Yeni Üyelik
70.
Bölüm

69. Lidena "En Yakın Düşman"

@ladyrebel


Asır ateşin sönmesiyle telaşla Lidena'nın yanına koştu.

"Lidena!"

Lidena ise yağmurun kendisini ıslatması bir yana Asır'ın bağırmasıyla doğruldu uzandığı yerden. Sönmüş ateş hızla yeniden yandığında genç adam kızın yanı başında durdu.

"Sen iyi mis-... "

Lidena koyu mavi gözlerini öylece kendisine bakan adamda gezdirdi. Saçları yağmurdan dağılmış, kaşları havaya kalkmış ve hızlı hızlı nefes almıştı karşısında.

"Sen..." dedi Asır kaşlarını çatarak. Yüzünü ilk kez görüyordu. Yani tamamen. Tamamen yüzünü görüyordu. Ufakça yutkundu ve ellerini açtı. "Neden ateş söndü? Uyuklarken bile sönmezdi. " diyerek kafasını sağa sola salladı.

Lidena yerinde garip garip dönen adama baktı.

"Senin burada ne işin var?" dediğinde Asır da ona bakmıştı.

"Asıl senin burada ne işin var?"

İkisi uzunca bakıştıktan sonra yönlerini başka tarafa döndüler çünkü ikisinin de neden orada oldukları hakkında bilgi vermek işlerine gelmedi.

"Arkadaş değildik. " dedi Asır kafasını sallayarak.

"Doğru." dedi Lidena da.

"Açıklama yapmaya gerek yok." diyerek üsteledi Asır. "Ee, ateş neden söndü?" dedi merakla.

Lidena kafasını kaldırıp mavi ateşe baktı.

"Bir an uyuya kaldım." dediğinde genç adam etrafa bakındı.

"Yatacak bir yerin yok mu cidden? " dedi göle ve ormana bakarak.

"Burası rahat." diyen kız ile kaşlarını çattı.

"Bir kızın kurmayacağı bütün cümleleri kuruyorsun." dedi sinirle. "Tamam sen uyu ben başında nöbet tutarım. " diyerek paçalarını sıvadı ve Lidena'nın yanına oturdu. "Hatta mükemmel baldırımı yastık olarak da kullanabilirsin." diyerek böbürlendiğinde Lidena ayağa kalkmak için doğruldu. Asır onun gideceğini anladığı an bileğini tutmuştu. "Uyu." dedi kendisine bakan gözlere. "Yüzün iyileştiği halde eskisinden kötü gözüküyorsun."

Lidena adama kısa bir bakış attı ve bileğini genç adamın elinden kurtardı.

"Soru sorma." diyerek kalktığı yere geri oturdu ve rahat bir pozisyon ile uzandı.

"Anlaştık. Ateşini söndür." dedi yarım bir ağızla gülerek. "Sıra benimkinde."

Lidena ona bakmadı bile. Cevap dahi vermedi ama mavi ateşin yerini koyu bir kızıl aldı.

Genç kız uzanırken Asır ona baktı. Demek yüzü tamamen böyle gözüküyordu. Hiç de masum bir yanı yoktu. Uyurken bile suratı asıktı.

"Şuna da bak! Kaşları çatık uyuyor." diye geçirdi içinden. "Nasıl bir canavar? " Sırıtarak beyaz tenini, kaşlarının dizilişini, kirpiklerinin kızıl gölgesini izledi. Uyumuyordur kesin. Yine gözleri kapalı bir şeyler düşünüyordur.

Genç adam kendi içinde bir şeyler mırıldandırken Lidena yattığı yerden döndü. Asır kaskatı kesildi o an. Hiç bu kadar yakından izlediğini fark etmemişti. Resmen yüzü burnunun dibinde bitmişti. Hafifçe geri çekildi. Gözlerini kaçırdı.

Uyuyor muydu?

Merakla genç kıza döndü ve göz ucuyla baktı. Cidden evsiz miydi? Her bulduğu su kenarında böyle uyukluyor muydu?

"Uyuyo-"

Kaşlarının çatıldığını gördüğü an lafını kesti. Huzursuzca kıpırdanan kıza baktı. Bir an sonra ise etraftaki bazı şeylerin garip garip hareket ettiğini fark etti. Enerjisini etrafa yayıyordu.

