Yeni Üyelik
6.
Bölüm

5.bölüm

@ladymiaa__

BİR HAFTA ÖNCE / İSTANBUL

 

Elimdeki resmide panoya astıktan sonra üzerine kırmızı kalemle çarpı attım. Tıpkı diğerlerine yaptığım gibi. Panonun üst tarafında onun resmi vardı AGAH SÖNMEZ . Oklar ondan başlayıp iki ayrılmıştı ve uçlarında Agah'a yakın olan adamların fotoğrafı, birisi yakın koruması Eymen Yücel , bir diğeri de sağ kolu Şahin , bütün pis işlerini ona yaptırır , onu yakınında tutmaz o yüzden Şahini kimse bilmez , çarpı attığım resim Eymen'in resmi ,Şahin kadar bir bilgiye sahip değil , ama Şahini bulmak samanlıkta iğne aramaya benziyor hatta daha zoru.

 

Arkamı dönüp panonun karşısındaki çalışma masama geçip oturdum , kafamı arkaya atıp yorgunlukla bir nefes verdim , yorgunluk ve pes etme isteği iyice beynimi ele geçiriyordu , gözlerimi hüsranla açtım ve kafamı kaldırdım , önümdeki masanın altına elimi uzattım ve bakıldığında belli olmayan sürgülü yerden zarfı çıkardım.

 

Zarfın içinde mektup vardı. Babamın mektubu.

 

Zarfın üzerindeki KIZIM'A yazıyordu , ters çevirip açtım , içinden kağıdı çıkardım ve açtım. Babamın yazısını bile özlediğimi fark etmiştim. Ne kadar acı bir şey , bir insanın yazısına bile özlem duymak. Mektubu okumaya başladım ;

 

Canım Kızım

 

Bana sinirlisin biliyorum , hatta belki de nefret ediyorsundur , ama seni korumam gerekiyordu benim inci tanem. Özür dilerim seni bıraktığım için , o kadının zulmünü göremediğim için beni affet. Sen dolu gözlerin ile bana bakarken , senin içindeki kırıklığı göremediğim için affet. Senden bunu istemeye hakkım yok biliyorum ama intikamını al , bu mektubu okuyorsan artık o küçük ve savunmasız kız değilsin demektir . Doğum günün kutlu olsun babacım , iyi ki doğdun ve benim kızım oldun .

 

Onun seni yenmesine izin verme , çok sinsidir kimseye acımaz , o adama yani Agah'a da dikkat et. Onların yaptıklarını açığa çıkar , eğer istersen sonucu ne olursa olsun yapacağını biliyorum , Yusuf amcana güvenebilirsin , ne yapmak istersen sana yardımcı olacaktır .

 

Bu mektup senin eline ulaştıysa ben hayatta değilim demektir , ama emin olduğum bir şey varsa o da o kadının benim ölümüme sebep olduğudur , her şey onun planı ve büyük ihtimal kendisini ölü gösterdi ama değil , dışarda bir yerde , o Agah denen adam ile birlikte.

 

Alparslan Kara bu ismi unutma , Alparslan bir albay , biliyorum çok şaşıracaksın ama o senin Dayın evet kardeşi terörist olan bir Albay , o kadından ilk şüphelenmeye başladığımda Alparslan'a ulaştım , Selma uzun zamandır ailesi ile görüşmüyordu bunu ilk zamanlar çok kurcalamamıştım , ama sonra ondan şüphelenince araştırdım ailesini ve abisine ulaştım , onun ile buluşup konuşuna taşlar yavaş yavaş yerine oturmuştu , Selma Alparslan'a izini kaybettirmiş ve bunu yapabilmek için benimle evlenmiş yani benim soyadıma ihtiyacı vardı , bir gün bir dosya gelmişti bir gurup örgüt üyesi büyük bir patlama düzenleyecekken üzerlerinde mühimmat ile yakalanmıştı , içlerinden bir tanesi onun Agah'ın ismini vermişti , işte o zaman araştırmaya başladım onu o sırada da annen ile geçmişten tanıştıkları bilgisine ulaştım , tabi Selma bunu benim odamdaki dosyaları karıştırırken öğrendi , sonra onu yakın takibe aldık Alparslan ile zaten Alparslan' da yıllardır onu arıyormuş.

 

Bu mektubu yazarken belki'de Annen ile Agah beni ortadan kaldırmak için planlar yapıyordur . Zaten bu mektubu okuyorsan amaçlarına ulaşmışlar demektir . Senden tek bir şey rica edeceğim İnci tanem , eğer o kadın yakalanmadıysa ve hala hayattaysa onu bul ve ihanet ettiği Türkiye Cumhuriyetine teslim et , sadece onu değil kim varsa elinin uzandığı herkesi.

 

bu benim sana vasiyetimdir şerefli ve bu vatan için elinden geleninde fazlasını yapan bir kadın ol ve son isteğimi yerine getir nasılını sana bırakıyorum bir tanem , sen neyi nasıl yapacağını bilirsin. Bu arada sana hediye ettiğim kolye hala duruyor ise , kendini güçsüz hissettiğinde ona sığın kızım , bil ki baban arkanda ve her daim arkanda olacak.

 

Seni seviyorum BABAN...

 

........................

 

İKİ GÜN ÖNCE...

 

Öne doğru eğildim ve "Benim bu operasyondaki görevim ne ? " dedim . Alpaslan Albay hiç bir şey demeden yüzüme baktı sadece , sonra gözlerini kısıp bu gergin bekleyişi bitirdi. Derin bir nefes alıp " Her şeyi bildiğini biliyorum İncila , rol yapmana gerek yok " .

 

Bir an yutkunmakta zorlandım ve öylece kaldım , Albay benim konuşamayacağımı anlamış olacak ki devam etti. " Benim senin dayın olduğumu bildiğini biliyorum " dedi . Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve ben devam ettim " Evet biliyorum babam bana yazdığı mektupta hepsini anlatmış , ben size bir şey sormak istiyorum " dedim. Albay gözlerini kapatıp onayladı , cesaretimi toplayıp konuşmaya başladım " O yaşıyor mu?" dedim .

 

Albay gözlerini kıstı anlamaya çalışırmış gibi , sonra anlamış olacak ki " Evet Annen yaşıyor " dedi. Sağ elimi yumruk yaptım bunu Albay görmüyordu dişlerimi sıkıp " O kadın benim annem değil " diye tısladım. Albay kaşlarını şüphe ile çatıp " Neden ?" dedi . Bıkkınlıkla nefes verdim ve " Ne neden ? " dedim .

 

" Neden Annenden bu kadar nefret ediyorsun ?" dedi ve masanın üzerinde biraz daha eğilip "Sana ne yaptı da , ondan bahsedince titremeye başlıyorsun ? " dedi .

