

Doğum ve ölüm ikisi de bizim içindi değil mi?Birileri dünyaya veda ederken biriler ilk nefesini alırdı.Bu böyleydi, dünyaya kazık çakamazdık.Zaten herkes dünyada kalmak istemezdi çünkü burası kimileri için bir cehennemdi, burada imtihanlarımız doğduğumuz andan itibaren başlardı fakat etrafımızı güzelleştiren insanlar bu dünyayı çekilir hâle getiriyordu.
Örneğin şu an kollarımın arasında duran bebek!Allah bana dünyamı güzelleştirecek birini daha göndermişti, hatta tüm dünyamı kollarımın arasına sermişti. Şakaklarımdan akan terler, sancıların getirdiği bağırışlar, dayanamamazlığın gözyaşları... tüm bunları bir anda unutturan minik bir yüz vardı.İnanılır gibi değil ama yüzüne bakar bakmaz tüm acılarım dinmişti! Sanırım annelik benim için ilk andan itibaren başlamıştı.
Odaya alınmıştım ve yorgun düşen bedenim uykuya yenik düşmüştü.Uzun soluklu bir uykudan sonra gözlerimi kulağıma gelen seslerle araladım.Herkes bebeğin etrafına toplanmıştı, biri hariç!
Gözlerini benden ayırmadan bana bakan Kamer, gözlerimi araladığımı görünce hızlıca yanıma geldi ve üzerinde serum bağlı olmayan elimi tuttu.
"Gündüzüm,Nasıl hissediyorsun?!Bir yerin ağrıyor mu?!Su ister misin?"
Hızlıca soruları sorarken, ağzımdan birkaç kelime çıkmasını bekliyordu.
Kuruyan boğazım beni zorlarken,"su!" diyebildim sadece.
Apartopar aldığı suyun ağzını açıp bardağa doldurdu ve sırtıma bir yastık daha yerleştirip vücudumu dikleştirdi. Kenara bıraktığı su bardağımı dudaklarıma uzattığında besmele çektim.Bir yudum aldım ve devamını içmeye devam ettim.Suyu içtikten sonra merakla gözüme bakan Kamer'e gülümsedim.
"İyiyim merak etme, çok azıcık dikişlerim ağrıyor sadece."
Herkes bebeğin etrafında bebek hakkında konuşurken Kamer çaktırmadan yüzümü avuçlayıp yanağıma ve alnıma birer öpücük kondurdu.Başımdaki başörtüyü düzeltirken mırıldandı.
"İyi ol, sen hep iyi ol."
Gençlerden tarafa baktığımda üstünde hastane kıyafeti olan Tuna'yı görünce kaşlarım çatıldı.
"Tuna!"dediğimde, benden tarafa döndü.
"Aaa ablam uyanmış lan!"dedi ve bir hışımla Ömer ile Baran'a doğru döndü.
"Ulan haysiyetsiz herifler ablam uyanmış, çabuk ablamla ilgilenin!"dediğinde, güldüm fakat dikişlerim acıyınca susmayı tercih ettim.
"Sana ne oldu Tuna?Onu soruyorum ben?"dedim, üstündeki hastane kıyafetini incelerken.
"Doğum yaptım!"dediğinde, anlamazca bakışlar attım.
Baran, " MaşaAllah abla Aybars'la aynı kiloda Tuna'nın veletler."dediğinde, herkes kahkaha atmıştı.Bense boş boş bakıyordum.
Tuna hâlâ anlamadığımı görünce,
"Yaa benim basurcan ve basursu vardı ya hani!"dediğinde, şaşkınlıkla elimi ağzıma kapattım.
"Basurun mu patladı yine?Ne ara?"dedim, şaşkınlık içindeyken.
Kamer,"Şimdi şöyle ki, arabayla hastaneye yetişirken birtane tümsekten geçiyorduk.Araba fazla zıplayınca Tuna'nın basurlar bom!"dedi, eliyle patlama efekti yaparken.Gülmemek için, dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Tuna, Ömer'in kucağındaydı!"dedim, şaşkınlıkla.
Ömer mağdur bi ifadeyle kafasını salladı.
"Bi' an altına sıçtı diye çok korktum."dediğinde, kendimi tutamayıp güldüm.
"Güldürmeyin beni dikişlerim acıyor!"dedim, kendimi tutmaya çalışarak.
Tuna, " üç kiloyu senin bacağına bırakmadığıma dua et,"dedi, patavatsızca.