"Öldür."

"Öldüm."

"Öldürdüm."

"Usta."

Garip garip kelimeler mırıldanmaya başladığında Asır'ın iyice kaşları çatıldı. Genç kızın omzuna koydu elini. Hafifçe vurdu.

"Ben burdayım." diye mırıldandı. Biraz daha vurdu elini omzuna.

"Yanındayım."

"Yalnız değilsin."

Genç kızın kaşlarını çatarak uyuyuşunu izledi bir müddet. Kafasındaki şapkası iyice düşer gibi oldu. Çıkarmak için elini şapkasına atmıştı ki Lidena uzandığı yerden yuvarlandı ve kafasını Asır'ın göğsüne çarptı. Genç adam geriye düşmemek için elini hızla toprağa koymuştu.

"İmkansız." diye mırıldandı kendi kendine. "Sen imkansızsın." dedi nefesini tutarak. Kızın kendine şuursuzca sığınmasına dayanamadı. Dışarıdan nasıl gözüktüğü ya da ne düşündüğü önemli değildi. O da bir kızdı sonuçta. O da bir insandı. Şefkat öğrenilecek şey değildi. İnsanla birlikte doğar, insanla birlikte ölürdü.

Lidena kaşlarını daha da çattı. Asır etrafta küçük küçük alevler görünce düşünmeyi bıraktı ve o da genç kızın yanına iyice uzandı.

"Sen..." diye mırıldandı ve Lidena sakin bir uyku çekene kadar bir şarkı mırıldandı. "...avuçlarımda büyüttüğüm, küçücük bir kelebektin. "

"Kısacıktı ömrün, sana ömrümü verecektim."

"Sen avuçlarımda büyüttüğüm küçücük bir kelebektin. Kısacıktı ömrün, sana ömrümü vereceğim."

"Gitme, dur, uzaklara. Ne olursun kal biraz daha... Baş ucumda."

"Gitme, dur, uzaklara. Ne olursun kal biraz daha baş ucumda. "

"Sen küçük odamda büyüttüğüm minicik bir çiçektin. "

" Kısacıktı ömrün, sana ömrümü verecektim..."

Hava hafifçe soğudu. Mırıldanırken genç adam uykuyu çağırdı kendisine. Kendisine sığınmış yaban çiçeğini sıkıca sarmaladı fark etmeden. Devasa hayvan bile onları fark etmiş ve ikisinin üzerine kanatlarını kapatmıştı.

.
.
.

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan Lidena bir anda gözlerini açtı. Ani bir hamle ile ayaklarını Asır'ın karnına dayadı ve hızla ittirdi. Genç adam uykusunda gelen bu ansız darbe ile hızla doğrulmaya kalkıştı. Bu yüzden lorgan da üsküp kanatlarını çırptı.

"Ne oldu!?" diye sordu Asır uykulu suratıyla etrafa bakarak. "Bir şey mi saldırdı!? " demiş ve elini beline atmıştı. Kılıcını bulamadığı için kaşları çatıldı. Hızla etrafa baktı ve yerden kılıcını aldı.

"Asıl bana ne oldu? " diyen Lidena ile genç adam dağılmış saçlarını geriye attı ve kıza bir bakış attı.

"Nasıl yani? " dedi anlamayarak.

"Büyü mü yaptın? "

Ası kılıcı beline koyarken tek kaşını havaya kaldırdı.

"Ne gibi? "

"Uyutma?"

Genç adam gülerek doğrultu ve ellerini iki yana açtı.

"Sana mükemmel bir şey olduğumdan hiç bahsetmedim sanırım. Bence ben mükemmel bir yastık, mükemmel bir yorgan, mükemmel bir yatağım! " diyerek kendisini gösterdiğinde Lidena kafasındaki şapkayı düzeltti.

"Ciddi konuş."

Siyaha çalan gözlerini devirdi.

"Sadece uyudun. Biraz ninni söyledim, azıcık pışpışladım ve sen de bana sarıldın." diyerek üstünü düzeltti.

"Sarıldım?"

Asır dönüp kıza baktı.

"Hatırlamıyor musun? "

Lidena kaşlarını çattı.

"Hatırlatırız."

Bir iki adım ile kızın yanına gitti ve hafifçe eğilip göz göze geldi.

