@ladyasel
|
Afitap'ın ağzından)
Bir haberle bacaklarından can kesilir miydi?Şimdi burada yüreğime sığmayan tüm duygularla ayağa kalkacak gücü bulamayan dizlerime ellerimi dayamıştım.Sıcak yaşlar gözlerimden süzülüp hastane zemininde minik bir göl oluşturdu.Beni ayağa kaldırmaya çalışıyorlardı, ne mümkün ayakta durmak.Çöktüğüm yerden ayağa kalkmak bile bi hayli zordu benim için.Kulağıma ilişen tüm tesellileri susturup sadece Kamer'in sesini duymak istiyordum.
Kollarımdan tutup beni hastane koridorundaki sandalyelere oturttular. Kendime gelemiyordum, dışardan gelen sesleri duymuyordum.Koca bir uğultuydu sadece benim için.Benim sadece onu görmeye ihtiyacım vardı.
Şu an Ömer'in kolları arasındaydım.O bana göre daha güçlüydü, farkındaydım.Dinmeyen ağlayışlarım onları da paniğe sürüklemişti.
"Ömer, çok kan kaybetmiş öyle dediler."dedim, hıçkırıklarım artarken.Sedyede kanlar içinde yatan soluk benzi gözümün önüne geldikçe elim ayağım titriyordu.
Ömer ellerimi tuttu.Dolu gözlerini gözlerimden ayırmadı. "Abla kendine gel, metanetli ol lütfen. Sanki bilmiyorsun Kamer abimin ne kadar güçlü olduğunu.Evet senin için çok zor biliyorum ama ağlamak fayda vermeyecek.O yüzden dua edelim olur mu?Bak harap ettin kendini."
Ellerim büyük ellerinin içinde zangır zangır titriyordu.
"B-ben engel olamıyorum. "Her şeye hazırlıklı olun, durumu kötü dediler.Ameliyattan çıkabilirse yoğun bakıma alacaklarmış.Kurşun riskli b-bölgeye gelmiş.Kalbine çok yakın."dedim ağlamam devam ederken.
Timin geri kalanı da çaresizce bekliyordu kapıda.Saatler geçmişti, biz onun ameliyattan çıkmasını bekliyorduk.Çağan Ömer'in yanına oturdu, hepsi beni teselli etmeye çalışıyordu.
"Yenge ben komutanımı az çok tanırım, o çok güçlüdür daha önce de yaralandı.Bunu da sağ salim atlatacak inşaAllah.Hem o seni böyle bitik bir halde görmek istemez.Vallahi bize kızar seni böyle görürse, niye karımın ağlamasına izin verdiniz der.Hem bak geçen gün bize dedi ki, karım için kurşun atar kurşun yerim."dediğinde, gözyaşlarım içerisinde gülümsedim.
"Ha şöyle ya olumlu düşün biraz.Allah'tan ümidini kesme!"
"Teşekkür ederim Çağan.Ben gidip bir abdestimi tazeleyeyim." dedim ağlamam dururken.
"Ben de seninle geleyim abla, tek gitme."
Yüsra da ayaklandığında uzun koridorda yürümeye başladık.Birlikte hastanenin abdesthanesine doğru ilerledik.Bacaklarımın üzerine basamadığım için Yüsra koluma girmişti.Abdest haneye girip başörtümü çıkardım.Yüsra eşyalarımı tutarken hızlıca abdestimi aldım.Bir an önce namaz kılıp Kamer için dua etmek istiyordum.Sanki her an ona bir şey olacakmış gibi hissetmeme engel olamıyordum.
Abdestimi aldıktan sonra hızlıca giyindim.Bu telaşım doktorlardan haber gelirse duyamam diyeydi. Abdesthaneden çıkıp, mescide yürüdük.Ayakkabılarımı ayakkabılığa yerleştirdikten sonra kıbleye dönüp niyet ettim ve namaza durdum.