Baran, "Oğlum tutamıyorsan söyle Aybars'ın bezlerinden bağlayalım kıçına,"dediğinde, Tuna biraz düşündü.
Evet düşündü!
Tuna ciddiye almış olacak ki şöyle bir cümle kurdu.
"Aybars'ınkiler küçük bez oğlum, daha büyükleri oluyor onların."
"Hee sen ciddisin yani?"
Tuna,"Şaka yapıyor gibi bir halim mi var?"dedi, çatık kaşlar altında.Et zehirlenmesinin etkisi hâlâ geçmemişti belli ki.
Kamer,"Bence de tak sen çünkü bu gidişle köy meydanına boncuk boncuk bırakan ineklere döneceksin."
Herkes gülerken kapı tıktıklanmıştı ve "gel" diye seslendiğimde içeriye bir hemşire girmişti.Bağladıkları serumu kontrol ettikten sonra bana döndü.
"Annenin bebeği emzirmesi gerekiyor, herkesi dışarı alabilir miyiz?Babası kalabilir sadece."dediğinde, herkes teker teker dışarı çıktı.
Kapı kapandığında hemşire bebeğimi kollarımın arasına bıraktı ve memeyi bebeğin ağzına yerleştirmemde bana yardım etti.Memeyi kaptığı gibi emmeye başlayan bebeğime güldüm.
Hemşire izin isteyip dışarı çıktığında odada sadece üç kişiydik.Tuna'nın basurları yüzünden çocuğumla ilgilenememiştim!Özür dilerim anneciğim...
Kamer tek kolunu benim omzuma atıp, başıma bir öpücük kondurdu.
"Çok güzel anne oldun, en güzel anne sen oldun birtanem..."
Kafamı yukarı kaldırdığımda parıldayan bir çift gözle izliyordu beni ve oğlunu.Elini Aybars'ın minik yüzünde gezdirirken kırılmasından korktuğu bir şeye dokunur gibiydi.
"Kime benziyor sence?"dediğinde, memeyi emerken dünya umrunda olmayan oğluma baktım.
"Burnu sana benziyor hatta seninki gibi kaydırak gibi burnu var,"dedim ve incelemeye devam ettim.Odaya giren ışık babasına benzeyen göz rengini daha da belli ediyordu.
"Göz rengi de sana benziyor, çok açık bir kahverengi.Çok güzel!"dediğimde, benden tarafa eğildi ve gamzemin üzerine uzun bir öpücük bıraktı ve konuştu.
"Henüz görmedin ama yanağında sana benzeyen bir gamzesi var güzelim.Göz şekli sana benziyor, badem gözlü.Dudakları da senin gibi dolgun.Kaşları henüz fazla yok ama olsun.Varsın çocuklarımın hepsi sana benzesin sevgilim,"dediğinde, güldüm ve eğilmesi için elimle gel işareti yaptım.
Tam yanağına eğilmiş öpecektim ki kucağımdaki minik şey ağlamaya başladı.Kamer homurdanarak yaygara koparan oğluna bakıyordu.Az önce memeyi ağzından atmıştı.Yeterliydi, zaten sık sık emziriyordum.
Kucağımda yatar pozisyonda olan oğlumu başını destekleyerek kucakladım ve başını omzuma yatırdım.Hafifçe sırtını patpatlayarak sakinleştirdim.Kafamı boynuna dayayıp kokusunu içime çektim.Bu koku bambaşkaydı, eşi benzeri yoktu ve en güzeli de bu koku artık benimleydi.
Ağlaması durunca tutup kendime çevirdim, üç kilo beş yüz gram doğmuştu.Topaç gibi bebeydi maşaAllah.Tombiş yanaklarını ve burnunu öperken Kamerden tarafa döndüm.Çaktırmadan bizi videoya almıştı, gülerek oğlumu kameraya çevirdim ve konuştum.
"Minik bebeğim muhtemelen bu videoyu izlediğinde çok büyümüş olacaksın, iyi ki doğdun miniğim.Anneciğin seni çoook seviyor."
"Beni?"diyen Kamer'e ve tuttuğu kameraya gülerek konuştum.
"Üzgünüm oğlum seni çok seviyorum ama babana aşığım,"dediğimde, sırıtarak bakan Kamer'e 'sen akıllanmazsın' bakışları atıyordum.
"Almak ister misin?"diyerek, bebeği Kamer'e uzattığımda tedirginliğini açıkça dile getirdi.
