@ladyrebel
|
"Birkaç şişe içki ver." dediğinde bez bir poşet çıkarmış, önüne gelen içkiyi içine atmıştı. Lidena poşeti alıp dışarı çıktı. "Hava oldukça aydınlık ama bir şeyler içmek istiyorum." dedi Asır gökyüzüne bakarak. "Üstelik fazlaca kirlendim." demiş ve üzerindeki kan lekelerine bakmıştı. "Gölette birkaç şişe devirmeye ne dersin? " Lidena gelen soru ile Asır'ı şöyle bir süzdü. Kafasını salladı sessizce. "Gidelim." İki genç ağır ağır sessiz sokaktan geçip giderken Lidena bir an durdu. Kemerinden minik bir bıçak çıkardı ve hızla arkasını dönüp fırlattı. "O da neydi? " dedi Asır kaşlarını çatarak. Lidena koyu mavi gözlerini gözlerine çevirdi ve önüne döndü. "Ufak bir hatırlatma." Onlara gölete doğru yürürken meraklı bir dükkanın sahibi koşarak küçük bıçağı saplandığı yerden aldı. Eli içerisinde gezdirirken üzerine kazınmış bir isim gördü. Lidena Terlas. "Veliaht! " diye bağırdı bir anda. "Veliahtımızmış! " Herkes koşarak etrafa dağıldı. "Veliahtımız geldi!" "Veliahtımız güçlü!" Köy baştan aşağı sarsılırken Asır dilini dişleri üzerinde gezdirdi ve kendisinden kısa kalan kıza kısa bir bakış attı. Şimdi tersinin pis olduğunu bildiğinden bir şey demeden önce biraz düşünüyordu. "Kimden öğrendin dövüşmeyi? " dediğinde Lidena cevap vermedi. Ayıkken muhabbet edilmesi zor muydu yani? Gölete gelip de oturduklarında genç adam kemerinin kilidini açtı ve derin bir nefes aldı. "İri yarı bir adamla beraber içki içiyorsun. Etrafta da kimse yok. Bu özgüven nereden geliyor? " diyerek kızı sıkıştırdığında Lidena dönüp yan bir bakış attı. "Ben istemediğim sürece ölmem." diyerek içki şişesinin tekini kucağına attı. Onun bu özgüveni Asır'ı gülümsetmişti. "Ee, kimden intikam alacaksın? " dediğinde Lidena şişeyi kafasına dikti. "Soru o değil." diyerek gölete baktı. "İki büyük düşmanın olsa. İlk önce hangisini öldürmek isterdin? " dediğinde Asır bağdaş kurdu oturduğu yerde. "Bir tane de değil! " dedi heyecanla. "Her yaranın izi farklı derinliklerde olur. İçki gibi yıllandıkça intikamın tadı sarhoş eder insanı." demiş ve ellerini kaldırmıştı. "Yani hangisi çok daha eski olmasına rağmen dipdiri intikam hissini taşımana sebep oluyorsa..." dedikten sonra genç kızın mavi gözlerine baktı ve işaret parmağını yüzüne tuttu. "...işte onu sona sakla." dedi. "Şaraplar aslında yemekten sonra içilmelidir." Lidena elindeki şişeye baktıktan sonra gözlerini kıstı. "Yani ilk intikamım aç karnımı doyursun, ikincisi ise keyfimi." Asır kafasını salladı. "Merak ettiğim için beni affet ama ilki mi yoksa ikincisi mi yüzünü bu hale getirdi." dediğinde Lidena kafasını kaldırıp genç adama baktı. Neden bu adamla muhabbet ediyordu ki? Şeytandan bir tüye mi sahipti? "Yemeğim." dediğinde Asır kafasını salladı. "Yüzünü böylesine inciten şey ilk sıranda bile değilse şarabın tadını ben bile merak ettim doğrusu." dedi kaşlarını çatarak. Ne yapmış olabilirlerdi? Ne yapmış olabilirlerdi ki bir kız güzelliğinin, karakterinin yaralarından çok daha ağır bir şey onu bu duruma sokabilmişti? "Sen ne yapıyorsun?" dedi Lidena dönüp ona bakarak. "Eğitimhaneden mi kaçtın?" deyince Asır elini ensesine attı ve güldü. "Çok mu belli ediyorum? " diyerek şişeyi kafasına diktiğinde Lidena tek kaşını havaya kaldırdı. "Yalan söylemekte çok kötüsün." dediğinde Asır gözlerini kaçırdı. "Çok fazla şey sordum ve sen de güzelce cevapladın. Bunun için minnettarım ama sanırım ben sorduğun bazı sorulara cevap veremeyeceğim." deyip başını hafifçe eğdi. "Bunun için özür dilerim." "Sıkıntı yok. Arkadaş değiliz nasıl olsa." diyerek şişesini kafasına dikti. "Yalan söylesen bile umurumda olmaz." Asır duyduğu bu sözden hoşlanmadı. Tamam o da arkadaş olmak istemiyordu ama güvenilmez biriymiş gibi bahsetmesi hoşuna gitmemişti. "Yalan söylememek için... " dediği