Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@lavenderr

Başım ağrıyordu. Araladığım gözlerimin ardında sadece beyaz renkli kumaşlar görüyordum. Ölmüş müydüm? Annem neredeydi?

 

"Ah tatlım bizi korkuttun." gelen sesle kafamı sağa doğru çevirdim. İnce kırmızı gözlüklü bir kadın yüzünde ki sahte tebessümle bana bakıyordu.

 

Durum değerlendirmesi.

 

1- Kadın dediğim huri olabilirdi.

 

2- Belkide daha ölmedim ve hastahanedeydim.

 

3- Revir.

 

"Revirdesin tatlım, kendini nasıl hissediyorsun?" Bok gibi.

 

"İyi." dedim. Sesim sandığımdan daha güçsüz çıkmıştı. Ölmemiş olduğuma hafif üzülmüş olabilirdim.

 

Ağrıyan başımı ve vücudumu yok sayıp kalkmayı denedim. Uğraşlarım sonucu ağrılarım daha da çok artmış ve vücudum yatağa benim isteğim dışında yapışmıştı. Tabi dışarıdan sadece dümdüz mimiksiz görünsem de acıdan ve meraktan kıvranıyordum. Sadece bana yazdığı şey aklımdaydı.

 

Kusursuz...

 

Yanaklarıma hücum eden kanı def etmek için yersiz bir çabaya girdim ve başarısız oldum.

 

"Uyandı mı?" Beyaz perdelerin ardında ki erkek sesi irkilmeme neden oldu. Sese doğru döndüğümde gerçekten karşımdaki kişiyi görmek istemiyordum. Futbol Takımı kaptanı, okul temsilcisi Taha mahçup bir şekilde bana bakıyordu.

 

Uzun dalgalı sarı saçları modeli andıracak yüz hatları ve fiziğiyle, kirli sakallarının çevrelediği gamzeleriyle kızların gözdesiydi. Tek sorun, onun burada ne işi vardı?

 

Mavi rengi gözlerini kısıp gülümsedi ve bana baktı. Bense, kaçmak istedim. Başka insanların beni fark etmesi oldukça rahatsız ediciydi. Hiçbir tepki vermeden öylece onu izledim. Uzun parmaklarını saçlarına geçirip güldü.

 

"Sanırım ikimizde konuşma konusunda iyi değiliz ha!" İkimiz kelimesi ne kadar da ağzına yakışmamıştı. Oysa Bilinmeyen dediğinde öyle değildi.

 

İçimden "benden uzak dur sarı çocuk." diye bağırsam da sadece başımı ellerime indirmekle yetindim. Ve uzun bir süre gitmesini bekleyip ellerimle oynadım.

 

"Ben özür dilerim. Futbol oynarken kendimizi fazla kaptırmışız ve sana gelen topu fark edemedik. Bir daha böyle bir durumla karşılaşmayacağına dair söz..."

 

Sesi git gide zihnimden uzaklaştı. Birinin benimle konuşuyor olması canımı yakıyordu. Ben annemi kurtaramamıştım, kimseyi kurtaramazdım. Beni kurtarmalarını istemek çok bencilce olurdu.

 

Hak etmiyorsun...

 

Babamın sözleri zihnime dolduğunda irkildim. Yerimde titrediğimi gören Taha'nın gözleri büyüdü ve konuşmasını kesip bana yaklaşmaya yeltendi. Kollarımı bacaklarıma sarıp başımı omuzlarım arasına aldım. Ağlamak istiyordum.

 

"Git." Sesim düşündüğümden tiz çıkmıştı ama Taha'nın duyacağı kadar netti. Uzun bir sessizlikten sonra adım seslerini duydum. Sonra kapı kapanma sesi. Yine kendimi yalnız bırakmıştım. Yine bir başımaydım.

 

Uzun bir süre aynı pozisyonda durdum. Hemşire kadın gelip ağrım olup olmadığını durumumun iyi olduğunu söyledi. Ben uyurken babamı aramışlar o da eğer iyisem eve tek gidebileceğimi söylemiş. Şaşırmamıştım. Acaba beni aramış mıydı?