 

"Bu sizi alakadar etmez , beni neden buraya çağırdığınızı söyler misiniz artık " dedim sabırsızca, ses tonumdan onu terslediğimi anladı ve sandalyesinde geriye yaslandı ellerini iki yana açıp "Sana bir fırsat veriyorum " kaşlarımı çatıp ne fırsatı dedim . " Onu , Selma yı bulma fırsatı , Agahın masa altından başka birisi ile iş birliği yaptığını söylemiştim , işte o Selma , sana onu bulma fırsatı veriyorum " dedi . Öylece suratına bakakaldım , bu halim komiğine gitmiş olmalı ki dudağının kenarı hafif kıvrıldı sonra kendini toparlayıp devam etti " Tabi bunu sadece sen bileceksin çalıştığın timden kimse bilmeyecek , ayrıca Ulusun Agahın oğlu olduğunu ve senin ondan şüphelendiğin için buraya gelmeyi hemen kabul ettiğini biliyorum " dedi .

 

" Madem Ulus Ecevit Akay'ın Agah Sönmez in oğlu olduğunu biliyorsunuz neden onun hakkında soruşturma başlatıp görevden almıyorsunuz " dedim . Gülüp " Çünkü o suçsuz , şuanda Agahın delil olacak en ufak bir açığını tespit etsek ilk o gidip onu yakalar " kaşlarımı çatıp " Neden ? " diye sordum ,

 

" Buda onun özeli iyi kaynaşırsanız belki sana anlatır " dedi. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum . " Neyse konumuza dönelim , bu davada bizimle çalışacaksın " gözlerini gözlerime dikip " profesyonel davranacaksın sen bu davada Cumhuriyet Savcısı İncila Akel'sin duygusal yaklaşmayacaksın hiç bir olaya " dedi. Derin bir nefes alıp " Tamam " dedim .

 

Kafasını sallayıp " O zaman Yüzbaşı Ecevit ile tanışma zamanı geldi " deyip masanın üstündeki askeri telefona uzandı ve kulağına götürüp bir tuşa bastı , gözlerimin içine bakarak " Yüzbaşı Ecevit'i odama yolla " dedi...

 

..............

 

Arabada İstanbul'a doğru gidiyorduk , ben yorgun olduğum için arabayı Ecevit kullanıyordu , zaten yorgun değildim ama kafam çok doluydu ve böyle araba kullansaydım kaza kaçınılmaz olurdu o yüzden Ecevit'in teklifini hemen kabul ettim.

 

Asuman hanım ve Ecevit'in konuşmasından sonra kendimi toparlayıp direk odaya girdim , benim girmem ile Ecevit hızla ayağa kalkıp hızlıca gitmeyi teklif etti .

 

Ağladığını görmemem için yüzüme bakmadan hızlıca evden çıkmıştı. Bende Asuman hanıma çay için teşekkür ederek çıktım hemen.

 

Şimdide arabada bir sessizlik hakimdi Ecevit yola odaklanmış bir şekilde araba kullanıyordu ben ise kafamı çama yaslamış camın yansımasından onu izliyordum ve duyduğum şeyleri düşünüyordum . İçimden bir ses Alpaslan albayın yani namı diğer dayımın benden bir şeyler sakladığını söylüyordu , yapbozun birden fazla eksik parçası vardı ve bunu düşünmek başımı feci derecede ağrıtıyordu.

 

Sıkıntı ile iç çekip şakaklarıma masaj yaptım.

 

"Başın mı ağrıyor ?" Diye sordu Ecevit , kafamı salladım ve torpidoyu açıp ilaç çantamdan ağrı kesici aldım ve kapının gözünden aldığım suyu içtim . Ecevit " İstersen biraz uyu " dedi .

 

Kafamı hayır dercesine sallayıp " Yakınlarda bir benzinlikte durur musun lavaboyu kullanmam lazım " dedim. Kafasını salladı çok geçmeden yol üstündeki benzinlikte sağa çekti arabayı , hemen kemerimi çözüp aşağı indim ve arabaya yaklaşan çalışana fullemesini söyledim , markete girip önce benzinin parasını ödeyip öyle lavaboya girdim . Çıktığımda yiyecek ve içecek bir şeyler alıp öyle arabaya döndüm , gittiğimde Ecevit arabanın yanına yaslanmış sigara içiyordu , yanına yaklaşıp "Aç karnına içmeseydin keşke " poşeti kaldırıp " Yemek için bir şeyler almıştım " dedim.

 

Ecevit ufak bir tebessüm eşliğinde " Alışkınım bir şey olmaz " dedi. Bende tebessüm edip kafamı salladım , " Arabayı kenara çekip yemek yiyelim öyle devam ederiz " dedim ve arabaya geçtim , Ecevit sigarasını söndürüp yanıma geldi ve arabayı çalıştırıp benzinliğin yanındaki boş yere arabayı park etti. Poşetten sandviçleri ve içecekleri çıkarttım Ecevit'e uzatıp " Şimdilik bunlar ile idare edeceksiniz Yüzbaşım " dedim . Oda gülümseyip sandviçi ve içeceği aldı " Teşekkürler " demeyi ihmal etmedi bende "Afiyet olsun deyip açtığım sandviçten bir ısırık aldım .

 

Yemek yerken bir yandan da konuşuyorduk , " Ne kadar yolumuz kaldı " dedim . Ayrandan kocaman bir yudum alıp "Yarım saate İstanbul'a giriş yaparız " dedi . Saate bakıp "İstanbul trafiğini hesaba katarsak eve gitmek iki saati bulur " dedim bıkkınlıkla , oda bu halime güldü "Evine olan özlemin göz yaşartıyor " dedi . Gülüp " Evimi seviyorum ama bu İstanbul'un trafiğinden şikayet etmeyeceğim anlamına gelmiyor " dedim ve sandviçten bir ısırık daha aldım yedikten sonra " Sen hiç İstanbul'da yaşadın mı " dedim . Hayır anlamında kafasını sallayıp "Benim için fazla kalabalık "dedi. "Peki asker olmadan önce nerede yaşıyordun " dedim. Bir an duraksadı ve bana baktı ve " Sakarya " dedi. Kaşlarımı kaldırıp "Öylemi neden gelmişken ailenin yanına uğramadın " dedim. Bir an birbirimizin gözlerinin içine baka kaldık sanki benim ne yapmaya çalıştığımı , neden burada olduğumu, her şeyi biliyormuş gibi baktı gözlerime.

 

Gözlerini kısıp " Sakarya'da yaşamıyorlar " dedi. Kaşlarımı hafif kaldırıp meydan okur gibi gülümseyip " Öyle mi? Nerede yaşıyorlar peki " diye sordum. Gözlerini biraz daha kısıp kafasını hafif salladı ve aynı gülümseme ile yolu gösterip "Devam edelim istersen geçe kalmayalım " dedi. Yola dönüp kafamı hafif sallayıp " Peki devam edelim " dedim ve elimdeki çöpleri poşete koydum Ecevit'e dönüp " Arabayı ben kullanayım önce seni bırakayım oradan eve geçerim " dedim. Oda kafasını sallayıp elimdeki poşeti alıp çöplerini koydu ve arabadan inip çöpü attı. Bende arabadan inip şoför koltuğuna geçtim Ecevit'te geldiğinde kemerimi bağladım , yola çıkmadan telefonumu hoparlöre bağlayıp şarkı açtım ve yola çıktım.

 

.............

