@lalsoy_19
|
“Gidiyoruz değil mi Pero”kulaklarımı ele geçiren ses Ceren’e aitti.Gözlerimi beyaz parkeden ayırıp kolumu dürten kişiye çevirdim.Düşüncelerimi her zamanki gibi zihnimin en uç köşesine tıktım. “Nereye?”dedim konuya adapte olarak. “Ben iki saattir ne anlatıyordum acaba?”diyerek sorgusuna başladı Ceren. “Dalmışım nere-“diyeceğim sırada lafı ağzıma tıktı. “Her zamanki gibi.” “Hadi anlat dinliyorum”dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. “Ya hani size anlattığım bir çocuk vardı.”dedi beklentiyle tekli koltukta oturan Ecem’e ve yanında oturan bana bakarak. “Savaş?”dedim tahmin ederek. “Evet,ben onunla bir süredir konuşuyordum.Bugün bana bir konum attı.Ve konumdaki bara akşam gideceğini söyledi.”dedi hevesle. Gözlerim hevesle anlatan Ceren’den Ecem’e kaydı.Gözlerimi kırpıştırarak vereceği cevabı bekledim.Oda bana aynı şekilde baktı. “Ne yani o gidiyor diye bizde mi gideceğiz?”dedi Ecem bıkmış tavrıyla. “O çocuğu çok mu iyi tanıyorsun Ceren?Belki kötü işlerle uğraşıyor.”diyerek destekledim Ecem’i . “Ya ama biz görüntülü konuştuk,mesajlaştık.Gayet iyi bir çocuk.Bence gitmeliyiz.”dedi Ceren yalvarır bir sesle. “Ceren sen en son ki ilişkinde gayet iyi bir çocuk dediğin çocuk uyuşturucu kullanıyordu yalnız.”dedi Ecem. “Ya tamam da bu çocuk gerçekten iyi.Güvenin bana biraz.Siz nasıl arkadaşlarsınız !”diyerek yükseldi Ceren. Elimde tuttuğum siyah kulptaki kahvemden bir yudum daha aldım.Ceren’e hiç bir zaman doğru düzgün birisi çıkmamıştı. “Ecem,biliyorsun Ceren istediğini her türlü yaptırıyor.Boşuna dil dökme.Gidelim bence hem biraz kafa dağıtırız.”dedim pes ederek. “İşte bu be.İşte benim Pera’m”diyerek otuz iki diş sırıttı. “Pera!”dedi Ecem uyarıcı bir tonda. “Ecem gidelim.Biraz kafa dağıtır geliriz.” “Ama ya o çocuk bize bir şey yap-“ “Bir şey yapamaz.”dedim emin bir şekilde. Biraz düşündükten sonra”Tamam o zaman.”dedi Ecem. “Neyse,yani sonuç olarak bu akşam konumdaki bara gidiyoruz?”dedi Ceren onay almak istercesine. “Evet,gidiyoruz.”dedik Ecem’le. Ceren’in telefonuna gelen bildirim sesiyle bakışlarımız telefona kaydı.Hevesle telefonu eline aldı ve bir süre baktı.Yüzündeki gülümseme büyüdü ve bize baktı. “Bir şey geliyor hazır ol Ecem!”dedim uyarır şekilde. “Kızlarrr!”dedi sonunu uzatarak. “Savaş,bara iki arkadaşını daha getirecekmiş.”dedi ellerini birbirine çarpıştırarak. “Yani?”dedi Ecem anlamayarak. “Ne olucak yani gelmese o iki arkadaş, gitmeyecek miydik?”diyerek sitem ettim. “Aynen öyle.”diyerek hak verdi Ecem. “Belki size de ayarlarız bir bakmışsınız.”dedi Ceren imalı bakışlarını sunarak. “Rüyamda bile görmek istemem.”dedi Ecem tiksintiyle. “Görme zaten!”dedim yükselerek. Ecem,Berkay’la sevgiliydi bir yıldır.Kaldığı otele doğum günü sürprizi yapmaya gittiğimizde eski sevgilisiyle aldattığına şahit olmuştuk.O çocuğa