@ladyrebel
|
Selamına çıkmış kişiye yan bir bakış atıp doğruldu. "Ne oldu?" "Duyduk ki köy köy gezip sizi arayan birileri var." dediğinde elindeki ekmeği masaya bıraktı. Bir bez ile gözünden akan yaşı silerken tek kaşını havaya kaldırdı. "İsimlerini öğrendiniz mi? " dediğinde adam korkuyla başını öne eğdi. "Maalesef efendim ama nereden geldiklerini az buçuk biliyor gibiyiz." deyince elindeki bezi dizinin üzerine koydu ve tek gözünü adama dikti. "Konuş." "Büyücüler. Üç kişiler. İkisi kız. Kızlardan biri ateşe hükmediyor. Sanırım eğitimhaneden kaçmışlar." dediğinde anlamıştı kimin olduğunu. "Kız kıss boylu mu? " Adam heyecanla başını salladı. "Evet! Evet efendim. Kısa boylu, tatlı yüzlü bir kız. Her yerde sizi arıyor." Eris, sağlam gözünü etrafta gezdirdi. "Onları buraya getirin." dedikten sonra işaret parmağını baldırında gezdirdi. "Ayrıca köyden insanları sık sık buraya getir." dedi kaşlarını çatarak. Permeperişan adam onu onaylamış ve kaçarcasına kendini dışarıya atmıştı. "Ne oldu?" dedi kapı ağzında bekleyen köylüler. "Efendimiz onları tanıyor. Hiç sinirlenmedi. Hiç korkmayın. Gidip onları getirelim." diyerek diğerleri ile birlikte yola çıktı. . "Ellerini şu şekilde açmanız gerek majesteleri." Lidena Puvra adındaki adama dik dik baktı. "Bu dövüş sanatı neden çift kılıçlı? " dediğinde ada hafifçe gülümsedi. "Aslında Funn Fia ve Runn Fia birbirlerine aşırı derecede benzer. İkisi de çift kılıç içindir sadece biri diğerini taklit eder. Yani bir önceki öğrendiğiniz sahte bir ikinci kılıcın gölgesidir. Diğerinde alttan vurmak istediğinde kılıçınızı çevirirsiniz. Bunda ise zaten o yöne bakan bir kılıcınız vardır. Bu yüzden döndürmek gerekmez." Lidena elindeki kılıca baktıktan sonra doğruldu ve onu izleyen Pasna, Vuz ve Ult'a baktı. "Bana Fanra'nın kılıcını getirin." dediğinde Ult karşı çıkmak istedi ama kızın yüzündeki yanıkları görünce bir şey diyemedi. Kendisi acısı ile yanarken dayanamamıştı. Lidena hem içi hem dışı yanmışken kim bilir nasıl canı acımıştı. "Emredersiniz." Belindeki arkadaşının kılıcını nazikçe genç kıza uzattı. "Buyrun majesteleri." diğerek eğildiğinde Lidena kılıca tepeden bir bakış attı ve ruhsuz bir ifade ile eline aldı "Artık ikinci kılıcım var." dediğinde herkes şaşırmıştı. Çünkü bir başkasının kılıcını almak onu ailenden saymakla birdi. Lidena için Fanra onun bir ailesi gibiydi. Tabii ezeli düşmanlar da alırdı kılıçlarını. Onunla gezerlerdi. İbret olsun diye kellesini gezdirmek gibi. "Kılıçlarınızın kabzasını birbirine dayamalısınız." diyen adam elindeki kılıçları birleştirdi ve sanki uzun tek bir kılıç haline getirdi. Lidena adama baktı ve kılıçları birleştirdi. Beyaz kabzalı kılıcının yanındaki siyah kabza ile hızla kılıçları birbirinden ayırdı. Onun bu hareketi herkesin pür dikkat ona bakmasına sebep olmuştu. "Olya! " diye bağırdı bir anda. Olya kocama gözleri ile Nevil'e bakıp ortaya koştu. "Efendim majesteleri. " deyip de eğildiğinde Lidena kılıcını kabzasına soktu. "Bana içki getir. Birkaç şişe olsun." dediğinde genç kız hızla Pasna'ya baktı. Pasna bu bakışı onayladı. "Emredersiniz efendim." Lidena kılıçları eline alıp karşısındaki adama baktı. "Burada 15 - 20 dakikalık bir köy var efendim. Oldukça büyüktür. İçkileri ile de ünlüler." dedikten sonra dudaklarını bir birine bastırdı. "Ama son zamanlarda fazlaca yağmacı var orada. Üstelik bir grup çete de yağmacılar ile ters düşüp çatışıyorlarmış." dediğinde Lidena kafasını salladı. "Getirdim efendim." Olya'nın elinden şişeleri alıp bir ıslık çaldı. Korgan yattığı yerden hızla ayağa kalktı. "Dersin devamını Pasna ve diğerlerine anlatmaya devam edin. Ben şu köye bakıp geleceğim." diyerek lorganın sırtına çıktı ve pelerinin şapkasını kafasına geçirdi. Lorgan ile göğe yükselen kızın ardından Pasna gergince nefes aldı. "Yardıma ihtiyacı olac-" diyerek soru soracak olan adam Pasna ile susmak zorunda kalmıştı. "Yağmacıların yardıma