@lavinakara_
|
Herkese iyi okumalar yıldız ve yorumları unutmayın lütfen✨✨✨ Devran'dan Devran gözlerini araladı hafif karanlık çökmüştü, kaç saattir uyuyordu sağına dönüp telefonu aldı saat 18.13 geçiyordu.. Nasıl bu kadar uyuyabilmişti, buranın havası farklıydı yeniden başımı yastığa geri koydum gözlerimi kapatmadan odayı inceledim artık kalmalıyım, yerimden kalkıp çıktım yataktan banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım kendime gelebilmiştim, tekrar odama döndüğümde bazı sesler geliyordu cama doğru yürüdüm odamdan avlu gözüküyordu.... Baya kalabalıktı duyan gelmişti demek ki onları izledim bir kaç dakika kapım çaldı... Kapıya döndüm.. "gel" "abi uyandın mı?" Cihandı gelen "uyandım cihan, aşağıda neler oluyor?" sırıtı içeri geçip kapıyı kapattı... "tüm sülale aşağıda seni duyan gelmiş" yeniden cama baktım o sırada yine kapı çaldı, içeri bu sefer Rozelin girdi "abi uyanmışsın bende seni uyandırmaya gelmiştim annem hazırlanıp misafirlerin yanına geçsin dedi?" başımı sallayıp valize döndüm tişört eşofmanla çıkamazdım bir takım çıkardım ama ütülenmesi gerekiyordu... "güzelim zamanın var mı?" rozelin abisine baktı "abi annem bekliyor ama ver ütülerim şimdi" işi vardı.. "rozelin git ya doğanda yada beratan siyah bir takım al şuan ütülemeye zaman yok hadi"başını sallayıp çıktı, hala dikilen cihana baktım kaşımı kaldırdım... " bende gideyim o zaman "çıkıp gitmişti manyak herif... Yazardan Rozelin Devran abisinin odasından çıkıp avluya baktı abileri burda değildi, terasa bakmalıydı terasa doğru giderken doğan abisini dördü merdivenlerden seslendi hemen "abi" Doğan kuzeniyle konuşuyordu kardeşimin sesini duyup o tarafa döndü "güzelim" "abi Bi bakar mısın?" Arama döndüm "sen aşağıya in ben geliyorum" rozelin doğru yürüdüm "efendim Rozelin" "abi Devran abinin şuan giyeceği ütülü takımı yok sana sormamı istedi siyah takımlarından birini alayım mı?" doğan başını salladı "git al gülüm" rozelin abisine gülüp arkasına dönüp abisinin odasına gitti, İçeriye girdiğinde odanın düzeni ve temizliği çok iyidi doğan abisiyle evlenicek kız yaşamıştı valah... Bunları düşünmeyi bırakalıp dolaba yöneldi bir tane siyah takım alıp çıktı odadan... Devran rozelini bekliyordu, kapısı çaldı içeri Rozelin elinde siyah bir takımla gelmişti yaınıa gidip aldım "sağol güzelim" "başka bir şey ister misin abi?" devran kardeşinin saçlarından öptü "Yok güzelim hadi git annemi yanlız bırakma" Rozelin arkasına dönüp çıktı... Devran bir kaç dakika sonra üstünü değiştirmiş bir şekilde odadan çıktı terasa doğru yürüdü baya ses geliyordu demek ki gelen çok fazla kişi vardı.... Merdivenlerden yukarı çıktı, herksi gördü gözü hemen dedesine çarptı "selamın Aleyküm" herkesin bakışları devrana döndü... Halis ağa yerinden kalkıp torununa doğru yürüdü, Devran ilk dedesinin yanına gidip elini öptü, halis ağa torununu kendine çekip sıkıca sarıldı... "Devranım hoşgeldin" sarılmayı bırakıp göz göze geldiler "hoşbuldum dedem nasılsın?" "seni gördüm ya benden daha iyisi yok" herkes gülmüştü... "Devran oğlum" devran ona seslenen amcasına döndü gidip elini öptü sarıldılar, geri kalan herkesle hasret giderdiler.... Devran dedesinin yanına oturmuştu, halis ağa özlemle bakmıştı torununa "iyki geldin Devranım" devran dedesine bakıp başını salladı... Herkesle sohbete başlamışlardı... Kadınlar yemekleri hazırlamıştı cihanı yukarı erkeklerin yanına göndermişlerdi, cihan terasa çıkıp babasına baktı "bab sofra hazır" Mervan ağa yerinden kalktı "buyrun gidelim" erkekler birer birer aşağa ya inip salona gidiyorlardı... Tam o sırada avlunun kapısı açıldı, Devran dönüp baktı gelen can yoldaşıydı avluya inmeye başlamıştı... Alparslan