 

Ecevit'in ve timden diğerlerinin kalacağı evin önünde durdum Ecevit kemerini çözüp "Bıraktığın için sağ ol " dedi. Önemli değil der gibi kafamı salladım , Ecevit aşağı inerken bende çözüp arabadan indim bana anlamaz bakışlar ile bakıp "Sen neden indin " dedi. Gülümseyip "Evime geldim " dedim " Ecevit " nasıl yani " derken elimi önünde durduğumuz iki binadan sağdakine uzattım " Burası benim evim " dedim ve devam ettim " Büyük ihtimal ile operasyon için evime yakın bir yer ayarlamış Alpaslan albay " dedim. Bundan benimde haberim yoktu yolda Ecevit bana konumu gösterince anlamıştım ama operasyon için olduğunu sanmıyorum sevgili dayımın aklından başka şeyler geçtiğine eminim. Biz Sakarya'ya gittiğimiz için bir gün önceden çıkmıştık diğerleri yarın gelecekler zaten Pazar gecesi de davet vardı.

 

Arabanın arkasından çantamı alırken Ecevit'te gelip almıştı , kapıyı kapattıktan sonra anahtarın üzerindeki düğmeye basıp kapıları kilitledim , arkamı dönüp tam konuşacakken bir ses buna mani oldu , bu ses tabi ki Duruya aitti , sesin geldiği tarafa doğru döndüm ve bana doğru koşan bir adet Duru ile karşılaştım , arkadaşım son sürat bir hızla bana doğru geliyordu , çantamı yere bırakıp ellerimi kaldırdım ve " Duru sakin ol- " dememe kalmadan arkadaşım boynuma atladı.

 

"İnci tanem hoş geldin" onun şakıyan sesini içten bir şekilde gülüp bende ona sıkıca sarıldım "Hoş buldumm" dedim. Daha bir hafta bile olmamıştı ama bende onu çok özlemiştim , Duru bende ayrılıp Ecevit'e döndü ve " Merhaba hoş geldiniz " deyip elini uzattı " Ben Savcı Duru Erdem " dedi. Ecevit elini uzatıp "Merhaba bende Ecevit " dedi. Duru gülüp "Memnun oldum " dedi , Ecevit'te kafasını sallayıp " Bende " dedi. Duru bana dönüp " Hadi çantanı bırak bize gidiyoruz " dedi , " Duru çok yorgunum , gerçekten yarın uğrasam " diye mızmızlandım hemen , Duru " Valla annemin kesin emri var bırakmaz biliyorsun , hem sevdiğin bütün yemekleri yaptı " deyip biraz daha eğildi ve " Kızım profiterol bile yaptı kadın " dedi. Pes edip kabul ettim , Duru Ecevit'e dönüp " Ecevit bey sizde bu akşam bize eşlik etmek ister misiniz ?" dedi.

 

Ecevit'in konuşmasına müsaade etmeden , " Evet , sende gel , hem diğerleri de yok tek kalma " dedim ve elimi ağızımın yanına koyup gizli bir şey söylermiş gibi " Hem halamın yemeklerini tatman lazım , sonra pişman olursun " dedim. O da bu halime gülüp " Peki " dedi.

 

Duru sevinçle ellerini çırpıp " Tamam o halde hadi gidelim " dedi , Ecevit "Önce üstümü değiştirsem " dedi , bende ona katılıp " Evet benimde duş almam lazım , önce hazırlanalım yarım saate çıkarız " dedim . Ecevit'te kafasını sallayıp " Bana uyar " dedi . Sonra Ecevit kalacağı binaya bizde benim evime geçtik , kapıdan girer girmez evi havalandırmak için salondaki camları açmaya başladım , bu sırada duruda kendini kanepe attı , " Kızım bu ne böyle adam taş taş , sendeki şu şans dan keşke bendede olsa hep taş gibi adamlar ile sen çalışıyorsun bana da yelloz Dilara kalıyor " dedi , son dediğine sesli şekilde kahkaha attım " Abartma " deyip , odama yürümeye başladım , Duruda tabi ki konuşarak arkamdan geliyordu.

 

" Abartmamı , sen iyi misin " deyip önüme geçti ve elini anlıma koyup " Ateşin de yok halbuki " dedi, bıkkınlıkla elini geri itip " Saçmalama Duru , hem oyalama beni duşa girmem lazım " dedim. Buranın camlarını da açtıktan sonra , odamda kendime ait olan banyoma girip kapıyı kapattım , normalde gelir gelmez küvette keyif yapma hayali kuruyordum ama vaktim olmadığı için , üstümü çıkartıp hızlıca duşa kabine geçip duş aldım.

 

İşim bitince hemen bornozumu giyip içeri geçtim , Duru yoktu salona geçmiş olmalıydı , hemen odamın yanındaki odaya yani giyinme odama geçtim ve kıyafetlerime şöyle bir göz gezdirdim , sonra pantolonlarımın olduğu dolaptan açık renk bir kot pantolon , üzerine de beyaz sıfır kol bluz aldım. Üstümü giydikten sonra , makyaj masama oturup saçlarımı kurutmaya başladım , bu sırada Duru odaya gelmişti , yanıma oturup makyajını tazelemeye başladı , bende hazırlandıktan sonra son olarak gloss sürüp ceketlerimin olduğu dolap dan siyah bir blazer ceket alıp giydim , küçük siyah çantamı da taktıktan sonra Duru ile evden çıktık.

 

 

 

Aşağı indiğimizde Ecevit arabaya yaslanmış telefon ile konuşuyordu , arkasını dönüp bizi gördüğünde telefonda konuştuğu kişiye görüşürüz deyip kapattı , yanına gittiğimizde telefonunu gösterip " Barut ile konuşuyordum , merak etmişte bizi, sana da selamı var " dedi. Kafamı sallayıp "Aleyküm selam " dedim , " Hadi o zaman gidelim annem aramaya başlar şimdi " dedi Duru , cümlesini bitirir bitirmez telefonu çalmaya başladı gözlerini devirip çantasından telefonu çıkardı " İyi insan benim annem lafının üzerine arıyor " dedi bende bu dediğine güldüm Duru telefonu açıp kulağına götürdü o sırada da arabama geçiyorduk " Geliyoruz annecim masaya bir tabak daha koy misafirimiz var " dedi.

 

 

...................

 

Cıvıl cıvıl kuş seslerinin olduğu parkta oturuyordu Ahu , parkta oynayan çocukları izliyordu , esen rüzgarın etkisiyle dalları hareket eden ağaçların sesleri ile huzur buluyordu ve o anların fotoğraflarını çekmeyi ihmal etmiyordu , ama bilmediği bir şey vardı oda arkasında kalan ağacın oraya saklanmış bir şekilde onu izleyen Mete.

