Yeni Üyelik
18.
Bölüm

Mülahazalar

@ladyasel

Uzun süre sonra bir bölüm bize iyi gelecek, yaralarımızı saracak.Bölüme geçelim :)

 

"Gelin olmuş gidiyorsuuuğğğn bana veda ediyorsuuuun."

 

Eline kumandayı alıp şovunu yapmayı asla ihmal etmeyen Ömer'in sesiyle birlikte başörtümü bağlıyordum.

 

"Ömer tamam yeter sabahtan beri papağan gibi ötüyorsun."dedim, sahte bir kızgınlıkla.

 

"Ama Afitapcım dalılılım ama yani."

 

Kaşlarımı çatarak, "Ne lılım?Ne lılım?" dedim, anlamayarak.

 

"Darılırım diyorum abla." dedi, gözlerini devirerek.

 

"Şu karşı komşunun oğlu darılırım diyeceğine dalılılım diyor." dedi, gülerek.

 

"Sen de bu veledi bayağı bir sevdin, var mı bir sebebi?"

 

Tamam çocukları severdi ama burada fazladan bir ilgi de vardı çünkü evimizde her gün o veledin adının geçmesi boşuna olamazdı.

 

Ömer, "Hiçbir şey yok sadece tatlı bir çocuk." dedi ama ben pek inanmamıştım çünkü Ömer bizim eve gelen misafir çocuklarını bile korkutup annelerinin yanına kaçmalarına sebep oluyordu.

 

Bir keresinde bir tane çocuğa,

"Sana sinek ilacı sıkayım mı?" demişti.

 

Çocukta, "Ben sinek değilim ki!" deyip, koşarak annesine şikayet etmeye gitmişti.Her çocukta bir travma bırakıyordu, böyle de bir insandı işte.

 

"İyi, ben hazırım çıkalım." dedim, heyecanla.Bugün Kamer ile buluşacaktık ve evlilik ile ilgili konuşacaklarımız vardı.

 

"Dur abla saçıma fön çekiyorum."dediğinde, kaşlarımı çattım.

 

"On saat bana burada şarkı söyleyeceğine saçına fön çekseydin.Hem zaten senin saçların fönsüzken de fönlü gibi.Ayrıca bir yere gideceğimiz gün sana etli ve acılı yemek yemeyi yasaklıyorum.Ben üstümü giyindim, namaz kıldım.Sen hâlâ tuvaletteydin"

 

Ömer,"Öyle deme abla, ya yolda yürürken hayatımın aşkıyla karşılaşırsam.Ayrıca lütfen dışarda ne kadar tuvalette kaldığımdan bahsetme.Kimsenin mabadımın klozetle olan arkadaşlığını bilmesine gerek yok." dedi, tarakla saçını düzeltirken.

 

"Ömer senden sonra lavobaya gidemiyorum zaten, lütfen gitmeden önce bana haber ver ilk ben gideyim."

 

"Ayıp ama konuştuğumuz konuya bak."

 

kahkahalarım arasında konuşmaya devam ettim.

 

"Hayır bir de parfüm sıkman yok mu, bahar yeli esintili dışkı kokusu."

 

Kahkahamı durduramazken tekrar konuştum.

 

"Küçükken annem seni tuvalete alıştırırken çiçek saksısına yaptığın zaman tahmin etmeliydim böyle olacağını."dedim, gülmeye devam ederken.

 

" Abla ben sana güvenemiyorum, ya bu bilgileri hayatımın aşkıyla karşılaştığım gün ötersen aşık olmak istese bile vazgeçer."

 

Heyecanla yüzüne baktım.

 

" bana bak yoksa senin sevdiğin biri mi var?"

 

"Abla ne alaka, bir şaka da yaptırmıyorsun."

 

"Ömer seni aşıkken düşünemiyorum.Zaten beynini kullanmayı bilmiyorsun bir de aşık olursan yandı gülüm keten helva!"dedim, aynada kombinini incelerken.

 

"Sus sus seni de biliyoruz Kamer abinin görevden dönme zamanını sormam için beni zorla annemlerin yanına gönderdiğini."dedi göz kırparak.Elimdeki yastığı alıp tam ona fırlatacakken.

 

" Abla dur saçımı yeni yaptım zaten sakın bozma."dediğinde, sinsice gülümsedim.

 

" Boşver Ömer zaten zaten şaka yapmıştın.Hayatının aşkı çıkacak değil ya önüne."dedim ve fırlattığım gibi yastığı Havada kapması bir oldu.

 

"Abla dur şu an savaş ilan edemeyiz, eniştem seni bekliyor."dediğinde, ufak bir aydınlanma yaşadım.

Doğru ya onun evi kafeye daha yakındı bizden daha erken giderdi.

 

"Doğru ya." dedim, kafamı sallayarak.

 

"Ömer arada beynini kullanıyorsun he aferin, keşke vizelerde de beynini böyle kullansan fena olmaz hani."

 

Ömer boş boş bakıp,

"İlla bir laf Atacan bana değil mi?Yav yürü ya daha üç yüz, dört yüz metre yol gidecez yayan."dediğinde, oyalanmadan kapıyı açıp ayakkabılarımı giymeye başladım.

 

O sırada karşı dairenin kapısı açıldı ve evet işte o küçük velet.Yanında sarı,küt saçlı ve mavi gözlü bir kız vardı.Tam bir sarı civciv.Ömer'in yaşlarındaydı muhtemelen.Ayakkabımın bağcığını bağlar bağlamaz eğildiğim yerden kalktım.

 

Bir de ne göreyim!Az önce bana yürü daha çok yolumuz var diyen Ömer alık alık etrafa bakıyor ve heyecandan arada gözleri sarı civcive kayıyordu.Gizliden gizliye kıza gülümsüyordu, anlamıyorduk sanki! İşte şimdi tam olarak anlamıştım...neyi anladın diyeceksiniz.Bu veledi neden bu kadar çok sevdiğini anlıyordum.

 

Küçük çocuk,"Teyze hadi ayakkabılarımı giydir."dediğinde,şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.Bu kadar erken yaşta teyze olduğuna göre ablası ondan bayağı bir büyüktü ya da erken evlenmiştir.

 

Yalandan öksürüp Ömer'in süslü sevda hayallerinden uyanmasına yardımcı oldu.Ben merdivenden inerken o da beni takip ediyordu.Sokaktan aşağı inerken Ömer'e doğru bakıp pis pis gülümsedim.Şu an tam olarak soğuk terler döküyordu.İçimden bir ses,"Erzurumda sıcak ter dökecek değil ya."dediğinde, içten içe espri kalitemin Ömer'in yanında dura dura düştüğünü farkettim.

 

Düz bir ifadeyle asla benden yana bakmıyordu.Suratına pis pis gülümsemeye devam ettim.Göz ucuyla beni kontrol etmeyi ihmal etmiyordu.Gözlerimiz kesiştiğinde kendimi tutamadım.

 

"Ben mi sorayım sen mi söylersin?"dedim,içime sığmayan bir merakla.

 

"Kurban olduğum mevlam sana öyle bir algı açıklığı vermiş ki."dedi, şaşkınca gözlerini açarken.

 

"Onu seviyor musun?"

 

"Tam olarak bilmiyorum, yani sanırım hoşlanıyorum."dedi, biraz çekingen bir tavırla.

 

"Vay be Ömer, senin de birinden hoşlandığın günleri görecektik."

 

"değil mi abla ya!Daha çocukken beni çamaşır makinasının içine sokmaya çalışıyordun, ne ara bu günlere geldik." dediğinde, gülmemi engelleyemedim.Sadece bir oyundu Ömer, sadece oyun.

 

Bahsettiğimiz kafeye yürüyerek gelmiştik, eve yakındı.Cam kenarı bir masada oturmayı seçmiş bir adet Kamer vardı kafenin sol tarafında.

 

Ömer" Ben iki arka masanızdayım."dediğinde,ona başımı salladım ve masaya yürümeye devam ettim.Uzaktan geldiğimi gören Kamer ayağa kalktı ve ben yaklaşınca sandalyemi çekti.

 

" Buyrun hanımefendi hoşgeldiniz."dediğinde, gülmeden edemedim.Ben oturduktan sonra o da benim karşıma oturdu.

 

"Hoşbuldum beyefendi, keyfiniz de pek yerinde sebebi nedir?"

 

"Sebebi karşımda oturan kişi, tabiri caizse saadet-i seniyyem olur kendileri." dediğinde, küçük bir öksürük çıktı ağzımdan.Masada duran açılmamış suyu açıp bana uzattı.Bir yudum içip kapattım.

 

"Ne yersin?" dedi, açık kahve gözlerini merakla bana döndürerek.

 

Menüye göz gezdirdim.

 

"profiterol yemek istiyorum."dedim, yüzüm gülerken çünkü en sevdiğim tatlıydı.

 

"Tamam o zaman ben de ondan alayım." dedikten sonra ikimize de sipariş verdi.

 

"Afitap ya sen konuya gir ya da ben."

 

"Ee sen başla madem Kamer bey evlilikten beklentiniz nedir?"

 

"Evlilikten beklentim seni beklediğim gibi olsun isterim.Senin gibi hayırla ve bereketle gelsin.Gelsin ve bana birçok şey katsın."

 

"Ne gibi şeyler mesela?"

 

"Bereket katsın isterdim, yani bereketli bir evlilik olsun.Bu da ancak dinimizi dosdoğru yaşadığımız ve vatana millete hayırlı insanlar olup, vatana millete hayırlı evlatlar yetiştirdiğimiz bir evlilikte olur.Ben önceden de beş vakit namaz kılan bir insandım ama diğer hususlarda bazı şeylerin günah olduğunu bilsem de belirli bir farkındalığa varamamıştım.Ne zaman ki sen hassasiyetlerine dikkat eder oldun, ben o zaman kendimi sorguladım ve hala çabalıyorum. İstiyorum ki evlatlarımız bu hassasiyetlerin içine doğsun.İslami farkındalıkları olsun. "

 

Konuşması bittiğinde yüzüme kocaman bir gülümseme oturttum.

 

"Böyle düşünmen beni fazlasıyla mutlu etti çünkü ben de böyle bir evlilik istiyorum."

Tam konuşmamıza devam edecekken tatlılarımız geldi.Garson gittikten sonra devam ettim.

 

"Mesela evimizde hergün bir saat ilim saati yapalım isterim.İslami ilimler hergün konuşulsun isterim.Ahir zamandayız ve fitne fazlasıyla yayıldı.Kur'an tefsiriyle alakalı zerre bilgisi olmayan, arapça bilmeyen insanlar Müslüman gençleri dinsiz yapmanın peşindeler.Bu yüzden istiyorum ki Allah nasip ederse de bir çocuğum olursa İslam dinini iyi bilsin ve tebliğ görevini yerine getirsin. Tabii bunun için ilk önce kendimi ilmi yönden geliştirmem gerekli.Yani bir yandan evim bir İslam medresesi olsun isterim."dedim ve sustum.

 

Kamer,"Fikirlerimiz uyuşuyor, buraya gelirken de zaten uyuşacağını tahmin ediyordum."dedi, tatlısından bir çatal alırken.

 

"Bir de benim aklıma şey geldi, hani ben sizin evi basmıştım falan, Aylin ortalığı karıştırmıştı.Annemler bizi ergenler gibi hesaba çekmişti. O zaman biz birbirimizi sevmiyoruz demiştik.Şimdi söylediğimizde bir problem çıkarmazlar umarım."dedim, içimdeki sıkıntılı hisle.

 

Bir yudum su içtikten sonra,

"Sorun çıkarmazlar çünkü onların kızdığı şeyler islami hassasiyetlere dikkat edilmemesi.Emin ol, o zaman da evlenmek isteseydik bizi destekleyeceklerdi.Hem sen içini ferah tut, bi sıkıntı olursa ben hallederim.Böyle şeyleri düşünüp sıkma canını."

 

Bir süre sustuktan sonra muzip bir gülümsemeyle tekrar konuştu.

"Korkma güzelim evlenmemize izin vermezlerse kaçırırım seni."

 

Göz kırmayı da ihmal etmemişti!

 

"Hahahaa ne kadar komik, hem aklıma kötü ihtimaller getirme benim.İzin verirler bence."dedim, ona soru sorarcasına.

 

"İzin verirler niye vermesinler?Sıkma canını bunun için.Aklına kötü ihtimaller getirip huzursuz etme kendini sakın."

 

Önümdeki tatlının üçüncü kaşığını yediğim sırada,

"Afitap seninle önemli bir şey daha konuşacağım."dedi,yüz ifadesi ciddileşmişti.

 

" Tamam seni dinliyorum."dedim, sesimdeki gergin tınıyla.

 

"Bu konuşmayı ölümle burun buruna her asker yapar.Mesleğim gereği uzun süreli görevlere gideceğim, belki 1 ay ya da 2 ay belki de daha fazla.Ya da belki bir haftalığına gidip aylarca dönmeyeceğim.Hatta belki hiç dönemeyeceğim, şehit olacağım.Sen bunları kaldırabilir misin?Bir nevi hayatın diken üstünde olacak.Buna dayanabilir misin?"

 

Manidar bir gülümsemeyle cevap verdim,"Emin ol beklemekte sevdaya dahil Kamer Yüzbaşım. Eğer evlenemiyor olsaydık, ben yine senin görevden dönmeni beklerdim çünkü senden başka seveceğim bir adam yok.Ayrıca bu ilk görevden dönmeni bekleyişim değil daha önce de beklemiştim sanırım 2 ya da 3 aydı.Bir haftalığına gittiğin her görevde dönmeni bekledim.Her gün haberin bile yokken günleri saydım.Tabii bir güvercin sana haber uçurtmayı ihmal etmemiş."

 

Kaşlarını çatarak, " Ne güvercini?"dedi.

 

"Kim olacak?Ömer güvercini."

 

"Hee sen bizim işbirliğimizi diyorsun ama başka türlü nasıl bana karşı hislerin olup olmadığını anlayabilirdim ki?"

 

"evet haklısın." dedim, gülümseyerek ve devam ettim, "iyiki ekmeklerimi çalmışsın Kamer Yüzbaşı."

 

Geniş bir gülümsemeyle baktı.

 

"Zamanı geriye sarabilseydim kendimi ispatlamaya çalışmazdım çünkü bir suçlamanın, böyle bir güzelliğe sebep olacağını bilmiyordum.Eğer beni suçlamasaydın birbirimizin küçüklük anılarında birer çocuktan ibaret olarak kalacaktık.En kötüsü de senin aklında sümüklüden ibaret olarak kalacaktım."dedi, kolpadan üzgün bir ifadeyle.

 

"Korkma korkma ben senin hasta hallerine alışkınım,yabancılamam yani.Hem artık hasta olunca ben bakacağım sana, yani daha çok sümüklü diyeceğim sana alış şimdiden."

 

"Afitap,"

 

Adımla seslenince ciddi bir şey söyleyeceğini düşünmüştüm.

 

"efendim."

 

"Sana sarılmamak için kendimi tutuyorum."

 

Bakışlarım yavaşça tatlıma inerken utançtan sıcak basan yanaklarımı görmezden geldim.Hayatında bir kere bile romantiklik görmemiş ruhuma. biraz utangaçlığı çok görmeyiniz!

 

Gizleyemediğim utangaçlığımı farketmiş olacak ki tekrar konuşmaya başladı.

"Ohoo sen her iltifatta bu hale geleceksen evlendiğimizde domates gibi gezersin her yerde."dedi, alaylı bir şekilde gülerken.

 

Hemen savunma modumu açıp konuştum.

 

"Ne varmış halimde be?" dedim, kaşlarımı çatarak.

 

"Tamam tamam sinirlenme sustum." dedi, gülerken ve aniden ciddileşip, "Senin için uygun mu bilmiyorum ama ailelerle en kısa zamanda görüşelim istiyorum.Yani bu evlilik işini uzatmayalım."dedi, tüm ciddiyetiyle gözleri masayı tararken.

 

" Bencede çünkü bu süreci uzatmak için bir sebep yok.Aksine kısaltmak için sebeplerimiz var sen bir askersin ben de hemşireyim işlerimizin aksamaması gerek.Hem ne kadar uzarsa o kadar aleyhimize.Harama bulaşmadan şu süreci atlatmak zor o yüzden kısa sürede bu süreç bitsin."dediğimde, gülümsemesi bir sırıtış döndü.Gülüşüne kayan gözlerimi hızla masadaki çiçeğe geri çevirdim.

