Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm

@ladymiaa__

Bazen herşey göründüğü gibi değildir , hani derler ya madalyonun iki yüzü vardır , işte ben hayatımın belli bir noktasına kadar madalyonun tek yüzünü bilerek ötekinden habersiz yaşadım gerçi bilsem de pek bi faydam olamazdı o yaşta , ama belki bilsem ruhum, bu asla azalmayıp günden güne artan öfkeme alışırdı.

 

Ne kadar acı birşey alışmak , bazı acılara ve kayıplara alışmak zorundasın çünkü bazen zaman bir şeye yaramaz , sadece ruhun günden güne o acıya alışır ve bağışıklık kazanırsın.

 

Boynumdaki ucunda minik bir yonca bulunan kolyemle oynarken gözüm önümdeki dosyadaydı. İki gün içinde Ankara'ya gelmemi istedikleri için çoğu eşyamı getirememiştim şimdiyse lojmanda kalıyordum.

 

Derin bir nefes alıp elimdeki kadehi önümdeki sehpaya bıraktım ve dosyayı elime aldım , dosyada birlikte görev yapıcağım timin bilgileri vardı. Dosyanın kapağını açtım ilk sayfada isimleri vardı.

 

GÖLGE TİMİ

 

Yüzbaşı Ulus Ecevit Akay

Kıdemli Üsteğmen Barın Atilla

Üsteğmen Kaan Çelik

Teğmen Mete Ağırman

Teğmen Atakan Beyazıt

 

Beş kişilik özel olarak oluşturulmuş bir timdi Gölge timi , diğer sayfada timin katıldığı operasyonlar ve bilgileri vardı, arka sayfayı çevirdim ve karşıma ilk olarak onun bilgileri çıktı.

 

Ulus Ecevit Akay

 

Rütbesi : Yüzbaşı

 

Yaş: 29

 

Doğum yılı : 23 Nisan 1994

 

Memleketi : Sakarya

 

Bitirdiği okullar : Kuleli askeri lisesi , Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu

 

Sayfanın üst sağ köşesinde fotoğrafı vardı , onu görünce bugün albayın odasında olanlar aklıma geldi.

 

Yüzbaşı ile tanıştıktan sonra Albay konuşmaya başladı " Evet Ecevit sana bahsettiğim Agah Sönmez dosyasında İncila savcımla beraber çalışıcaksınız " dedi.

 

Yüzbaşı bunu duyunca gözleri beni buldu çok oyalanmadan hemen albaya döndü ve " Komutanım merakımı maruz görün ama savcı hanım bize nasıl bir yardımda bulunacak " dedi.

 

Albay bunu duyunca kaşlarını çattı , bana ufak bir bakış attı ve tekrar yüzbaşına döndü " Tabikide olayı protokole uygun bir şekilde yürütmenize yardımcı olucak " tam bu noktada derin nefes aldı ve devam etti " Yani senin anlıcağın bu görev sırısında nefes almak için bile İncila savcıya danışıcaksınız" dedi.

 

Yüzbaşı karşı gelemiyeceği için kafasını sallayıp " Emredersiniz komutanım " dedi. Albay bana dönüp " Savcım lojmana yerleşmişsin diye duydum " dedi . Hemen söze girdim " Evet apar topar geldiğim için daha düzgün bir ev bulma fırsatım olmadı " dedim.

 

"Daha iyi olmuş savcım , lojman daha güvenli sizin için , duyduğuma göre Ecevit ile kapı komşusuymuşsunuz"

 

Kaşlarımı kaldırıp yüzbaşına baktım , onun gözleri zaten bendeydi , hemen albay 'a dönüp " Öyle mi ? Haberim yoktu , yani karşılaşmadık hiç " dedim.

 

Albay da " Normal çünkü tim görevden yeni döndü , Ecevit 'in eve uğramaya zamanı olmamıştır " dedi.

 

Tam o anda kapı tıktıklandı ve kapıdaki asker elin de iki dosyayla içeri girdi kafasıyla albay'a selam verip " Komutanım imzalamanız geren evraklar var " dedi. Albay kafasıyla onayladı , asker dosyaları uzatırken ben ayağa kalktım ve " Komutanım ben artık müsadenizi istiğim malum Ankara 'ya alışmam lazım " dedim.