ihtiyacı olacak gibi... " . Lorgan'dan dakikalar önce inmiş, kalabalık köyün ortasına doğru ilerlemişti. Herkes büyük bir karmaşa içerisine alıp veriş yapıp bir şeyler yiyordu. Ortada dönem gürültü kaşlarını çatmasına sebep oldu. Lakin yüzünü kapüşonuna iyice sakladı ve içki dükkanına girdi. O girer girmez herkes dönüp ona bakmıştı. Yüzü gözükmeyen, pelerinli yabancı tabii ki ilgi çekmişti. Lidena hiç kimseyi önemsemeden tezgaha ilerledi ve uzun tahta iskemleye oturdu. "Sağlam bir içki ver." dediğinde iri yarı adam gülerek eğildi ve yüzüne bakmaya çalıştı. "Kız olduğun için mi böylesine yüzünü saklıyorsun?" dediğinde Lidena kaşlarını çatarak çenesini kaldırmıştı. "İçki istedim, laf değil." Adam kızın koyu mavi gözlerine baktıktan sonra yüzündeki gülüşü itina ile sildi. "O zaman dağa geri dönmelisin." dedikten sonra karşısındaki şişko adama baktı. "Sen hep böyle hantal mısın? İçkileri ne zaman vereceksin? " diyerek kızdığında sol tarafına da bir başkasına oturdu. "Kavga etmek için fazla cılızsın." "Sesini duydun mu? " diye güldü sağındaki. "Kızmış." "Hadi ama tatlım, şu güzel yüzünü göster bakalım." dediklerinde Lidena gözlerini tezgahta gezdirdikten sonra kafasındaki kapüşonuna attı ellerini. Ağır ağır çıkarttıktan sonra siyah saçlarını geriye doğru taradı. Herkes siyah saçlarının ucundaki kızıllığa şaşırmışken yüzünü kaplayan yanık ile kaşlarını çatmışlardı. "Özürün mü var? " dedi sağındaki adam merakla. "Kim yaktı yüzünü böyle?" dediğinde solundaki de tezgaha doğru yatmış ve dikkatle yüzüne bakmıştı. "Bu yüzden mi yüzünü saklıyordun? Çirkin diye? " Lidena dönüp adama baktı. "Ben yaptım." dedi soğukça. "Güzel hissettiriyor." diyerek gözlerini adama dikti. "Tatmak ister misin? " Adam genç kızın koyu mavi gözlerine bakarken bir anda gözleri mavi alev benzeyip yok oldu. Anlık korku ile sıçrayarak geri çekildiğinde herkes gülmüştü. "Şu küçük kızdan mı korktun cidden?" diye bağırınca biri Lidena omzunun üstünden arkaya baktı. "Sen korkmuyor musun? " Kel kafasını kaşıyıp ayağa kalktı. Neredeyse iki metre boyu vardı. "Korkuyor gibi miyim?" dediğinde Lidena dönüp hantal adama baktı. "İçkimi hâlâ vermedin." "Küçük bir kız çocuğuna içki verecek değ-" Sözü Lidena'nın elini kafasına attığı gibi tezgaha vurması ile kesilmişti. Şişko adamın alnını yararak yere düşmesi ile sağdaki üzerine atlamıştı. Lidena ise hızla iskemleden geriye atlamıştı. Boşluğa düşen adamın suratına yumruğu koyduğu gibi kendi ekseninde dönüp kolunu savurmuş ve solundakinin ensesine vurmuştu. Pelerinini hızla savurdu ve kılıcını eline eline aldı. Metali kınından sıyırırken gördüğü şey koyu mavi gözlerindeki hırçın bakışıydı. "Ölmek için güzel bir gün. Özellikle cehenneme gideceksen." Kel adam yarım ağız güldü. "Bunu bilmen iyi oldu." Kılıcını elinde çevikçe döndürdükten sonra hızla ileri atıldı. İri adamın yapabileceği pek bir hamle yoktu. Lidena'nın yanında son derece hantal kalıyordu. Lidena ise üzerine koştuktan hemen sonra kılıcını baldırına saplamıştı. Adam acıyla bağırırken saplı kalmış kılıca bir de tekme attı. Kılıç bacağının yarısını koparıp atmıştı resmen. O sırada elini tekrar beline attı ve Fanra'nın kılıcını çıkardı. Kılıcın metali gözüne yansıdığında birkaç adım geriledi. Bir başkasının onun kılıcıyla öldürmek... Kılıcı hızla yere sapladı ve adamın üzerine koştu. Kolunu geriye attı, elini yumruk yaptı. Eli adamın suratına gelene kadar alev almış ve maviye dönmüştü. Mavi ateşin ışığı gözlerini kısmasına sebep olurken yumruğunu suratına vurdu. Adam oracıkta can verdi. Düşündüğü gibi sessizlik olmadı ama. Herkes bir anda kaçmaya başlamıştı çünkü. "Büyücü!" "Kaçın! " ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ Merhaba! Hmm , ne düşünüyorsunuz? Tüm teorileri şuraya almak istiyorum ---> O zaman... Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle! LadyReBeL ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
|
0% |