@ladyasel
|
Şu an nerede miyiz? Şu an tam olarak yüreklerin ağzına geldiği, damla damla terlerin aktığı, paçaların tutuştuğu o yerdeyiz.Yani ilk böyle karşılıklı oturuşumuzda öyle olmuştu.Anne ve babamızın tam karşısındaydık.İki aileyi toplayıp, konuşma kararı almamızın üzerinden bir hafta geçmişti.Olayları tüm gerçekliğiyle anlatmış gelecek tepkiyi bekliyorduk.
Annem, "kızım biz anlamıştık zaten, sadece sizin anlamanızı bekliyorduk."dediğinde, kaşlarım şaşkınlıkla kalktı. Onlarsa gülümseyerek bakıyorlardı.Geçen sefer böyle karşılıklı oturuşumuza göre epey yumuşak ve anlayışlı davranıyorlardı.
Sultan teyze gülerek anneme döndü, " Bak ben sana söylemiştim benim oğlan senin kıza yanık diye." dediğinde, ikisi de gülmeye başladı.
Annem,"sizinle ilk defa bu şekilde karşılıklı konuşmamız size kızdığımızdan değildi.Sadece sizi uyarmak istedik.Çünkü gönül işlerinde araya nefis girer.Şeytan haramı normal göstermeye çalışır.Siz kendinize gelesiniz diye biraz sert konuştuk sadece.Güzel kızım kalbini kırdıysam özür dilerim."dediğinde, bir kez daha iyiliğimi düşünen anneme olan borcumu hayat boyu ödeyemeyeceğimi anlamıştım.
"Olur mu annem ben sana darılır mıyım hiç?Asıl benim yanlış bir hareketim olduysa, seni hayal kırıklığına uğrattıysam özür dilerim."
Annem dolu gözleriyle bana bakarken,"Ben senden razıyım kızım, Allah'ta senden razı olsun." dediğinde, gülümsedim.
Sultan teyze, "Ben hem oğlum adına hem senin adına çok sevindim kızım.Oğlum iyi ki seni sevmiş.Çok dua ettim birbirinizi sevesiniz diye.Hakkınızda hayırlısı olsun."dediğinde, yüzümdeki gülümseme yayıldı.
"Allah razı olsun sultan teyze."
Sultan teyze gülerek,"Ee şu işi ciddiye bindirelim bir önce, yoksa Afitap bana teyze demeye devam edecek."dediğindi, annem de gülerek babamdan tarafa döndü. Babamın keyfi pek yerindeydi çünkü Kamer'i en başından sevmişti.Sürekli halini hatırını sorar olmuştu, son zamanlarda babamla benden daha çok konuşuyordu.
Babam," Ben bu evlenme sürecinin kısa olmasından yanayım.Tazecik iki genç hiç günaha girmeden bu iş olsun."dediğinde, burukça gülümsedim.
Kamer,"Hızlı olması bizim açımızdan çok iyi olur çünkü bu işin hem günah boyutu var hem de birimiz asker birimiz hemşire.Bizim işlerimizi aksatma gibi bir lüksümüz yok.Ben görevlere gideceğim, Afitap'ın nöbetleri var."
Hamza amca (Kamer'in babası), "Siz nasıl mutlu olacaksanız öyle olsun oğlum.Siz de haklısınız, hem imam nikahı olmadan hassasiyetlerinizden ötürü haberleşmeniz de zorlaşır. O yüzden hızlıca olması daha makbul."dediğinde, annelerimize onlara katılırcasına başlarını salladılar.
Eee gençler ve kendini genç hissedenler bir tarih söyleseniz artık.
"Biz bu pazar istemeyi ve sözü yaparız diye düşündük.O yüzden birkaç hazırlık yaptık önceden."dedi, annem. Anne bu ne hız, tamam hızlı olsun dedik ama hani bize de sorsaydınız. Şaşkınlıkla anneme bakarken, "Ne ara düşündünüz?Yeni haberiniz oldu."dedim, hayretle açtığım gözlerimle.
Annem,"Haberci kuş var birtane, o söyledi." dediğinde, gözlerim kapının eşiğine omzunu dayayıp kollarını birbirine dolamış olan Ömer'e döndü.