"Rüyalarında mistik canavarlardan kaçarken kollarıma atlamayı tercih ettin." diyerek ellerini beline attı ve kendisine çekti. "Kafanı göğsüme yasladın." diyerek elinin birini ensesine attı ve göğsüne bastırdı kafasını. "Ve sabaha kadar anlamsız kelimeler sayıkladın." dediğinde Lidena hızla genç adamı kendisinden uzaklaştırdı.

Uzunca bakıştılar.

Ne Lidena konuştu ne de Asır.

Sessizliğin içinde bir tartışma geçti aralarında.

"Gerçekten bir evin yok mu?" dedi en sonunda Asır. "Yani böyle vahşi bir hayvan işe sağda solda uyuyamazsın." diyerek ellerini açtı. "Senin de uyuman lazım sonuçta. Bir insan gibi."

Lidena kaşlarını çattı.

"Böyle uyuyunca insan olunmuyor mu?" dediğinde Asır sinirle güldü.

"Lafımı çarpıtma. Uykuda olduğun an en savunmasız anın. Tamam evlenmeyelim. Zaten çok da şey değildi... " diyerek gözlerini etrafta gezdiri. "...ciddi? " dedi yırtmaya çalışarak. Gururunun ne kadar zedelendiğinden bahsetmek istemiyordu. "Asker ol, muhafız ol, savaşçı ol? Ne bileyim, bir şeyler ol ama... " "Yanımda ol? "

Asır ellerini kafasına koydu. Ne diyecekti? Ne demeyi planlıyordu cidden? Neden? Neden bu yabani onun yanında olsun ki?

Ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafa bakındı ve döndü durdu. Zaten reddedilmişti bir kere, bu nasıl bir yüzsüzlüktü?

"Olamam."

Genç adam gelen cevap ile dönüp mavi gözlerine baktı.

"Ormanında ağaç, okyanusunda balık, ateşinde odun olamam." diyerek lorgana baktı ve binmek için hazırlandı.

"Çünkü ben zaten, kendi hayatımda, cehennemden bir parçayım."


Asır ateşin sönmesiyle telaşla Lidena'nın yanına koştu.

"Lidena!"

Lidena ise yağmurun kendisini ıslatması bir yana Asır'ın bağırmasıyla doğruldu uzandığı yerden. Sönmüş ateş hızla yeniden yandığında genç adam kızın yanı başında durdu.

"Sen iyi mis-... "

Lidena koyu mavi gözlerini öylece kendisine bakan adamda gezdirdi. Saçları yağmurdan dağılmış, kaşları havaya kalkmış ve hızlı hızlı nefes almıştı karşısında.

"Sen..." dedi Asır kaşlarını çatarak. Yüzünü ilk kez görüyordu. Yani tamamen. Tamamen yüzünü görüyordu. Ufakça yutkundu ve ellerini açtı. "Neden ateş söndü? Uyuklarken bile sönmezdi. " diyerek kafasını sağa sola salladı.

Lidena yerinde garip garip dönen adama baktı.

"Senin burada ne işin var?" dediğinde Asır da ona bakmıştı.

"Asıl senin burada ne işin var?"

İkisi uzunca bakıştıktan sonra yönlerini başka tarafa döndüler çünkü ikisinin de neden orada oldukları hakkında bilgi vermek işlerine gelmedi.

"Arkadaş değildik. " dedi Asır kafasını sallayarak.

"Doğru." dedi Lidena da.

"Açıklama yapmaya gerek yok." diyerek üsteledi Asır. "Ee, ateş neden söndü?" dedi merakla.

Lidena kafasını kaldırıp mavi ateşe baktı.

"Bir an uyuya kaldım." dediğinde genç adam etrafa bakındı.

"Yatacak bir yerin yok mu cidden? " dedi göle ve ormana bakarak.

"Burası rahat." diyen kız ile kaşlarını çattı.

"Bir kızın kurmayacağı bütün cümleleri kuruyorsun." dedi sinirle. "Tamam sen uyu ben başında nöbet tutarım. " diyerek paçalarını sıvadı ve Lidena'nın yanına oturdu. "Hatta mükemmel baldırımı yastık olarak da kullanabilirsin." diyerek böbürlendiğinde Lidena ayağa kalkmak için doğruldu. Asır onun gideceğini anladığı an bileğini tutmuştu. "Uyu." dedi kendisine bakan gözlere. "Yüzün iyileştiği halde eskisinden kötü gözüküyorsun."

