Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Kaçış

@larossina812

Medya: Narin

Amcam odaya girdiğinde sessizliğimi fırsat bilip üzerime yürümeye başladığında tekerlekli sandalyemi geriye doğru çekmeye çalıştım ama amcam yüzündeki iğrenç gülümsemeyle bedenimi süzerken bir yandan da pantolonunun kemerini açmaya çalışıyordu. Kaçmaya çalışırken dengemi kaybedip tekerlekli sandalyeden düştüm; amcam bunu fırsat bilip yanıma geldi ve beni duvarın dibinde kıstırıp boynumu öpmeye başladı. Boynumu öperken elleri bedenimde geziyordu.

Annem ve babam trafik kazasında öldüğünde bu eve gelmiştim ve beş yaşından beri bu evde taciz görüyordum ve şu an yirmi bir yaşındaydım. Amcamı defalarca kez yengeme şikayet etmiştim ama yengem, “amcan seninle ilgileniyor. Bu kadar çok büyütme,” demişti. Üzerimdeki ince bluzu parçaladığında bütün gücümle onu itmeye çalıştım ama geriye çekilmedi. “Amca, lütfen! Amcam ağzını ağzıma dayadığında beni yere yatırdı ve vücudumu ellemeye devam etti. Bu gece sırf pantolon giymiştim. Pantolonu daha zor açabilsin diye.

“İmdat! İmdat!” Bağırdığımda eliyle ağzımı kapatırken elini ısırdım. O anki acıyla yanağıma sert bir tokat attığında elimle sızlayan yanağımı tuttum. Dudaklarımı öpmeye başladığında karnına yumruklarımı indiriyordum ama bir fayda etmiyordu. Yengem seslerimiz duyuyordu ama yanımıza gelmiyordu çünkü gelse bile her defasında beni çok güzel olmakla ve amcamı tahrik etmekle suçlardı.

Amcam geceleri uyurken yorganı açar ve elini eteğimin altına sokup bacak aramı okşardı, o zamanlar daha yedi yaşındaydım. “İmdat! Yenge!” Dudaklarımı tekrar öpmeye başladığında bu kez daha vahşiydi. Midem bulanıyordu. “Ya bu gece seni bu odada öldüreceğim ya da sen beni öldüreceksin Eğer öldüremezsen ne olacağını biliyorsun çünkü küçük dokunmalar bana yetmiyor.” Pantolonumun düğmesini açtığında fermuarımı yavaşça indirdi.

“Allah’ım yardım et. Allah’ım yardım et. Ben güzel olmak istemiyorum. Ben çirkin olmak istiyorum.” diye mırıldandım kendi kendime. Pantolonunu çıkardı ve üzerime doğru eğildi. Sert, soğuk bir şey karnıma değdiğinde kanım dondu. “Oyun oynayacağız kızım.” Hıçkırarak ağlamaya başladım. “Ama ben oyun oynamak istemiyorum amca,” dedim eskiyi hatırlayarak. Çok yoğun bir acı hissettiğimde ne olduğunu anlayamadım.

“Sen nasıl o kızlarla dışarıya çıkarsın?” Sert bir tokat daha attı. Beni tekrar öpmeye başladığında pantolonunun cebinden düşen bıçağı elime aldım amcam bıçağı aldığımı fark ettiğinde bıçağı elimden alıp kenara attı. Her yerimi morartana kadar ısırmaya, öpmeye başladı. Öyle sert tokat atıyordu ki artık gözümü açamıyordum. Bıçağı yerden aldım ve karnına defalarca kez saplayıp amcamı öldürdüm. Amcam yere yığıldığında titreye titreye üzerimi düzelttim ve bir çanta çıkartıp ne alabildiysem içine koydum ve tekerlekli sandalyemi odadan çıkardım. Dış kapıyı açtığımda eşikten nasıl geçeceğimi düşünüyordum. Eşikten geçsem bile önümde dört basamaklı merdiven vardı.

Kendimi tekerlekli sandalyeden yere attım ve sürüne sürüne yukarıya çıkmaya başladım. Bu sokakta çok fazla erkek vardı ve bu beni çok korkutuyordu. Sürünerek merdivenleri bitirdiğimde tekerlekli sandalyem aşağıda kalmıştı ve ben ayağa kalkamıyordum. Bir adam yanıma yaklaştığında “dokuma, dokunma bana,“ diye bağırdım.

Olduğum yerde hıçkırıklarım artarken kendimi geriye doğru sürükledim. Üstüm basım paramparçaydı ve şu an yanına gidebileceğim, beni yanına alacak kimse yoktu. Genç bir kız indi arabadan. “Ne oldu? İstersen sana yardımcı olabilirim.” Aşağıya indi ve tekerlekli sandalyeyi yukarıya çıkardı. “Abi, yanıma gelsene.” Bana doğru yaklaşmaya başlayan adama korku dolu gözlerle baktım. “Hayır! Hayır yaklaşma.” Gözyaşlarım yanaklarıma doğru süzülürken geriye doğru çekildim.