Kalbim sancılı bir şekilde göğsümü delercesine atıyordu.Namazda olduğum için ağlayamıyordum.Her secdeye gidişimde kalben Rabbime yalvardım.Namaz bittiğinde ellerimi semaya açtım.Namazda taşmaması için çok çaba verdiğim gözyaşlarımı, özgürlüğüne kavuşturdum.
"Allah'ım bu kulun ilk defa bu kadar zor bir imtihanla karşı karşıya. Cahilliğim ya da yanlışım olursa affet Rabbim. Allah'ım onu bana nasip ettiğin gibi yine onu bana bağışla.Rabbim beni yüreğime sığdıramadığım bu acıyla baş başa bırakma.Sana yalvarıyorum Allah'ım, Kamer'imi tez zamanda iyileştir.Tüm çaresizliğimle önünde eğildim, sen ol dersen tüm imkansızlar ümit deryasına dönüşür. Allah'ım sana yalvarırım Kamer sağ salim ameliyattan çıksın, sen onu sağlığına kavuştur.Ben senden ümidimi kesmedim, ellerimi sana açtığımda hiç bedbaht olmadım.İnanıyorum ki sen de beni çaresizlikler ortasında biçare bırakmazsın."
Gözümdeki yaşlar hızla akarken ellerimi yüzüme kapattım.Omuzlarım sarsılırken sırtımı sıvazlayan bir el hissettim, Yüsraydı.Ellerimi onun bana yaptığı gibi beline doladım.
"Şşt ablacığım her şey geçecek ve sen de bu günlere bakıp, biz bunu da atlattık diyeceksin İnşaAllah.Hem Kamer abiye güven onun daha söveceği bir sürü terörist var." dediğinde, gözyaşlarım içinde güldüm.
Evde olduğu zamanlarda, teröristlerle ilgili haber aldığında telefonu kapattıktan sonra bir posta sövüyordu.Bir keresinde söverken bana yakalanmıştı ve aynen şöyle demişti,"Hayatım bu şerefsizler ağzımı bozuyor, ben bozmuyorum." Gülümsedim, ona dair ufacık bir an, bir saniye dahi beni mutlu etmeye yetiyordu.Yüzünde beliren ufak bir tebessüm dahi aklımda belirse yüreğime sancılar doluyordu.
Evet, bir daha görememek, bir daha bi' kahkahasına dahi şahit olamayacak olma ihtimaliydi yüreğimi delip geçen. İkimizin arasında bir sevda vardı fakat bildiğim bir şey daha vardı.İkimizin de kalbinde doğduğumuz andan itibaren ailemiz tarafından ilmek ilmek işlenen bir vatan sevdası vardı.Vatan topraklarımıza olan sevdamız tüm sevdalardan daha ağır basıyordu kalbimizde ve biz vatan topraklarımızın her bir karışı için her türlü zorluğa katlanabilirdik.
Kamer'i çok sevmiştim, özellikle de kalben.Aslında Kamer olması gerektiği yeri biliyormuş gibi beni hiç üzmeden, kalbime sessiz ve sakince yerleşmişti. Onu sevmekten hiç pişman olmadım. Kalbime tüm duyguları işlemesine izin verdim çünkü gerçekten baktığımda evet bu adamdan olur diyebileceğim tek kişiydi ve şimdi soluk benzi ile ameliyathanede tek başına yaşam savaşı veriyordu.
En çok üzüldüğüm şey bu savaşı tek başına vermesiydi.Varlığımı hissetmesini çok isterdim, hissetmeyecek olsa bile elini tutmak isterdim ki belki de hissedecekti.Can çekişen kalbimi sakinleştirmek pek mümkün değildi.Elimdeki Kur'an-I Kerim'le tekrar ameliyathanenin önüne geldim.