hala sinirliydim. “Bence de.”diyerek yüzünü buruşturdu Ceren. “Kızlar ne giyeceksiniz?Akşam olmak üzere.”dedi Ceren. “Ben elbise giymem.”dedi Ecem. “Neden? Yakışır bence sana.”dedim ilk defa Ceren’e hak vererek. “Yani pantolon tişörtle mi geleceksiniz?”dedi Ceren inanamamış bir şekilde. Ecem kafasını onaylar şekilde aşağı yukarı salladı. “Benim aşık olduğum çocuğun yanına bir de!”dedi Ceren birden yükselerek. “Ya ne giyelim?Gece elbisesi mi giyelim.Elalem götümüze baksın.”dedi Ecem.Elindeki kırmızı kulpu sehpayı koydu ve ayağa kalktı. “Lütfen elbise giyin.”dedi mecbur şekilde. Bir şey demedim.Karşımdaki manzarayı izlemeye başladım.Balkona vuran rüzgar açık ,uzun saçlarımı arkaya savuruyordu.Bir süre kimse konuşmadı.Ceren ,Ecem’in karşısında ki tekli koltuğa çuval gibi bıraktı kendini.Bu haline daha fazla dayanamazdım. “Tamam ama topuklu giymem.”dedim en sonunda.Topuklu ayakkabıdan nefret ettiğimi biliyorlardı. “Tamam tamam.”dedi asık suratını silerek. Ceren ve ben bakışlarımızı Ecem’e çevirdik. “İyi tamam.Bende giyerim bir şeyler.”dedi Ecem oflayarak. “Net kısa elbise giyecek”dedim sadece benim duyabileceğim bir sesle. ************* Saat akşam sekiz olmuştu.Hızlı bir duş sonrası gardırobun karşısında ne giyeceğimi düşünüyordum.Hep uzun elbiseler giymeyi tercih ederdim.Ancak bu kez kısa giymek istedim.Uzun süre düşündükten sonra bel detaylı,şifon ,siyah elbiseyi giydim.Altıma siyah ,uzun,topuksuz bot giydim.Sarıya kaçan kahverengi saçlarımı kuruttum.Oldukça dalgalı görünüyordu.Son kez tarayıp ellerimle şekil verdim.Lavabodan çıktıktan sonra boy aynasında kendime baktım.Saçlarımın bir tutamını kulağımın arkasına attım.Son olarak sevdiğim parfümden boynuma ve bileklerime sıktıktan sonra yatağımın üzerindeki siyah kol çantamı elime aldım.İçine gerekli eşyalarımı koydum ve telefonumu elime alıp odadan çıktım.Merdivenlerden hızla indim.Ceren ve Ecem koltukta oturmuştu.İkiside telefonlarıyla meşguldü. “Hadi çıkalım.”dedim son basamaktan inerek. İkiside ayağa kalkıp bana döndü.Beni süzdükten sonra ikisininde ağzı açık kaldı. “Pero”dedi Ceren şaşkınlıkla. Üstünde beyaz,saten kısa elbise vardı.Kahküllü,sarı,uzun saçlarını düzleştirmişti.Ecem’e baktığımda oda benim gibi kısa giyinmişti,tahmin ettiğim gibi.Üzerinde lila,balon kollu,kısa elbise vardı.Kısa,siyah,düz saçlarıyla güzel görünüyordular. “Yakışmamış mı?”dedim üzerime göz gezdirerek. “Hayır sadece şaşırdık…Hadi geç kalmayalım.”dedi Ceren.Evden hızla çıkıp Ecem’in arabasına ilerledik.Ecem sürücü koltuğunu,ben yanına,Ceren ise arkaya oturdu.Konumda yolumuz on beş dakika gösteriyordu.Ecem arabayı çalıştırdı.Kısa bir sessizliğin ardından Ceren’in heyecan içerisinde nefes alıp verdiğini duydum.Arkamı döndüğümde heyecan ve stresten titrediğini gördüm. “Ceren,bu kadar heyecan ve stresin kimseye faydası yok.Sakin olur musun biraz?” “Nasıl sakin olayım Pero?”