baya ağırdan aldın."dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Kaşlarını çatmıştı yine.

 

"Gayette aldım işte.İnstagramdan istek atmıştı hemen kabul etmedim ertesi gün kabul ettim."dediğinde zor tuttuğum kahkahamı serbest bıraktım.

 

Zeynep tatlı ve huysuz yüz ifadesiyle bir bana bir Ömer'e bakıyordu.

 

"Ama ne yapayım çok hoşlanmıştım."dediğinde o kadar tatlı görünüyordu ki yanaklarını sıktım.

 

Zeynep'in telefonuna bildirim geldiğinde bildirime tıkladı.Gelen bildirime gülümsüyordu.

 

Ömer elini çenesine yaslarken somurtkan ifadesiyle, "Al işte çıktı başımıza bi Leyla daha."dediğinde çok geçmeden Zeynep ona dil çıkardı.

 

Bu ikisinin büyüdüğünü gözlerim hiç görmeyecekti sanırım.Hayır vücut olarakta değil kafa olarakta büyümüyorlardı, bir araya gelince ıq seviyeleri düşüyordu ikisinin de.Sonra da derdini gariban ben çekiyordum.

 

Zeynep heyecanla,

"Afitap görevden dönmüşler, Çağan evdeymiş."dediğinde telefonumu elime aldım.

 

Sohbete daldığım için Kamerden gelen mesajı görmemiştim.

 

Kamer:Sevgilim (17.35)

 

Kamer:Görevden geldik. (17.36)

 

Afitap:Hayatım görmemişim mesajı(18.30)

 

Afitap:Ömerle ilgileniyordum.

 

Afitap:Evdeysen gel hadi.

 

Afitap:Belki bugün gelirsin diye güzel yemekler yaptım.

 

Kamer:Oyy güzelim benim

 

Kamer:Gelmez miyim hiç?

 

Afitap:gelirsin tabii.

 

Afitap:Yemeği de duyduğuna göre xhbdjxhdj.

 

Kamer:Beş dakikaya ordayım.

 

Gerçekten de beş dakika sonra kapı çaldığında, şaşkınlıkla kapıya ilerledim.Bu kadar dakik olmasına şaşırmamalıydım değil mi?Çünkü kendisi hep şeyde böyle dakikti.

 

Ne olur ne olmaz diyerekten, kapının deliğinden baktım.Yakışıklı yüzünü gördüğümde gülümseyerek kapıyı açtım.

 

Heyecanla,"hoşgeldiiin."dediğimde ayakkabılarını çıkartıp kollarını bana sardı ve ayağıyla açık kapıyı kapattı.Başını saçlarıma götürüp derin bir nefes aldı ve daha sonra yanağıma bir öpücük bıraktı.Yine mis gibi kokuyordu, gelir gelmez duşa girdiğine emindim çünkü dayanamazdı.En sevdiği parfümünü de sıkmıştı.

 

"Hoşbuldum gündüzüm."

 

Zeynep sırıtarak ikimize bakarken, Ömer ben zaten alışığım dercesine baygın baygın bakışlar atıyordu.

 

"ÖHÖM ÖHÖM!Best çiftim sizi izlemek güzeldi ama burada aile var aile!"dedi sonlara doğru sesi ciddileşirken.

 

"Eşimi ailemin içinde de öpemeyeceksem."dedi ve Zeynep'in yanından geçerken saçlarını karıştırdı.

 

"Naber küçük."

 

Zeynep saçlarını düzeltirken

"Hiç olmadığım kadar iyiyim."dediğinde Kamer gözlerini kıstı.

 

"Çağandan dolayı olsa gerek."dedi beni kolunun altına alırken.

 

"Doğru bildin abiciğim."dedi Kumral saçlarını savururken.Bu haline gülmeden edemedim.Kız olmanın vücut bulmuş haliydi Zeynep.

 

"Bir de şey abiciğim."dedi kıvranırken.Bir derdi olduğu anlaşılıyordu.