Yaslandığı yerden bana göz kırpıp öpücük attığında, gülerek önüme döndüm.
Sultan teyze,"Eee çocuklar ne dersiniz bu pazar yapalım mı?Çok hızlı olur diyorsanız iki hafta sonra da yapabiliriz."dediğinde, gözlerimi Kamer'in omzuna çevirdim.Ondan gelecek olan sesi bekledim.
Muhtemelen o da benim konuşmamı bekliyordu.Benim açımdan problem yoktu. Bugün cumaydı, yarın erkenden kendime elbise, ayakkabı bakmaya çıkardım.Özel günlerimde elbise aldığım tek bir dükkan vardı, muhtemelen yine oradan elbise alırdım.
Annem,"Ben bugün temizliği hallettim.Yarın gece de yiyecekleri hazırlarız."dediğinde, sanki fazla hızlı gidiyormuşuz gibi hissetsem de böyle olması gerektiğini biliyordum çünkü hastaneden sürekli izin alma gibi bir lüksüm yoktu.Hem de sürekli benim yerime nöbete kalabilecek bir arkadaşım da yoktu.Sadece dün Leyla hemşireden rica ettiğim için nöbet günlerimizi değiştirebilmiştik.
Kamer, "Benlik bir sıkıntı yok, tabi Afitap'ta isterse olur."dediğinde, bir kez daha ince düşünceli haline içten içe hayran kaldım.Her kızın hayalinde bir Kamer Yüzbaşı vardır ama gerçek hayatta tek kızın hayatında olacak, yani benim.
"Benim için de bir sıkıntı yok, yarın kıyafet işini ve yüzük işini halletmemiz gerekecek sadece."
Ömer, "Ben sizinle gelirim merak etmeyin içiniz rahat olsun."dedi, bana göz kırparken.
Babam," Tamamdır o zaman mesele çözüldü.Bu güzel haberin üzerine hep birlikte bir çay içeriz herhalde."dediğinde, çay suyu koymak için ayaklandım.
Bugünleri de gördün ya Afitap ölsen de gam yemezsin.
.......
Ellerimizde poşetlerle arabadan inip yürümeye başladık.Beş yüzüncü elbise denememden sonra sonunda birini seçebilmiştim.Kamer ne kadar denediğim elbiseleri görmek istese de Ömer izin vermemiş ve ona takım elbise bakmaya gitmişlerdi.
Alyanslarımız çok güzeldi fakat merak ettiğim bir şey vardı. Benim alyansımın içinde onun adı yazıyordu çünkü onun adını fazlasıyla seviyordum ama onun alyansının içinde ne yazdığını bilmiyordum.Taktıktan sonra görürsün demişti.
Ömer,"yorucu bir gün-" diye tam söylenecekken.Eve giremeden radarına yakaladığımız bir adet Ümmühan teyze ve bir de vefik amca vardı.Aaa Vefik amca!Onu da özlemedim değil.Huysuz yaşlının teki olsa bile iyi adamdı kendisi.
Ümmühan teyze,"Kız Afiiiiş" diye bağırırken öylece kalakaldım.
İçten içe slow motion çekimle kulaklarımda yankılanan, "Afiiiiş" kelimesini sorguluyordum.
Ümmühan teyze bana hep böyle seslenirdi fakat uzun süre konuşmadığımdan olsa gerek kulağıma garip geliyordu.
"Efendim Ümmühan teyze?"dediğimde, sırıtarak bana bakıyordu.
"Kız son anda kurtuldun evde kalacaktın.Durdun durdun turnayı gözünden vurdun.Biraz daha bekleseydin küflenecektin az kalsın."dediğinde, Kamer gergin bir şekilde benden tarafa baktı.O da biliyordu ki ben susmazdım.
"Küflenecektin mi dedi o?"
Yedi sülalemden bana geçen ve köküne kadar işleyen, üstün laf sokma yeteneğimi kullanmamın zamanı gelmişti hatta geçiyordu bile.
"Ah Ümmühan teyzem ah!Senin kızın piyasadaki oğlanları tek tek elinden geçirirken ben evde ders çalışıyordum ondan yani, çok normal bu yaşta evlenmem." dediğimde, gözlerini kısıp bana bir süre baktıktan sonra camı kapatıp perdeyi örttü.
