Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Lidena

@ladyrebel

Kuzey Doğu Vandol Eğitimhanesi

"Binsan!"

"Emredersiniz!"

İri yarı bir adam karşısına çıktığında Lidena bozulmuş saçlarını geriye doğru attı ve gözlerini adama dikti. İhtimali yoktu. Kaybetmesinin ihtimali bile yoktu.

"Başla!"

Adamın savurduğu teknikten uzak güç bazlı vuruşlara tepeden bir bakış attı ve hepsini karşıladı. En sonunda bu durumdan sıkılmış olacak ki bir ayağını geriye attı ve bu sefer kendisi saldırdı. Kını kılıca her vurduğunda rakibi geriledi...geriledi ve en sonundan sahanın dışına çıkıp yere düştü.

"Hummi!"

"Emredersiniz!"

"Başla!"

Lidena bu işin uzun sürmesinden korktuğu için hızla saldıran kendisi oldu. Karşısındaki rakibinin kılıcına sertçe vurmuş ve onun dengesini bozup kınıyla gövdesine birkaç çizik atmıştı.

"Tanrım!"

"Bu kız bir canavar!"

"Devasa Binsan'ı bile yendi."

"Bu kadar güçlü olması..."

"Dilerseniz son altı kişi aynı anda gelebilir." diyen Lidena ile bütün fısıldaşmalar kesildi.

Komutan Ovrin dişlerini sıktı. Bu küçük kadın cidden eğitim almıştı. Üstelik hiçbir şekilde soyuna ait bir güç kullanmamışken dört askerini eforsuzca yenmişti. Bu teklifi kendisine yapılmış bir hakaret gibiydi.

"Ult, Fanra, Ezvil, Oyran, Vival ve Gavro!"

Komutanın bağırışı ile altı savaşçı da öne çıktı. Fanra yumruklarını sıktı. Bu altınının içerisinde olmak fena derecede canını sıkmıştı.

"Küçük hanımın karşısına çıkın!"

"Emredersiniz!!"

Altısı birden bağırıp hızla sahaya çıktıklarında Lidena gözlerini birbirinden farklı altı erkekte gezdirdi. En azından zamandan tasarruf edeceklerdi.

"Başla."

Aralarındaki en sabırsız olan Ezvil hızla genç kızın üzerine koştu. Onun koşmasıyla Gavro da peşine takılmıştı. Lidena sessiz bir nefes aldı ve sonrasında tuttu. İşte onun için gerçek bir dövüş ancak böyle olurdu.

Yüzünün yanından geçip giden kılıcın hemen ardından temiz bir takla atmış ve Gavro'nun karnına kınını vurmuştu. Önündeki Ezvil'e karşılık vereceğini sanan Gavro ise gafil avlanmıştı. Lidena genç adamın etrafından döndükten hemen sonra kınını elinde döndürdü ve Ezvil'e doğru koştu. Hamlesinden kaçtığı için öne doğru savrulan Ezvil arkasını döndüğü an kını suratına vurmuştu.

Lidena hemen sonrasında doğruldu ve diğer dörtlüye baktı. En kısa olanı gözüne kestirdikten sonra hızla üzerine koştu. Vival üzerine gelen kız ile kılıcını kaldırmıştı ki Ult önüne atladı. Lidena'nın saldırısını karşıladığında genç kız sanki hiç umurunda değilmiş gibi dönmüş ve kınını Oyran'ın karnına batırmıştı.

"Ne?"

Oyran şaşkınca kılıcını yere düşürdü. O, hazırlıksız yakalanmıştı.

Lidena'nın doğrulması ile Ult dişlerini sıkarak doğruldu.

"Düzgün savaşmıyorsun!" diye bağırdığında Lidena kafasını hafifçe çevirip adama baktı.

"Savaşta kural yoktur."

Sözleri biter bitmez arkasında hissettiği hareketlilik ile kını hızla kaldırdı. Fanra'nın saldırısını karşıladığında genç adam ile göz göze gelmişlerdi.