 

Bugün izin günleriydi o yüzden Mete Askeriyeden çıkıp soluğu parkta almıştı , Ahunun iş çıkışı buraya geleceğini biliyordu , Ahuya bakarak bir iç çekti Mete sonra orada uzaktan izlemekten sıkıldığını fark etti ve ağacın arkasından çıkıp ona doğru yürümeye başladı bankın tam yanından geçerken sanki tesadüfen karşılaşmışlar gibi " Ahu " dedi şaşırmış bir ifade ile , Ahu etrafı çektiği fotoğraf makinasını gözünden indirip sesin geldiği yöne döndü , "Mete senin ne işin var burada " dedi şaşırarak , "Hiç öyle yürüyüş yapıyordum " dedi. Ahu " Öylemi " dedi ve bank da yana kayarak yer açtı " Gelsene " dedi, bunu duyan Mete hemen geçip oturdu ve etrafı çeken Ahuyu büyük bir ilgi ile izledi , Ahuda bunun farkındaydı ve heyecandan kamerayı tutan elleri titremeye başladı Mete gözlerini kısıp onun heyecanlanmasına bıyık altından güldü .

 

Ahu kamerayı indirip Mete'ye döndü ve onun güldüğünü gördü , gözlerini devirip "Bakıyorum da çok eğleniyorsun " dedi. Mete bunun üzerine gözlerini kapatıp sesli bir şekilde güldü , Ahu duyduğu sesle Mete ye döndü ve gözleri gülüşünde takılı kaldı , Mete gözlerini açtığında Ahunun ona dikkatli bir şekilde baktığını gördüğünde utandı ve bundan dolayı kulakları kızarmaya başladı artık gülme sırası bunu fark eden Ahudaydı " Bana bak sen utandın mı yoksa " deyip daha çok gülmeye başladı sonra Mete de Ahuya katılıp gülmeye başladı ikili kendine geldikten sonra Mete " Yemek yedin mi ?" diye sordu. Ahu kafasını iki yana sallayıp " İşten çıkınca direk buraya geldim fırsatım olmadı " dedi , Mete hafifçe gülüp " O zaman bir Aspava gömer miyiz " dedi. Ahuda gülüp kafasını salladı " Gömeriz " dedi ve ayağa kalktı " Hadi o zaman çabuk olalım kurt gibi açım " dedi. Mete ayağa kalkıp bir anda elini tutup ilerlemeye başladı , Ahu önce şaşırdı sonra gözleri birleşmiş ellerindeyken dudakları istemsizce iki yana kıvrıldı ve kolunu da onun koluna yaslayıp devam etti .

 

Aslında ikisi de aralarındaki çekimin farkındaydılar , yan yanayken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorlardı , tim restorana gelince Ahunun gözleri Mete yi arıyordu aynı şekilde Metenin de gözleri Ahuyu arıyordu , ama hiç bir zaman bu konu hakkında konuşmadılar kendilerini akışına bırakmışlardı , tabi Mete nin korkuları hep var , ama onunki sevilmemekten çok başka bir korkuydu , o bırakılmaktan korkuyordu , yuva bulamaktan , o yuvaya alışıp tekrar oradan kovulmaktan ,işte bu korkular doğrultusunda bu ilişkinin nereye gideceğini zaman gösterecekti.

 

......................

 

Atakan askeriyedeki odasında hazırlanıyordu çünkü bugün izin günleriydi o da konuştuğu kızlardan biriyle buluşacaktı , evet biraz çapkındı gerçi Barın komutanı onun bu yaptığını pezevenklik olarak adlandırsa da bu onun için bir sorun değildi , sonuçta bu kadar yakışıklı olmayı o seçmemişti .

 

Aynaya bakarak saçlarını düzeltiyordu ve aynı zamanda bir şarkını melodisini mırıldanıyordu , saçlarını yaptıktan sonra arka tarafında kalan kişisel dolaplara ilerledi ve Mete nin dolabını açtı , ve maaşının yarısını bayıldığı parfümü alıp sıkmaya başladı , Mete en son onu parfümü sıktığını anladığında yaptığı ufak uyarı aklına geldi ve sırıttı " Bir daha bu parfümü kullanırsan , bu şişeyi götüne sokarım bir ay parfüm sıçarsın beni sinirlendirme " demişti ve buda onun için sıkıntı değildi bir şekilde kurtulurdu , tabi bu arada parfümü sanki biraz fazla sıkmıştı yüzünü aşağı eğip kendini kokladı ve yüzünü buruşturdu sonra bunu da önemsemedi " Neyse dışarı çıkınca kokusu biraz geçer " dedi ve parfüm şişesinin kapağını kapatıp yerine koydu , deri ceketini de giydikten sonra hazırdı son bir kez aynaya bakıp odadan dışarı çıktı ve askeriyenin çıkışına yöneldi , cebindeki telefon titreyince çıkarıp baktı buluşacağı kız mesaj atmıştı yüzünde çapkın bir gülüş belirdi tam bu sırada koluna şiddetli bir darbe aldı ve elindeki telefon yere düştü önce şaşırdı sonra sinirle kafasını kaldırıp " Dikkat etsene , kör müsün " diye bağırdı sonra karşısında gördüğü lacivert yakın mavi gözlerle dumura uğradı.

 

O gözlerin sahibinin "Asıl sen dikkat et, telefona bakarak yürüyen sensin " diye cırlamasıyla girdiği trans dan çıktı ve yüzünü buruşturdu " Cırlama hemen sus " dedi sonrada eğilip telefonu yerden aldı , " Sana ne be , istersem bağırırım istersem bağırmam sana ne " diyen sesle kafasını kontrol ettiği telefondan kaldırdı , " Tamam bağır istediğini yap " dedi ve yanından geçmek için hareket etti " Bu koku ne be , görgüsüz gibi parfümü bocalamışsın " diyen sesle durdu ve kaşlarını çatıp kendini kokladı " Gerçekten çok mu kötü " diye mırıldandı.

 

"Deniz hoş geldin " diyen sesle hazır ola geçti Atakan , Deniz da hazır ola geçip Alpaslan Albaya selam verip " Hoş Buldum komutanım " dedi . Alpaslan Albay Atakan'a dönüp elini omzuna koydu " Atakan tanışmışsınız Deniz ile, davete birlikte katılacaksınız " dedi . Bunu duyan ikili birbirine bakakaldı , " Atakan sen dışarımı gidiyorsun evlat " dedi Alpaslan albay , Atakan kafasını sallayıp " Evet komutanım " dedi . Alpaslan albay kafasını sallayıp Deniz ya döndü " Kızım sen benimle gel şu operasyonu konuşalım " dedi. Deniz başını salladı , Alpaslan albay Atakan a döndü " Sen çıkabilirsin Atakan " dedi ve ona biraz eğilip " Şu parfümü de azalt bu ne böyle koridorun sonundan geliyor koku " dedi.

 

Atakan önce duraksadı sonra "Emredersiniz komutanım " dedi . Alpaslan Albay Deniz ile birlikte üst kata odasına gitmek için yanından ayrıldılar , Atakan onların arkasından baktıktan sonra kendini tekrar kokladı " Lan harbiden çok mu kötü " diye mırıldandı kendi kendine sonra umursamayıp yoluna devam etti.

 

 

 

 

..............................

