Yeni Üyelik
17.
Bölüm

14. Bölüm

@lavinakara_

Yıldızları unutmayın ✨

Kapıya gelmiştik güvenliği geçip içeri geçtik arabayı durdurup araçtan inip ahunun olduğu tarafa döndüm kapıyı açıp kızımı aldım kapıyı kapatıp içeri geçtik ahu meraklı gözlerle her yere bakıyordu, her yeri tek tek inceliyordu... İlk defa görüyordu böyle bir yeri her yer inceliyordu....

Üst kata çıktım toplantı odasının önüne geldim ahuyu yere bırakıp elinden tutum kapıyı çaldım...

-Gel!

İçeri geçtim herkes buradaydı,tüm bakışlar bize dönmüştü...

-komutanım

-gel aslan

Karşımda Albay yusuf karasal vardı, bana yılardır komutanlık babalık abilik yapan adamdı o Önce bana sonra ahuya döndü bakışları dışardan buz gibi olan adam ahuyu görünce bakışları yumuşamıştı...

Ahu minik elleriyle elimi çekiştirdi kucağıma gelmek istiyordu ablaya baktım onay vermişti ahuyu kucağıma aldım şimdi o herkese bakıyordu...albay ahuya baktı...

-demek minik ahu sensin?

Ahu Başını salladı, albay bize doğru gelip ahuyu kucağına almak istedi... Ahu bana baktı

-git babam

Minik ellerini albaya uzatıp Yusuf komutanımda hiç bekletmeden ahuyu kucağına aldı...

-sen ne kadar güzelmişsin! Şu gözlerin güzelliğine bak, ahu utanıp başını albayın boynuna sakladı... Odadaki herkes tebessüm etti...

Albay ahuyu alıp kendi sandalyesine geçti, bende alp'in yanındaki sandalyeyi çekip oturdum, albay yanindaki askere dönüp ahu için meyve suyu ve tost istedi... Ahu normalde yeni tanıştığı kimseyle samimi olmazdı ama albayı sevmişti...

Albay ahunun önüne kağıt ve kalem koydu, ahu albaya baktı....

-biz koca adamları konuşurken sende resim çizebilirsin... Minik kızım Yusuf albaya gülümseyip ona verdiği kalemi alıp çizmeye başladı....albayın balıkışları bana döndü..

-sizin için ev ayarlandı...yerleşin yarin konuşucaz...

-Tamam komutanım

-tam o sırada kapı çaldı,bir asker elinde tepsi içinde portakalı meyvesuyu ve tost vardı albaya doğru yürdü.albay tepsiyi alıp ahunun önüne koydu ahu başını kaldırıp önüne konulan tepsiye baktı bakışları bana dönü,başımı salladım minik eliyle koca bardağı almaya çalıştı, yusuf albay bunu fark edip yardım etti bir kaç yudum aldı...

Yeni kahvaltı yapmıştık totsu yiyeceğini düşünmüyordum ki beni şaşırtarak tosta uzandı, yusuf albay parçalarda ayırıp önüne bıraktı, yeşil gözleri kocaman gülümsemesiyle ablaya döndü o kadar tatlıydı ki, albay da benim gibi düşünmüş olucak ki başına bir öpücük kondurdu...

O sırada kapı yeniden çaldı, gelen bir askerdi

-albayım size telefon var?

-geliyorum

Kucağındaki ahuyla ayağa kalktı bizde ayağa kalktık, ahuyu kendi yerine oturtu, bize döndü

-yarın saat 8.00 herkesi burda istiyorum..

-emredersiniz komutanım!

Sonkez ahunun saçlarından öptü,

-bunlar hepsi biticek tamam mı?

Ahu başını salladı, albay kapıya doğru yürüyüp çıktı, kapı kapandığında gibi yanımda duran alp bana sarıldı

-hoşgeldin kardeşim (alp) d

-hoşbuldum alp

-hoşgeldin abi (cesur)

-Hoşgeldin arslan (yağız)

-demek sahalara döndün ha (güneş)

- vay vay kimleri görüyorum (gece)

-abilerin kralı hoşgeldin (Serkan)

-hoşgeldin kardeşimin

Sırayla herkesle sarıldık f hasret giderdik bizim tim benimle beraber 8 kişiydik...özlemiştim hepsini

Yüzbaşı Yağız Türkmen

Üsteğmen Cesur Demirhan

Teğmen Gece Üstün

Asteğmen Fırat Alaca

Asteğmen Güneş Karayel

Asteğmen Alp Çukurça

Asteğmen Serkan Beyaz

(arkadaşlar askeri ile ilgili pek bir bilgim yok yalnışsada af ola)

Evet bende bir askerdim, komandoydum yıllarca vatanıma hizmet etmiştim, time döndüm öyle günler geçirmişti ki sırt sırta omuz omuza savaşmaştık kimi günlerimiz gülerek kimi günlerimiz hüzünle geçmişti....onları bırakmak zorunda kalmıştım bir seçim yapmalıydım bende karımı ve kızımı seçmiştim...

