@ladyrebel
|
"Pasna, Nina'yı yanıma gönder." dedikten sonra Olya'ya baktı. "Paya'ya haber salın geri gelsin. " diyerek aynanın karşısına geçti ve yüzüne uzun uzun baktı. "Nevil, en iyi bir sanatçı anlar. Bir prenses nasıl gözükmeli?" Nevil gelen soru ile şaşkınca etrafındakilere baktı ve bir iki adım öne çıktı. "Zarif, asil ve durdurulamaz. " dediğinde Lidena aynadaki aksine baktı. "Tek eksiğimiz zariflik mi?" Dönüp genç kıza baktığında Nevil zorla gülümsemişti. "Hayır, majesteleri." dediğine Lidena dönüp Nevil'e baktı. "Ne? " dedi kaşlarını çatarak. "Bakım... " Lidena tek kaşını havaya kaldırdığında genç kız zoraki bir tavırla gözlerini kaçırdı. "Devam et." diyerek önüne döndü Lidena. "Prensesler, cam gibi gözükürler efendim. Bakarken bile kırabileceğiniz bir değerlendedir. Kırılırsa acıtabilecek türden. Sizin hiç kırılacak bir yanınız yok. " dediğinde Lidena kendisini baştan aşağı süzdü. "Güçlüyüm." dediğinde Nevil kafasını salladı. "Ayrıca ürkütücüsünüz." dedi çekinerek. "İnsanlar bu gücünüz yanındaki tavırdan korkup sizden uzaklaşabilir." Arkasındakiler de pür dikkat Nevil'i dinliyorlardı. O bu kadar fazla konuşan biri bile değildi ki. Onu böylesine değiştiren şey neydi? Tabii ki kıs kıs gülen Ult. "Bunun yerine onlara kudretiniz ile birlikte merhametinizi de göstermelisiniz. Biraz sevgi, biraz güven." dediğinde Lidena bir şey demeden arkasını döndü ve Pasna'ya baktı. "Nevil ile birlikte çarşıya gidin. İhtiyaç duyulacak her şeyi alın. Bugün bir işim var. Yarın yola çıkacağız." diyerek çıkıp gitmişti. "Neye sinirlendi?" diye sordu Nevil korkarak. Onca şey söylemişti. Hiçbirine karşılık vermemişken son cümlelerinde... "Sevgi kısmına. " dedi Pasna genç kıza bakarak. "Sonuçta bir başına Terlas Malikanesinde büyüdü. Sürgünde kimi sevebilir? Annesi de babası da ölmüştü üstelik." Nevil gözlerini kaçırdı. "Onu bizimle kıyaslamamam lazım. Hayatlarımız çok farklı." diyerek Ult'a bakmıştı. Şöyle bir düşününce eğer Ult ölse ve Pasna onu bırakıp gitse Nevil asla Lidena gibi iki ayağı üzerinde duramazdı. Kesinlikle duramazdı. Üstelik ilkleriydi. Onun için ilk arkadaş, ilk dosttu onlar. İlklerini böyle kaybetmek kim bilir ne kadar can yakmıştı. Ult bir iki adım öne çıktı. "Ben Nevil ile giderim. Siz de yolculuk için eşyaları hazırlayın." dediğinde Pasna dönüp Nevil'e baktı. "Benim için uygun. " dedi Nevil hızlıca. "Tamam, siz gidin ve gerekli eşyaları alın. Benim de almam gereken bıçaklarım var." demiş ve iki gruba ayrılmışlardı. Ult ve Nevil birbirlerine bakıyor ama aynı zamanda çekiniyorlardı. "Bugün çok tatlıydın." dediğinde Ult, Nevil şaşırıp kaldı. "Ne?" dedi kıpkırmızı olmuş bir ifadeyle. "Lidena'ya ağzına geleni söyledin. Çok rahatladım. Eğitimhaneden uhde kalmıştı." "Majestelerimiz... " diye düzeltti Nevil onu. "Onu seviyor musun? " Ult bunu merak etti. Lidena'yı seviyor muydu cidden? "Sözlerim kalbini kırmak için değil ama arkadaşın yanarken bedeni çoktan ölmüştü. Ama majesteleri ölüm ateşinde canlı canlı yandı." diyerek önüne döndü. "Sırf koruyamadığı için." Bir bilseydi. Bir bilseydi Nevil, aslında Lidena'nın onı öldürdüğünü. Öldürmeye zorlandığını. O zaman da böyle düşünür müydü? Ult gözlerini başka bir tarafa çevirdi. "İnsan doğası gereği. Acı çekerken ağlar." dedi Ult da. "O yanarken tek bir göz yaşı dahi dökmedi." "İnsan olduğunu unutturmuşlar gibi." dedi Nevil de. "Şimdi bakınca bizden ayrık duran o gibi ama onu sürgün edip bize düşman eden yine biziz. Öyle değil mi? Sen nasıl seni kovanları hoş karşılayabilirsin ki? Üstelik aileni öldürmüşlerken? " Nevil, Ult'un üzerine gittiğinin farkındaydı. Farkındaydı ama hiç kimse Lidena'nın üzerine ne kadar fazla gidildiğinin farkında değildi. İşte bu canını sıkıyordu. Nevil ise kendinden emin bir