 

"Ney?"dedi Kamer tek kaşı kalkarken.

 

Zeynep sızlanarak, "Ama öyle kızgın kızgın bakarsan anlatamam ki."dediğinde ikimiz de güldük.

 

"İyi söyle bakalım."dedi hafif tebessümle.

 

"Çağan yemekten sonra beni almaya gelecek birlikte dışarıya çıkacağız..."dedi ve sustu.Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

Kamer,"Hee yani beni almaya gelebilir mi?Diye sormuyorsun.Şu an bir kız abisi olarak benden izin alınmıyor anladığım kadarıyla."dediğinde bir kız babası olursa olacakları düşünmeden edemedim.Çok kıskanç olacaktı.

 

Zeynep çaresiz bir yüz ifadesiyle,"Yani öyle demeyelim de..."dedi ve sustu.

 

Zeyneple Kamer süt kardeş olmalarına rağmen birbirlerine fazlasıyla bağlı iki öz kardeş gibilerdi.Bunu küçüklüğümüzden beri hatırlıyorum. Zeynep'i öz kardeşi olarak tanıtırdı herkese.Zeynep, kendi öz abisinden daha çok Kamer'i abi olarak bilirdi.Öz abisi yurt dışında kendine bir iş kurmuştu ve ailesini sık sık aramıyordu.

 

"Dur şu Çağan'ı bir arayalım bakalım."dedi, telefonu Kuzey Tekinoğlu gibi tutarken.Hoparlöre aldı telefonu.

 

"Alo Çağan, nasılsın?"dediğinde hemen Çağandan ses geldi.

 

"İyiyim komutanım da bir şey mi oldu?Bir sorun yok değil mi?"

 

"Benden izin almadan kardeşimi dışarı çıkarmak istemen gibi bir problem oluştu Çağan.Bu problemi çözmemi ister misin?"Sırıtarak Kamer'e baktığımda göz kırptı.

 

"Haklısınız komutanım, izin almalıydım.Kusuruma bakmayın."

 

"Bu seferlik kusuruna bakmadım Çağan.Bir saate burda ol!"dediğinde Zeynep ellerini çırparak ayağa kalktı.

 

"Abilerin kralı."diye, Kamer'e sarıldığında güldüm.Manyak kız!Hep de böyleydi zaten.

 

Kamer,"Ah kızım benim kızım."dedi ve devam etti.

 

"Aferin kızım, kaç yaşındasın kızım sen?"dediğinde, değişen ses tonuna güldüm.

 

"27"dedi, eteklerini balerin gibi tutup parmak uçlarında dans ederken.

 

"Büyüyünce ne olacaksın yavrum?"

 

"Psikolog."

 

"Ah canım benim, minnoşuma bak minnacık."Zeynep, şirin hareketler yaparak etrafında dönüyordu.

 

"Seni yirmi üç Nisanda kıyafetini giy gel.Tamam mı?Norveç ulusal kıyafetini giy gel."diyip Zeynep'in saçlarını birbirine kattı.

 

Elini bana uzattığında tuttum ve ayağa kalktım.Nereye götürüyorsa peşinden gidiyordum.

 

Salondan çıkmadan, "Şimdi bizi rahat bırakın, sadece karımla konuşmak ve iki kahveyle hasbihal etmek istiyorum." dediğinde, şaşkınlıkla gözlerimi açtım.

 

"Kamer ayıp edeceğiz Zeynep'e."

 

"Yok be ne ayıp olacak, o çağanla gezerken bize ayıp olmuyor."dedikten sonra içeriye doğru bağırdı.

 

"Değil mi Zeynep?!"

 

"Neeeee?"diye bir ses geldiğinde, istemsizce güldüm.

 

"Yok bir şey!"

 

Ben çoktan kahvelerimizi yapmaya başlamıştım.O ise yaptıklarımı izliyordu.Akşam yemeğine kadar birlikte vakit geçirdik.Emindim ki aklı hâlâ yediği et yemeğindeydi...