-nasılsınız?

-iyiz abi sen nasılsın?

-iyim 

-bizi kızınla tanıştırmıycakmısın? (gece)

Minik kızıma döndüm elinde bir yudumlık meyve suyuyla meraklı gözle bize bakıyordu, onun bu haline güldüm ona yürüdüm oda sanki elinden alıcakmışım gibi hemen içti... Arkamda gülüşüme seslenir geldi... Kollarını kaldırdı hemen kucağına aldım time döndüm...

-Babacım arkadaşlarımla tanışmak ister misin?

Meraklı gözle time baktı, annesi gibiydi meraklı gözlerle onları da inceledi, bana baktı ayaklarını oynatı onu yere bıraktım hemen fırata koştu, evet Fırata bir bordo bereliydi timin üyesiydi...

Fırat eğilip hemen onu kucağına aldı..

-kimler gelmiş, benim ahum minik papatyam gelmiş, kız kurban olurum sana ben ya

Ahuyla birbirilerine sarıldılar hasret giderdiler sanki görende iki gün önce yanyana değildirler....

-şimdi küçük hanım seni bu ayı-pardon beyefendi ve hanımefendilerle tanıştırayım bakalım?

-şiimdi şirine bu kocaman adam ismi yağız

Yağız homurandı bu şekilde anilmak hoşuna gitmemişti ,kızıma döndü

-merheba küçük hanım ,ahu başını salamiştı...

-bu hanımefendi de güneş, güneş gibi parlak...ahu kaşlarını çattı anlamamıştı, güneş fıratın koluna geçirdi bir tane tekrar ahuya döndü...

-merhaba ben gece, elini uzatmıştı ahuda mimik eliyle tutu hepsi gülümsedi..

-ay bende varım, benim adımda Serkan prenses! Ahu utanmıştı... Yanakları kızarmıştı...

-bende Gece, gece biraz sert bir yapısı vardı, ahuya bunu göstermemek için baya çabalamıştı..

Fırat cesura döndü onu tanıtıcaktı ki

-hiç boşuna ağzını açma ben kendimi tanıtırım!

-alınıyorum ama cesurum (Fırat), cesur fıratın ensesine geçirdi bir tane..

-böyle gevşek gevşek konuşma çoçuğun yanında... Bakışları ahuya döndü

-bence fıratın kucağından inebilirsin? Böylece daha iyi tanışmış oluruz? Ahu beni şaşırtarak cesuru dinledi fırsata döndü oda şaşırmıştı, o şaşkınlığı arasında cesur ahuyu çoktan almıştı... Fırat hemen kendine geldi bu sefer cesura atılıcaktı ki ahunun masum bakışları onu durdurmuştu... Ağzından bir şeyler geveleyip yanıma geldi...

Cesur ahuyu aşağı indirdi, dizini kırıp önüne eğildi..

-şimdi tanışabiliriz benim ismim cesur senin? Cesur onu deniyordu...

Minik dudaklarını açtı sonra kapatıp kaşlarını çattı cesur onu sinirlendirmişti, o da dik dik baktı cesura..

-cesur sana rakip çıktı, baksana senin gibi çatmış kaşları nasıl bakıyor sana? (Serkan) cesur önce Serkana sonra ahuya döndü...

-demek bana ismini söylemiyorsun, ahu başını sağa sola salladı inadı tutmuştu. "bana ismini kendin söyliyeceksin küçük hanım" gercekten ahuyu sinirlendirmişti. Ona son defa bakıp bana doğru geldi..

Kolarını kaldırmıştı, onu kucağıma aldım bu sefer benim kucağımda cesura aynı bakışları gönderiyordu, cesurun ondan aşağa kalır yanı yoktu... Bu sırada önümüze aniden alp belirdi.. "Bi ben kaldım herkesle tanıştın, bende alp" ahu ona gülmüştü... "Tamam artık bu kadar yeter gidip yerleşelim, daha burdayız daha iyi tanışırsınız"

Fırat "bende geliyorum bekle" ona döndüm "sen nereye geliyorsun?" bana ters ters baktı "sana gelmiyorum minik şirineme geliyorum onunla oyun oynarız, çevreyi gösteririm" Derin bir nefes alıp time döndüm ne dersem diyeyim gelicekti...

"işimi bitirdikten sonra yanınıza uğrarım yağız", "tamam sen git bir eksik gedik olursa ara geliriz" başımı salladım ahu da onlara el salladı.. Peşime takılan fıratla lojmana doğru gitim....






















Loading...
0%