İlk defa canlı göreceğim.”dedikten sonra ofladı. “Streslenecek bir şey yok.”diyerek konuya dahil oldu Ecem. “Of.Ne kadar kaldı?”dedi elleriyle oynayarak.Çok panik yaptığı belliydi. “Bir kaç dakika sonra sevdiceğinin yanında olacaksın.”dedim göz kırparak.Kafamı öne çevirdiğim sırada omzumda hissettiğim acıyla dudağımı ısırdım. “Ne göz kırpıyorsun?Arkadaşını teselli etmen gerekirken pişmiş kelle gibi sırıtıyorsunuz ikinizde!”dedi Ceren bağırarak. “Bakın kesin bu adam da katil çıkacak.Aha buraya yazıyorum.”dedi Ecem. “Yaz yaz.Ceren’in sevdikleri eli yüzü düzgün insanlar değilki.İddiasına bile girerim.”dedim kıkırdayarak. “Bak Pero geliyor bir tane daha.”dedi Ceren elini kaldırarak. “Şimdide tehtid he.Bak sen var-“sözüm arabanın durmasıyla havada kaldı. “Geldik.”dedi Ecem. Ceren daha çok stres yapmaya başladı.Artık bu stres o kadar fazla olmuştu ki,ben bile gereksiz stres yapmıştım. “Ceren.Eğer bir kez daha stres veya heyecan yaptığını görürsem saç baş dalarım sana.”dedim dişlerim arasından. “Tamam ya.”dedi arabadan inmeden önce.Araba kapısını sertçe kapattı. “Allah yardım etsin bu kıza.”dedi Ecem arkasından bakarken. “Amin”dedim ve arabadan indim.Ecem de inip hemen yanıma geldi.Beraber bar kapısına ilerledik.Ceren kapı önüne kadar gelmiş,bizi bekliyordu.Yanına vardığımızda Ecem’in boştaki koluna girdi.Kapıdan içeri girdiğimizde bizi ilk karşılayan yanıp sönen renkli ışıklar ve deli gibi içip dans eden insanlar oldu.Ceren bize doğru eğildi. “Nerede bunlar?”dedi panikle.Ecem’le bu haline güldük.Daha yeni adım attık soruya bak. “Dalga geçmeyin.Sizi de göreceğiz!”diyerek hafifçe omzumuza vurdu. “Ceren sen barda ,sosyal medyada tanıdığın biriyle görüşeceksin.Yani biz böyle bir şey yapmayız.”dedim hala gülerken. Ceren tam laf söylecekken birisi adını seslenerek bize doğru yürüdü.Yanımıza geldiğinde şaşkın şaşkın bakıyorduk.Bir dakika Savaş bu mu? Uçları dalgalı,kısa siyah saçları vardı.Alnına bir kaç tutam düşüyordu.Gözlerini çok göremiyordum ancak kehribar gibiydi.Üstünde beyaz ilk bir kaç düğmesi açık bir gömlek vardı.Altında beyaz cot pantolon vardı.Gömleğini pantolonuna sokuşturmuştu.Elleri cebindeydi. Ceren nasıl böyle bir tipi buldu? Yüzde birlik şans bu. “Savaş?”dedi Ceren doğrulamak istercesine. “Ceren.”dedi baya ciddi bir sesle. Ecem’in kulağına doğru eğdim kafamı. “Bu ne ciddilik?Paşam sanki altılı masada.”dedikten sonra çaktırmadan kıkırdadım.Zaten bu seste duyamazdı. “Aynen.Paşa hazretlerinde net bir bokluk vardır.” “Mantıken Ceren’e eli yüzü düzgün insan çıkar mı?Çıkmaz.Sorgulamaya gerek yok.Bakalım bu ne çıkacak.” “Belki bir haydut.”dedi Ecem sesini değiştirerek. “Belki bir katil.”dedim bende aynı şekilde. “Kızlar bu Savaş.Savaş bu Pera bu da Ecem.”diyerek bizi tanıttı.Sanki biz onu tanımıyorduk.Her gün onu anlatıyordu. Kafamı Savaş’a çevirdim.Uzattığı elini nazikçe sıktım.Ecemde elini uzatıp sıktı.