"Afitap, bir yerine bir şey olmaz değil mi?Korkuyorum yanlışlıkla bir yerini acıtırım diye," bu haline gülümsedim.
"Hiç bir şey olmaz.Sen kamerayı şuraya bırak, ben de sizi çekeyim."
Kamerayı bırakıp bana doğru eğildi, kucağını açtığında Aybars'ı kollarının arasına bıraktım.Kucağındaki bebeği pışpışlarken gözleri dolu doluydu. Kamerayı kaldırarak videoyu devam ettirdim.
"Evet Kamer bey hislerinizi dile getirir misiniz lütfen?Dolu gözlerinizin sebebi şu minik oğlan çocuğu mu?"dediğimde, gözlerine inat gülümsedi.
"Öncelikle baba olmak çok güzel bir hismiş.Her şeyden önce yavrumun annesi güzel kadınım Afitap'tan bir oğlumun olması çok daha güzel bir his.İkinize de aynı anda sarılabilmek dünyanın tüm güzelliklerini kollarımın arasına vermişler gibi hissettiriyor,"eğildi ve bebeği yavaşça öptü.
"Hee bir de çok güzel kokuyorsun oğlum.Ayrıca Fenerbahçeli zıbın takımın da sana çok yakıştı, unutma ki Türk'ün kalbi Fenerbahçe ile atar,"dediğinde, her yerde konuşturduğu fanatikliğine güldüm.
Tam videoyu kapatacakken kapı tıklatılmıştı, üzerim düzgündü ama tekrar başörtümü düzeltip içeri girmesini söyledim.Büyümüş karnı vücudunun geri kalanından önce görünen Zeynep elinde yiyeceklerle içeri gelmişti.
"Ay biz yemek alana kadar uyanmışsın sen.Yaa ilk ben sarılcaktım!Benden önce sarılmışsın abi!"dedi, Kamer'e tirip atarcasına.
"Sarıldığımı nereden biliyorsun Zeynep?"
"Hıh! Sarılmışsındır sen,"dedi, kollarını birbirine bağlarken.Büyük karnı ve hamile tiripleri onu daha da şirin hale getiriyordu.
"Evet sarıldım tabii ki!Doğru bildin, ağla!"dedi, kötü adam kahkahası atarken, gerçekten gözleri dolmuş hatta taşan Zeynep'e sarılmak istiyordum fakat kalkamıyordum.
Kamer, "Abicim saçmalama ağla diye söylemedim,"dedi ve iki adımda Zeynep'in yanına vardı ve hemen kollarını Zeynep'e sardı.Gülümsedim, bu anlar da şu an kameraya yansıyordu. Kamer Zeynep'i Kameraya çevirdi ve konuştu.
"Bak oğlum bu da teyzen, aynı zamanda benim süt kardeşim.He bir de annenin en yakın arkadaşı.Anneni benden kıskanıyor, neymiş Afitap ilk önce onun Afitap'ı imiş.Bal gibi de annen benim!"
Zeynep dirseğini Kamerin koluna geçirip kameraya doğru konuştu.
"Öncelikle teyzoşun seni çoook bekledi miniğim, hatta bak beklerken içinde sana bir kardeş bile büyüttü!Bekar çılgın teyze hayalim Çağan eniştenden dolayı gerçekleşmedi ama olsun.Bana da en şirin teyze olma görevi düştü.Anneni ve seni çok seviyorum.Hee bir de baban çok konuşmasın."dedi ve alaylı bir gülüş sergiledi!
Videoyu sonlandırdıktan sonra Zeynep Aybars'la ilgilenirken ben yemeğimi yiyordum.Ben yemeğimi bitirdiğimde Çağan ve timin geri kalanı da ziyarete gelmişlerdi.Kamer timden en yakın arkadaşı Kurtuluş'la konuşurken kapıdan içeri Ömer ve diğer çocuklar girdi, bu defa kızlar da gelmişti.
Kızlar sırayla bana sarılmışlardı.Yüsra elimi tutup gülümsedi.
"Hayırlı olsun Afitap abla, Allah vatana millete hayırlı evlat eylesin Aybars'ı,"dedi ve gülümseyerek kucağımdaki bebeğe baktı.
"Kucağına almak ister misin?"dediğimde, kollarını uzattı.
Kucağındaki bebeğe gülümserken Gülçiçek'ten tarafa döndü, " Resmimizi çekebilir misin Gülçiçek ablası?"