 

" Tabi savcım isterseniz Ecevit size eşlik etsin aynı yere gidiyorsunuz zaten "dedi. Tam konuşucakken yüzbaşı " Komutanım ben şuan da çıkmayacağım bir kaç işim var " dedi.

 

Bende " Sorun değil , zaten arabam yanımda " dedim albaya oda beni onayladı. Sonra ikimizde oradan çıktık, ben dışarı çıktım oda aşağı inen merdivenlerde gözden kayboldu. "

 

Gözlerim fotoğraftan aşağı indi yakınları kısmına boştu,kaşlarımı çattım eğer ailesi öldüyse yazması gerekmez miydi . Başımın ağrısı artık dayanılmaz olmaya başladı ayrıyeten acıkmıştımda dosyayı sehpaya koydum ve ayağa kalktım , mutfağa gittim dolabı açtım ama tamtakır kurubakır , cansıkıntısıyla ofladım , bugün alışveriş yapmayı unutmuştum.

 

Gözüm duvardaki saate takıldı 20:05 güzel daha vaktim vardı . Hemen üstüme bir ceket aldım anahtarlarımı cebime koyup çıktım evden . Kapıyı açmam ile karşı dairenin kapısı aynı anda açıldı .

 

Sonra o çıktı Ecevit hayır Ulus Ecevit .

 

Beni görünce önce bi duraksadı sonra baş selamı verip " İyi akşamlar " dedi. Bende aynı şekilde karşılık verdim sonra kapımı kapatıp apartmanın kapısından çıktım oda peşimden geldi. O ilerlerken ben durdum telefonumdan navigasyonu açtım ve en yakın marketi arıyordum .

 

Ulus Ecevit benim durduğumu fark etti ve bana döndü " Biryeri mi arıyosunuz savcım " dedi. Kafamı kaldırdım ve " Ah evet en yakın marketi arıyordum " dedim. " Öyle mi bende markete gidiyordum size eşlik etmek isterim " dedi.

 

Bende " Olur , çok sağol " dedim hemen .

Sonra onun yanına gittim ve beraber ilerlemeye başladık.

 

Sessizce yürüyorduk, bu sessizlikten sıkılmış olacakki bana dönüp "Ankara'ya alışabildiniz mi?" dedi . Sabahki konuşmaya atıfta bulunarak. Bende " Sayılır " diye mırıldandım.

 

Sonra sessizce biraz daha yürüdük , gözü sürekli bendeydi, sanki birşey söyleyecekte söyleyemiyor

gibiydi , en sonunda " Sorabilirsin " dedim önüme bakarak.

 

Pes etmiş gibi bir nefes verdi ve " Beni yanlış anlamanızı istemem savcım" tam o sırada sözünü kestim.

 

"İncila " dedim . Bana anlamayarak baktı , " Yani bana İncila diyebilirsin şuan mesai saatleri içerisinde değiliz " dedim. Kaşlarını kaldırdı ve dudaklarına hafif bir tebessüm kondurup " Peki , sende bana ismimle hitap edebilirsin " dedi.

 

Sonra bana dönüp devam etti , " Beni yanlış anlamanı istemem İncila , ama ben ilk defa böyle bir görevde askeri tim'e bir savcının yardım ettiğini görüyorum , sence de biraz tuhaf değil mi? " dedi.

 

O an durdum ve ona döndüm " Galiba bunu üstlerinizle konuşmanız gerekiyor yüzbaşım " dedim. Tam o sırada markete gelmiştik, o yüzden sustuk markete girdik ,ihtiyacım olan şeyler den aldım hemen , sonra rafların önünde gezinirken çikolataların olduğu reyonda durdum , bitter çikolata en sevdiğim , hemen iki üç paket attım sepete sonra ilerledim kasaya doğru , aldığım şeyleri kasaya koyarken arkamdan Ulus'da geldi .

 

Benim arkamda kasaya aldıklarını diziyordu , kasiyer aldıklarımı okuttuktan sonra fiyatı söyledi arka cebime elimi attım cüzdanımı almak için ama tam o an dank etti , cüzdanımı almayı unutmuştum , " Olamaz ya " dedim.

 

Ulus' un gözleri benim üzerimdeydi , beni duyunca " Bir sıkıntımı var " dedi. Elimi kafama vurup " Evet cüzdanımı evde unutmuşum " dedim. Sonra kasiyere dönüp " Kusura bakmayın bunlar burda beklese hemen cüzdanımı alıp gelicem " dedim ve gitmek için hareketlendiğim an Ulus'un sesini duydum , " İncila ben halledeyim istersen bir daha git gel yapma hem insanlar bekliyor " dedi.