 

***

 

Uzun saçlarım suyunu havluyla kabaca aldım.Banyo etmiş ve mis gibi olmuştum.Kamer elinde tarakla bana doğru geldiğinde gülümsedim. Yatağımda oturur haldeydim.Tarağı almak için elimi uzattım ama vermemişti.

 

"Ben tarayacağım gündüzüm."dedi ve arkama oturdu.Saçlarımı tarakla ortadan ikiye ayırdı.İlk önce uçlarındaki karışıklıkları tarakla açtı.Saçlarımla ilgilenmeyi seviyordu.Şimdiden mayışmıştım bile.Karışıklıkların hepsini incitmeden açtıktan sonra diplerden uçlara doğru taradı.Hâlâ taramaya devam ediyordu.

 

"Kamer."dedim aklıma gelen şeyle.

 

"Efendim" dedi dikkatle saçlarımı taramaya devam ederken.

 

Elimdeki telofonu ona tutup, "Hangisi sence?"

 

Evimizin terasına minder alacaktık ama istediğimiz gibi bulamamıştık. Sonunda bugün güzel olan iki model bulmuştum.

 

"Açık renkli olanı çok beğendim.Sen hangisini beğendin?"

 

"Ben de açık renkli olanı daha çok beğendim, zaten terası renkli çiçeklerle süsledik minderler sade olsun."dedim telefonu kenara bırakırken

 

"Güzelim şu bir haftadır evle ilgili hazırlıklar senin üzerine kaldı.Bir eksik varsa söyle bana göreve gitmeden önce halledeyim."

 

"Saçmalama Kamer ne üstüme kalması,ben heyecanla düzüyorum evimizin her köşesini.Hem zaten ben seçiyorum, sen alıyorsun.Bırak da dekor eşyalarını ben alayım."dediğimde eğilip yanağımı öptü.

 

"Tamam onlara karışmıyorum ama evleniyoruz artık aramızda paranın lafı dahi olsun istemiyorum.Benim param senin, bana ait olan ne varsa artık senin."dediğinde arkamı dönüp ona sarıldım.

 

Çenemi omzuna yaslayıp bir süre öylece kaldım.

 

"Vay be,"dedim geçen zamanı gözümde canlandırırken.

 

"Neredeyse üç yıl olacak.Oysa gözümüzde ne kadar imkansızdı. Olmayacak gibi geliyordu, şimdi evimizi düzdük.Beş gün sonra düğünümüz var.Uzaktaydın ve ödüm kopuyordu başkasını seveceksin diye."dediğimde güldü.

 

"Merak etme yanımda olmasan bile gözümün önünden gitmeyen güzel yüzün seni unutmama izin vermedi."dedi ve yüzümü avuçladı.

 

Sırıttım.Saçları alnına dökülüyordu ve bu haliyle fazlasıyla çekiciydi.

 

Bu sevgi gönlümün rızkıydı, Allah beni böyle yüreği güzel bir adamla rızıklandırmıştı ve ben bugün de sevgimiz için Allah'a şükür ettim.

 

Uykum olduğunu ve üşendiğimi bildiği için saçlarımı kurutmadan eve gitmedi.Yatağıma girip, yorganımı boğazıma kadar çektim.Yaz ayında olabiliriz ama burası Erzurum, bilmem anlatabildim mi?Uykumun arasında yanağıma konan öpücüğün Kamer'e ait olduğuna emindim.Uyku arasında gözlerimi açıp, yanağını öptüğümde gülüşü kulağıma ilişti.Uykuma kaldığım yerden devam ettim, kapanan gözlerime engel olamadım.

 

***

 

(Ömer'in ağzından-Yüsra'nın nikah günü)

 

Takım elbisemin yakalarını düzelttimKravatımı yapması için ablamın yanına, salona ilerledim.Onu son kez görecektim bugün, belki bir daha asla görmeyecektim bilemiyorum.

 

Salona geldiğinde ablam kitap okuyordu.Bakışları bana değdiğinde gözleri doldu.Elindeki kitabı bırakıp yanıma geldi.

