@latibule
|
İnsan bazen anlamaz ne yaptığını,bir yere odaklanır ama bilmez neye odaklandığını.Bazen beyaz bir duvarda siyah bir hayal kurar,bazen siyah bir hayali beyaz duvar ile kapatmaya çalışır ama anlamaz o rengin gri olacağını çalışır sadece.Peki ya siyaha bakınca beyaza gerek kalmadığını anlarsa?O zaman ne gerek vardır duvara? İşte o gözlerde ben bunu öğrendim.Bu bakış da neyin nesiydi böyle? Kısacıktı ne kısacık."CIK"çok şey ifade etmedi ama neyse... Şimdi lojmana girmiştik ilk önce babam kantini gösterdi bana büyük bir yerdi kantini lojmanın askerler babamın görünce ayağa kalktılar tabi babam oturun işareti yapınca oturdular yerlerine."Afiyet olsun asker, sohbetiniz bol olsun bakalım" askerler "Sağol"diye bağırdılar.Bende görmüş oldum kantini sonra babam biraz koridorları gösterdi biraz da arka bahçeyi pek güzel bakılmıştı buralara belli idi. -Eee kızım bu kadar yeter gezmek,daha sonra çok daha fazla gezersin sen,bir sürprizim var sana -Bir sürpriz derken babacım? -Bak,dedi işaret parmağını sağıma göstererek. Baktığımda yine o kara kara gözleri gördüm, yeşillik alanda dimdik durmuş yanında siyah bir çanta üzerinde açık yeşil bir asker tişörtü ve asker eşofmanı diye tahmin ettiğim bir alt siyah postallar...Nesin sen adam?Bu nedir?Bu heybet bu zerafet bu asalet..Nerden be? Bunlar aklımda iken babamla ona doğru yürüyorduk, anlamıyordum neden ona gidiyorduk ki yani,ne gereği var? -Bak kızım bu Enver Ayaz,Enver komutan da derler.Düşman bunu gördü mü dizleri titrer,kalbi durur.En sevdiğim güvenilir askerdir kendisi.Enver Paşa gibidir.Heybetlidir, kalbi vatan için atar. Enver Ayaz mı?Enver Paşa... Şimdi aklıma geldi,babam hep beni arar askerlerin bugün neler yapıtığını, kendisinin neler yaptığını en sinir olduğu durumu,o gün ne hoşuna gitmiş,ne gitmemiş ve askerlerini hep anlatırdı.Annem de elbet.Babam askerlerini anlatırken "Enver diye bir askerim var kızım maşallahı vardır onun.Alla başımızdan eksik etmesin."falan derdi demek o bu Enver'di.Kara gözlü Enver komutan... Enver elini uzattı, başını hafif kaldırdı; -Merhaba Azra teğmen.Memnun oldum. -Pek tanışmadık ama? Rahatlığa bak bee -Annen baban komutanım olsa bile mi? Ne dediğini anladım,tabiki annem ve babam benden bahsetti tabiki ne Azra mal mısın kızım? -Anladım,dedim elimi uzatarak; -Memnun oldum Enver komutan. Babam girdi araya; -Kızım içten içe sorguluyorsundur neden buarada olduğunu ben hemen diyeyim,sen buarada oldun diye seni hiiçç baş köşeye kıyamam canım benim, bakalım görmeyeli neler olmuş sana, dayanıklı mısın değil misin gün sonu Enver komutandan dinleyeceğim. Off baba yaa geldiğim gibi en heybetli en kuvvetli askere mi verirsin kızını?Kim bilir bunun rütbesi nedir ne değildir?Selam okunabilir mi? Savaşmadan ölmek istemiyorum da..Babam gitti Enver'le baş başa kaldık hemen çantaya uzandı; -Al bakalım teğmen,bunları eline tak, bunu dişine biraz sert dalabilirim. Diyerek elime boks eldiveni ve diş koruyucu verdi; -Rütben ne senin? -Üsteğmen. Ne.. -E o zaman ben neden buradayım?Sen neden sert dalacaksın bana?Daha teğmenim ben. -Korkuyor musun teğmen, bizim teğmenlere bunlar verilirse beklemeden giyer adamı yerle yehsan eylerdi. -Tamam,en kısa zamanda görmek isterim bu teğmenleri. Peki manasında başını salladı bende onun verdiklerini giydip o da taktı eldivenlerini diş koruyucusunu taktı; -Gel bakalım teğmen. -Emrinizle. İlk önce hamleyi o yaptı.Yumruğunu karnıma vuracakken kaçtımve bende bir yumruk salladım,oda benimki gibi bir hamle yaptı ve kaçtı.Bu sefer yumruklar sertleşti ikimizde durmadan karnimiza,suratımıza yumruklar savuruyorduk.Ve ben çok tehlikeli bir hamle yaparak karnına çok sert bir yumruk vurdum.Sonra diğer elimle kafasına vurmaya çalıştım ve oaraya da bir yumruk sinirlendiğini çıkardığı seslerden anlıyordum ve açıkçası bu biraz tedirgin ediciydi bu sefer yediği yumruklarla yere devrilecekken ayağa kalktı kollarımı geriye attım karnıma dizini vurdu ve belimden tuttuğu gibi yere yapıştım.Yediremedim kendime kalktım aynı hareketleri ona da yaptım artık ikimiz de delirmiş vaziyette dövüşüyorduk resmen.Sonra tehlikeli hamleyi yine yaptı ve beni yere tekrar serdi,benim için oyun bitmişti.Onun içinde. -Yordun be teğmen,aferin sana. -Bunu sana ödeteceğim,komutan seninde kemiklerin sızlayacak karşımda. -Sızlamadığını kim dedi bakalım? -Neyin? -Kemiklerimin veya başka şeylerin? Olmamalıydı,olsa mıydı?
|
0% |