sıra Lidena yere sırt üstü uzanmıştı. Tamam, şimdi de dinlenmiyordu ha? Dilini damağına dayadı ve yüzünü başka bir tarafa çevirdi. "Uyursam geçer mi?" Asır dönüp kıza baktı. "Ne?" Lidena gözlerini kapattığında genç adam gözlerini yüzünde gezdirdi. Beyaz tenindeki kızıl yara izleri. Giderek kahverengine dönmüş olsa bile hala acıdığı belliydi. Yer yer buruşup toplanmış derisi dişlerini sıkmasına sebep oldu. Göz kapağının üzerindeki yanık... Kirpik ve kaşlarının olmayışı. Çok kötü gözüküyordu. O kadar kötü gözüküyordu ki Asır kızın yüzündeki düzgün gözüken kısımları bile kötü görüyordu artık. "Yıllar oldu." dedi Lidena. "Yıllardır tam anlamıyla uyumadım." diyerek elini kılıcını kabzasına koydu. Asır onun bu hareketini fark edip gözlerini etrafta gezdirdi. Tehlikeli bir şey aradı bulamadı. "Burada uyumak ister misin?" Lidena tek gözünü açıp adama kısa bir bakış attı. "Tehlike başımın tepesindeyken?" dediğinde genç adam kaşlarını çattı. "O tehlike ben miyim?" dedi şaşkınca. Lidena tekrardan gözlerini kapattığında Asır sinirle doğruldu. "Ben her şeyim ama şerefsiz değilim." dediğinde Lidena gözlerini açmadan mırıldandı. "Puştsun yani? " deyince Asır kaşlarını havaya kaldırdı. "Bir de o var! " dedi işaret parmağını kaldırarak. "Piç? " "O! O da var. " dedi hızla. "Pezevenk? " "Lidena! " diye bağırdı Asır sinirle. "Dışarıdan korkutucu gözükebilirim ama kötü biri değilim! " dedi yumruklarını sıkarak. Lidena adama sırtını döndü. "Sen öyle diyorsan." Biri eli kılıcında uzanan kızın sırtına baktı Asır. Siyahı andıran gözleri ellerinde gezindi. Böyle iyi dövüşen bir kıza kimse bu kadar büyük zarar veremezdi. Saçlarını çekiştirerek geriye taradığı sıra birkaç damla sesi duydu. Hava hafiften kararmaya başlamıştı. Gök hafif hafif çiseliyordu. Ellerini şöyle bir kaldırdı. Ateşten bir şemsiye. Tepelerinde yanınca Lidena uzandığı yerden kafasını geriye attı. Yağmur damlaları ateşten şemsiyeye düşüp anında buhar oluyordu. Koyu mavi gözlerinde ateşin ışığı dans ederken dönüp Asır'a baktı. "Islanmayı sevmiyor musun?" dediğinde Asır dönüp genç kıza baktı. "Ateşe hükmediyorum." dedi kaşlarını çatarak. "Nasıl sevebilirim?" Lidena hafifçe doğrulup gölete baktı. "Suyun altında bekliyordun?" Asır elini ensesine attı. "Uyusana sen." dediğinde Lidena tek kaşını havaya kaldırdı. "Aynen uyu. Ben seni korurum. Adam gibi bir uyku çek. " diyerek elini kaldırdı ve şöylesine bir salladı. Eli içerisinde alevden bir kılıç alev aldığında Lidena dik dik suratına baktı. "Başıma bir şey geleceğinden korktuğum için değil." diyerek elini kaldırdı ve Asır'ın ateşten şemsiyesini söndürüp yerine mavi ateşi yaktı. Kızıllık bir anda yok olup da maviye karıştığında Asır kafasını kaldırıp bakmadan edememişti. "Olur da başkalarının başına bela olabileceğimden korkuyorum." dedi gözlerini çevirip. "Buradaki 'tehlike' sen değilsin." diyerek tekrardan yere uzandı ve gözlerini kapattı. "Benim." Asır tekrardan uzanan kıza baktı uzun uzun. Ellerinin içi kaşınmadı değil. Uyumadığını sönmeyen ateşten anlayabiliyordu. Gerçekten uyursa hükmedemezdi çünkü. Bu durum genç adamı daha da tedirgin etti. Söz ettiği gibi tehlikeliydi. Belliydi. Şaka yapabilecek bir karaktere de sahip değildi anlaşılan. Bu durum Asır'ı derin birkaç düşünceye ittiği sıra genç adama kafasını iki yana salladı. Uzamış saçları iki yana savrulup dağıldı. Sonuçta onun da düşmanları vardı. Öldürmesi gereken bir rakibi vardı.
ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
Merhaba!
Bir sonraki bölüm geç gelebilir maalesef. İşlerim bir hayli yoğun. Anlayacağınızı umut ediyorum.
Tüm teorileri şuraya almak istiyorum --->
O zaman...
Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle!
LadyReBeL
ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
|
0% |