İki arkadaşını getireceğini söyledi Ceren.Ama ortalıkta yoktu. “Hadi bizim masaya geçelim.”dedi yine ciddi şekilde.Tabi paşa hazretleri siz ne derseniz o. Savaş ve Ceren masaya doğru gitmek için alt kata yöneldiler.Tam ileri yürüyecekken Ecem beni geri çekti. “Kız doğru çıkıyor.O masaya oturduğumuzda altılı masa oluyoruz.”dedi Ecem daha fazla gülmesini tutamayarak. “Sus.Şimdi bize bakacaklar.”dedim ve koluna girip,yürümeye başladık.Savaş ve Ceren masaya çoktan geçip oturmuşlardı.Merdivendeki son basmaklardan indikten sonra oturduğu masaya doğru ilerledik.Bir süre sonra masaya varmıştık.Yuvarlak,beyaz ve büyük bir masaydı.Boş olan iki sandalye vardı.Oturmadan önce tebessüm ederek baş selamı verdim.Çantamı masanın üzerine bıraktım. Ellerimi kucağıma koyduğumda etrafıma bakmak adına kafamı yana çevirdiğimde beni izleyen birisini gördüm.Benden oldukça uzaktaydı.Tek ayağı olan yuvarlak bir masaya dirseğini dayamıştı.Elindeki içkiyi içmeye hazır pozisyonda tutuyordu.Tek odağı bendim.Bakışlarına karşılık vermek amacıyla bende ona baktım.Yanıp sönen ışıklardan ötürü nasıl göründüğünü göremiyordum.Bir süre sonra bakışlarından rahatsız olduğumdan gözlerimi ondan kaçırdım.Önüne döndüğümde altılı masanın eksildiğini gördüm.Ceren ve Savaş yoktu.Etrafa bakındığımda bizden uzak bir yerde karşılıklı oturup konuştuklarını gördüm.Derin bir oh çektikten sonra gözlerim Ecem’i buldu.Yanındaki adamla konuşuyordu.Hatta kahkaha atıyordular.Ne konuştuklarını anlamıyordum.Ama evde hesap soracağım için çok önemsemedim.Son olarak benim gibi boş boş oturan biri vardı.Bakışlarım ona değindi.Az çok anladığım kadarıyla açık kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı.Bacak bacak üstüne attım ve önüme döndüm.Çantamın içinden telefonumu çıkardım.Ekrana baktığımda gelen mesajı görmemle uygulamaya girdim. James:Her şey hazır.Ne zaman gelmeyi lütfedersiniz sayın Pera hazretleri? Siz:Geleceğim birazdan,burada bir süre daha oturmam gerekiyor. James:Tabii ki majesteleri siz nasıl isterseniz.Sen orada iç,biz burada çalışalım öküz gibi. Siz:Teşekkür ederim sayın James hazretleri.Çok şakacısınız.Dikkat et o şakaların bir gün bi yerlerine girmesin. James:Çok haklısınız.Katılıyorum size.İyi günler sayın su aygırısı. Siz:İyi günler sayın boğa. James:Evde görürüz kim boğa kim su aygırısı. Siz:görürüz. James:görürüz.(20:59) James Çevrimdışı James benim,amcamdan sonra değer verdiğim kişiydi.Amcamın bana baktığı zamanlar hep görevi çıkar ve gitmek zorunda kalırdı.Bir gün görev çıkışı James’i getirmişti eve.Bana hep o baktı,büyüttü.Bu yaşıma kadar bana ihanet etmedi,arkamdan iş çevirmedi ama hep yanımda oldu.İyi günümde kötü günümde her zaman.Haksız olduğum konu olsa bile beni savunurdu. James,amcamın en yakın arkadaşıydı.O zamanlar yer altı şehrinde çok bilinen iki örgüt lideriydiler.James benden haberdardı.Bana bakmayı kabul etmesinin nedeni çocuğu olamamasıydı.Karısı , Carla’nın sağlık sorunlarından ötürü çocuğu olamamıştı bir türlü.Hep bir kızı olmasını istemişti.Bana bakmaya başlamasından bir hafta önce Carla’nın evine baskın yapılmıştı.James o zaman markete uğramıştı.Geldiğinde yerde kanlar içerisinde yatan Carla’yı görünce işini bırakmıştı.Kafasını dağıtmak için kabul etmişti.Bana bu kadar bağlanacağını ikimizde bilemezdik. Barmen tekilamı önüme koydu ve kulağıma yavaşça eğildi. “Patronumuz özel olarak size ısmarladı,Pera hanım.” O söylerken elimi saçlarımın arasına atıp,bir kaç tutamı arkaya attım. Etrafımı süzüp emin olduktan sonra kafamı aşağı yukarı salladım. “Çaktırma sakın.”dedim fısıldayarak. “Emrinize amadeyiz,Pera Hanım.”dedi ve yerinde doğruldu.Bir şey olmamış gibi yanımdan hızla uzaklaştı. İçkimi içmemiştim.Sadece bardağı yerinde döndürüyor,kendimce oyalanmaya çalışıyordum.Ecem ve yanındakinin kahkahaları kulaklarımı kanatacak türdendi.Anırıyordular resmen. Yanan sönen ışıklar durdu bir anda.Ne olduğunu anlamak için etrafıma baktım.İlk bir kaç dakika gözüm alışamadı.Alıştığı an etrafıma bakındım.Bizim masaya bakışlarım değdinde tanıdığım birisini gördüm.Ecem’in yanındaki adamı tanıyordum.Bu adam,amcamla bir sene önce ortaklık yapmıştı. Ateş Arslan.Uçları kıvırcık,sarı saçlara,siyah gözlere sahipti.Üzerinde koyu yeşil tişört,altında ise aynı renk pantolon vardı.İyi bunun biraz zevki vardı. Yanımdaki adama çevirdim bakışlarımı,siyah tişört,siyah cot pantolon ile oldukça sıradan görünüyordu.Açık kahverengi ,düz saçları ve gözleri vardı. Bakışlarımı en son meşhur olan Savaş’a çevirdim.Beyaz alt ve üst vardı.Bu ne ya? Yirmi dört saat tek renk challenge falan mı? Yalnız hepsi yapılı vücutluydu.E normal tabii mafya üyeleri veya liderlerinde yapılı vücut şarttı. Yanımdaki adam, sandalyesini bana doğru yaklaştırdığını fark ettim. Biraz daha.Biraz daha. Adam resmen dibime gelmişti.Bakışlarımı sinir içinde ona çevirdim. “Napıyorsun?” “Herkesin eşi var.Bir senin yok,e benimde yok.Eş olabiliriz.”dedi adam.
Şu an hiç eş olacak durumda değildim.Hem ben bunu ne yapayım be.Gevşek gevşek konuştu bir de.Böyle tiplerden hiç hoşlanmazdım.Valla şeytan diyor,elinin tersiyle vur gö- neyse. “Kalsın,ben böyle iyiyim.”dedim hanım efendiliğimi bozmadan. Elimi kavradı bir anda. “Eş olalım dediysem,olacağız.”dedi .Elimi ondan kurtarmaya hiç çalışmadım.Bir tane götüne tekme atsam yerdeydi zaten. “Elimi bırak.”dedim soğukkanlı şekilde. “Bırakmıyorum lan.Eş olacağız!”dedi sesini biraz yükselterek. “Bırak elimi”dedim bende aynı ses tonuyla. “Bırakmazsam ne yaparsın?”dedi küçümseyerek. “Çığlık mı atarsın?At