Yüsra'da koluma girmiş bana destek oluyordu.Ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerim sürekli dolu olduğu için etrafı bulanık görüyordu.Gözümdeki yaşları silip Kur'an-I Kerim'in kapağını açtım ve okumaya başladım.Güçlü olmalıydım, metanetli olmalıydım. Dakikalar birbirini kovaladı ve endişeler boğazımı sararken ameliyathane kapısının açılma sesi geldi.Hemen ayaklanıp doktorun yanına gittim.
"Durumu nasıl doktor bey?"dedim boğazım düğüm düğümdü.Doktorun bir saniye bile beklemesi beni deli ediyordu.
" Ameliyat başarılı geçti ama durumu hâlâ ağır, hayati risk hâlâ devam ediyor.Yoğun bakıma alacağız hemşire hanım."dediğinde tekrardan ağlamaya başladım.
Kontrolsüzce akıp giden yaşlarıma müdahale etmeyi bıraktım.İçimden Elhamdülillah demeyi ihmal etmedim. Ameliyat neredeyse üç saat sürmüştü.
"Peki onu görebilir miyim?"
Büyük bir umutla sormuştum bu soruyu.
"Daha yeni ameliyattan çıktı, dinlenmesi gerekiyor.Ben size ne zaman girebileceğiniz hakkında bilgi vereceğim.Hemşire hanım hariç sadece bir kişi girebilir, giren de çok kısa bir süre içeride duracak.Yarası enfeksiyon kapmaması gerekiyor."
Yoğun bakım kapısı açıldığında, sedyeyle Kamer'i getirdiklerini gördüm.Koşarak sedyeyi takip ettim, sedyenin kenarını tutarken bir yandan da elini tutuyordum.Elleri buz gibiydi, elindeki soğukluk bana ölümü hatırlattı.Bu soğukluk ölümle burun buruna gelmenin soğukluğuydu.ölüm kelimesinin hissettirdiği his tam anlamıyla yüzüme yansımıştı.
Timdekiler arkamdan geliyordu fakat benim için şu an Kamer'den başkası yoktu burada Gözlerim sadece onu görüyor, onda oyalanıyordu.Sedye yoğun bakım ünitesine girdiğinde kapı bir kez daha yüzüme kapandı.Sedyeden alıp yatağa yatıracaklardı.
Burası benim çalıştığım hastaneydi, bu yüzden rahatlıkla yoğun bakım ünitesine girip çıkabilirdim ki normalde ameliyathane hemşiresiydim.Sabah hastaneye gelmek için evden çıkarken aramışlardı beni.Duyar duymaz Kamer'in arabasıyla hastaneye gelmiştim.Ameliyata ben de girmek istemiştim fakat durumum o kadar kötüydü ki ayakta duramamıştım. Doktorlar bu halde girmeme izin vermemişlerdi ki zaten bu halde ameliyata girip bir panik halimle bir hata yapmak istemezdim.Normalde alışkındım.Bu zamana kadar her vakada soğuk kanlı kalabilmiştim fakat insanın kendi can parçasına zarar gelmesi çok daha başka bir durumdu.Allah bu duyguyu kimsenin başına vermesindi.
Hayatımda hiç bu kadar hızlı arqba sürdüğümü hatırlamıyorum. Allah'tan yollar boştu da kaza yapmamıştım. Kapı açılma sesi geldiğinde,bakışlarım doktoru buldu.
"Hemşire hanım çok kan kaybetti, hayati tehlikesi hâlâ devam ediyor. Uyanması uzun sürer diye düşünüyoruz.Sen kontrollerini yaparsın.Hastayı yormayalım, tekrardan geçmiş olsun."
"Teşekkür ederim hocam, sağ olun."
Doktorlar çıktığında, önlüğümü giyip içeri girdim.İki yatağın ortasında onun yatağı vardı, arada perde olduğu için gözükmüyordu.Ses çıkarmadan yanına ilerleyip baş ucundaki sandalyeye oturdum.Tekrardan elini tutabilmenin mutluluğunu yaşadım. İnsan anlıyordu işte, bir çift göze bakabilmenin bile şükrü yapılması gerekiyordu.Buz kesen elini ellerimle ısıtmaya çalışıyordum.