Bu görüntüyü büyülenmiş gözleriyle izleyen Ömer'in Yüsra'nın anne halini hayal ettiğine yemin edebilirdim.
Ömer iki adımda Yüsra'ya çaktırmadan fotoğraf kadrajına girdi.Arkasında birinin olduğunu hisseden Yüsra şaşkınlıkla arkasını döndü.Gördüğü yüzle yüzüne bir gülümseme oturdu, aşk filmi izliyor gibiydim.Umarım araları düzelirdi ve mutlu bir evlilikleri olurdu.
Gülçiçek ,"Ay benimle de çekin bebişi."dedi ve dikkatlice kucağına aldı.
Çok güzel bir kızdı Gülçiçek fakat şu ara Baran'dan dolayı biraz üzgündü.Yine de bugün biraz daha yüzü gülüyordu. Baran bakışlarını çekmeye çalışsa da tekrardan gözleri Gülçiçek'e değiyordu.
"Çok tatlı abla MaşaAllah," dediğinde, gülümsedim.
"Allah hepinize böyle tatlı evlatlar nasip etsin."dedim ve bebeğimi kucağıma aldım.
Ömer yüksek bir sesle,
"Amiiiin, değil mi yüsra?"dediğinde, herkes Yüsra'ya bakıyordu.
Yanakları al al olan Yüsra şaşkınlık ve utanç içinde Ömer'e bakarken anca konuşabilmişti.
"Hııı evet, yani şey Amin demek istemiştim."
Sırıtarak konuştum, "Evet, o zaman ne yapıyoruz.Aramızdaki sorunları çözüyoruz!Çözmezsek ne olur?"dedim ve hepsinin gözlerine baktım.
"Ne olur?"diyen, Tuna'ya baktım.
"Tunacım senin aşksal problemlerin yok ablacım, sen kıçındaki sorunları çözsen yeterli şimdilik," dedim ve devam ettim.
"Çözmezsek yarın öbür gün pişman oluruz ve istediğimiz kişiye çok geç kalmış oluruz.Elimizi çabuk tutalım.Hem sorunlarınızı çözmezseniz evlenemezsiniz sonra da benim tatlı oğluşum gibi oğlunuz olamaz!"
Mesajı alan çoktan almıştı zaten!Hatta kaçıyordu bile!
"Eee şey vakit çok geç oldu, ben yavaştan kaçsam olur mu?"dedi, Gülçiçek.
"İyi, git bakalım ama çokta kaçmamak lazım,"dedim, göz kırparken.
Kafasını sallayıp herkese el salladıktan sonra çıktı.
Baran, "Bu saatte tek gitmesin, ben de onunla gideyim,"dediğinde, gülümsedim. İşte erillik, işte cesaret!
"Ha şöyle ya! İşte istediğim tepkiler.Hadi ablasının kuzusu git bi' koşu bırakıver,"dediğimde, koşarak çıktı.
"Eee abla doğum nasıl geçti."
Tuna Bahar'a dönerek," Ay hiç beklemediğin bi anda oluyor biliyor musun kuzuuum,"dedi, yeni evli kadınlar gibi.
"Evet hayatım seninki hiç beklemediğimiz bi anda oldu,"dedi Bahar, gülerek.
Tuna," Yalnız ben bir yerden bok kokusu alıyorum ama nereden?"dedi, Ömer'e bakarken.
Yüsra, "Altındaki bezi kontrol et Tuna," dediğinde, herkes gülmüştü.
Tuna dayanamayarak sitem etti,
"Bare sen yapma be Yüsra!"
Ömer, "Tuna senin altına sıçma ihtimalin, Aybars'ın altına sıçma ihtimalinden daha yüksek şu an!"dediğinde, kahkaha attım.
Tuna,"Bu bir lüks oğlum!Bak yirmi beş yaşında beze yapma lüksüne sahibim. Sen yapabiliyor musun?Hayır!Neden yapamıyorum diye bir sor kendine!"
"Neden yapamıyorum Tunacım?"dedi Ömer, dalgaya alarak!
"Çünkü basurun yok!"
Bu arada altına yapan muhtemelen Aybarstı.Hemen önüme yatırıp bezin kenarından baktım.Evet, doğru tahmin etmiştim.
"Arkadaşlar oğlum yapmış!Ben bi altını değiştireyim.Ömer sen de bana bez ve ıslak mendil ver."
"Abla sen alt değiştirmeyi biliyor musun?"dediğinde, çatık kaşlarımla ona baktım.
