Yeni Üyelik
61.
Bölüm

60. Lidena "En Yakın Düşman"

@ladyrebel


"Buralara..." diyerek arkasını döndüğünde sağa sola kaçmaya çalışan adamlara baktı. "Durun." dedi ama kimse dinlemedi. Hatta biri ölmüş adamın kafasına bir kova su bile döküp gitmişti.

Koca koca adamlar, avazları çıktığı kadar, bağıra bağıra kaçıp gitmişlerdi.

"Kaçın! Büyücü var! "

Lidena ilk defa böylesine şaşırmıştı. Neden kimse onunla dövüşmüyordu? Kaşlarını çatarak arkasını döndü ve yüzü gözü kan olmuş hantala baktı.

"Nereye kaçıyorlar? " dediğinde adam korkuyla yerdeki kele baktı.

"Liderlerini öldürdün-üz..." diye mırıldandığında genç kız saçlarını geriye ittirmişti.

"Tek dayanakları bu avanak mıydı yani? " dedi sinirle.

Adam kafasını salladı.

"Bana içkimi ver artık! " diye bağırınca koca adam ağlayarak kafasını salladı ve bir bardak içki doldurdu.

"Buyrun... "

Lidena, Fanra'nın kılıcını özenle çıkarıp kınına soktuktan sonra kılıcını eline aldı ve kalktığı yere geri oturdu. İçkiye kısa bir bakış attıktan hemen sonra kafasına dikti. Halkın hali resmen içler acısıydı. Nasıl olur da hepsi kaçardı?

"Hiç kimse dövüşmeyi bilmiyor mu?" diyerek adama baktı. Hantal adam göz yaşlarının arasından genç kıza bakıyordu.

"Ben özür dilerim. Ben de pek bilmiyorum." dediğinde Lidena dişlerini birbirine sürttü.

"O zaman neden artislik yaptılar?" dedi kaşlarını çatarak.

Adam iki gözünden akan yaşlarla cevap verdi.

"Küçük, zararsız bir kıza benziyordunuz efendim. Hataya düştüler. "

Lidena ters bir bakış attı.

"Şu topraklarda dövüşmeyi bilen kalmadı..." diyerek içki bardağını sinirle ittirdi. Adam korkuyla bir bardak içki daha dökerken dükkanın kapısı seslice açılmıştı. Liden ağır ağır arkasını döndüğünde gözleri kısıldı.

"Herkes hortlak görmüş gibi kaçıyordu. " diyerek içeri yürüyen adam tek kaşını kaldırarak yerdeki koca cesede baktı. "Ow, tamam." dedi gülerek. "Demek sebebi sendin."

Siyah saçlarını geriye atarak hızlıca yanına yürüdü.

"Nasılsın?" dedi Lidena'ya bakıp gülümseyerek. "Daha iyi bir halin var. "

Yanına oturduğunda Lidena adama şöyle bir baktı ve eline içki bardağını aldı.

"Elimi iyileştirmişsin." dediğinde adam kafasını salladı.

"Bilirsin. Bazen içinden geçirmek bile yetiyor böyle şeyleri." diyerek hantal adama baktı ve kafasını salladı. "Benimki nerede?"

Şişko elinin tersiyle yüzündeki kanı silip Asır için yeni bir bardak çıkartıp içki doldurdu.

Lidena derin bir nefes aldı ve yanındaki adama kısa bir bakış attı. Sanırım kendisinin veliaht olduğunu bilmemesi iyi bir şeydi. Tarafsız olarak muhabbet edebilirlerdi. Üstelik arkadaş da olmayacaklarını belirtmişlerdi.

"Sana bir soru." dediğinde Asır içkisini kafasına dikti ve genç kıza döndü.

"Gönder gelsin." diyerek boş bardağı hantala uzattı.

"Eğer ezeli bir düşmanın varsa..." diyerek adamın siyah gözlerine baktı. "...ve onu kuru kuru öldürmek istemiyorsan ne yaparsın? "

Asır bu soruya gülmeden edemedi.

"Şu öldürdüğün adam gibi, dizlerini keserim." dedi hiç düşünmeden. "Yalvaracak olsa bile diz çökemesin önümde."

Lidena kaşlarını çattı. Adamın siyah gözlerine baktı uzunca. Kendisinden daha vahşi biri mi? Yoksa diğer takoz kafalılar gibi mi? İçi boş dışı şaşalı.

"Yani dizlerine saldırmalıyım? " dediğinde Asır kafasını iki yana salladı.

"Önce soyut olanlara." dedi içki bardağını eline alarak. "Onu destekleyenlere saldırmalısın önce. Yardım isteyecek kimsesi kalmadığında ya da güvendikleri ona sırtını döndüğünde durum daha tatmin edici oluyor."

Lidena bu sözleri kulak arkası edemedi. Çünkü birinci elden tadına vardığı bir şeydi bu.

"Çok mu intikam aldın?" dedi adama bakıp içki için hantala bardağını uzatırken.

"Hayır." dedi Asır dürüstçe. "Ama bilirsin, bizler savaşçıyız. Öldürmek için varız."

Öldürmek için varız...

Lidena içkisini içeçeği sıra dükkanın kapısı gürültüyle açıldı ve duvara vurdu.