Vefik amca bize doğru bakıp, "Hiç öyle bakmayın ben zaten tahmin ediyordum böyle olacağını.Siz giderken ben dönüyordum aslanım. Ah ah hiç unutmam çarşı izninde kız tavladığım zamanları, aman Neriman duymasın en son çarşı izninde noktayı onda koymuştum."
Vefik amca çapkın zamanlarını anlatırken İçten içe, "dede ve hızlı." Demeden edemedim.
Kamer,"Senden hızlısı mezarda Vefik amca."dediğinde bu sefer gülme sırası bendeydi, bir süre sonra ne dediğini anlamış olacak ki telaşla elini ağzına kapadı.Ulan adam zaten yaşlı denir mi öyle şey?
"Ne demeye çalışıyorsun sen ulan Kerata?"Vefik amcanın tek kaşı çoktan havaya kalkmıştı.
"Yok Vefik amca yanlış anladın öyle demek istemedim-"diye devam edecekken Vefik amca söze atıldı.
" Aman be gidin başımdan, ben Nerimanımın yanına gideyim birer bardak çay koyalım da keyfimiz yerine gelsin." Vefik amca Nerimanını hatırlayınca, hayattaki en önemsiz şey olduğumuza karar vermiş olacak ki yanımızdan geçip gitti.Bu adamın da bir hali bir halini tutmuyor.
Ah Vefik amcam ah! Neriman tavladığım kızları bilseydi sana çay mı koyardı tokat mı koyardı bilmiyorum.
"Adam bizi resmen ortada bırakıp gitti." diyen kamere çokta şaşırmaması gerektiğini söylememiz gerekiyordu.
"Ben alıştım, sen de alış."dediğimde çoktan evin önüne varmıştık.
Ondan tarafa dönüp ona bakmasam da içeri girmemi beklediğini biliyordum.
" Bekleme beni, içeri gir. Hava soğuk"dedim hafif tebessümle, bir yandan da zile bastım.
"Sorun yok güzelim beklerim ben."dediğinde yanaklarıma fokuslanan ısıya engel olamadım. O da anlamış olacak ki bir anda kahkaha attı.
Kaşlarım çatık bir şekilde, "Gülmeseneee." dediğimde mızıkçı çocuklara benzediğime emindim.Zaten boyum da kısaydı.
"Hadi gir içeri, seviyorum seni."Tebessüm ettim.
Ömer tarafından açılan ve ardında kimsenin bulunmadığı kapıdan içeri girmeden önce.Yüzümü tamamen ona dönmeden, "Ben de seni seviyorum."diye fısıldayıp koşarak kapıdan içeri girdim ve kapıyı kapattım.
Hop kızım ne oluyoruz yeşilçam filmi aşığı gibi. Sığar mı delikanlılığı?Sığar sığar.
Fazlasıyla alışık olmadığım bu durum karşısında vücudum tepki olarak koşarak uzaklaşmayı seçmişti. Ne yazık ki odun ruhum alışık değildi ve en ufak iltifatta utanıyordum.
Elimdekileri odama bırakıp tam mutfağa girecektim ki Ömer'in iki dolu gözleri kadrajıma girdi.Zor tuttuğu iki damla yaşı beni görünce geri göndermeye çalıştı.
Koşarak yüzünü avuçladım. "Ne oldu?Niye doldu senin gözlerin öyle?"
Elleriyle yüzünü silip, "Yok bir şey, tatlı ister misin?Annem yapmış."dediğinde, kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım.
"Şu an benle tatlının son tabağını paylaşman çok garip."Evet son dilimi değil, normalde son tabağı dahil paylaşmaz.
Gözlerini devirip,"Nesi garip abla?"
Kaşlarımı çatmaya devam ederken, "Yok yok sende bir şeyler var."dedim,tereddütle.
"Söyleyeceğim ama hemen dalga geçme."
"Tamam beş dakika sonra dalga geçerim."dedim gülerken.
" Al işte ya sana bir şey söyleyende kabahat."deyip tam gidecekken kolundan yakaladım.
"Dur bakalım dur, gel odamda konuşalım."dediğimde birlikte hızlıca odama çıktık.