"Tanıştığımıza memnun oldum."

Lidena genç adamın sözlerini kulak asmadan kınını hızla geri çekti. Arkasından gelen Ult'a döndü ve onun saldırısını etkisiz kılıp ufak bir takla ile geriye çıktı.

"Ben olmadım." diyen Ult ile Lidena'nın gözleri yeniden kısa olana kaydı. Bu ufak bakıştan sonra elini uzattı ve kınını birkaç kez döndürüp hafifçe eğildi.

"Bitirelim."

Üç adam da üzerine koştuğunda yeniden bir nefes aldı ve hemen ardından tuttu. Atılan her kıç darbesinden kolayca kurtuldu ve hiç acımadan kınıyla vücutlarına vurdu. Öldürmeyecekti. Öldürmemek için kılıcını kınından bile çıkarmamıştı. Ancak üç adamı eşek sudan gelinceye kadar dövmüştü. Acı dolu inlemeler ile yere düştüklerinde kınını elinde çevirdi ve en son Fanra'nın karnına sert bir tekme atıp yere düşürdü.

Elindeki kını kendi ekseninde döndürüp baldırına dayadığında hiç kimseden çıt çıkmıyordu.

"Sen kimsin?" diyerek öne çıkan Ovrin ile Lidena elini alnına dayadı.

"Lidena Nien!"

Komutan Ovrin dişlerini birbirine bastırırken, yerden zorla kalmış, kin dolu gözlerle kıza bakan öğrencilerine baktı. Bu iyi değildi. Bu kız normal değildi. Raez kimdi ve bunca sene bu kıza ne öğretmişti de böylesine bir şeye dönüşmüştü? Kılıcını kınından bile çıkartmadan en iyi on öğrencisini dövmüştü.

"Beni takip et!"

"Emredersiniz!"

Elindeki kılıcı arkasına aldıktan sonra sessizce komutanın arkasına takıldı. O ilerledikçe fısıltılar onu takip etti. Hatta fısıltılardan bir bulut oluştu. Vandol Eğitimhanesi'nin tepesine yükseldi. Sonrasında hepsi birer çiğ olup yağdı sanki.

"O kız normal değil."

"Gerçek bir savaşçı olabilir mi?"

"Kıyafetleri fazla...fazla eski püskü."

"Sanırım savaşmaktan yoksul kalmış."

Bütün sözlerin yanı sıra Fanra farklı düşünüyordu.

"O gerçek bir soylu olmalı." dediğinde Ult kaşlarını çattı.

"Attığı kibirli bakışlara bakarsak evet. Bizden oldukça yüksek bir mertebeden olmalı." diyerek acıyan koluna elini koydu ve gittikçe uzaklaşan kıza baktı. "Bize fazla tepeden bakıyordu." Gözlerinden belliydi hırs dolu olduğu. Az önceki yenilgi hayatında aldığı en büyük darbeydi.

"Daha fazla çalışmamız gerek." diyen Fanra arkasını döndü ve sağlıkçıların yanına ilerledi. Bu küçük kız canını acıtmayı başarmıştı.

.

.

.

"Sen on savaşçıyı mı yendin?"

Önündeki ak sakallı adama bakan Lidena kafasını hafifçe öne eğdi ve onu selamladı.

"Evet Efendim! Buraya imparatorun savaşçısı olmak için geldim." dediğinde Pursuan ellerini önünde birleştirdi ve Ovrin'e kısa bir bakış attı. Bu küçük hanım da nereden çıkmıştı şimdi? Üstelik böylesine pasaklı bir halde.

"Bana küçük hanımı tanıtır mısın Ovrin?" dediğinde Komutan Ovrin eliyle genç kızı gösterdi.

"Lidena Nien. Komutan Raez'in öğrencisi." dediğinde Pursuan gözlerini kısarak genç kıza baktı.

"Raez Kafka'dan mı bahsediyoruz?"

Lidena hafifçe kafasını eğdi.

"Evet, Efendim. Kendisi yolculukta birkaç haydut tarafından öldürüldü." dediğinde Pursuan kaşlarını çattı.

