@ladyrebel
|
Lidena kaşını havaya kaldırdı. Zaten kaşının biri yandığından yok gibiydi. "Evlenmek istemiyorum." deyip ters bir tavır takındığında Asır dumura uğramış bir halde geriye çekildi. "Beni red mi ediyorsun?" diye sordu şaşkınca. Hadi canım! Nasıl bir kız tarafından reddedilebilirdi? O yakışıklıydı, güçlüydü, varlıklıydı! "Tamam şu anda sana mal varlığımı ve namımı gösteremiyor olabilirim ama aslında çok saygın biriyimdir." dediğinde Lidena kafasını iki yana salladı. "Aynı şarkıyı dinliyor gibiyim." diyerek ayağa kalktı. "Sözleri başka bir dilde." Lidena'nın kılıçlarını alması ile Asır sinirle önüne geçti. "Hadi ama sana denk birini istemez misin? En az senin kadar güçlü, senin kadar cesur? Şu yüzüne bak. Asla yüzünün kötü gözüktüğünden laf etmiyorum. Yüzün birçok erkeği korkutur ve sana yaklaşmaktan çekinir. Evlenmek ve çocuklara sahip olmak gibi bir düşüncen hiç olmadı mı?" dedi bütün kızların can damarına vurarak. "Olmadı." Asır bir kez daha şaşırdı. "İnanılmaz! Ha ha! " diyerek güldü ve saçlarını geriye taradı. "Benim hatam, özür dilerim. Sanırım biraz farklı geldin gözüme. Hala çok farklısın tabii..." deyip bir şeyler saçmalamaya başladı utanarak. Lidena adamın sertçe yakasını tuttu ve kendisine çevirdi. Asır istese kurtulacağını bildiği halde genç kızı izledi. Ne yapacağını ölse bile görmek istedi. Lidena ise öylesine gözlerine baktıktan sonra bir anda üzerine çekti koca adamı. Kuru dudaklarını onun dudaklarına bastırdığında ikisi de hareketsizce durmuştu. Asır şok olmuştu bir kere. Bu nasıl bir kadındı böyle? Asır daha ne olduğunu anlamadan geriye ittirildi. Genç kız öylece, boş boş, baktı suratına. "Hoşuna gitti mi?" dedi buz gibi bir ses ile. "Benim de gitmedi." dediğinde genç adam bir iki adım geri çekilip kıza uzaktan baktı. "Sırf merak ettiğin için biriyle evlenmek ne büyük saçmalık." diyerek arkasını dönüp gittiğinde Asır kaşlarını çatarak yumruklarını sıktı. "Benim de gitmedi. " Dişlerini birbirine bastırdı. Hoşuna gitmemiş... Benim de gitmedi o halde. Arkasını dönüp mız mız bir çocuk gibi ayaklarını yere vura vura uzaklaştı oradan. "Ben de hata! " Elini saçlarına daldırdı ve resmen saldırdı kendisine. "Neden dağ kaçkını bir kıza evlenme teklifi edersin ki!? " dedi hırsla. "Kaçkın işte! Deli! Manyak!" diye bağırdı. Sinir içerisinde kavruluyordu resmen. "Hangi kız böyle hoyratça adam öper? " Gözleri geldi aklına. Kendisine bir hiçmiş gibi bakan koyu mavi gözleri. Saçlarının arasında kaldı elleri. Dudakları üzerindeki kuru baskıyı hatırladı. Kaşlarını çattı. Güzel değildi, nazik değil, anlayışlı hiç değildi. Bu onların son görüşmesiydi veda bile etmemişti. "Delirdim mi ben? Neden böyle bir kadın ile evlenmek isteyeyim ki? " demişti kendi kendine. "Bir şey mi oldu efendim?" diyen Lark ile Asır hızla doğruldu. "Bir şey olmuş mu gibi gözüküyor? " diye kızdığında Lurk yeşil gözlerini etrafta gezdirdi ve kafasını salladı. "Evet efendim. Bir şey olmuş gibi. " dediğinde Asır sinirle alt dudağını ısırdı. "Hiçbir şey olmadı! " diye bağırdı hırsla. "Bir şey olsa nolurdu? " dedi ellerini açarak. "Umurumuzda olur muydu?" dedi hırs dolu adımlarla yürümeye başladı. "Olmazdı. Hiçbir şey umurumuzda olamaz! " Lurk, onun delirdiğini düşünüyordu. "Efendim, artık savaşçılarınız oldukça tedirginler. Günler öncesinden yolumuza devam etmemiz gerekirdi. Daha ne kadar burada kalacağız?" dediğinde Asır ellerini ceplerine soktu. "Herkese ayaklanmasını söyle. Gidiyoruz." Lurk kocaman bir gülüş eşliğinde koşup giderken Asır'ın adımları giderek yavaşladı. Sessiz adımlarının zihnindeki gürültüyü daha da yoğun hale getirdiğinden