 

 

İncila arabayı küçüklüğünün geçtiği evin önünde durdurdu , hep birlikte indiler iki katlı müstakil bahçeli bir evdi ama dikkat çeken üst balkondan aşağı doğru sarkan dev Trabzonspor ve onun yanında yerini alan dev Türk bayrağıydı, Ecevit gördüğü görüntü karşısında ufak bir tebessüm ile İncilaya döndü ve "Trabzonlu olduğunu söylememiştin " dedi. İncila da gülüp " Sormadın ki " dedi. Tam o sırada evin balkonundan yükselen ses aralarındaki bakışmayı böldü " Uyy kara kuzum gelmiş " İncila hemen sesin geldiği yöne döndü ve kocaman gülümseyip " Babaannem " diyerek eve doğru ilerledi , Duru da Ecevit'in koluna dokunup " Hadi seni Sultan hanım ile tanıştırayım " dedi . Ecevit gülümseyip Durunun peşinden ilerledi , bahçeye girdiğinde İncila ve bir kadını sarılırken buldu , babaannesi olmalıydı onlar gelince sarılan ikili ayrıldı ve onlara döndüler İncila "Babaanne tanıştırayım Ecevit özel kuvvetlerde yüzbaşı " dedi . Yaşlı kadının Ecevit'i gördüğündeki çatılan kaşları onun Asker olduğunu duyunca gevşedi , " Üstünde çalıştığımız bir dosya var onun için araştırma yapmak için beraber geldik Ankara'dan " diye devam etti İncila. Yaşlı kadın gülümseyip " Hoş geldin yavrum gel buyur " dedi ve evi gösterdi Ecevit gülümseyip kadına yaklaştı ve nazikçe elini öpüp alnına koydu , yaşlı kadın Ecevit'in yanağını okşayıp " El öpenlerin çok olsun evladım " dedi ve hep birlikte içeri geçtiler .

 

Ev iki katlıydı üst katta babaanne ve dede , alt katta Durunun annesi yaşıyordu , içeri girince direk üst kata yöneldiler . Merdivenler bitince karşılarına direk salon çıkıyordu sağ tarafta beyaz oturma grubu vardı üzerlerine Keşan'a benzeyen kırmızı örtüler örtülmüştü , koltukların karşısında yani sol tarafta altı kişilik bir yemek masası vardı ve yemeklerle donatılmıştı.

 

Önden İncila ve Babaannesi girdi salona peşinden Ecevit ve Duru , " Gelun , geçun oturun yavrum "dedi babaanne diğerlerine İncila Ecevit'e dönüp ceketini çıkardı " Sende çıkar rahat et " dedi. Ecevit deri ceketini çıkarıp İncilaya uzattı , İncila ceketi alıp merdivenin yanındaki askıya astı , " Sultan hanum benum kizum gelmiş da nereyedur " diyen kalın ses ortama girdi İncila hemen merdivene yaklaştı ve basamakları hızla çıkan dedesini gördü " Dedeciğim" diyerek hemen boynuna atladı , Yasin beyde hemen sarmaladı biricik torununu , oğlu vefat ettikten sonra İncilayı o ve babaannesi büyütmüştü İncilayı hep göğsünde uyuturdu geceleri , daha doğrusu İncila yatma vakti gelince elinde Babasının ona vefatından önce aldığı oyuncak bebeği , kafasında çıkan küçük saçlarını örten bandanası ile pıtı pıtı dedesinin yanına gider kucağına kurulup öyle uyurdu , bunu ilk başlarda tek yatmaktan korktuğu için yaptığını sanıyorlardı ama zamanla sadece dedesi ile yatmak istemesinden asıl neden anlaşılmıştı dedesi babası gibi koktuğu için onun ile yatıyordu .

 

"De haydi ayrulun da , sofra hazur geçun uşaklar yoldan geldu " Eşinin sesini duyan Yasin torunundan ayrıldı ve onu kolunun altına aldı " Emir büyük yerden inci kizum " dedi ve eşine döndü , karısının yanında oturan delikanlıyı görünce kaşlarını çattı ve az önceki yumuşak ses tonu yerine sert bir ses tonu ile " Kim bu uşak " dedi , bu sırada daha dik durmayı ihmal etmemişti zaten boyu baya uzun ve omuzları ve kolları baya heybetliydi sadece yaşlılığın ve yaşanmışlıkların verdiği bir yorgunluk vardı. Ecevit hemen dikleşip ayağa kalktı ve kendini tanıttı " Ben Yüzbaşı Ecevit Akay efendim " dedi onun Yüzbaşı olduğunu duyan Yasin çatılı olan kaşları havalandı , bu sırada İncila araya girdi " Ecevit Ankara dan arkadaşım dedeciğim aynı askeriyede görev yapıyoruz İstanbul'a da bir dosya için araştırma yapmaya geldik " dedi .

 

Yasin Ecevit'e dönüp öylemi hoş gelmişsin Yüzbaşı " dedi ve kalın sesi ile devam etti " Bende emekli Yarbay Yasin Akel memnun oldum " diyerek tamamladı cümlesini , bunu duyan Ecevit hemen hazır ola geçip " Bende komutanım " dedi . Yasin karizmatik bir şekilde gülümsedi , ama bu forsu uzun sürmedi çünkü canından çok sevdiği karısı hemen araya girmişti , Sultan elini Ecevit'in omzuna koyup " Rahat ol evladım onun komutanluk biteli çok oldi" dedi. Yasin gülüşüne resmen bir tokat yemişti , bunun üzerine İncila ve Duru gülmemek için çok çaba sarf etmişti ama ağızlarından ufak bir gülüş kaçmıştı , Yasin hemen onlara dönüp kaşlarını çattı , zaten bu bakışta onlara yetmişti hemen ciddi oldular .

 

O sırada alt kattan elinde içinde zeytinyağlı taze fasulye olan olan tabakla Durunun annesi geldi ve hep beraber sofraya oturdular sohbet eşliğinde güzelce yemeklerini yediler sonra çay ve tatlı faslı yaptılar tabi ki o arada Yasin Ecevit'i karşısına tavla oynatmak için oturtmuştu ama yine başının tacı sultanı araya girip " Rahat bırak şu uşaği Yasin " diyerek fırça çekmişti , İncila bu olanlar karşısında sadece dedesine çaktırmadan gülüyordu hatta bir ara dedesinin gizlice babaannesinin kulağına eğilip " Aşk olsun sultanım bu akşam beni iyi yerin dibine soktun , hep şu çocuk yüzünden " deyip Ecevit'i işaret ettiğini bile görmüştü. Bir kaç saat sonra İncila " Dedeciğim biz artık kalkalım yarın çok işimiz var " dedi , Yasin "Tamam yavrum "dedi ve Ecevit'e döndü " Sen nerede kalıyorsun yüzbaşı " dedi , Ecevit " Askeriyenin ayarladığı evde efendim " dedi.