"O birkaç hayduta ölecek bir adam değildi." deyince Lidena karşısındaki adamın gözlerine baktı.

"İnsanın en savunmasız anı endişe duymaya başladığı andır." mavi gözlerindeki donukluk yaşlı adamın dikkatinden kaçmadı. "Komutan Reaz içinde büyüttüğü endişesi yüzünden dikkatsiz davrandı. Bu ufak dikkatsizlik canına mal oldu."

Küçük kızın boyundan büyük lafları Pursuan'ın gözünden kaçmamıştı. Bu duruş, bu konuşma tarzıyla belli ki cidden bir eğitim almıştı. Ancak adı sanı pek de belli değildi. Özellikle de adı sanı güvenilir olmayan birinin bu kadar iyi bir eğitim alması hiç güvenilir değildi.

Ne yapacağına karar vermeden önce onu izlemek ve gerçekten de soylu bir kana ve bu kanın getirdiği güçlere sahip mi görmek istedi. Lakin Vandol Eğitimhanesi'nin bütün yurtları tıka basa doluydu. Onu bir depoya mı koymalıydı?

"Hiç boş odamız var mı Ovrin?" diyerek yanındaki komutana göz ucuyla baktı. Komutan Ovrin bu soru karşısında şaşkınlığını gizlemek de güçlük çekti. Gerçekten nereden geldiği belirsiz kızı Vandol Eğitimhanesi'ne mi alacaktı? Yine de cevap verdi. Cevap vermek zorundaydı.

"Savaşçı yurdu tıka basa dolu Efendim." dediğinde yan taraftaki kadın sarı saçları usulca geriye attı ve genç kıza kısık gözleriyle baktı.

"Büyücülerin arasında bir kişilik yer var." dediğinde Pursuan gözlerini Nuyya'ya çevirdi.

"Öyle mi?" diyerek ellerini masaya koymuştu ki güzel kadın çenesini kaldırarak Pursuan'a baktı.

"Ama erkeklerin yanında."

Pursuan'ın kaşları çatıldı. Bu fikir pek de hoşuna gitmedi. Bunu fark eden Nuyya alımlı bir şekilde gülümsedi.

"Ona erkek kıyafetleri verin." dedi dalga geçer gibi. "Zaten saçlarının kesimi ile bir çiftçi kızından çok sokak habercesine benziyor." dediğinde Pursuan dönüp genç kızın biçimsiz kesilmiş saçlarına baktı. Siyah saçları cidden karmaşık duruyordu. Uzaktan saç şekli erkek gibi duruyordu.

"Bu onun bir kız olduğunu değiştirmez!" diyerek araya giren Ovrin ile güzel kadın kaşlarını çattı.

"Şunun şurasında kadın ya da erkek farketmeksizin bir savaşa gidiyoruz. Sence bir yurtta kadın erkek kalmalarının bir önemi var mı?" dedi sakin bir ses tonuyla. Ancak sözleri hiç de sakin bir cümleye uygun değildi. "Üstelik bu tipteki bir kıza, böyle bir zamanda , bakacak bir erkek varsa o zaten bir savaşa götürülmemeli!"

Nuyya'nın sözleri ile Ovrin ellerini yumruk yaptı.

"Konuyu çarpıtıyorsunuz!"

Ovrin'in sesini yükseltmesi ile Pursuan elini masaya vurdu.

"Nuyya haklı Ovrin!" dedi bir anda heyheylenen adam. "Şu anda bize savaşacak adam lazım. Aşıkları baştan eleyelim!" dedikten sonra dönüp Lidena'ys baktı.

"Bundan sonra küçük hanım sen bir erkeksin!" dedi işaret parmağını tutana kadar. "Bu savaş bitene kadar hiç kimseye aşık olma, hiç kimseyi de kendine aşık etme!" dediğinde Lidena orta dönen saçma sapan konuya uzaktan bir bakış attı.

"Emredersiniz!"

Loading...
0%