@lavantacicegi1
|
Bugün son günümdü aile evinde. Komple ayrılmıyordum ama sıksıkta gelemezdim artık. Dün ne kadar yorulmuşta olsam erken kalkmıştım. Kahvaltının son tabağınıda masaya koyduğumda herşey hazırdı. Saate tekrar baktım 8 buçuğa geliyordu. Ben açtım ev halkı hâlâ uyanmamıştı. Salonun tam ortasına geçtim, sesimi kalınlaştırarak bir anda bağırdım. - KOĞUŞ KALK! Sağ tarafımdaki odadan patırtı sesleri gelince kapıyı açıp içeri girdim. Melisa yere düşmüş gözünü ovalıyordu. - Abla ne diye bağrıyon yaaa. Diye cırladı. - Kalksaydınız size Allah Allah. Cevap vermesine izin vermeden odadan çıkıp mutfağa gidip masaya oturdum. On dakika sonra herkes gelmişti. Babam - Hanım doğrumu görüyor bu gözler yoksa hâlâ rüyada mıyım? - Hayır Mehmet rüya değil gerçek. 5 yıl sonra tekrar kahvaltı hazırlamış. Annemin cevabından sonra bir cırlamada ben ekledim. - Ay oturup yiyecekmiyiz artık açım ben aç aç. - Aman be abla sen ne zaman doydum ki? - Asya sus ve yemeğini ye. Yemekler yenmişti şuan salonda oturuyorduk ama kimseden çıt yoktu. Sessizliği sevsemde şuan ki ortamdaki sessizlik rahatsız etmeye başlamıştı. Sessizliği bozmak adına - Anne ne yiyek ne içek ya? - Hansa şimdi yedik ya kızım. Ama çay koy ocağada içelim. - Oha abla gel benide ye. - Asya oha ne ben böylemi öğrettim ablam ha nazik davran. Yerine göre kabalaşırsın ablam. Tamam mı? - Pardon, ağzımdan kaçtı. Tamam abla. Mutfağa gidip çay koydum ocağa. Şunu fark ettim iki gündür mutfakta vakit geçiriyorum ve hep mutfak diyordum. Mutfk diyince acıkmıştım. Böyle yediğime bakmayın yiyip yiyip kilo almayanlardanım şuan 56 kiloyum. Bence ideal yani. Neyse buzdolabını açıp içine boşboş bakıp geri kapattım. En sevdiğim aktiviteyi kitap okumaktan sonra tabiki. Çay olduktan sonra bardakları doldurup içeriye götürdüm. Koltuğa oturduğumda yorulduğumun farkına varıyordum yavaş yavaş. Offff şiştim vallah evde saat şuan 14.43'tü ve benim otobüsüme daha 3 saat 17 dakika vardı. Odama gidip Cemal Süreyya'nın Sevda Sözleri kitabını aldım. Bu kitabı seviyordum 4 kere tamamını bitirmiştim. Şimdi ise baştan sona değilde rastgele sayfa açıp orayı okuyor sonra tekrar başka bir sayfa açıyıp okuyordum. Böyle daha rahat hissettiriyordu şiir kitaplarında. Salona geçtiğimde Asya yoktu ders çalışmaya gitmiştir. Annem ise elimde gördüğü kitapla yine söylenmeye başladı. - Ya kızım yeter bu kadar kitap okuduğun odanın duvarlarının iki cephesi kitap dolu daha yere koyduklarında var internetten okuduklarını saymıyorum bile hâlâ okuyorsun. - Anne kitap okumak güzel siz okumadığınız için bilmiyorsunuz. Yıllardır sizde kitap okuyun diyorum hiç dinlemiyorsunuz beni ona sayarsınız. - Tamam kızım tamam oku sen kitabını. .... Kitabın sayfalarını kaç kere tekrar okuduğumu saymadım. Zamanın nasıl geçtiğinide böylelikle anlayamamıştım. Annemin bağırmasıyla yerimden sıçramıştım. - HANSA, HANSA kız kalk geç kalacağız hazırlan 1 saatten az kaldı Hadiii. Annemin bağırması bitince saate