 

Aniden etrafıma bakınıp eşyalarımı aradım. Sol tarafımda ki beyaz masaya tezat siyah çantam siyah hırkam ve telefonum vardı. Telefonumu elime alıp ekranı açtım.

 

Bilinmeyen Numara 15 yeni mesaj.

 

Bilinmeyen Numara: Güzelim

 

Bilinmeyen Numara: Olanları duydum.

 

Bilinmeyen Numara: İyi misin?

 

Bilinmeyen Numara: Ne saçmalıyorum anasını satayım ya

 

Bilinmeyen Numara: Tabiki de değilsin.

 

Bilinmeyen Numara: Keşke orada olsaydım.

 

Bilinmeyen Numara: Seni hepsinden her şeyden uzaklaştırsaydım.

 

Bilinmeyen Numara: Bana sığınsaydın.

 

Bilinmeyen Numara: Özür dilerim kusursuz.

 

Bilinmeyen Numara: Ben çok kusurlu bir aşığım.

 

Bilinmeyen Numara: Özür dilerim...

 

Bilinmeyen Numara: Seni seviyorum

 

Bilinmeyen Numara: Uyandığın da bana yaz.

 

Bilinmeyen Numara: Yanında olacağım.

 

Bilinmeyen Numara: Lütfen yaz...

( Son görülme 10.12)

 

Ayşe: İyiyim.

(19.27)

 

Bilinmeyen Numara çevrimiçi.

 

Bilinmeyen Numara: Değilsin.

 

Bilinmeyen Numara: Belki vurduğun yerler iyidir ama sen iyi değilsin.

 

Bilinmeyen Numara: Ağlama.

 

Bilinmeyen Numara: Beni gökyüzünde boğma.

 

Ağzımdan küçük hıçkırıkların çıkmasına engel olamadım. Salak! Ağlamak üzere olan birine ağlama dersen ağlardı.

 

Hırkamı yavaşça üstüme geçirmeye başladım. Ağrıyan kollarım yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Hemşire eğer kötü hissedersem burada kalabileceğimi söylemişti ama ben tabiki de burada kalmayacaktım.

 

Ve telefonum tekrar titredi.

 

Bilinmeyen Numara: Arkana dönme.

 

Bilinmeyen Numara: Sana yardım edeceğim.

 

Ya sana bakarsam? yazmak istedim. Ama o da benim kadar iyi biliyordu ki yapmazdım.

 

Arkamda ki kapı açılıp kapandı. Aniden odaya girecek kadar yakınımdaydı demek. Tüm vücudum titredi. Soğuktan dedim kendime. Ayak sesleri yanıma süzüldüğünde usulca gözlerimi kapadım. Sanki bir saniye onlarca saate eş değerdi.

 

Bir el önce hırkamın ucundan tuttu. Sonra belimde hissettim bir başka eli. Yavaşça üstümü giymeme yardım ediyordu. Hiç acı çekmedim. Belki de kaslarım uyuştu diye düşündüm. Öyle olmasını diledim. Hırkamı giydirdiğinde minnettar bir şekilde odadan çıkmasını bekledim.

 

Ama aniden eli yüzüme deydi. Burnuma yağmur sonrası toprak kokusu kadar güzel bir koku bahşedildi. Titredim. Alnımdan çeneme süzülen parmakları dudaklarımın üstünde durdu. Onunda elleri titriyordu. Bu fark edişle gülmek istedim. Ağlamak istedim.

 

Nefes almam gerekiyordu. Başım dönmeye başladı. En sonunda bayılacağımı anladığımda bedenimi arkadaki bedene yasladım. Kolları beni sardı. Dudakları geceyi andıran saçlarımda kayboldu. Ağzımdan son olarak şu kelimeler döküldü.

 

"Tut beni."

 

-

Loading...
0%