"Yaptıklarını az temizlemedim Ömer!Annem seni tuvalete alıştıracağı zaman sen de köydeki inekler gibi her yere bırakıyordun,"dediğimde, kıkırdayarak gülen Tuna'nın ensesine bir şaplak attı.
"Gülme lan!"
"Niye lan?Sen bana gülerken iyiydi!"
Espiri onun üzerinden dönerken pekte haz almayan Ömer ıslak mendili uzattı.Bezi açtığımda Tuna yüzünü buruşturdu.
Tuna,"Ayyy şaka gibi!Bebek üç kilo, boklar altı kilo!"dediğinde, herkes hep bir ağızdan sitem etti.
"Tuna!"
Asla uslanmayacak olan Tuna'ya kınayıcı bakışlar atıp oğlumla ilgilenmeye devam ettim.Bezimizin kusuruna bakmayın kızlar!
***
Gülçiçek'in ağzından
Hastaneden çıkarken kolumda hissettiğim elle arkama döndüm, Baran'dı.Sıkıntılı bir nefes verdim.
"Ne oldu Baran?"
"Biraz konuşabilir miyiz?Daha sonra ben bırakırım seni eve,"dediğinde, kolumu çektim.
"Bırakma! Ben kendim gidebilirim,"dedim ve yürümeye devam ettim.
"Olmaz, bu saatte tek göndermem seni!"
Hastanenin bahçesindeyken bir hışımla ona doğru döndüm.
"Ne oldu bir anda?Eve kadar bırakmalar falan?Daha düne kadar sinirimi senden çıkardığımı düşünüyordun,"derken tek kaşım havaya kalkmıştı bile.
"Haklısın Gülçiçek, özür dilerim.Sinirini çıkaracaksan da benden çıkar hakediyorum ama artık aramızdaki şu problemi çözelim istiyorum."
"Hadi ya!Şimdi mi aklına geldi aramızda bir problem olduğu? Oysa ki ben iştahsız bir şekilde, günü bir lokmayla kapatırken senin keyfin gayet yerindeydi."
"Keyfim yerinde falan değildi Gülçiçek!Beni bir kere dinlesen anlayacaksın."
"Öyle mi?Anlat o zaman dinliyorum bahanelerini!"dediğimde, gözlerime baktı.
"Seninle aynı hastanede yanyana çalışıyoruz, yüzyüze bakıyoruz Gülçiçek.O yüzden seni hiç kırmak ya da üzmek istemedim.Hislerimden emin olamadım, ya sana olan hislerim bir hoşlantı değil de bir anlık bir hevesse?diye gecelerce düşündüm çünkü bu bir heves olsaydı ve ben bu hevese göre hareket etmiş olsaydım yarın bir gün bu heves bittiğinde, kalbinde acıyla geride kalan sen olacaktın.Benim sana bunu yapmaya hakkım yoktu Gülçiçek, duygularımı kavrayamadan sana bir şey söyleyemezdim.Kimse kızını oğlanın biri gelsin de üzsün diye doğurmuyor ama merak etme sayende öyle de güzel anladım ki duygularımı."
Gözleri dolduğunda tekrar konuştu.
"Günboyu asık ve üzgün yüzün ne zaman gözümü kapatsam önüme geliyor, uykuya dalamaz oldum.O güzel yüzünü mutsuz görmek kalbime sancılar yüklüyor ve sensiz bir gelecek istemiyorum çiçeğim.Sana geç kalmak istemiyorum.Seni seviyorum Gülçiçek," dedi ve elimi kalbinin üzerine koydu.Çok hızlı atıyordu, elimin altında harlı bir yangın vardı sanki.
Ağzımdan çıkan tek cümle,
"Ben de seni seviyorum,"olmuştu.
.
.
.
.
selammm💖
öncelikle bölüm çok geç geldiği için özür dilerim, kolum kırıldığı ve alçım yeni çıktığı için yeni yazabildim.Zaten öncesinde de geçmem gereken çok önemli bir sınav vardı, daha hızlı bölüm atmaya çalışacağım.Tekrardan özür dilerim sizi çok beklettiğim için💖
Hee birde telefonumun notlar kısmına bölümü düzenli şekilde yazıyorum ama buraya kopyala yapıştır yapınca burada bozuluyor.Nedenini bilen var mı?Bu durum beni çok uğraştırıyor.Herhangi düzensiz bir yeri varsa affola.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 21.53k Okunma |
2.23k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |