@ladymiaa__
|
Lisedeyken bir kitap okumuştum şöyle bir cümle geçiyordu " zamanla anlaşılan tek şey güvenmenin sevmekten daha önemli olduğudur " O zamanlar çok anlamamıştım ne demek istediğini ama zamanla bu cümlenin bütün hayatımın özeti olduğunu öğrendim.
Canavarımı park ettikten sonra kapımı açıp indim , ve önümdeki büyük binaya baktım sonra üzerindeki büyük yazıya " KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI " gözlerimi kapatıp içime derin bir nefes çektim , gözlerimi açtım ve kararlı adımlarımla binanın girişine doğru ilerledim.
Ankara'ya iki gün önce yeni bir görev için gelmiştim , gizliği olan bir görev.
Bir hafta önce başsavcı dan bir telefon aldım , yanına gittiğimde bana bir dosya verdi . İlk defa bir davada askeri timle çalışıcaktım.
" İncila Akel İstanbul Cumhuriyet Savcısı " diye seslendim kapıdaki nöbet tutan askere ismimi duyunca hemen " Buyrun savcım " diyerek kapıyı ittirdi.
Komutanlığın bahçesine girerek ilerlemeye başladım.
Binanın önündeki merdivenlerin bitiminde bir asker beni bekliyordu yanına yaklaşınca elini uzatıp " Teğmen Beyazıt hoşgeldiniz savcım" dedi.
Hemen kafamı salladım ve el sıkıştıktan sonra merdivenleri çıkmaya başladık binanın içine girince etrafı inceledim .
Girişte yukarı çıkan ve aşağı inen merdivenler , sağ tarafta iki tane yanyana asansör,sol taraftada uzun koridor ve odalar vardı odalar büyük ihtimalle dinlemek için kullanılan ortak alanlardı.
Teğmen asansöre yönelip düğmesine bastı çok beklemeden asansör geldi. İçine girince 4 . Kata bastı ve ikimizde kapıya doğru dönüp beklemeye başladık .
Bir kaç saniye sonra Teğmen Beyazıt bana dönüp komuşmaya başladı.
" Tekrardan hoşgeldiniz savcım İstanbul'dan geldiğinizi duydum "
Hemen kafamı salladım ve ufak bir tebessümle konuşmaya başladım . " Teşekkür ederim evet istanbuldan geldim " dedim ama ismini bilmediğim için bir duraksadım oda hemen anladı ve " ismim Atakan , savcım " dedi.
Bende " Memnun oldum bende İncila Akel " dedim.
Tam o sırada asansörün kapısı açıldı. Asansörden çıkınca bizi bir korüdor karşıladı , uzun koridorda ilerledikten sonra bir kapı ve yanında hazırolda bekleyen bir askerle karşılaştık.
Hemen kafasını eğip Teğmen Beyazıt'a selam verdi ve kapıya dönüp iki kez vurdu bende o sırada kapının yanında yazan isme bakıyordum.
ALBAY ALPASLAN KARA
kapıdaki asker geri dönüt alınca kapıyı açtı ve bizim geçmemiz için kenara çekildi Atakan benim geçmem için elini öne uzatıp " Buyrun savcım" dedi. Kafamı sallayıp odaya girdim.
Oda benim adliyedeki odanın iki katıydı. İçeride camın önünde deri koyukahve bir oturma grubu vardı. Hemen yanında başka bir kapı vardı. Albayın oturduğu masa oturma gurubunun çarprazında kalıyordu. Ayağa kalkıp yanıma geldi ve Atakan ' a dönüp kalın ve otoriter sesiyle " Sen çıkabilirsin Atakan " dedi.
Atakan hemen başını eğilip selam verdi ve " Emredersiniz komutanım " dedi. Odadan çıkıp kapıyı kapattı. Albay bana dönüp daha yumuşak bir ifadeyle elini uazatıp" Hoşgeldin savcı hanım " dedi. Hemen elini tutup " Hoşbuldum komutanım dedim.
Eliyle masanın önündeki karşılıklı konulan koltukları gösterip " Buyur geç şöyle " dedi. Kafamı sallayıp hemen geçip oturdum. Albayda yerine oturunca " Tekrardan hoşgeldin ben Alpaslan Kara tanıştığıma memnun oldum " dedi. Bende " Teşekkür ederim bende memnun oldum ismim İncila , İncila Akel " dedim.
İsmimi söyleyince bir duraksadı, gözlerinde sebebini bilmediğim bir ifade oluştu sanki beni daha önceden tanıyomuş gibi ama bunun üzerine kafa yoramadan kapı çaldı ve az önce kapıdaki asker elinde bir dosyayla içeri girdi ve albaya selam verip " İstediğiniz dosyayı getirdim komutanım " dedi.
Albay da kafasını sallayıp " Getir evladım " dedi. Asker hemen dosyayı getirdi ve masaya koydu albay çıkabilirsin diyince asker selam verip çıktı. Albay bana döndü ve " Terörle mücadele davalarında namınızı çok duydum İncila hanım " dedi. Sonrada gözlerini dosyaya çevirip " O yüzden bu görevde sizinle çalışmayı istedim " dedi.
Ufak bir tebbesüm ile " Teşekkür ederim " dedim. Albay bana dönüp ufak bir tebessüm etti ve konuşmaya başladı , " Açıkçası bu görev biraz zorlu bir görev ve kısıtlı bir zamanımız var İncila " dedi. Onu pür dikkat dinliyordum, dosyadan bir kağıt çıkartıp bana uzattı , hemen aldım kağıtta bir adamın bilgileri ve fotoğrafı vardı , bir işadamının.
" Adamımız Agah Sönmez SÖMEZ HOLDİNG'İN sahibi yakın zamanda şirketin adı altından birine yüklü bir miktarda para aktarımı yapıldığını tespit ettik hemde Agah'ın onayıyla"
Kafamı kaldırdım ve " Kime " dedim. Albay bu sefer dosyadan bir fotoğraf uzattı ve " Dilan Acar" dedi. İsmi duyunca kaşlarımı yukarı kaldırdım ve " Hani şu teröristlere destek veren Parti'nin üyelerinden olan kadın değilmi bu " dedim. Albay kafasını sallayıp beni onayladı.
"Yani bu adam teröristlere para akışı sağlıyor " dedim. Albay " Evet " dedi. " Peki komutanım madem böyle bir akış tespit edildi neden direk hakkında işlem başlatılıp göz altına alınmıyor bu adam " dedim.
Albay derin bir nefes alıp " Çünkü bu kadınla aralarında bir ilişkisi olduğu çevre tarafından biliniyor eğer direk göz altına alınırsa sevgilime para veremezmiyim diyip işin içinden sıyrılır " dedi. " Anladığım kadarıyla aralarında birşey yok ama bilerek böyle bir imaj çiziyorlar " dedim.
" Pek öyle değil " dedi. Kaşlarımı çattım ve nasıl der gibi baktım. Albay da hemen söze girdi " yani Agah Sönmez'in bir ilişkisi var doğru ama bu kadınla değil " dedi. Kaşlarımı kaldırıp " Kiminle " dedim. Albay da " İşte henüz orasını bilmiyoruz ama yine masanın altından yani teröristlerle bağlantılı biri buna eminiz " dedi .
Elimdeki fotoğrafı masadaki kağıdın üstüne koydum ve derin bir nefes alıp başından beri merak ettiğim soruyu sordum " peki albayım benim burdaki görevim ne yani neden böyle bir operasyonda bir savcıya daha doğrusu bana ihtiyaç duydunuz yani benim devreye bu adam yakalandıktan sonra dava sürecinde girmem gerekiyor " dedim biraz albaya doğru eğildim ve " Benim bu operasyondaki görevim nedir " dedim.
🌓
Kapı tıktıklandı ve albayın beş dakika önce kapıdaki askere çağırttırdığı yüzbaşı içeri girdi , uzun boylu 1.96 1.97 falan boyu , gözleri kahvenin en değişik tonu , saçları koyu kumral ne çok uzun ne çok kısa ideal , yüzünde yeni tıraş olmuş gibi ferah bir görüntü var ve tabiki üstünde kamuflajları , sapık gibi adamı dikkatle incelediğimi fark ettiğim gibi gözlerimi hemen ondan çektim ama Allah'tan girdiğinden beri gözlerini albay dan ayırmadı yoksa onu sapık gibi süzdüğümü fark edicekti ben böyle içimden saçmalarken yüzbaşı konuştu kafsını sallayıp albaya selam verdi ve " Beni emretmişsiniz komutanım " dedi.
Albay yüzbaşıyı görünce bana gösterdiği yumuşak tavrı onada gösterdi ve ufak bir tebessümle " Rahat evlat geç otur şöyle " dedi. Ve benim karşımdaki koltuğu gösterdi bunu duyan yüzbaşı kafasını eğdi ve " E mredersiniz komutanım " dedi. Ve benim karşıma oturdu.
Albay yüzünü bana çevirdi ve " Tanıştırim İncila savcım yüzbaşı Ecevit akay , gölge timinin komutanı " dedi. Sonra yüzbaşına döndü ve beni tanıttı " Ecevit bu hanım kızımda İstanbul cumhuruyet savcısı İncila Akel özel bir operasyonda beraber çalışıcaksınız " dedi .
Yüzbaşı bana dönüp kalın ve tok sesiyle baş selamı verdi ve " Tanıştığıma memnun oldum savcım " dedi. Aynı şekilde bende kafamı salladım ve " Bende memnun oldum " dedim. Ama bu tanışmanın ilerde bana çok büyük bir acıya sebep olucağını bilmeden.
En başta da dediğim gibi zamanla anlicaktım güvenmenin sevmekten daha önemli olduğunu, ben İncila Akel babama verdiğim sözü tutmak için çıktığım bu yolda tamamen acının bataklığına saplanıcağımı bilmeden bu görevi kabul ettim.
Ama yakında yaşadıklarımın hepsinin bir oyun olduğunu ve benimde bu oyundaki yönetilen kuklalar dan biri olduğumu çok acı bir şekilde öğrenicektim.
|
0% |