 

" Şansa bak o evde İncilanın karşı apartmanında " Duru cümlesini bitirdikten sonra dedesi ile göz göze geldi ve o anda anladı yine boşboğazlık yaptığını , Yasin İncilaya baktı sonra Ecevit'e baktı , Duru " Neyse hadi çıkalım " dedi . Yasin kaşlarını çatıp " Duru " dedi , Duru arkasını dönüp " Efendim Dedeciğim " dedi . Yasin " Sen bu gece İncilada kal , hem hasret giderirsiniz " dedi . İncila şaşkınca kaşlarını kaldırıp Duruya baktı sonra dedesine dönüp " Tamam dedeciğim sen nasıl istersen " dedi ve ona yaklaşıp sarıldı , İncilanın sarılması ile Yasinin gerilmiş bedeni rahatladı ve oda İncilaya sarıldı " Gitmeden tekrar uğrıyacağım " dedi . Yasin İncilanın anlına bir buse kondurup " Tamam kızım " dedi. Diğerleri ilede vedalaştıktan sonra hep beraber arabaya yola çıktılar , evin önüne geldiklerinde Ecevit "Yemek için teşekkürler " dedi , Duru " Lafımı olur yüzbaşı " dedi , sonra İncila ile Ecevitin bakıştığını gördü , boğazını temizleyip " Neyse ben yukardayım İncila , sen sonra gelirsin " deyip hemen önünde durdukları binaya koşarak girdi . Durunun gitmesi ile bir sessizlik oldu İncila " Dedemin kusuruna bakma sana biraz fazla yüklendi " dedi mahcup bie sesle , Ecevit gülümseyip " Önemli değil " dedi . İncilada gülümseyip kafasını salladı " Tamam o zaman iyi geceler " Deyip arkasını döndü bir iki adım attıktan sonra arkasını döndü "Bu arada sabah kahvaltıya bana gel " dedi . Ecevit gülüp kafasını salladı " Olur Savcı hanım " dedi sonra arkasını dönmeden ekledi " Beğenmezsem söylerim " dedi . İncilada kahkaha atıp " Tabikide ama dikkat et parmaklarını yeme " dedi. Sonra ikiside arkalarını dönüp evlerine gittiler .

İncila kapıyı açıp içeriye girdi ayakkabılarını çıkarıp portmantoya koydu arkasını döndüğünde mutfağın kapısıda dayanmış be kollarını bağlayıp ona bakan bir adet Duru ile karşı karşıya geldi " Kızım niye öyle sessiz sessiz duruyosun ödümü kopardın " dedi . Duru "Bakıyorumda ağızın kulaklarında " tam bu sırada göz kırptı " Hayırdır " dedi . İncila elini yüzüne götürdü bir an gerçekten gülüyormuydu , sonra elini indirip göz devirdi ve Duruya söylenerek giyinme odasına gitmeye başladı " Saçmalama Duru , ne gülmesi " dedi ve bu sırada giyinme odasına girip çantasını pufun üzerine koyup ceketini çıkardı ve askıya asıp dolaba koydu bu sırada Duruda arkasından gelmişti " Asıl sen saçmalama resmen flört ediyorsunuz " dedi . İncila gözlerini büyütüp Duruya döndü " Abartma , flörtün ne olduğunu bildiğine eminmisin " dedi , bu sırada dönüp kulağındaki küpeleri çıkarıp makyaj masasına oturdu , aynanın önündeki makyaj temizleme suyunu pamuğa sıkıp göz makyajını temizlemeye başladı , " Tabikide biliyorum , hatta " bu sırada saçlarını savurup İncilanın aynadaki yansımasına çapkın bir şekilde göz kırptı " Bence dünya üzerinde bunu benden daha iyi bilen yok " dedi.

İncila onun bu haline gülüp ayağa kalktı dolaptan pijama takımını alıp kapıya yöneldi , çıkmadan Duruya döndü " Üstümü değiştirip yüzümü yıkayacağım sende ben işimi halledene kadar üstünü değiştir hemen uyiyalım hem çok yorgunum hem yarın çok işimiz var " dedi ve Durunun cevap vermesini beklemeden odadan çıkıp banyoya girdi , Duru onun arkasından göz devirip kendisine ait olan küçük dolaptan pijamalarını aldı, burada sık kaldığı için bir kaç kıyafeti burada vardı aynı şekilde İncilanında bir kaç kıyafeti onun evinde vardı.

İncila banyodan çıktıktan sonra oda girip makyajını silip bakım kremlerini sürdü sonra burada kalırken kaldığı misafir odasına geçip yattı. O sırada İncila mutfaktan bir bardak su aldı ve odasına geçti bardağı komidine koymak için cam tarafına ğeçti , pencerenin önünden geçerken bir anda duraksadı pencereye yaklaşıp tülü biraz çekti ve yolun karşısında duran siyah arabaya baktı camları filmliydi o yüzden içini göremiyordu ama kim olduğunu biliyordu , gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve hemen elindeki suyu komidine bırakıp telefonunu eline aldı , odasının kapısını kapatıp ezbere bildiği numarayı tuşladı ve telefonu kulağına götürdü , telefon tek çalışta açılmıştı " Ne işin var burada , ya Ecevit şüphelenirse " dedi hemen kızarak. Karşıdan bir nefes verme sesi duyuldu " Neden aradığımı biliyorsun İncila , dava ile ilgili son detayları anlatmadın " dedi , İncila göz devirip " Sanki anlatmama ihtiyacın var , her şeyden haberinin olduğuna eminim " dedi. "Evet biliyorum , ama bu sendende duymiyacağım anlamına gelmiyor , unuttunmu her şeyi bana anlatmak zorundasın " dedi . İncila elini saçlarına geçirip biraz düşündü sonra " Yarın timden iki üç kişi daha gelecek o yüzden müsait olamaya bilirim , ama pazar günü davet akşam olacak sabah sana uğrarım konuşuruz hadi iyi geceler " deyip cevap beklemeden telefonu kapattı , arkasını dönüp cama yaklaştığında arabanın orada olmadığını gördü , rahat bir nefes alıp yatağına ilerledi gece lambasını kapatıp gözlerini kapadı ve yorgun olduğu için hemen uykuya daldı.

 

 

....................

 

 

Ertesi gün tim ve Alpaslan albay ufak bir toplantı yaptı toplantının sonucunda İstanbul a Atakan , Deniz ve Barının gitmesine karar verildi ve üçlü vakit kaybetmeden yola çıkmışlardı , Atakan ve Deniz iki evli çifti oynayacaklardı Barın ise onların yakın koruması ve şoförü .

 

Bunun yanı sıra İncilada sabah uyanmış buzdolabı tamtakır kurubakır olduğu için hemen marketten bir şeyler sipariş etti bu sıradada bir haftadır ev boş olduğu için tozlanmıştı sipariş gelene kadar etrafın tozonu aldı . Siparişler geldiğinde Duruda uyanmıştı , beraber güzel bir kahvaltı hazırladılar İncila son tabağıda masaya koyduğunda kapı çalmıştı , Duru " Sen kapıyı aç bende çayları koyayım " dedi. İncilada kafasını sallayıp mutfaktan çıkıp kapıya yöneldi , hızlı bir şekilde kapıya yöneldi elini kapı koluna koydu tam indirecekken durdu , yandaki portmantodaki aynaya baktı saçlarını düzeltti , kendine bakıp " Heyecanlı gibi ne o öyle koşuyosun , sakin ol biraz İncila " diye mırıldanıp biraz daha sakin bir şekilde kapıya uzanıp açtı. Ecevit kafasını eğmiş bir şekilde elleri cebinde bekliyordu kapı açılınca kafasını kaldırdı , İncila gülümseyip " Hoş geldin " dedi ve kenara çekildi " İçeri gel " dedi. Ecevitte gülüp " Hoş buldum dedi ve içeri girdi İncila mutfağa yöneldi Ecevitte peşinden ilerledi , kahvaltıyı mutfak balkonunda yapıcaklardı balkondan içeri girdiklerinde Duru çayları dolduruyodu , Ecevit " Günaydın " dedi . Duru kafasını kaldırdı ve çaydanlığı kenara koyup gülümsedi " Günaydın " dedi.