habersizdi. Kendi kendine mırıldandı. "Aynı şarkıyı dinliyor gibiyim." "Sözleri başka bir dilde..." Kendisini bir başkasıyla mı kıyaslamıştı? Bakışları ellerinde kaldı. Ne kadar inat etse bile arkasına dönüp bakmadan edemedi genç adam. Düşünmeden edemedi. "Hayır" diyeceğini bildiğinden sormuştu, peki ya "Evet" deseydi? . "Hoş geldiniz." diyen Nevil ile Lidena koltuğa oturdu ve karşısındaki üç kıza baktı. "Yaralarınızı..." dedi çekingen bir şekilde Nina. Lidena gözlerini kapattı. Nina bu küçük hareket ile ellerini neşeyle bağladı. Onu her gördüğünde çektiği acı son bulacaktı sonunda. Ellerini nazikçe yanaklarına koydu. Tüm güçlerini ortaya koymuştu genç şifacı. Kırışmış derisi kabuk kabuk döküldü yüzünden. Kaşları ve kirpikleri özenle tekrardan uzadı. Kırılıp yanmış saçların eskisi gibi gür ve güçlü bir hal aldı. Teninin güzel rengi yeniden hayat buldu. Nina geri çekilirken ne kadar farklı bir güzelliği olduğunu düşünüyordu. Göz kapağı ve altındaki benin bile güzel olduğunu düşünüyordu. Siyah saçlarının uçlarındaki kızıllıktan tamamen uzak mavi gözleri. O tamamen farklı bir şeydi. "Şimdi biraz bakım yapacağız majesteleri... " İşte uzun bir süreç böyle başladı. Erkeksi kıyafetlerinin yerini gösterişli elbiseler aldı. Saçlarıyla uyumlu kırmızı bir elbise giymişti. Saçları mis kokulu sabunlarla yıkanmıştı. Özenle şekil verilmişti. En ufak detayına kadar makyaj yapılmış, saatlerce uğraşılmıştı. Sonuçta Lidena ne olursa olsun malikanesinin sürgün prensesiydi. Her şey bittiğinde ayna karşısında kendisine baktı. Belini sıkan korsesi, saçlarının dağınık ve uzun hali bir hayli kendisini rahatsız etmişti. Dövüşürken fazlasıyla kötü etkenlerdi bunlar. Onun aksine üç kız şaşkınca Veliahtlarına bakıyorlardı. "Bu kadar güzel olacağını tahmin edememiştim." diye mırıldandı Nevil. "Sonuçta o bir prenses..." diye mırıldandı Olya. "Her şey hazır mı?" dedi Lidena arkasını dönüp. "Evet majesteleri. Emrettiğiniz gibi, 3 farklı araba ile, güneye gideceğiz." dedi Olya hızla. "Her biriniz birer eş bulun." diyerek kapıya adımladığında Nina hızlıca sordu. "Peki ya siz?" dediğinde Lidena dönüp kıza yan bir bakış attı. "Bir erkeğe ihtiyacım var gibi mi? " Lidena'nın gidişi ile Nevil dudaklarını büzdü. "Keşke majesteleri de sevse." diye mırıldandı. "Sevgi ve şefkat ile tanışsa... " dediğinde Olya kafasını iki yana salladı. "O zaman canı daha çok yanardı Nevil." dedi ellerini yumruk yaparak. "Yüzündeki yanıklardan bile çok yanardı." Kızların arkasından attığı yaş dolu bakışlarla dışarı çıkan Lidena kasabalıların şaşkın bakışlarına maruz kaldı. "M... " dedi durdu Paya. Kaşları önce hava kalktı sonra çatıldı. Bu erkekten bozma veliahtlarına ne olmuştu böyle? Ne giydirmişlerdi ona? Gerdanından sarkan tek incisi, simsiyah saçlarının uçlarında parlayan kızıllığı, mavi gözlerinin endamı... Hayır, bu şu ana kadar tanıdığı kız değildi. Paya bir yana diğer herkes şaşkınlık içerisindeydi. Majesteleri her zaman savaşacak gibi giyindiğinden onun bir kadın olduğunu bile unutmuşlardı resmen. Oysa o en güçlü ve nadir kadınlardan biriydi. Siyah elbisesinin açık yakası, beyaz teni ile oldukça cazibeli bir kadın olur vermişti Lidena. Eskiden insanlar ona yaklaşmaktan korkarlardı çünkü korkunç gözükürdü. Şimdi ise çekinmeye dönmüştü bu algı. Çünkü artık erişilemez gözüküyordu.
ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ Merhaba! O zaman, ne yapıyoruz? İmparator Zeord'un bacaklarını kesiyoruz... Tüm teorileri şuraya almak istiyorum ---> O zaman... Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle! LadyReBeL ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
|
0% |