“Lütfen izin ver sana yardım edeyim. Amacım size zarar vermek değil, sadece yardım etmek.” Bayılmadan önce tek gördüğüm şey bana doğru yaklaşan adamın beni kucağına almasıydı. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kulaklarımda çınlamaya başlamıştı. Artık hiçbir şeyi duyamadığımda kendimi yabancının kollarına bıraktım.

...

Uyandığımda geniş bir yatakta yatıyordum ve tek başıma bir odadaydım. Odanın kapısı açıldığında içeriye beni kucağına alan adam girdi ve yatağın üzerine oturdu. Uyandığımda o anları hatırlar hatırlamaz yine gözlerim doldu ve birkaç gözyaşı damlası gözlerimden yanaklarıma doğru süzüldü. “Neredeyim ben? Burası neresi?” Benim kaldığım oda bu odanın yanında küçücük kalırdı. “Merhaba, Ateş ben. Benim odamdasın. İstersen yıkanabilirsin. Bu odada banyo var.”

“Ayağa kalkamam ki, tekerlekli sandalyem yok.” Elini kaldırdığında irkilerek olduğum yere sindim ve ellerimle yüzümü kapattım. Sana vurmayacaktım. “Ayrıca sana bir şey söylemek için geldim. Amcan ameliyata alındı. Büyük ihtimalle kurtulacak.” Titreyerek, “banyoya girmek istiyorum. Pislendim, dedim.” Beni kaldırdı ve beni banyoya götürdü. Banyoda kıyafetlerim duruyordu ve bir bornoz vardı. “Si siz çı çıkın be ben ç çok pislendim. Temizlenmem lazım benim yı yıkanmam lazım.” Banyodan çıkıp gittiğinde küvetin içinde tek basıma kalmıştım.

Üzerimdeki kıyafetleri çıkardığımda hıçkırarak ağlamaya başladım. Vücudumu kendimi parçalarcasına lifliyor, bütün kirleri vücudumdan söküp atmaya çalışıyordum. Hıçkırıklarım artarken bütün vücudum isteri krizine girmiş gibi titriyordu. Sacımı köpüklerken bir yandan da kirlenmiş bedenime bakıyordum. Vücudumu yıkamayı bitirdiğimde bornozu giydim ama bacaklarım tutmuyordu ve buradan nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Sanırım o adamdan yardım almak zorunda kalacaktım.

Küvetten çıkmaya çalışırken birden kapı açıldı ve tam kayıp düşecekken bir el belimi kavradı. "Ne yapıyorsun? Az kalsın düşecektin." Beni nazik bir şekilde yere koyduğunda dışarıya çıktı. Sen rahatça giyin. “Ben kapının önünde bekliyorum. İşin bitince beni çağırırsın.” Bu adamın sürekli beni kucağına alması ve bana dokunması beni korkutuyordu. Az önceki hâlimi sanki hiç görmemiş gibi nasıl da gülümseyerek konuşuyordu. Üzerimi giyindiğimde gücümü toplamak için birkaç dakika boyunca bekledim ama ne kadar beklersen bekleyeyim, onun bana dokunmasına hazır hissetmeyecektim.

“Hazırım,” diye bağırdım ama iç sesim benim tam tersime “değilsin,” diye bağırıyor ve benim sesimi bastırıyordu ama şu anda iç sesimi dinleyecek cesareti kendimde bulamıyordum. “Bedenim, çok yorgun anne,” diye sessizce fısıldadım adam beni kucağına alırken. “Küçük kızın çok yorgun anne, duymuyor musun?” Beni duymadığı için şu anda konuşurken rahattım. “İsmin ne?” diye sordu ilk kez yüzüme bu kadar yakından bakarak. “Adım Narin.”

“Anne! Sesimi duy!” Gerçekten karşımdaki annem miydi yoksa yine hayal mi görüyordum? O kadar çok titriyordum ki, beni tutan adamın dengesini sarıyordum. “Narin! Beni duyuyor musun? Bana bak.” Yüzüme vurduğu küçük tokatların bir etkisi olmuyordu. Sesi daha uzaklardan geliyordu sanki. Bana değil de bir başkasına sesleniyor gibiydi. Kulaklarımı güzel bir ses doldurduğunda gözlerimi açmak için çırpınmayı bırakıp sesi dinlemeye başladım.

“Narin!” Yüzüme bir elin değdiğini hissettim ama bu his saniyeler içinde gelip geçti. “Bana bak. Uyan.” Sesindeki korkuyu açıkça duyabiliyordum. Şimdi titreyen bedenimin titreyişleri son buldu ve ilk tacizimi yaşadığım andaki gibi çırpınışlarım son buldu ve kimsenin beni duymayacağını anladığımda çığlık atmayı bıraktım ve direndim. Gözlerimi açmamak için direndim. Odaya giren adım seslerini dinliyordum şimdi; onlar bile çok uzaktan geliyordu. Belki de beni kurtarmaya gelmişlerdi ama benim ruhum çoktan ölmüştü. Yoksa bedenimde mi ölmüştü? Birinin beni yatağa yaptırdığını hisseder gibi oldum ve kendimi karanlığın kollarına bıraktım.

 

 

 

 

 

Loading...
0%