Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Lidena

@ladyrebel

Kuzey Doğu Vandol Eğitimhanesi

 

Beyaz kının taş zemine sürtüşünün çıkardığı sesin verdiği rahatsızlık bir kenara kendilerine bakan koyu mavi gözlü kız bir yana. Üzerindeki erkek kıyafetleri, biçimsiz kesilmiş saçlarının dağınıklığı ile kendilerine bakıyordu. Saçlarının gölge düşürdüğü gözleri uzaktan daha da korkunç gözüküyordu.

 

"Sen?"

 

Mias'ın ağzından çıkan fısıltının ardından hiç kimse konuşmadı. Bu garip bakışma Lidena'nın kılıcını elinde döndürüp yatağına atmasıyla sonlanmıştı. Oda arkadaşları olduğu açıkça ortadaydı. Kendisine zarar veremeyecek kadar güçsüz oldukları da belliydi. Bu yüzden hiç tereddüt etmeden arkasını döndü ve pencere kenarına doğru adımladı.

 

Odası düşündüğünde daha küçük, karanlık ve can sıkıcıydı. Özellikle odasında iki yabancı varken asla gerçek manada uyuyamayacaktı. Asgari uyku, asgari enerji ve asgari direnç.

 

"Sen savaşçılar ile dövüşen kızsın." diyen Mias kızın yatağa attığı kılıca baktı. Pencerenin önünde durduğu için gölgesi odanın zemininde geziniyordu. "Burada ne işin var?" Ellerini arkasına saklayıp çekingen bir tavırla sordu.

 

Lidena derin bir nefse aldıktan sonra arkasını döndü ve ikisini yeniden süzdü. Biri yeşil gözlü, ıpıslak bir erkekti diğeri ise daha kısa kahverengi gözleri olan biraz daha kaba bir tipti.

 

"Ben Lidena Nien. İmparatorun savaşçısıyım. Bundan sonraki oda arkadaşınız." dediğinde Eris oturduğu yerden zorla doğruldu.

 

"Ama sen kızsın." diyerek şaşkınlığını ortaya koyduğunda Lidena öylece yüzüne baktı ve bir cevap vermedi. "Pek de mantıklı durmuyor. Neden iki erkek ile bir kızı aynı odaya verirler ki?" dedikten sonra birkaç adım attığında Lidena gencin üzerindeki ıslak kıyafetlere baktı. Arada bir yere damlayan su sesini duyuyordu sanki. Alnına çarpıp etrafa su saçan saçlarının siyahlığında gezindi gözleri. Hisleri konusunda asla yanılmazdı. Karşısındaki adam onun için bir tehdit değildi. Zayıftı.

 

"Bence de bir yanlışlık olmalı. Sen burada bekle ben hemen birilerine sorup geleceğim."

 

Mias koşarak odadan çıktığında Lidena yeniden karşısındaki adama baktı ve ellerini arkasında birleştirdi.

 

"Eğer üstünü değiştirmezsen zatürre olabilirsin."

 

Eris ellerini ıslak gömleğine koydu ve kaşlarını çattı. Beyaz gömleği ıpıslak olmuş ve bedenine yapışmıştı. Elini kafasının üstüne koydu ve hafif uzun saçlarını dağıttı. Bu hareketi utancını gizlemeye çalışmaktan başka hiçbir şey değildi. Yüzünü kapatmaya çalışırken saçma sapan sesler çıkardı ve arkasını döndü.

 

"Haklısın."

 

Ellerini gömleğinin uçlarına attı ve pantolonunun içerisinden çıkardı. Üstten bağını çözmüştü ki kaşları çatıldı. Arkasını döndüğünde genç kızın yatağına oturmuş, kılıcının kınından çıkarmış, keskin metali incelerken görmüştü. Elleri gömleğinin uçlarında kaldı. Hafifçe kaldırdıktan sonra hemen indirdi.

 

"Acaba..." dediğinde Lidena hafifçe geriye uzandı ve kılıcını incelerken kıstığı gözlerini adama çevirdi. Ve kısık gözleri ile gözlerine baktı. Eris içten dudaklarını ısırdı. Nasıl...nasıl bu kadar rahat olabilirdi? "...ben giyinene kadar dışarıda bekler misin?"

 

Lidena kılıcını yere dayarken yattığı yerden doğrulmadı ama kafasını hafifçe kaldırdı.

 

"Erkeklerin bu konulardan kadınlardan daha rahat olduğunu düşünürdüm." dediğinde Eris kulaklarının yandığını hissetti. Bu utançtan değildi. Üşütüyordu. Ipıslaktı.

 

"Evet, sen de rahatsız olabilirsin."

 

Lidena kafasını iki yana salladığında siyah saçları dağıldı.

 

"Benim için bir önemi yok."

 

"Ne?"

 

"Soyunabilirsin." dedikten sonra umursamazca yatağına tamamen uzandı ve kılıcını kaldırıp incelemeye kaldığı yerden devam etti. Bu kılıcı babası dövmüştü. Acaba bu kılıcı elinde tuttuğunda bu kadar güçlü hissetmesinin sebebi bu muydu?

 

Dünyayı boş verip de yatağına geri uzanan kız ile Eris ne diyeceğini bilemedi ama geri adım da atmadı.

 

"Ne yani, sen benim karşımda soyunabilir misin?"

 

Lidena gelen soru ile kafasını yastığı üzerinde döndürdü ve genç adama baktı.

 

"Evet."

 

Eris sinirle güldü. Bu histerik gülüşün ardından birkaç adım attı ve genç kıza yaklaştı. O yatağında uzanıyordu. Bir ayağını kendisine çekmiş, yorganı darmadağın hale getirmiş, yastığı eğriltmiş ve ellerini havaya kaldırmıştı. Eris ise yatağının hemen yanı başında ona tepeden bakıyordu.