şekilde yumruklarını sıktı. "Majestelerine, bir prenses gibi davranacağım!" . Lidena kılıcını incelerken içeri göletin etrafını dönen Asır'ı gördü. "Erkencisin! " diye bağırdı genç adam. Lidena sessizce ayağa kalktı ve kılıçlarını düzeltti. "Yarın gitmek zorundayım. Bugün öğreteceklerini bekliyorum." dediğinde Asır kaşlarını havaya kaldırdı. "Temelli mi gidiyorsun?" dedikten sonra ellerini bir birine sürttü. "Benim de gitmem gerek." dediğinde Lidena saçlarını gelişi güzel topladı ve adama yan bir bakış attı. "Bir yerde temelim hiç olmadı." Asır dilini damağına dayadı. Huzursuz olmuştu. Bu huzursuzluğu çözemedi. "Biraz çalışalım o halde." İkisi karşı karşıya geçtiğinde Asır belindeki kılıcı yere bıraktı ve Lidena'ya baktı. "Bu dövüş sanatı daha çok bacaklar üzerinedir. Kılıçını kaybettiğinde kullanırsın." Lidena o anlatırken kılıçlarını yere bırakmıştı. İkisi karşı karşıya durduğunda Asır kızın gözlerine baktı. "Uzun kemiğin ile en sert vuruşları yapman gerek. Kırılması en zor kemiklerden biridir. Eklemlerin denk gelmesin." Asır'ın gösterdiği her hareketi tek tek denedi. En sonunda ise beraber bir müddet dövüşmüşlerdi. Asır genç kızın bu kadar hızlı anlayıp kavramasına hayranlık duymadan edemedi. Hareketlerin hiçbirini hatalı yapmıyordu. Bir ayna gibiydi. Kendisi ne yaparsa o da aynısını yapıyordu sanki. Nefes nefese kaldıklarında hava çoktan kararmıştı. "Bir yere temelinin olmadığını söyledin. Benim Savaşçım ol. " diyerek ellerini açtı. "Kalacak yer, at, istersen şehre götürürüm. Benzinli arabalar var batıda." dediğinde Lidena adama şöyle bir baktı ve yere oturdu. "İstemez." diyerek mahvolmuş saçlarını geriye attı. "Neden?" dedi Asır anlamayarak. "İstersen yüzünü de iyileştiririz? " diyerek önüne geçtiğinde Lidena koyu mavi gözlerini kıstı ve adama ters ters baktı. "İntikam için yaşıyorum." dedi dürüstçe. "Menfaat ve refaha ihtiyacım yok." Anlamsızca etrafa bakındı Asır. "Ne yani intikamını alınca ne için yaşayacaksın? Hayatını garanti altına alman gerekmez mi?" diyerek inat etti. "Bir evin, bir işin olsun. Böyle ormanda falan yaşayamazsın. Üstelik korkunç bir hayvanla. " Lidena kaşlarını çatarak lorgana baktı. Bu adam kendisinin bir evsiz olduğunu mu söylüyordu yani? Şöyle bir düşününce haksız sayılmazdı ama bu toprakların her karışı da evi sayılırdı. "Korkunç?" dedi ters bir tavırla. "Bence sempatik." dediğinde Asır alayla güldü. "Sempatik mi? Bu mu? Şuna bak. Bir dişi benim elimden büyük! Bence sen sempatik kelimesinin anlamını bilmiyorsun." diyerek geri geri yürümüş ve kızın tam önüne oturmuştu. "İntikamından sonra bir planın yok mu cidden? " dedi bir anda ciddileşerek "Yok." Asır kızın yanmış yüzüne baktı uzun uzun. "Dokunabilir miyim?" diyerek yaralarını gösterdiğinde Lidena dikkatle adama baktı. "Eğer iyileştirirsen senin de yüzünde bir yanık izi olur." Tehdit üzerine genç adam gülmeden edemedi ama kabul etti. Kılıç tutmaktan nasır tutmuş elleri genç kızın yüzünün etrafında gezindi ama dokunmadı. Buruşmuş tenine baktı. Yer yer hâlâ irin vardı. Demek ki hâlâ yanıyordu için için. İşaret parmağı yanağına dokunduğunda Asır anlamıştı. Bu pis, adabı olmayan, serseri gibi takılan kadın ilgisini çekiyordu. İnsan yanık bir tene dokunduğu için heyecanlanır mıydı? Asır heyecanlanmıştı sanki. Üstelik genç kız gözlerini bile kırpmadan kendisine dik dik bakarken. Elini birazcık daha ittirip de terlemiş tenine değince geri çekildi hızla. "O zaman geldiğinde benimle evlen." ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ Merhaba! Neler düşünüyorsunuz, merak ediyorum. Tüm teorileri şuraya almak istiyorum ---> O zaman... Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle! LadyReBeL ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
|
0% |