İncila " Hadi oturalım çaylar soğumasın " dedi masa zaten 4 kişilik dikdöetgen bir masaydı Ecevit bir başa Duruda karşı tarafa oturdu İncilada ikisinin arasında kalan sandalyeye oturdu ve sohbet ederek kahvaltı ettiler.

 

 

............................

 

" Ne kadar kaldı ?" dedi Atakan bunalmış bir şekilde , Arabayı Barın kullanıyordu , Deniz ise arkada bilgisayar ile Agah Sönmez hakkında biraz daha araştırma yapıyordu . "İki buçuk saat falan kaldı " dedi Barın , Atakan kafasını sallayıp " Benzinlikte duralımda çay kahve bir şeyler alalım " dedi .

 

" Agah Sönmez'in karısı varmış ama vefat etmiş biliyor musunuz ? " diyerek araya girdi Deniz , Atakan arkasına dönüp " Evet biliyoruz hatta İncila savcım ve Ecevit komutanım erkenden araştırmaya gitti Sakarya'ya oradan İstanbul'a geçtiler " dedi. Deniz kafasını sallayıp bilgisayara döndü , o sırada Barın yol üzerindeki benzinliğe girdi Atakan kemerini çözüp arabadan indi , peşinden Deniz de bilgisayarı kapatıp indi ve Atakan'ın peşinden markete girdi Barında bu sırada arabaya yaslanıp sigara içiyordu .

 

Rabia hemen lavaboya girdi , Atakan ise bir kaç abur cubur aldıktan sonra sandviçlerin olduğu standa gitti , Barın komutanı ve kendisine karışık sandviç aldı , Denizin nasıl sevdiğini bilmiyordu ama belki sever diye ona da karışık aldı bu sırada Deniz lavabodan çıktı ve Atakan'ın yanına geldi Atakan elindeki sandviçi gösterip " Karışık sandviç sever misin " dedi . Deniz "İçinde ne var " diye sordu , " Domates , Biber , Salatalık , Peynir falan " dedi. Rabia elindeki sandviçi aldı ve yerine koydu , onun yanındaki üç peynirli sandviçi aldı Atakan'a dönüp "Domates sevmem " dedi ve kasaya yöneldi , Atakan'da arkasından bir kaç saniye bakıp onun yanına gitti elindekileri de kasiyerin önüne koydu tam elini cüzdanına atıyordu ki Deniz ondan önce davranıp kartını çıkarıp ödedi , sonra Atakan'a dönüp " Bu sefer benden olsun " deyip göz kırptı ve kasiyerin uzattığı poşeti alıp çıkışa yöneldi Atakan onun arkasından baktıktan sonra önüne döndü ve " Olsun bakalım " dedi ve oda kafeterya kısmından çayları alıp çıktı marketten , yemeklerini yedikten sonra yollarına devam ettiler.

 

İstanbul'a girdikten sonra Barın , Ecevit'in attığı konuma doğru sürdü mahalleye girdiklerinde adresteki binanın önünde Ecevit ve İncilayı beklerken buldular. Barın arabayı binanın önüne park ettikten sonra hepsi arabadan indiler . Barın ilk önce Ecevit'in yanına gitti ve birbirlerine dostça sarılıp sırtlarını sıvazladılar , " Hoş geldin kardeşim " dedi Ecevit , Barında karşılık verdi.

 

Bu sırada İncila Denizin yanına gidip elini uzattı " Merhaba ben İncila " dedi , Deniz de ufak bir tebessüm ile elini uzattı " Memnun oldum bende Deniz " dedi. İncila gülümseyip kafasını salladı sonra Atakan'a dönüp " Hoş geldin Atakan nasılsın " dedi . Atakan gülümseyip " İyiyim İncila savcım siz " dedi. İncilada kafasını sallayıp " Bende iyiyim saol " dedi. Bu sırada yanlarına Ecevit ve Barında geldi , İncila Barına dönüp " Hoş geldin Barın " dedi , Barın gülümseyip " Hoş buldum Savcım " dedi. İncila elerini birbirine vurup " Tamam o zaman siz güzelce dinlenin akşama boğaza yemeğe gidelim rezervasyonu ben hallederim " dedi . Sonra Denizin koluna girip " Denizcim sen benimle geliyorsun " deyip onu eve doğru sürükledi.

 

Akşama doğru Duruda adliyeden gelmişti , İncila Deniz gelmeden normalde Durunun kaldığı misafir odasını temizlemişti Deniz orada kalacaktı , Duruda onunla beraber kalıcaktı Deniz ile eve girer girmez Duru ile hep gittiği boğaz manzaralı bir restorant tan yer ayırtmıştı , Duruda gelince hazırlanmaya başladılar " Duru abartma alt tarafı bir akşam yemeği yiyeceğiz , abartı bu kıyafetler " şimdide üçü giyinme odasında oturmuş tartışıyorlardı daha doğrusu İncila ve Duru tartışıyo Denizde sessizce onları izliyordu .

" Ya ne abartması bunlar normal kıyafetler , hadi bak bunlar sana çok yakışacak " elinde tuttuklarını alıp banyoya ilerledim siyah boğazlı ince bir badi ve mini yanında ufak bir yırtmacı olan siyah bir etek tabi birde file çorap hemen giyinip banyodan çıktım ve kızların yanına gittim. Duru beni baştan aşağı süzüp çok güzel oldu dedi ve ellerini birbirine çarptı , sonra bakışları Denize döndü Deniz hemen ayağa kalkıp " Çok teşekkürler ama ben kendim hallederim " dedi ve hemen kaçarcasına odadan çıktı , Duru onun arkasından göz devirirken bende güldüm " Yani kızı hemen kaçırdın sana inanamıyorum " dedim ve makyaj masamın önüne geçip oturdum saçlarımı zaten düzleştirmiştim o yüzden direk makyaja geçip sade bir şeyler yaptım , parfümümden de sıkıp çekmeceyi açtım takılarımın içinden gözüme kestirdiğim gold kolye ve yüzüklerimi takıp ayağa kalktım. Duru işe gittiği kombini ile gelicekti zaten akşam yemeğine çıkıyormuş gibi giyinmişti siyah ipek bir gömlek ve siyah mini etek altına siyah kilotlu çorap ve bilekten bağlamalı siyah stiletto evet bu onun günlük kombiniydi , kıyafeti hazır olduğu için sadece makyajını tazeledi bende siyah hafif beyaz çizgili blazer ceket ve siyah topuklu botlarımı elime aldım tam o sırada Denizin hazırlandı odanın kapısı açıldı odadan çıktığımda onu gördüm beyaz tşört siyah deri ceket uzun ve şekilli bacaklarını kapatan açık mavi ve salaş bir kot ve elinde tuttuğu siyah parlak topuklu botları zaten güzel bir kızdı şimdi birde yüzüne yaptığı hafif makyaj ile dahada güzel bir kız olmuştu .