Yatağımın üstüne oturup tatlıyı ortamıza koyduk.
" Eee anlat bakalım gamsız sandığım Ömer."dediğimde güldü, bu gülüş manidar bir gülüştü.
"Abla sen şimdi bu bir ayın içinde evleneceksin ya, ben biraz şey oldum."
"Ney oldun?" dedim, bal gibi de anlamama rağmen.
"Of abla, duygulandım işte."dedi gözlerinin kızarıklığı yeni yeni geçerken.
İki elimle yanaklarını tuttum, "Sen buralara nerden geldin, seni Yaradana gurban oluyum.Seni yaradan dadlı yaratmış."
Komik gelmiş olacak ki o da gülüyordu.
"Oğlum bi' dur, daha bir ay var evlenmeme.Erken duygusallaştın."
Gözlerini devirip,"Bir ay çok mu abla?" dedi bayhan bakışları atarken.
"Hem sen olmasan kime tuzak hazırlayacağım ben?"
"Akıllım Erzurumda yaşayacağız İnşaAllah ben evlenince.Bir şey değişmeyecek yani.Akşam yemeyine hop bizdesin öyle düşün."
"Abla şey bir şey daha var.."dediğinde devam etmesini bekledim.
"Sarı civcivin sevgilisi var galiba."
"Nereden anladın?"
"Bizim caddedeki kafenin orda geçerken gördüm, bir çocuğun koluna girmişti."
"Belki abisi ya da kardeşidir."dedim,olumlamaya çalışarak.
Gülüp,"sanmıyorum, ona seni seviyorum dedi.Tam arkalarındaydım.Ben kafenin oradan geçecekken onlar kafeden çıkıyordu.Arkasında olduğumu görmedi ama hızlanıp önlerinden geçip gittim."dediğinde çok düşündüğüm o soruyu sordum.
"İnsan kardeşine ya da abisine seni seviyorum diyemez mi?" Hayretle bana baktı.
"Sen bana yolda giderken bir anda seni seviyorum diyor musun abla?"
"Sürekli demiyorum doğru ama sen yine de önyargıyla yaklaşma.Laf arasında sor çocuğun kim olduğunu."
"Hayırlısıyla bi dönelim de o zaman bakarım ne yapacağıma."
Ortamdaki hüznü dağıtmak amaçlı hızlı bir çözüm buldum.
"Hadi film gecesi yapalım."dediğimde yataktan fırlayacak ayağa kalktı.
"Ooo en sevdiğim aktivite.Abur cubur alıp geliyorum."dediğinde başımla onayladım.
Yer yatağı yapıp güzel bir film açtık. Cips ve çikolata ile kahkahalar eşliğinde filmimizi izledik.Ah Ömer ah erken katıldın bu sevda kervanına koçum!
.........
Aynanın karşısında kendimi incelerken gülümsedim. Elbisemi çok beğenmiştim, her şey çok uyumluydu fakat bazı şeylere aykırı davranmayı seven bir kardeşim vardı.Jilet gibi takım elbisenin içinde babamın elinden tutmuş hiç bilmediği halayı çekiyordu ve yine odama dalmışlardı.
"ABLAM DAMAT OLUYOR SIRA DA BANA GELİYOR, ABLAM DAMAT OLUYOR SIRADA BANA GELİYOR."
Şaşırmadığım için sustum ama babam dayanamadığı için konuştu.
"Gelin oluyor oğlum gelin?!Damat deme kızıma.Ayrıca tutumlu olmayı öğrenmeden sana sıra falan gelmeyecek unut o işi."
"Baba haftalık bin TL atıyorsun bu ekonomiye göre daha ne kadar tutumlu olabilirim?Açlık grevine mi gireyim sebepsiz yere pederim ha?"
"Sus lan çok biliyorsan ekonomi okusaydın, sanki ekonomiden haberin var."dediğinde gülmeden edemedim.
Bu sefer ikisinin de gözleri bana döndü.Evet şimdi dikkatleri bendeydi.
Babam'ın yavaştan dolan gözlerini gördüğümde, burnum sızlamaya başlamıştı.Ömer de anlamış olacak ki sessizce bekliyordu.