Bir yandan da sıcak göz yaşlarım eline damlıyordu.Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı, aslında ses çıkarmadan ağlamak için büyük bir savaş veriyordum.Elimle ağzımı kapattım.Sessizce içime içime ağladım, hâlâ korkuyu atlatamamıştım. Kaybetme korkusunu ilk defa yaşıyordum ve vücudum ilk anki gibi titriyordu.
"Allah'ım ben hiç bu kadar korkmadım, hiç böylesini hissetmedim.Hiç bu kadar ölecek gibi olmadım.Daha önce hiç böyle bir gerçeklikle karşı karşıya gelmedim." dedim ağlarken.
Kaç şiddetinde bir korku olduğunu kimse hesaplayamazdı.Bir süre güzel yüzünü seyredaldım.Sık kirpiklerine uyum sağlayan kahve gözlerini şu an göremiyordum.Ellerimi yanaklarına koyup baş parmaklarımı kapalı olan gözlerinde ve sık kirpiklerinden gezdirdim.Sakalları ona çok yakışmıştı, onu fazlasıyla karizmatik göstermişti.Elim keskin yüz hatlarında bir süre gezindi.Onu görememe ihtimalime karşı yüz hatlarını tekrar tekrar inceledim ve en sevdiğim şeyi yaptım.Yaklaştım ve yanağından öptüm. Evet sessiz sessiz ağlamayı sonunda başarmıştım.Son kez elini tuttum.
***
(2 gün sonra)
İki gün olmuştu, koskoca iki gün. Hâlâ uyanamamıştı, açmamıştı kahve gözlerini.Herkes perişan olmuştu, timdekiler dinlenmem için beni eve göndermeye çalışıyorlardı ama gitmeyecektim.Gözüme uyku girmiyordu, sürekli kabuslar görüyordum.İki gündür toplasam dört saat anca uyumuştum.O da kabuslarım sayesinde bölük pörçüktü.
Dün fark etmeden uykudayken ağlamıştım, rüyalarımda sürekli Kamer'in öldüğünü görüyordum. Titreyerek uyanıyordum her seferinde. Uyandığımda Ömer kollarını bana sarmış saçımı okşuyordu. Sanki bir an uyusam ona bir şey olacakmışta fark etmeyecekmişim gibi hissediyordum. Tam üç kurşun yemişti ve birisi çok riskli bir bölgeye gelmişti.O kadar kan kaybetmişti ki vücudu çok yorgundu. Elimi saçlarına götürdüm ve saçlarında gezindirmeye başladım.
"Bu kadar ağladığımı bilsen çok kızardın bana ama bak sümüklü olma sırası bana geçti. Olmadı böyle Kamer Yüzbaşım, dağ gibi adamsın vesselam.Sana böyle hasta yatağında yatmalar yakışmadı.Küçükken sen ağlardın ben senin gözyaşını silerdim,"dedim boğazım düğümlenirken.
"Şimdi ben ağlıyorum, peki ya sen neredesin?" Dediğimde cevap vermeyeceğini biliyordum.Bir süre daha bekleyip ayaklandım ve odanın kapısını açtığımda Kamer'in sesini buldum.
"Gündüzüm."
Hızla kafamı kaldırıp ayağa kalktım. Evet doğruydu bu ses ondan gelmişti, kaç gündür bakıpta bulamadığım kahvelerini gören gözlerim bayram ediyordu şu an.Tekrar gözyaşlarım aktı fakat bu sefer mutluluktan.
"Elhamdülillah çok şükür Allah'ım sana." dediğimde tebessümle bana bakıyordu fakat zorla konuşmuştu az önce.Yorgun gözkapakları da kendini bi hayli belli ediyordu.Ellerimi yanaklarına koyup, gözlerine baktım.