baktım. Bakmamla ayaklanma bir oldu nasıl 2 saat geçmişti. Ben daha okumadığım kitapları koyacaktım. Koşarak odama gittim. Odama girdiğimde büyük valizimi yanında olan küçük valizi aldığım gibi kitaplığın oraya götürdüm. Giyinmem 15 dakikamı almazdı zaten. Okumadığım kitapları tek tek valizin aldığı kadarıyla koydum. Tabikide yarım saatimi aldı. Sonra hepsini alacaktım. Ben Yaren'i de aramayı unuttum ve Yaren beni 12 defa aramış. Bir yandan Yaren'i aradım hoparlöre vermiştim sesini. Bir yandanda giyiniyordum. - Sonunda be Hansa aradığın için saol ya meraktan öldüm burda. - Kusura bakma ya sessizde kalmış telefon kitap okumaya dalmışım evden 5 dakikaya çıkıyorum ben. 20 saat sonra görüşürüz. - İyi tamam dikkatli el görüşürüz. Diyip kapatmıştı bende şalımın son iğnesini takıyordum. Makyaj yapmamıştım yapmayıda sevmezdim zaten. Hemen valizlerimi alıp kapıya gittim. Babam büyük valizi lacakken küçüğünü verdim. Oda birşey demedi zaten. Hep birlikte arabaya bindiğimizde otobüse binme saatime yarım saat vardı. Evimiz otogara 23 dakika uzaklıktaydı umarım yetişirdik. .... Şuan annemlerle vedalaşıyordum ve bu benim için bir tık zordu. Ne kadar sıkıntılıda olsa aramız onlar benim ailemdi. İlk Asya geldi sarıldı. Ağlıyordu salak. - Niye ağlıyorsun. Temelli gitmiyorum ki bir ayağım hep burda olacak. - Bir ayağın zaten çukurda abla. - Bak işte. Diyip kafasına hafiften vurdum. Herkesi güldürmüştü. - Derslerle kafayı bozma git çık gez arkadaşlarınla dikkatli bir şekilde tamam mı yoksa çalıştığından birşey anlamazsın? - Tamam abla. Sonra Melisa geldi sarıldı o birşey demedi derse ağlardı çünkü. Sonra Buse geldi onunlada sarıldık ayrılacakken kulağına fısıldadım. - Buse bak bundan sonra sen ablalarısın evde tamam mı? Ne olursa olsun aramaktan çekinme ve son olarak ta sesini biraz çıkart. - Merak etme abla senden ne gördüysem öğrendiysem o. - Afferin. Diyip ayrıldım. Anneme yaklaşıp elinden öptüm ve sarıldım. Hadi kaldırıp sağa sola doğru salladım biraz. Çünkü annem sevmezdi böyle şeyleri ama içten içe sevdiğinide anlayabiliyordum. - Dikkatli git kızım varınca ara. - Tamam anne, ağlama sende artık sanki dünyanın öbür ucuna gidiyorum. Son olarak babama döndüm. Yavaş ve sakin adımlarla babama yaklaştım. Tam önünde durduğunda sadece elini öptüm. Ağzını açıp tek kelime bile etmemişti. Zaten Cuma günü kapıda şakacı konuşmuştu iki hafta doğru düzgün konuşmazdı artık benimle. Bende birşey demedim. Arkamı dönüp otobüse bindim zaten kalkmasına 1 dakika filan vardı. Cam kenarı seçmiştim koltuğu yol tutuyordu beni dışarıyı izlemek iyi geliyordu biraz. Otobüs tam kalkarken yanıma biri oturmuştu ama bakmadım çünkü rahatsız olabilirdi şahsen ben olsam oturduğum an yanımdaki bana baksa rahatsız olurdum. Neyse annemlere tebessümle beraber el sallıyordum. Beni göremeyecekleri kadar gittiğimizde havada olan elimi yavaşça indirirken yüzümdeki tebessümde silinmişti.
Oy veren ve yorum yapanlara çook teşekkür ederim. |
0% |