 

"Ömer gitmek istediğine emin misin?"dedi gözlerime endişeyle bakarken.

 

"Eminim abla, merak etme sadece alkış tutacağım."dedim elimdeki kravatı ablama verirken.

 

Üzgün gözlerle bakıyordu bana ama olan olmuştu işte.Onu son kez görmek içindi bu çabam.Bana enayi diyebilirsiniz fakat onu beyazlar içinde görmeye zorla evlendirildiği adamdan daha çok hakkım vardı.Hem kim bilir?Belki beni dinler de vazgeçerdi son anda.Kol düğmelerimi de taktığımda aynaya doğru ilerledim.Saçlarıma fön çekmiştim.

 

Gözlerinden yaş süzülen ablamın yüzüne akan yaşlarını elimle sildim.

 

"Ağlama güzel ablam, o da biliyor zaten fikrini değiştirirse onu ordan alacağımı."dedim, bal gibi de biliyordum dönmeyeceğini.

 

"Çok göze batma Ömer."dedi ağlamanın etkisiyle sesi boğuk çıkıyordu.

 

"Tamam ama ağlama sen de."

 

"Tamam ağlamayacağım." dediğinde kapıya ilerledim ve takım elbisemin üzerine uzun kabanımı geçirdim.

 

"Çok yakışıklı oldun,"dedi ablam beni incelerken.Güldüm.

 

"Sağ ol ablam,"dedim küçük bedenine sarılırken.Küçük annemdi o benim.

 

Siyah rugan ayakkabılarımı giyinip,elimdeki şemsiyeyle aşağı indim.Hava oldukça soğuktu.Birkaç ortak arkadaşımız daha nikaha gelecekti.En arkaya geçer göze de batmazdım.

 

***

 

Nikah saati gelmişti hatta geçiyordu bile fakat Yüsra ortalarda yoktu.Siyah takım elbiseli adamlar etrafta dönüp duruyordu.Bir tanesinin sesi kulağıma ilişti.

 

"Yer yarıldı da içine girdi sanki, nerede bu kız?"

 

İçten içe kendini kurtarmış olmasını diledim.Zaman geçtikçe herkes, "gelin kaçmış duydun mu?"diyerek dedikoduyu birbirlerine yaymanın peşine düşmüştü.Umarım kaçmışsındır Yüsra, umarım bu defa kendini ziyan etmemişsindir.

 

Herkes salondan dağılırken, ben de çıkışa doğru ilerledim.Şemsiyemi açıp, ana yola yürüdüm ve bir taksi çevirdim.Aceleyle kendinimi taksinin içine attım.Tahammülsüzdüm şu ara.

 

Taksiciye konumu söyleyip kafamı cama yasladım.Bilmediğim yollardan götürüyordu eve belli ki yolu bilerek uzatıyordu.Daha kısa bir yoldan gidebilirdik fakat o an yanımdan bir araba geçti hızla ve tanıdık bir çift göz ile karşılaştım.

 

Ezbere bildiğim, yüreğime kazıdığım bir çift göz.Öylece geçip gitti. Şaşkınlıkla aralandı ağzım, nasıl olabilirdi?Nasıl mümkün olabilirdi?Ve o an aklımdan geçenleri yıllar geçse de unutamadım.

 

Ne zamanı ne de seni tutamadım sevgilim.Bir imkansızlık furyası sardı fikrimi, birlikte saçlarımızın beyazlığını dileyemedim o an.Gönlünden gönlüme denizler taşıran gözlerine son kez baktığıma oldukça emindim.Sen orada tüm özgürlüğünle aş yolları, ben burada kendimi sana tutsak ediyorum.

 

-Bölüm sonuuu-

 

2651 kelime olmuş baya yoruldum yazarken.

 

Umarım beğenmişsinizdir💖

Ömer üzgün kekim...

Gelini kaçırdım jxhdkjdjxdj

Nerde olduğunu söylemem.

Hadi gittim ben✨️

 

 

Loading...
0%