hadi.”dedi Dalgayla. Yanıp sönen ışıklar tekrar açıldı. Yok bu adam cenazesini istiyor.Olur seve seve öldürürüm.Tam ayağa kalkıp tekmeyi atacaktım ki adamın elinin üstüne bir el belirdi. “Bırak kızın elini!”dedi sertçe.Adamın eline uyguladığı baskıyı kendi bileğimde hissettim.Adam elini benden çekmedi.Hala tutuyordu. “Bırak diyorsa bırak!”dedi adama öldüresiye bakarak. “Sen kimsin?Abisi falan mı?”dedi gülümseyerek. “Bırakacak mısın?Yoksa ben mi bıraktırayım?” “Hadi lan.Yap şovunu.”dedi hala gevşek konuşarak. Bir dakika bu adamı ben dövecektim.Asla izin veremem.Benim kurbanım o! “Hayır!”dedim yüksek tonla. İkisi de bana baktı. Yeni gelen adamın elini nazikçe kavradım. “İlk sen çek.”dedim göz kırparak. Tereddütlü bakışlarının ardından elini çekti. “Ve sen.”ayağa kalktım.Boyum hizasına eğildim. “Beni küçümsedin.” Adamın önündeki bitmiş içki bardağını alıp kafasına vurdum.Cam kırıkları etrafa saçıldı.Ama bu da yetmez diyerek adama okkalı bir yumruk savurdum.Ardından içmediğim zehirli içkiyi elime aldım.Diğer elimi ondan kurtardım ve içkiyi kafasından aşağı döktüm.İçki bardağı boş olunca sahte üzüntüyle bakış attım. “Ama bu bardak şimdi israf olur.”dedim alt dudağımı büzerek. Hala bakış atarken bir anda kafasına vurdum bardakla.Cam kırığından biri elimi çizmişti.Kanamaya başlamıştı bile.Ancak umursamadım.Son darbem olan çantamı elime aldım.Çantanın zeminini adamın yanağına geçirdim.Yüzü kan içindeydi,saçları içkiden ötürü ıslanmıştı.Çantayı omzuma geçirdim.Masanın üzerindeki telefonumu elime aldım.Ters bakışımı attıktan sonra arkamı dönerek merdivenlere ilerledim.Etrafa baktığımda çoğu kişinin bizi izlediğini gördüm.Merdivenlerden hızla yukarı kata çıktım. İşimin olduğu yere gitmek için çıkış kapısına yöneldiğimde arkadan biri bileğimi kavrayıp beni kendine sertçe çekti.Bedenlerimiz birbirine çarptı.Az önce ki adam,bana bakıyordu.Daha doğrusu kanayan elime.Elimin tersinde uzun ve biraz derin bir yara oluşmuştu.Bende bu kadar derin olduğunu şimdi fark etmiştim. “Yaralanmışsın.”dedi tarihi eser gibi incelerken. “Küçük bir çizik.”dedim umursamadan. “Senin için küçük, benim için büyük.”dedi ve çekiştirmeye başladı. “Nereye?”çekiştirmeye devam etti.Soruma da cevap vermedi. “Ya nereye diyorum alo!” “Görürsün.”dedi kadife gibi sesiyle.O adama konuştuğu gibi konuşmuyordu bana karşı. Gözlerimi devirmekle yetindim.Boş bir koltuğa oturdu.Bende yanına oturdum.Yanımıza bir adam geldi.Masaya ilk yardım setini bırakmasıyla ağzım açık kaldı.Bu kadar küçük bir şeye yardım seti? Bileğimi,kucağına koydu.İlk yardım setini sakin bir şekilde açtı.