Babam ellerimi tuttu, "Çiçeklerden güzel kızım, yine çok güzelsin."dediginde annem de gelmiş ağlayan gözlerle bizi izliyordu.
" Kusuruma bakma bu kerata aceleye getirdi beni, bakamadım güzel yüzüne."dediğinde bükülmüş ve titreyen dudaklarımla ağlamaya hazır bekliyordum.Babam gözümden akan yaşı hemen sildi.
"Ağlama nazlı çiçeğim, ben biraz duygulandım seni böyle görünce." dedi elleriyle kendi gözyaşlarını silerken.Sesi titriyordu, bu daima üstüme titremesinin dışa vurumuydu.
Beni kollarının arasına aldı ve sarıldı. Sanırım daima özleyeceğim şey bu kollarda hissettiğim huzur ve annemin saçlarıma dokunuşu olacaktı.Babamla kollarımızı ayırırken annemle sarılmıştık bu defa.
"Anneciğim ağlama ama böyle daha bir ay var demiştik."
"Yavrum temelli gidiyorsun artık Erzuruma hem bir ay dediğin nedir ki?Hepi topu otuz gün, zaten Erzurumda olacaksınız o günlerde de."Bir yandan ağlayan gözlerini siliyordu.
"Haftasonuları geleceğiz anneciğim düğün işi için.Sıkma sen canını, hem sık sık ararım seni."dediğim sırada kapı tıklatılmıştı.
İçeriye kayseri mantım (Zeynep) girmişti.Beni o hazırlamıştı, yüzüme süreceği makyaj malzemesini unuttuğu için eve gidip tekrar gelmişti.Bu işte oldukça profösyöneldi.Fresh bir makyaj yapmasını istemiştim ondan. O da mavi bir elbise giymiş, katlı kesim kumral saçlarına maşa yapmıştı. Makyajı da güzel yüzünü daha da açmıştı.
Ömer,"Zeynep abla hem damat hemde gelin tarafı olmak nasıl bir duygu?"
"Müthiş bir şey, sen anlamazsın velet." dedi göz kırparken.
"Aman haspam," dedi Ömer göz devirirken.
Bana nasıl davranıyorsa zeynep'e de öyle davranırdı.Zeynepte aynı şekilde kardeşi gibi severdi onu.Zeynep bu sene kendine psikiyatri kliniği açmak istiyordu, şu sıralar bunun için yer araştırıyordu.
Telefonuma gelen bildirime tıkladım.
Kamer:Evden çıkıyoruz güzelim
Afitap:Heyecanlandım.
"Anne evden çıkıyorlarmış."
Annem,"Tamam güzel kızım, hadi herkes aşağı.Babanıza da söyleyin gelsin."
Ömer babamı çağırırken, ben de kapının dibinde bekliyordum.Kapı zili çaldığında herkes arkamda dizilmişti. Dikkatlice kapıyı açıp geri çekildim.
"Hoşgeldiniz" dedim, en neşeli çıkan sesimle.
"Hoşbulduk güzel kızım" diyen Sultan teyzenin elini öptükten sonra Hamza amcanın da elini öpüp alnıma koydum.
Sırayla Kamer'in timden olan arkadaşlarına da hoşgeldin dedikten sonra sıra Hafsa ve küçük kızı hifaya gelmişti.Hafsa tanıştıştığımız günden beri iletişimi kesmemiş ve hep görüşmüştük.Bu yüzden gelmelerine çok sevinmiştim.Hafsayla sarılıp minik kuşum Hifayı da öptükten sonra sıra asıl beklediğim kişiye gelmişti.
Ellerindeki sarı laleleri alıp, birkaç saniye heybetli vücudunda jilet gibi duran takım elbisesini inceledim. Dini nikahtan sonra sonra daha detaylı inceleyebileceğimi bildiğim için hızlıca sarı laleler ve çikolataları aldım.Ömer tarafından gelen yalancı öksürük sesini duyan Kamer gözlerini benden çekip Ömer'in yanına ilerledi.
İçeriye geçip sandalyeye oturdum ve ortada dönen muhabbete dahil oldum.Babam Kamer'e sevgi hakkında birkaç nasihat ediyordu.