"Ödüm koptu, bir daha göremeyeceğim sandım seni Kamer. Ömrümden ömür gitti.Tam üç gündür uyanmadın."
Çocuk gibi ağlıyordum şu an yüzüne baka baka.
"Ağlama. " dedi ve elini yavaşça kaldırıp yanağındaki elimi tuttu.Daha sonra avucumu dudakları götürdü ve avuç içimi öptü.
Üç gündür uyuyan vücudunun hâlâ uyuşuk olduğunu biliyordum.Tanıdık kokusu burnuma gelmişti, derince bir nefes aldım, yeni hobilerimden birisiydi onun göğsünde soluklanmak fakat şu an canı yanar diye sarılamıyordum.
"Eğer bana bir şey olursa sakın kendini bu kadar hüzne prangalama.Bil ki arkamda güçlü bir eşim olsun istiyorum. " Sesi oldukça yorgundu ve yavaş yavaş konuşuyordu.Yutkunamadım.
"Ben sensiz bir hayatı düşünemem. Sana bakamadığım, elini tutamadığım bir anın hayalini kuramam.Hatrımda sensizliğe yer veremem Kamer yüzbaşım ama bil ki söz konusu vatansa sensiz kalmak başım gözüm üstüne.Yeter ki güzel vatan toprağımıza düşman ayağı değmesin. Ekmeğini yediğimiz bu vatan topraklarımıza canımız feda olsun." Biraz durup devam ettim.
"Ama gözünü hemen toprağa dikme, senin avlaman gereken bir sürü terörist var.Çabuk toparlan yüzbaşım, timin seni bekliyor."
"Doğru diyorsun Gündüzüm ama senin de toparlanman gerek.Mahvetmişsin kendini."yüzüme koyduğu elinin üstüne elimi koydum.
"Çok ağrın var mı?"
"Yok sevgilim," dedi ve soluklandı.
"Şu an ayağa kalkmadığım için az ağrı hissediyorum.Hem seni görünce aklım başımdan gitti, ağrı hissetmek ne mümkün?" dediğinde muzip bir ifadeyle sırıttım.Ne kadar ağrım az dese de konuşurkenki zorlanmasından anlayabiliyordum, ağrısının olduğunu.
"Ağrını kestiysem ne mutlu bana!O zaman ben şimdi annemlerle doktorlara haber vereyim, onlar da meraklanmasın daha fazla." dediğimde tam gidecekken bileğimi tuttu.
"Dur bir bir dakika!"
"Bir şey mi oldu canım?"
"Eğilsene bi."dediğinde dediğini yapıp eğildim.
"Gözlerini kapat."
Tahmin ettiğim şeyi yapacaktı! Gözlerimi kapattım.Ellerini yanaklarıma koyup beni kendine çekti.Önce sağ gözümün sonra da sol gözümün üstüne birer öpücük bıraktı.Daha sonra baş parmaklarını göz kapaklarımın üstünde gezdirdi.Tıpkı benim ona yaptığım gibi.
Kamer Karayel seninle o kadar benziyoruz ki, ruhumuz birbirine önceden aşina.Allah senin ruhunu benim ruhuma şifa kılmış.Bu zamana kadar hissetmediğim tüm güzel duyguları bana sende tattırmış.
Yüzümde gülümsemeyle, yavaşça geri çekildim. "Ağladım diye kızıyorsun ama bak birkaç saniyede dinlendirdin beni, iki gözüm."
"Sen genelde buna şey dersin."dediğinde her zaman söylediğim o cümleyi söyledim.
"Ben buna Kamer Karayel etkisi derim."
Bölüm sonuuuu💖🌻 Nasıl olmuş? Kitap İg hesabımız/ ladyaseliko Geçen bölüm daha çok içime sindi ama... Kamer'in Afitap'a gündüzüm demesi 😍👉🏼👈🏼
|
0% |