Önünde durduğum kapıdan Duru çıktığı için beni iteklemişti o yüzden bir anda öne savruldum " Hadi hadi geç kalmayalım " dedi ve beni umursamadan portmantodan siyah kapanını giydi ve ayakkabılarını giymeye başladı bende Denize dönüp zkafam ile kapıyı işaret ettim " Hadi gel aşağıda bekliyorlardır " dedim kafasını sallayıp peşimden geldi ceketimi ve ayakkabımı giydikten sonra çantamı alıp dışarı çıktım peşimden kızlarda geldi apartmandan dışarı çıktığımda siyah range rover ' e yaslanmış bizi bekleyen üç adam ile karşılaştık Ecevit siyah pantolon siyah gömlek ve deri ceket giymişti kombinini siyah botları ile tamamlamıştı yanında duran Barın ise kaslı ve iri vücudunu çevreleyen siyah salaş bir gömlek ve nol kumaş pantolon giymişti oda bu görüntüyü beyaz spor ayakkabı ile tamamlamıştı ve Atakan oda kahve rengi ince bie kazak ve siyah kumaş pantolon giymişti .

Biz kapıdan çıktığımızda dikleştiler " Çok bekletmedik umarım " dedim hemen , üçüde cevap veremedi ama benim asıl dikkatimi çeken şey Barının Duruya olan garip bakışlarıydı sanki daha önceden tanıyormuş gibi bakıyordu bakışlarımı Duruya çevirdiğimde oda Barına şaşırmış şekilde bakıyordu kaşlarımı çatıp Durunun koluna dokundum bana döndüğünde " İyi misin ? " dedim. Barına yandan bir bakış daha atıp kafasını salladı " İyiyim " dedi. " Hazırsanız çıkalım daha fazla geç kalmayalım " Ecevitin sesini duyunca ona döndüm kafamı sallayıp " Biz kızlarla benim arabada gidelim sizde bizi takip edersiniz " dedim oda kafasını salladığında hepimiz arabalara dağıldık ben direksiyona geçtim , Duru yanıma Deniz ise arkaya oturdu yola çıktığımızda Duruya döndüm sessizce cama yaslanmış dışarıyı izliyordu normalde şarkı açıp bağıra bağıra eşlik etmesi yada adliyedeki dedikoduları anlatırdı ama o sadece sessizce oturuyordu Barınında bakışlarını hatırlayınca onların daha önceden tanıştığını anladım normalde sorguya çekmem lazımdı ama Deniz den çekinip anlatmazdı eminim o yüzden şimdilik sessiz kalmayı tercih ettim.

 

ECEVİT

İncilanın arabasını takip ederken aynadan arka tarafta oturan Barına baktım sessizce oturup yolu izliyordu ondaki tuhaflığı Atakanda fark etmiş olmalıki benden lafa girdi kafasını arkaya çevirip " Komutanım ne oldu birden sessizleştiniz " sonra gevşekçe gülüp " Yoksa İncila Savcının arkadaşı olan sarışın bomba aklınızı başınızdan mı aldı " deyip sırıtmaya devam etti ama bu sırıtışı çok uzun sürmedi çünkü Barın arkadan uzanıp Atakanın kafasına okkalı bir şamar geçirdi " Sik sik konuşma benim asabımı bozma " dedi. " Arkadaşı değil kuzeni " dedim aynadan Barına bakarak oda dönüp bana baktı sonra tekrar cama döndü sonra herkes sessizleşti.

 

İNCİLA

Restorana geldiğimizde inip anahtarı valeye verdim bir kaç dakika sonra Ecevitlerde geldiğinde hep beraber içeri girdik , cam kenarı boğaza bakan bir masa ayırtmıştım ben cam kenarındaki saldalyeye yaklaştığımda Atakan hemen yaklaşıp saldalyeyi benim için çekti " Buyrun savcım " dedi sırıtarak bende ona gülümseyip " Teşekkür ederim çok incesin Atakancım " dedim gülümseyip kafasın salladı sonra yanımdaki sandalyeyi Duru için çekti , oda ufak bir tebessüm ile teşekkür etti sonra sıra Denize geldiğinde , Deniz Atakana fırsat vermeden oturdu Atakan göz devirip gidip Denizin karşısındaki sandalyeye oturdu ve " İncelik ne demek biliyormusunuz Deniz hanım " dedi . Deniz samimiyetsiz bir şekilde gülümseyip " Tabi ki de biliyorum Atakan bey görgü kurallarına çok hakimimdir görgüsüz gibi bir şişe parfümü üstüme boca etmiyorum mesela " dedi. O sırada Ecevit benim karşıma oturmuştu ve Barına Durunun karşı sandalyesi kalmıştı bir kaç saniye Duru ile bakıştıkktan sonra oturdu garson gelip hepimiz sipariş verdikten " Nasıl mekanı beğendinizmi " dedim .

 

Ecevit gülümseyip " Güzel seçim" dedi bende gülümseyip " Seçimlerim her zaman iyidir " dedim . O sırada Atakanın sesi duyuldu " Siz daha önceden tanışıyormusunuz " Atakanın sorusu ile bir sessizlik oldu gözler Barın ve Duruya çevrildi Duru Atakana baktı ve " Hayır nerden çıkardın bunu " dedi . Sesi kendisinden emin çıkmıştı Atakan " Yani bilmem birbirinize bakışlarınız bir garip " dedi , Ecevite döndüğümde gözlerini kısmış bir şekilde Barına bakıyordu bakışlarım Ecevitin arkasına kaydığında gördüğüm kişi ile gözlerime inanamadım hemen masaya eğilip " Şimdi sessiz olun ve çaktırmayın " dedim herkesin odağı Barın ve Durudan bana kaydı Ecevite döndüğümde bana kaşlarını çatmış bir şekilde merak ile bakıyordu onun gözlerinin içine bakarak konuştum .

 

"Agah Sönmez burada...."

 

BÖLÜM SONU

 

........................................

 

 

Eveeet uzun zaman sonra merhaba nasılsınız umarım iyisinizdir. Bölümü umarım beğenmişsinizdir oy vermeyi unutmayın şimdiden teşekkürler , yorumlarda buluşalımm 🤩

 

Ayrıca yeni bölüm ile ilgili gelişmeleri intagram hesabımdan duyurucam ve yeni bölümler ile ilgili kesitler paylaşıcam oraya gelirseniz mutlu olurum sizi seviyorum görüşmek üzere 🙏

 

İNSTAGRAM : Ahter_official

TİKTOK : LadyMiaa__

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%