 

Tam o anda fark etmiştim onun arkasında üç kişi bekliyordu kasayı , başka şansım olmadığı için kabul ettim ve kendi aldıklarıyla birlikte benimkini de ödedi , sonra poşetleri alıp çıktık , gerçi daha ben alamadan poşetlerin çoğunu kendi almıştı , ben sadece iki tane hafif poşet taşıyordum , ve o ağır poşetleri hiç zorlanmadan taşıyordu , yolda ilerlerken konuşmaya başladım

" Ulus gerçekten çok sağol eve geçince ödeyeceğim sana parayı bir an-" konuşurken bir anda durdu ve sözümü kesti " Ne dedin sen " diye , bir tık sesi yükselmişti kaşlarımı çatıp " Anlamadım " dedim sorar gibi " Az önce bana ne dedin " dedi üzerine bastırarak " Aldıklarımın ücretini ödiyeceğimi " dedim.

 

Derin bir nefes aldı ve " Hayır , bana ne diye seslendin " dedi. Bende " Ulus dedim yani dosyada adın öyle yazıyordu Ulus Ecevit Akay " dedim ve onaylaması için "Öyle değil mi ? "dedim.

 

"Hayır , yani öyle ama bana Ulus demezler Ecevit'i kullanırım " dedi. " Öylemi bilmiyordum kusura bakma " dedim mahçup şekilde " Sıkıntı değil kusura bakma bir anda sert çıkıştım " dedi.

 

Kafamı iki yana salladım ve " Önemli değil " dedim. Sonra sustuk ve eve doğru ilerledik binadan içeri girdik dairelerimiz zaten giriş kattaydı kapımın önüne gittim anahtarlarla kapıyı açtım ve ona döndüm " Bekle burda hemen cüzdanımı alıp geleyim " dedim. Kafasını iki yana sallayıp " Önemli değil " dedi . " Olurmu öyle şey hemen getiriyorum " dedim ve eve yöneldim.

 

" İncila " dedi. Ona döndüm " Gerçekten önemli değil , sende bana başka bir konuda yardımcı olursun ödeşiriz , sonuçta kapı komşusuyuz " dedi hafif gülümseyip. Bende ona karşılık verdim " Tamam o zaman ama bunu unutmayacağım bir şeye ihtiyaç duyarsan kapımı çalabilirsin " dedim . Oda gülümseyip beni onayladı ve " İyi akşamlar " diyip evine yöneldi ve bende ona karşılık verip açtığım kapıdan içeri girdim kapıyı kapattım , mutfağa yönelip aldıklarımı tezgaha koydum , sonra yerleştirirdim çok acıktığım için hemen poşetten aldığım hazır sandviçlerden aldım bir tane , bir bardakta içecek koyup salona geçip koltuğa oturdum , sandviçten bir ısırık aldım ve önümdeki dosyayı okumaya devam ettim.

 

                                                    🌓

 

Aynada rujumu düzeltip blazer ceketimi giyindim , saçlarımıda düzelttikten sonra çantamı alıp odadan çıktım , birşey unuttummu diye bakınırken salondaki sehpanın üzerinden telefonumu ve araba anahtarımı alıp çantaya attım. Dün yediğim şeylerin bulaşıkları vs. hala duruyordu , akşam gelince toparlarım artık yapıcak bir şey yok.

 

Kapıya yaklaşıp önü kapalı bağcıklı siyah stilettolarımı giyip kapıyı açtım ve çıktım evden ,

Karşıdaki kapıya gözüm takıldı sonra çok oyalanmadan hareketlendim ve binadan çıktım ,

arabama yaklaşınca çantadan araba anahtarımı çıkarıp arabanın kilidini açtım , arabaya bindim ve çalıştırıp gidiceğim yere doğru yola çıktım .

 

                                                       🌓

 

Arabamı park ettikten sonra askeriyenin bahçesine girdim ve binaya doğru yaklaşmaya başladım , tam o sırada telefonum çaldı hemen çantadan telefonumu çıkarıp kimin aradığına baktım

 

DURU Arıyor....