Kamer'in timinden adını Çağan olarak hatırladığım çocuk, "Vallahi amcacığım sevgi deyince de bizim komutanımız işte.Pek sever bizi de kendisi değil mi komutanım?Öyle seviyor ki arada enseye şaplak atıyor fazla sevgiden ama yengeyi bi ayrı seviyor sanki?Adam pamuğa döndü resmen.Sinirleri gevşedi." dedi büyük bir ciddiyetle, timin geri kalanı da gülerek kafasıyla onayladı.
Fakat Kamer'in daha önce hiç görmediğim keskin bakışlarına denk geldim.Evet tam olarak hedef yönü yanındaki Çağandı.
" Bence senin vidaların gevşemiş, biz bi sıkalım o vidaları Çağan."demişti kısık sesle fakat ben yakın olduğum için duymuştum.
" Komutanım ortamı renklendirmek amaçlı şeyettim."
Annem Zeyneple bana kaş göz işareti yapıyordu Hızlıca yerimizden kalkıp mutfağa gittik.Zeynep bir yandan kime nasıl kahve yapacağımı söylüyordu. Sıra Kamerinkine gelince kahvesine şeker eklemeyi unutmadım.Zeynebin aklında ne kadar wasabi acısı eklemek olsada...
Tepsiyi alıp salona girdim. Ömer Zeynep'e efsane tuzaklarını anlatırken Zeynep hariç kimse onu dinlemiyordu.
"of şimdi ablama bir tuzak kurmak vardı, tam salondan girerken ayağı ipe takılıp top gibi yuvarlansa ne gülerdik."
İçimden bir ses kardeş değil kalleş diye bağırmadan edemedi. Dünkü gözyaşlarından sonra bu çok acımasızcaydı.
Sıra Kamer'in kahvesine geldiğinde gülümseyerek onunkini de koydum. O da gülümseyerek kahveyi alırken çaktırmadan gözkırptı.Zaten allık sürdüğüm yanaklarım yeterince renkliydi dahasına gerek yoktu. O yüzünden tekrar sandalyeme oturdum.
"Efendim sizin için de uygunsa söze başlıyorum."dedi Ahmet amca.
" uygundur efendim buyrun. "
" Sebebi ziyaretimiz belli efendim.Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz."
Babam onay istercesine gözlerime baktı.Gözlerimi onaylarcasına kırptım.
"Kamer oğlumu bilirim çok efendi çocuk.Fakat yinede iki çift lafım var.Oğlum ben kızımı sana emanet ediyorum.Bilirsin ki emanete en güzel şekilde bakılır.Kadınların kalbi erkekler gibi değildir, daha incedir,duyguları derin hisseder.Bunu daima hatrında tut.Elbette evlilikte kavgalar olur ama o an kavga anında fevri davranmamak önemli.Bazen ağızdan çıkanların geri dönüşü olmayabiliyor.Bu yüzden kavga anında bunu hep hatırınızda tutun ve kimsenin aranıza girmesine izin vermeyin.Daima birbirinizi dinleyin, birbirinizi dinlemediğiniz bir ilişki sağlıklı olmaz.Son olarak Allah size içinde hem İslam'ın hem de vatan sevgisinin olduğu bir ev ve nesil nasip etsin.Kızım sana emanet, hayırlı olsun."dediğinde topluca Amin dedik ve ayağa kalkıp büyüklerimizin ellerini öptük.
Şimdi ise yanyanaydık, söz yüzüklerimiz takılacaktı.
Zeynep," Makas kesmiyor."dedi neşeli sesiyle.Bu anı çok beklemişti canım arkadaşım.
Çağan,"Buyrun hanımefendi hazırlıklı geldik."dedi ve bir makas daha uzattığında herkes kahkaha attı.
Zeynep," O para çıkmadan bu makas kesmez."dedi inatla.Üzüm üzüme baka baka kararır, aferin kızım!Benim gibi inatçı ol kayseri mantım.
Çağan," Tabii hemen onu da verelim, onun için de hazırlıklı geldik.Deyip para çıkarttı.Zeynep yeterli değil anlamında kaşını kaldırınca Çağan tekrar para koydu.
Zeynep,"Tamamdır makas artık kesiyor." dedi gülerek.
Hamza amca "Bismillah."deyip ipi kestiğinde bir alkış koptu.