İçinden pamuk ve yara bandı çıkardı.Pamuğu kanayan yerime bastırdı.Bu katta yanıp sönen ışıklar yoktu.Yüzünü çok daha net görebiliyordum. Gözleri ormanı andırıyordu.Hafif dalgalı,kumral,kaşlarının üzerine bir kaç tutam düşen saçları vardı.Yapılı vücudu vardı.Kemikli burna sahipti. Üstünde siyah,ilk üç düğmesi açık,dirseğine kadar sıyrılmış,gömlek vardı.Altında siyah,cot pantolon ve ince kemer vardı. Böyle giyinmek bunların huyuydu,sanırım. Çok mafya tipi vardı.Net mafya falan. Pamuğu yaramın üzerinden çekti.Yara bandını açtı ve yarayı sardı. Elimi,kucağından çektim.Bir şey demeden ayağa kalktım.Benimle birlikte oda ayağa kalktı.Hiç bir şey olmamış gibi çıkış kapısına yöneldim.Arkadan sesler geldi.Bardan çıktıktan sonra gönderilen spor arabaya yöneldim.Arkamdan rüzgar hissetmemle karşımda yine aynı adam belirdi.Gözlerimi devirdikten sonra derin bir of çektim. “Genelde teşekkür ederler ama…”dedi beklentiyle. “Ben sana yaramı onar demedim.Kendi rızanla yaptığın bir şeye ne diye teşekkür bekliyorsun?” Dudaklarını araladığı an ismimle seslenen Ceren’den ötürü bir şey diyemedi. “Pero,hadi gidelim lütfen.”dedi Ceren yalvarır sesle. “Zaten gidiyordum Ceren.”dedim huysuzca. “Barda sayende olay çıktı.”dedi inanamayarak. “Pero,bir yerde olay çıkarma be.”dedi Ecem arkadan gelerek. Arkadan Savaş ve Ateş,O adamı kollarından tutarak buraya doğru sallana sallana getirdiler. “Yalnız,koca adamı iyi dövdü.”dedi Ateş. “Harbiden ya.”diyerek destekledi Savaş. “Kusura bakma Savaş.”dedi Ceren mahçup bir sesle. Başımı önüme çevirdim. “Doğru olan benim yaptığımdı.”dedim fısıldayarak. “Senin yaptığın her şey doğrudur.”dediğinde şaşkınlıkla bakışlarımı yerden ayırıp ona baktım. “Ne?” Boy hizama eğildi.Kulağıma doğru yaklaştı.Sıcacık nefesi tenime değiyordu.Tenimdeki tüylerin karıncalanmasına sebep oluyordu.Normalde bana bu şekil davrananlar ölmüş olurdu.Ancak o bana yaklaşınca rahatsız hissetmiyordum. Çok nadir böyle insanlar vardı hayatımda.Bana yaklaşınca rahatsız olmam.Ama onlardan başkası yaklaştığı an karnıma ağrılar girerdi.Bu kadroya O’da dahil oldu. “Dedim ki,senin yaptığın her şey doğrudur…”derin bir nefes verdi. “Neşe.”dedi yumuşak ve derinden gelen sesiyle. Gözlerim fal taşı gibi açıldı.Bu lakap.Sadece Boran kullanırdı.Başımı ona çevirdim. “Neşe?”dedim emin olmak adına. Cevap vermedi.Yerinden doğruldu.Bara doğru yürümeden önce tam yanımda durdu.Omuzlarımız birbirine değiyordu.Başını bana çevirip göz kırptı.Ve hızla arkadaki bara doğru ilerledi.Bir süre mal mal bakıştık tozlu zeminle.Olanları düşüneceğim sırada aklıma halletmem gereken iş geldi. Ceren ve Ecem’e baktığımda orangutan grupla konuştuğunu gördüm.Benden biraz uzaklaşmışlardı.Ecem’le olan sohbetime girdim. Siz:Benim bir işim var.Beklemeyin beni.Onlar size biz bırakırız eve derse,kesinlikle reddet.Sizi Oğuzhan eve bırakacak. Mesajı attıktan sonra gönderilen siyah,spor arabaya doğru ilerledim.Sürücü koltuğuna bindikten sonra çantamı kenardaki koltuğa bıraktım. Arabayı hızla gitmem gereken yere doğru sürmeye başladım… |
0% |