 

Gülümseyip telefonumu açtım , kulaklarıma Durunun neşeli sesi doldu " Günaydın incitanem"

Yüzümdeki gülümseme daha da genişledi " Sanada günaydım çiçeğim napıyosun" dedim. " Ay napıcam tabikide adliyeye gidiyorum " dedi sonra hiç durmadan " Eee asıl sen anlat Ankara nasıl alışabildinmi , seni apartopar çağırmalarını gerektirecek görev neymiş " dedi.

 

Derin bir nefes aldım ve ona dün olan herşeyi anlattım oda bana bişeyler anlattı ve gülerek binanın içine girdim ve konuşmaya devam ettik.

 

                                  

                                                       🌓

 

O sırada genç kadın , telefonla konuşup gülerek binanın içine girdiğini izleyen kişiden habersizdi.

 

İzleyen kişi önünde durduğu camın perdesini çekti ve ağır adımlarla ilerleyerek masasına oturdu , masanın iç kısmına yapılan çekmecelerden kilitli olanı açtı ve içinden bir dosya çıkardı dosyanın kapağını açtı , ilk sayfada bir fotoğraf vardı aile fotoğrafı , anne baba ve küçük bir kız çoçuğu , küçük çocuğun kafasında bir bandana var ve yüzünde tek bir tüğ yok ayrıca normale göre teni bembeyaz ,fotoğrafın altında ailenin fertlerinin ismi yazıyor.

 

Baybars Akel

Zeynep Akel

İncila Akel

 

Ve isimlerin altında seneler öncesine ait bir gazete güpürü vardı , gazetede şöyle yazıyordu.

 

" 27 temmuz 2004 23:45

 

Hakim Baybars Akel'in kullandığı araba Dragos açıklarında kontrolden çıktı ve bariyerlere çarpıp takla attı.

 

Kazada Baybars Akel ve eşi Zeynep Akel hayatını kaybetti , çiftin hastanede tedavi gören kızlarını görmeye gittiği öğrenildi, çifte Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı dileriz "

 

Derin bir nefes alıp dosyayı kapattı ve kilitli çekmeceye geri koydu.

 

                                           

 

                                              🌓

 

27 temmuz 2004 gecesi

 

Küçük kız hastane yatağında resim çiziyordu çünkü babası ve annesi gelicekti , babasına söz vermişti resim çizeceğine , kızın en büyük hobilerin den biriydi resim çizmek , tabi bu resmi babasına da beğendirmesi gerekti , zaten bu hastane odasında sayılı hobileri vardı , çizgi film izlemek , babasının onun için odanın köşesine yapmış olduğu alanda babasıyla evcilik oynamak , bu aklına gelince dudaklarından ufak bir kıkırtı döküldü kızın , çünkü babası evcilik oynarken çok komik oluyordu neyse işte resim çizmek te bunlardan birtanesiydi.

 

Tam o sırada odaya kızın halası girdi kızın durumunu kontrol etmek için aslında kızın bu saatte uyuması gerekiyordu ama kız inat etmişti babası gelince uyuyacaktı.

 

Halası kızın yanına yaklaşınca " İncila nasılsın birtanem " dedi tatlı sesiyle , İncila kafasını resimden kaldırıp gülümsedi ve " İyiyim halacım , acaba babamlar ne zaman gelicek biliyormusun" dedi.

 

Halası " Yoldalardır bir tanem gelirler birazdan " dedi tam o sırada kızın gözleri açık olan televizyona kaydı ve gözlerini kocaman açtı " Aaa babam ve annem televizyonda " dedi.

 

Bunu duyan genç kadın arkasını döndü hemen , televizyonda abisi ile yengesinin fotoğrafını gördü ve altında son dakika yazısı geçiyordu , şöyle yazıyordu yazıda

 

" Son dakika : Hakim Baybars Akel ve eşi Zeynep Akel bu gece geçirdikleri trafik kazsın da hayatlarını kayıp ettiler" diyordu yazıda , bunu okuyan genç kadın şaşkınlıkla dondu kaldı , sonrası acı feryatlar , çığlıklar .

 

O geceden sonra hiç birşey eskisi gibi olmayacaktı, özellikle küçük kız için , şüphe yokki bu gece kızın saçlarını kesmek zorunda kaldığı günden daha çok yakmıştı canını....

 

BÖLÜM SONU

 

Loading...
0%