 

"Beni dışarıda bekler misin?" dedi inatla.

 

Lidena, uzandığı yataktan uzunca adama baktı. Çevik bir hamle ile elindeki kılıcı döndürdü. Bu hareket Eris'in geriye bir iki adım atmasına sebep olmuştu. Kılıcını sessizce kınına soktuktan sonra yataktan indi ve Eris'in tam karşısında durdu.

 

"Mahremiyetini korumaya mı ihtiyacın var?" dediğinde Eris kıpkırmızı olduğunu hissetti ama cevap vermeden de edemedi.

 

"Evet."

 

"Emredersiniz!"

 

Lidena hızla arkasını dönüp odadan çıktı ve kapıyı sertçe kapattı. Niteliksiz olduğunu gördüğü ilk anda anlamıştı zaten. Tanrının verdiği bedenden insan neden utanırdı ki?

 

Kınının yere dayayıp dimdik karşıya bakarken koridordan geçen erkeklerin sayısı artıyor buna ters oranla yürüme hızları azalıyordu.

 

"Bu kız savaşçıları yenen değil mi?"

 

"Erkeklerin binasında ne işi var?"

 

"Neden ona da bizim kıyafetlerimizden vermişler?"

 

"Bir kadına pantolonun bu denli yakışacağını kim bilebilirdi ki?"

  

Lidena, koridordan akıp giden cümleleri kafasına takmadı bile. Öylece durmuş, dimdik karşısına bakıyordu.

 

Puvsa, elindeki kolyeyi döndürerek koridorda ilerlerken bir erkek grubunun yolu kapattığını görünce derince bir nefes aldı. Puvsa erkeklerin kaldığı binayı temsil eden sözcüydü. Bu yüzden denetimleri o yapardı. Kendisinin mevkisi yenilerden oldukça yüksekti. Bu yüzden emir vermekten çekinmez, işime geldiğinde herkese tepeden bakardı. Bu durumdan bir hayli memnundu.

 

"Ne bu kalabalık!?"

 

Kendi aralarında konuşup duran erkeklerin uğultusu Puvsa'nın bağırışı ile kesildi.

 

"Dağılın! Açılın!"

 

Ellerini sağa sola savurarak kalabalığı yarıp da ortaya çıkarken sinirle söylendi.

 

"Neden buraya bu denli birikip koridoru kapatırsınız ki!?"

 

Dağılmış gömleğini sinirle düzelttiği sıra kafasını kaldırdı. Siyah kısa saçları dağılmış bir kız dimdik karşıya bakıyordu. Üzerinde erkeklerin giydiği türden bir gömlek, siyah bir pantolon ve çizmesi vardı. Tüm bunları yanı sıra bir de kılıç.

 

"Sen de kimsin?"

 

Gözlerini kısarak genç kızın karşısına geçti ve göz göze geldi. Soğuk mavi gözlerindeki durgunluk genç adamın daha da ilgisini çekmeye sebep olmuştu.

 

"Cevap ver." dediğinde Lidena karşısındaki sarışın erkeğe baktı.

 

"Siz kimsiniz?"

 

Sorusuna soruyla karşılık veren kız ile Puvsa onadan tepeden bir bakış attı.

 

"Ben Vandol Eğitimhanesi Batı binasının sözcüsüyüm. Asıl sen kimsin?"

 

Lidena genç adamın sözlerinden sonra hızla elini alnına koydu. Sonuçlarak o kendisinden üst bir mevkideydi. "Öldür" emri gelmedikçe hem emri dinleyecekti.

 

"Lien Nien! İmparatorun savaşçısıyım!"

 

Kalabalıktan büyük bir uğultu yükseldiğinde Puvsa kaşlarını çattı. Bu kızın ismini duymuştu. Bu sabah olan olayların başrolüydü sanki.

 

"Bizim, bizim oda arkadaşımız!"

  

Bağırarak koridora dalan Mias nefes nefese kızın önüne geçti ve Puvsa'nın karşısına geçti.

  

"Az önce komutan Ovrin ile konuştum. Kendisi bizim yeni oda arkadaşımız."

 

"Ne?"

 

"Komutan Ovrin ve Nuyya Hanımın'ın bizzat yanından geliyorum. Lidena bizimls birlikte altı ay eğitim alacak." dediğinde Puvsa, Mias'ın arkasında kalan kıza baktı.

 

"Bu nasıl doğra olabilir?" dedi sinirle. "O bir kız ve siz iki koca erkeksiniz!" diyerek işaret parmağını önce Lidena'ya sonrasında ise Mias'a tuttu. "Bu hiç mantıklı değil."

 

Mias derince bir nefes aldı.

 

"Ben de bunu sorgulamak için gitmiştim ama..." dedi Mias ellerini yumruk yaparak. "...'O kızın gitmesinden ise en iyi on savaşçının gitmesi daha ufak bir kayıp olur' dediler." dediğinde herkes ağzını kapatmıştı.

 

"Ne?"

 

Mias dişlerini sıktı.

 

"Eğer onu göndermek istersek bizi kovacaklar!" diye sinirle karşılık verdi Mias. "O bizden daha güçlü." dediğinde Puvsa öfkeyle bir adım attı. Mias'ın boynunu kavrayıp sarsmak istedi.

 

"Ne diyorsun se-"

 

Sözlerinin sonu gelmeden kapı açılınca Mias kenara kaydı. Eli boşlukta kalan adam Eris'in sözleriyle çarpıldı.

 

"Giyindim içeri girebilirsin."

 

  

"Ne?"

 

   

 

   

 

    

 

 

Loading...
0%