"Kim benim malikanemde yaygara çıkartıyor?! " diye bağıran bir adam ile Asır işaret parmağını Lidena'ya tuttu.

"O." dedi hiç tereddüt etmeden.

Lidena gözlerini kapıdaki adamda gezdirip Asır'a döndü. Asır da genç kıza bakıp kaşlarını çattı.

"Unuttun mu? Arkadaş değiliz. " dediğinde Lidena bardağını dükkanın bir köşesine gelişi güzel bir tavırla fırlattı. Asır kırılan bardağa bakarken kafasını sallıyordu.

"Biliyordum." dedi kendi kendine. "En az benim kadar eğlenceli olduğunu biliyordum. "

"Sen misin küçük kız? " diyen adam ile Lidena elini kılıcına attı ve seslice kınından sıyırıp çıkardı.

"Ölmek için ayaklarıma kadar gelmişsin." dedi koyu mavi gözlerini gözlerine dikerek. "Geri çevirmek olmaz."

Kılıcını savurduğu esnada pencereden giren ok ile hızla kenara kaydı. O anda Asır kılıcını fırlatmış ve okun önünü kesmişti. Lidena zaten kurtulmuş olsa bile Asır'a baktı.

"Eğlence bu kadar çabuk bitmemeli." diyerek ayağa kalktı ve üzerindeki paltoyu ağır ağır çıkarttı. "Sadece izlemek istiyordum ama..." demiş ve sinirle saçlarını geriye taramıştım. "...ufaklığı yanlız bırakasım gelmedi. "

Lidena kendisine "ufaklık" diyen adama dönüp bakacağı sırada pencerelerden içeri atılan oklar ile ileriye doğru atlamak zorunda kalmıştı. Önündeki adam onun üzerine atlaması ile geriye sendelemiş ve ayağı kapı girişine çarpıp düşmüştü. Genç kız kendisini dükkandan dışarı attığı an kılıcını kaldırdı ve etrafına baktı.

Tam saldırmak için kılıcını kaldırmıştı ki bir bağırış koptu arkasından. Kapıyı kırarak dışarı fırlayan adam kükreyerek okçuların üstüne koşmuştu.

"Ananızın karnına geri sokacağım sizi!"

Köylüler bağıra çağıra etrafa kaçışırken Lidena kılıcını döndürdü ve yanındaki adamın boğazına sapladı. İşte derin bir kavga bu şekilde başladı. Üzerine gelen herkesi tek tek ikiye böldü. Öldürdüğü herkesin kellesini bedeninden ayırdı. Sebebi hırçınlık falan değildi. Yanındaki adamla yarışıyordu. Ondan daha fazla öldürdüğünü anlayabilmek için kendisi kafalarını sayıyordu sadece.

Asır kılıcını hırsla savurup da adamın tekini bir dükkanın camına çarptırınca kaşlarını çatarak arkasına baktı.

"Ölmedi mi hâlâ? " dedi ellerini iki yana açarak. Şaşkın gözleri yanı başında saklanan bir tüccara takıldı. "Bu kızı tanıyor musun? " dediğinde adam korkuyla kafasını iki yana salladı. "Böyle yetenekli olup tanınmayan savaşçı mı olur? " dedi kaşlarını çatarak.

O sırada Lidena bir adamın karnına tekme atmış ve kılıcını boğazına saplayıp boğazında bırakmıştı. Bir başkasının karnına yumruk attıktan sonra eğilip üçüncü kişinin saldırısından kurtulmuştu. Hızla geri kalktığında suratına sağlam bir yumruk oturttu. Adam yalpalayıp düşünce genç kız boğazındaki kılıç ile duran adama baktı ve kılıcına ters bir tekme attı. Zavallı adamın kafası yuvarlanarak yere düştüğünde Asır iki karış ağzı ile dönüp tüccara baktı.

"Şuna! Yerden bitme bir canavar! Ölüm makinas! " diye bağırdı şaşkınlığını dışarı vurarak. Lidena'nın hiddetinden korkan diğerleri kaçıp kaybolunca Asır kafasını iki yana sallayarak kan gölü olmuş sahaya çıktı.

"Kafalarla ilgili takın nedir? " diyerek ayağına gelen birinin kellesine tekme attı. Adamın kellesi bir dükkan camını kırmış ve saklanan iki genç kızın arasına düşmüştü. Kızlar çığlık bile atamadan bayılıp kalmışlardı.

"Sayıyordum." diyerek dükkana uçan kafaya baktı Lidena.

"Neden?" dedi Asır kaşlarını çatarak.

"Rekabet edebiliriz sanmıştım." diyen Lidena kılıcını eteğine sildi ve kınına zarifçe soktu.

"Rekabet edeceğimizi en başta söylemeliydin." dedi Asır öksürerek. "O kadar güzel dövüşüyordun ki, ilk defa, izlemek dövüşmekten keyifli geldi gözüme." dediğinde genç kız adama şöyle bir bakış attı.

"Öyle mi dersin? "

Asır güldü.

"Arkadaş olmadığımızı biliyorum ama iyi ki düşman değiliz. "

ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ

Merhaba!

Asır'ı nasıl buldunuz? Tam öldürmelik değil mi?

Tüm teorileri şuraya almak istiyorum --->

O zaman...

Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle!

LadyReBeL

ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ

 

Loading...
0%