 

" Afitap şu fikirlerimizin uyumuna bayılıyorum."dediğinde, gülme sırası bendeydi.Biz bu evliliğe kanalize olmuşuz aslanım ne sandın!

 

"Eee o zaman konuşacaklarımız bitti sanırım kalkalım mı?"diye sorduğumda ıslakmendille eline bulaşan çikolatayı siliyordu.

 

" Dur ya daha ilerideki çocuklarımıza ne isim koyacağımız konuşmadık."dediğinde, şaşkınlıkla gözlerimi açtım.

 

" Ne? "dedim, ağzım açık şekilde kaldığımda.Evlilik görüşmesinde ilerideki çocuklarımızın ismini konuşmamız gerektiğini bilmiyordum.

 

"Şaka."dedi, bakışları masadaki peçete kutusu ile açık kalan ağzım arasında gidip geliyordu.Anlaşılan gözlerini nereye sabitleyeceğini bilememişti.

 

En sonunda dayanamayarak, "Şaka."dedi ve tekrardan konuşmaya devam etti.

 

"Afitap ağzını kapatmayı unuttun."dedi, gülerken.

 

"Gülmesene be." dedim, çantamın tutma yerinden tutup ucunu onun koluna sallayarak vurdum.Sonuçta temas etmeden de vurmanın yolunu bulmuştum değil mi?

 

"Aaa ama sen evlenince de böyle şiddete eğilimli mi olacaksın?Biz bu evlilik işini bir daha düşünsek mi?" dedi, beni sinir etmek için yaptığı belliydi.

 

"Ben gidiyorum sen düşünmeye devam et o zaman." dedim ve masadan kalktığım sırada o da kalktı.

 

"Bekle, hesabı ödeyip geliyorum."dedikten sonra kasaya ilerledi.

 

Masadan telefonumu ve çantamı alıp onu bekledim.O bana doğru gelirken çantamı koluma takıyordum.İkindi namazını kılmam lazımdı.Acilen camiye gitmemiz gerekliydi.

 

Kamer,"ikindi namazı eve yetişmez, camiye gitmemiz gerekli."dediğinde, aynı dertle dertlenmemize bir kez daha sevindim.

 

"Evet ben de onu düşünüyordum,karşı sokağın aşağısında bir cami vardı oraya gidelim."dedim,gözlerim bize doğru gelen Ömer'e kayarken.Ömer evden çıkmadan önce abdestini almıştı.

 

"Ooo gençler pek değerli mülahazalarınızı birbirinizle paylaştığınıza göre artık gidebiliriz değil mi?"

 

"Camiye gideceğiz namaza yetişmemiz lazım." dediğimde, hızlı adımlarla yola koyulduk.

 

Camiye ulaştığımızda ben hanımlar tarafına ilerlerken onlar erkekler tarafına hızlı adımlarla ilerledi.Nihayet niyet edip namaza durdum ve alnımı asıl huzurla buluşturdum.İçimde sanki bulutların üstünde uçuyormuşum gibi hissettiren o his vardı.İmkansız dediğim her şeyin olabileceğini gösteren Rabbime şükür ettim.Sünnetten sonra farzı kılarak namazımı tamamladım.Ellerimi açıp tüm samimiyetimle dua ettim

 

Allahım bundan öncesinde ve bugün verdiğin tüm nimetler için sana şükürler olsun.Ve Allah'ım bugün bana çok hayırlı birini nasip ettin bunun için sana hayatım boyunca şükür edeceğim.Onu kalbime sevdirdiğin için teşekkür ederim ve en çokta beni mutlu eden şey şuydu Allah'ım:Ona olan sevgimin beni sana ulaştırması.Bu sevgide senin rızanın olması benim için çok önemli.Senin rızan için çabaladığımız bir evlilik olsun Allah'ım amin.

 

 

 

 

 

🌻Bölüm bitti🦋

Uzun zaman oldu, ing hazırlıktan vakit bulamıyorum yazmaya çok yoruluyorum kusuruma bakmayın.Bölüm nasıldı? Kitaplarımızın editlerinin yapıldığı bir instagram sayfası açtım, kullanıcı adı: hey.gogirl (takiplerinizi beklerim💖)

 

Loading...
0%