Ömer ve Zeynep resimlerimizi çekiyor, gerektiğinde videoya alıyorlardı.
Annem gidip beyaz bir şal örtmemi söyledi.Ben şalı başörtümün üstüne atarken onlar odayı hazırlamışlardı bile.Ömer ve kurtuluş nikah şahidimiz olacaktı.
Aramızda mesafe bırakarak yanyana oturduk ve imamın gelmesini bekledik. Yaklaşık on beş dakika sonra imam gelmişti.İmam soluklanıp bir bardak su içtikten sonra dini nikah akdimiz başlamıştı.
İmamın sorduğu sorulara cevap verdikten sonra mehir olarak Umreye gitmek istemiştim.Aslında hiç bir şey istemeyecektim ama kabul etmemişler.Herkes odadan çıktıktan sonra heyecandan içim kıpır kıpırdı.Kafamı kaldırmadım bir süre, fazlasıyla bir utanç içerisindeydim. Onun elini çenemde hissettim.
"Bu nikah kıyıldıktan sonra sensiz geçen bir dakikaya dahi tahammülüm yok sayın Afitap Karayel.O yüzden gözlerini benden ayırma."dediğinde açık kahve gözlerine gülümseyerek baktım.Kıpırdayamıyordum.
"Ne oldu bi dilin tutuldu senin."dedi göz kırpıp.
" Çok yakışıklı olmuşsun"dedim hayranlıkla ona bakarken.
Ellerimi tuttu ve gözlerimin en derinine bakışlarını işledi.Çekmedim bakışlarımı, utanmamaya karar verdim ilk defa.Elimden tutup beni ayağa kaldırdı ve hiç beklemeden sarıldı.Sanırım gayet iyi sabretmiştik bu sarılma için.kollarım onun boynundaydı,onun elleriyse benim belimdeydi.Bir metre seksen beş santim boyuna topuklularım sayesinde yetişebiliyordum.
Kulağıma fısıldadı, "Seni ne çok beklediğimi bilemezsin.Aklımdan ve dualarımdan aylarca çıkmadığını. Gecem, karanlığım, günüm, gündüzüm oluşunu bir Allah bir de ben bilirim.Seni delice seviyorum Afitap.Güçlü bir çiçek gibi toprağımdan hiç kopma."
"Ölüm gelmedikçe toprağından kopmayacağım yüzbaşım.Seni hep çok seveceğim daima senin gölgende duracağım, ayrılmayacağım hiç oradan.Yanımda olamadığın günlerde kalbim senin nöbetini tutmaya devam edecek. "dedim ben de fısıldayarak ve özlemini uzun süredir hissettiğim gözlerine baktım.
"Hadi çıkalım, insanlara ayıp olacak." dedim yakışıklı yüzüne bakarken.
"Babandan izin istedim seni bir yere götüreceğim."dediğinde usulca kafa salladım.
Elimden tutup beni ardından dışarı çıkardı.Biz tam çıkarken Ömer bize yaklaştı ve tutuşan ellerimize baktı.
"Iyy çok romantiksiniz, buralar aşk koktu.Pardon bok koktu diyecektim."
Kamer, "Ömer aslanım sen bi kıskandın sanki hee?"
Ömer,"Ben üstünüze kusmadan gidin, fazla romantiksiniz."
Yumruğumu koluna geçirirken, "Terbiyesiz."demeden edemedim ve konuşmaya devam ettim.
"Erzuruma döndüğümüzde karşı dairedeki kızla bakışırsan o zaman soracağım sana aşk mı koktu bok mu koktu?"dediğimde bu sefer Kamer kahkaha atmıştı.
Oyalanmadan arabaya binmiş yarım saatlik bir yolculuk yapmıştık. Arabadan inince başlayan kar yağışına hayranlıkla baktım.
"Çok güzel."dedim havaya bakarken.
" Sen daha güzelsin onu ne yapacağız zalımın kızı?"dediğinde koluna sarıldım.
Sonunda mekana gelmiştik ama kimse yoktu.Ahşap boydan boya camı olan küçük şirin bir mekandı.Sandalyemi çekip beni oturttuktan sonra karşıma oturdu.İki şamdan bulunan masa bir akşam yemeği için fazla şıktı.Merak ettiğim o soruyu sordum.
"Yüzüğünün içinde ne yazıyor?" dedim heyecanla.
Manidar bir gülümsemeyle yüzüğü çıkartıp bakmam için uzattı.
"Günüm gündüzüm."yazıyordu yüzüğün iç kısmında.
istemsizce boğazım düğümlendi ve dolu gözlerimle yüzüğü geri uzattım. Dudağının kenarı kıvrıldı, yüzündeki manalı gülümsemeyle gözlerime bakıyordu. "Sen ismin gibi oldun daima içimde. Günüm oldun, gündüzüm oldun. Yanımda olmadığın o günlerde bile aydınlığın hep benimleydin.Ben güneşe baktım, seni gördüm.İsminle yetindim.O yüzden senin için hep kullandığım bu tabire nankörlük edemezdim.Bu yüzüğe yazılmak onun hakkıydı."
Geniş bir gülümsemeyle konuştum. "Bu kadar sert bir adamken aynı zamanda nasıl bu kadar ince düşünebilen bir yanın var?Aklım almıyor."Gülümsedi. Derin bir nefes aldım ve devam ettim, "Eee Kamer Yüzbaşım, her şeyin bir tamamlayanı vardır.Gecenin tamamlayanı da gündüzdür.Gece olmasaydı gündüz hangi limanda dinlenirdi?" Onaylarcasına başını salladı, gülümsemeye devam ederken. Bir yandan yemeğimizi yiyor bir yandan konuşuyorduk.Yemeğimiz bitince ayağa kalkıp boydan boya camdan lapa lapa yağan karı izledik.Yağan karın tutması konusunda bir kesinliğe varamasam da şu an Kamerin iki elimi de tuttuğu kesindi. Ellerimin üstüne birer öpücük kondurdu.
"Gözlerimi güzelliğinden alamadığım ve daima alamayacağım hanımefendi, benimle evlenir misiniz?" dediğinde önce önümde diz çöken adamı ayağa kaldırdım.
"Evet, daima evet Kamer yüzbaşı."Gözlerim dolu dolu ona bakarken tektaş yüzüğü parmağıma taktı ve bir şarkı çalmaya başladı.
Kar taneleri kendi aralarında ahenkle dans ederken bize de onlara eşlik etmek düştü.Bana uzattığı elini tutup ona eşlik ettim.
" Gelse bile son günüm, Koluna alsa ölüm. Gözlerimin önünde, Seninle geçen günüm."
"Senden sonra kalbimi, Sevgilere kapadım. Ben seninle o günü, Bin yıl gibi yaşadım."
Gözlerim bir süre keskin hatları ve açık kahve gözleri, sık siyah kirpiklerinde gezdi.Ucu kalkık burnu fazlasıyla yüzüne estetik katıyor ve onu daha ilgi çekici bir hale getiriyordu. Evet, ben tam bugün itibariyle Kamer Karayel'in eşi Afitap Karayelim.
Yanağıma bir öpücük kondurdu ve tekrar konuştu.
"Bu güzel an sadece bize özel olsun istedim sevgilim." Olsundu, sadece bize özel olsundu.Şahitlik ettiğimiz bu güzel anı başkasının bilmesine gerek yoktu. Özel anlar daima güzel kalırdı hatırlarda.Tıpkı şu an gibi...
-Bölüm sonu-
Bu bölüm içime öyle sindi kiiii yazarken çok heyecanlandım. Kamer'in soyadı🔥 Çağan koçum sen hayırdır ;) Yorumlarınızı bekliyorum. Sonraki bölümlerde bol bol timdekiler olacak, görüşmek üzere💖💖💖
(Afitap'ın elbisesi, şalı da elbiseyle aynı renkte-pinterestten buldum)
(Alyanslar)
(Afitap'ın tektaşı)
(Kamer'in takım elbisesini kendiniz hayal edin istediğim gibi güzel bir şeyler bulamadım ama birkaç hoş fotoğraf bırakacağım.Takım elbise kurguda siyah olarak geçiyor, yani ben öyle hayal ettim hdjdjdjjr.)
(Bardağı boşverin fksndkdnkd)
|
0% |