Lidena adama kısa bir bakış attı ve bileğini genç adamın elinden kurtardı.

"Soru sorma." diyerek kalktığı yere geri oturdu ve rahat bir pozisyon ile uzandı.

"Anlaştık. Ateşini söndür." dedi yarım bir ağızla gülerek. "Sıra benimkinde."

Lidena ona bakmadı bile. Cevap dahi vermedi ama mavi ateşin yerini koyu bir kızıl aldı.

Genç kız uzanırken Asır ona baktı. Demek yüzü tamamen böyle gözüküyordu. Hiç de masum bir yanı yoktu. Uyurken bile suratı asıktı.

"Şuna da bak! Kaşları çatık uyuyor." diye geçirdi içinden. "Nasıl bir canavar? " Sırıtarak beyaz tenini, kaşlarının dizilişini, kirpiklerinin kızıl gölgesini izledi. Uyumuyordur kesin. Yine gözleri kapalı bir şeyler düşünüyordur.

Genç adam kendi içinde bir şeyler mırıldandırken Lidena yattığı yerden döndü. Asır kaskatı kesildi o an. Hiç bu kadar yakından izlediğini fark etmemişti. Resmen yüzü burnunun dibinde bitmişti. Hafifçe geri çekildi. Gözlerini kaçırdı.

Uyuyor muydu?

Merakla genç kıza döndü ve göz ucuyla baktı. Cidden evsiz miydi? Her bulduğu su kenarında böyle uyukluyor muydu?

"Uyuyo-"

Kaşlarının çatıldığını gördüğü an lafını kesti. Huzursuzca kıpırdanan kıza baktı. Bir an sonra ise etraftaki bazı şeylerin garip garip hareket ettiğini fark etti. Enerjisini etrafa yayıyordu.

"Öldür."

"Öldüm."

"Öldürdüm."

"Usta."

Garip garip kelimeler mırıldanmaya başladığında Asır'ın iyice kaşları çatıldı. Genç kızın omzuna koydu elini. Hafifçe vurdu.

"Ben burdayım." diye mırıldandı. Biraz daha vurdu elini omzuna.

"Yanındayım."

"Yalnız değilsin."

Genç kızın kaşlarını çatarak uyuyuşunu izledi bir müddet. Kafasındaki şapkası iyice düşer gibi oldu. Çıkarmak için elini şapkasına atmıştı ki Lidena uzandığı yerden yuvarlandı ve kafasını Asır'ın göğsüne çarptı. Genç adam geriye düşmemek için elini hızla toprağa koymuştu.

"İmkansız." diye mırıldandı kendi kendine. "Sen imkansızsın." dedi nefesini tutarak. Kızın kendine şuursuzca sığınmasına dayanamadı. Dışarıdan nasıl gözüktüğü ya da ne düşündüğü önemli değildi. O da bir kızdı sonuçta. O da bir insandı. Şefkat öğrenilecek şey değildi. İnsanla birlikte doğar, insanla birlikte ölürdü.

Lidena kaşlarını daha da çattı. Asır etrafta küçük küçük alevler görünce düşünmeyi bıraktı ve o da genç kızın yanına iyice uzandı.

"Sen..." diye mırıldandı ve Lidena sakin bir uyku çekene kadar bir şarkı mırıldandı. "...avuçlarımda büyüttüğüm, küçücük bir kelebektin. "

"Kısacıktı ömrün, sana ömrümü verecektim."

"Sen avuçlarımda büyüttüğüm küçücük bir kelebektin. Kısacıktı ömrün, sana ömrümü vereceğim."

"Gitme, dur, uzaklara. Ne olursun kal biraz daha... Baş ucumda."

"Gitme, dur, uzaklara. Ne olursun kal biraz daha baş ucumda. "

"Sen küçük odamda büyüttüğüm minicik bir çiçektin. "

" Kısacıktı ömrün, sana ömrümü verecektim..."

Hava hafifçe soğudu. Mırıldanırken genç adam uykuyu çağırdı kendisine. Kendisine sığınmış yaban çiçeğini sıkıca sarmaladı fark etmeden. Devasa hayvan bile onları fark etmiş ve ikisinin üzerine kanatlarını kapatmıştı.

.
.
.

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan Lidena bir anda gözlerini açtı. Ani bir hamle ile ayaklarını Asır'ın karnına dayadı ve hızla ittirdi. Genç adam uykusunda gelen bu ansız darbe ile hızla doğrulmaya kalkıştı. Bu yüzden lorgan da üsküp kanatlarını çırptı.

"Ne oldu!?" diye sordu Asır uykulu suratıyla etrafa bakarak. "Bir şey mi saldırdı!? " demiş ve elini beline atmıştı. Kılıcını bulamadığı için kaşları çatıldı. Hızla etrafa baktı ve yerden kılıcını aldı.

"Asıl bana ne oldu? " diyen Lidena ile genç adam dağılmış saçlarını geriye attı ve kıza bir bakış attı.

"Nasıl yani? " dedi anlamayarak.

"Büyü mü yaptın? "

Ası kılıcı beline koyarken tek kaşını havaya kaldırdı.

"Ne gibi? "

"Uyutma?"

Genç adam gülerek doğrultu ve ellerini iki yana açtı.

"Sana mükemmel bir şey olduğumdan hiç bahsetmedim sanırım. Bence ben mükemmel bir yastık, mükemmel bir yorgan, mükemmel bir yatağım! " diyerek kendisini gösterdiğinde Lidena kafasındaki şapkayı düzeltti.

"Ciddi konuş."

Siyaha çalan gözlerini devirdi.

"Sadece uyudun. Biraz ninni söyledim, azıcık pışpışladım ve sen de bana sarıldın." diyerek üstünü düzeltti.

"Sarıldım?"

Asır dönüp kıza baktı.

"Hatırlamıyor musun? "

Lidena kaşlarını çattı.

"Hatırlatırız."

Bir iki adım ile kızın yanına gitti ve hafifçe eğilip göz göze geldi.

"Rüyalarında mistik canavarlardan kaçarken kollarıma atlamayı tercih ettin." diyerek ellerini beline attı ve kendisine çekti. "Kafanı göğsüme yasladın." diyerek elinin birini ensesine attı ve göğsüne bastırdı kafasını. "Ve sabaha kadar anlamsız kelimeler sayıkladın." dediğinde Lidena hızla genç adamı kendisinden uzaklaştırdı.

Uzunca bakıştılar.

Ne Lidena konuştu ne de Asır.

Sessizliğin içinde bir tartışma geçti aralarında.

"Gerçekten bir evin yok mu?" dedi en sonunda Asır. "Yani böyle vahşi bir hayvan işe sağda solda uyuyamazsın." diyerek ellerini açtı. "Senin de uyuman lazım sonuçta. Bir insan gibi."

Lidena kaşlarını çattı.

"Böyle uyuyunca insan olunmuyor mu?" dediğinde Asır sinirle güldü.

"Lafımı çarpıtma. Uykuda olduğun an en savunmasız anın. Tamam evlenmeyelim. Zaten çok da şey değildi... " diyerek gözlerini etrafta gezdiri. "...ciddi? " dedi yırtmaya çalışarak. Gururunun ne kadar zedelendiğinden bahsetmek istemiyordu. "Asker ol, muhafız ol, savaşçı ol? Ne bileyim, bir şeyler ol ama... " "Yanımda ol? "

Asır ellerini kafasına koydu. Ne diyecekti? Ne demeyi planlıyordu cidden? Neden? Neden bu yabani onun yanında olsun ki?

Ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafa bakındı ve döndü durdu. Zaten reddedilmişti bir kere, bu nasıl bir yüzsüzlüktü?

"Olamam."

Genç adam gelen cevap ile dönüp mavi gözlerine baktı.

"Ormanında ağaç, okyanusunda balık, ateşinde odun olamam." diyerek lorgana baktı ve binmek için hazırlandı.

"Çünkü ben zaten, kendi hayatımda, cehennemden bir parçayım."

ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ

Merhaba!

Gençler, Hitreads üzerinde yayımda olan, "Kötü Çocuklar Da Ağlar" için desteklerinizi bekliyorum :(

Tüm teorileri şuraya almak istiyorum --->

O zaman...

Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle!

LadyReBeL

ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ

 

Loading...
0%