devrana yürüyüp sarıldılar birbirine "ulan sana inanmıyorum hayırsız geliyorsun haber vermiyorsun?" devran gülerek sırtına vurdu "geldim artık" güldüler... "Ooo Devran bey bize sarılmıycak mısın?" devran kapıdakilere döndü diğer üç arkadaşıda gelmişti... İlk Mirana sarıldı, sonra hazara en sonra Yusufa sarıldı hepsine baktı... "hoşgeldiniz" hazar elini devranın omzuna arttı "Asıl sen hoşgeldin kardeşim" devran yüzümdeki tebessümle arkadaşlarına baktı.. "hoşbuldum" o sırada Gülizar hanım mutfaktan çıkmıştı Devran ve arkadaşlarını gördü, onlara yürüdü.. "çoçuklar hoşgeldiniz" "hoşbulduk Gülizar ana gözün aydın oğlun gelmiş" Gülizar kadın Mirana baktı "Allah razı olsun miran oğlum Rabbim sanada nice göz aydınlar versin" Gülizar tekrar oğluna döndü... "devran arkadaşlarını alıp yemeğe geçin" devran başını sallayıp arkadaşlarıyla beraber salona doğru gittiler.... Ertesi gün mihri'den Sabah uyandığımda tüm konak uyuyordu, kalkıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa indiğimde hatice teyzeyi gördüm.. "Günaydın hatice teyze" bana döndü hatice teyze buz gibi bir kadındı, yıllar önce Bir çoçuğun ve eşini trafik kazasında kaybetmişti... Tek bir kızı kalmıştı ona sımsıkı tutunmuştu şuan şehir dışında doktorluk okuyordu.... "Günaydın mihri hadi kimse uyanmadan hazırlayalım kahvaltıyı" sadec başımı sallayıp ona yardım başladım yarım saat sonra kahvaltı hazırdı... Elimdeki ekmekleri sofraya koyarken yengem uyanmış geliyordu.... Bana baktı sonra sofraya baktı "kimse uyandı mı?" sadece başımı sağa sola salladım konuşmak istemiyorum o herkesi uyandırmaya çıkarken ben son defa eksik var mı diye bakıyordum? O sırada herkes yavaş yavaş geliyordu. Yengem amcam ve diğerleri yerine oturduğunda onlar konuşmaya başladı bende herkese çay koymaya başladım... "duydunuz mu Devran gelmiş?" bunu söyleyen hazer abiydi, amcam başını salladı yengem hemen lafa girdi... "ne zaman gelmiş?" "dün sabah gelmiş" sofradakilerin dikkatini çekmişti özelikle Dilan ve diclenin bakışları anne ve abisindeydi... "kalıcı mı yoksa öylesine mi gelmiş?" soran amcamdı bende o sırada dicleye çay koyup diğer tarafa döndüm... "bildiğim kadarıyla geçiçi gelmiş bir kaç gün sonra geri dönücekmiş" dikkatimi bir şey çekti Mehmet buz gibiydi sanki oturduğu sandalyede yapışıp kalmıştı ondan bakışlarımı geri çekip son kalan hazerani abinin eşi olan gülsümün çayınıda koyup geri çekildim çayı kenara bıraktım dönüp mutfağa gidicektim ki gülsüm seslendi... "mihri bunu yağı az al götür biraz daha koy" elindeki yoğurtlu karışıma baktım manyaktı bu kadın her sabah zayıflamak için bu şeyi yiyordu... Ona dönüp elindeki tabağa uzandım ama daha ne olduğunu anlamadan tabağı bıraktı.... Tabak yere düşerek paramparça oldu her yere yayıldı, sanki yapan kendisi değilmiş gibi.... "ya sen sakatmısın? Bir tabağı bile tutmadın! Beceriksiz" sadece gözlerine baktım artık alışmıştım hiç bir şey demeden yere eğilip kırılan parçaları topladım bian irkildim elimi kesmiştim tüm parçaları toplayıp yerden kalktım.... "bana yenisini yap!" ona bu rahatlığı kocası ve bu evdekiler veriyordu, ben 24 yaşındayım bu yaşıma kadar beni o kadar ezip zulüm etmişlerdiki artık gücüm yetmiyordu hiç birine.... Arkamı dönüp mutfağa doğru adım attım... Hatice teyzeyi gördüm arkamdkilere bakıyordu... Gözlerindeki öfke o kadar derindi ki, o da bir şey diyemiyordu, içeri geçtim bana döndü "mihri Allahtan tek duam tez vakitte bu cehenmeden kurtulman, Allah sana öyle bir kapı açsın ki yaşadığın herşeyi unutursun" sadece başımı salladım böyle bir şeyin olucağına umudum yoktu... Hiç bir şey demeden yeniden istediğini yapıp gimasaya götürdüm, bırakıp mutfağa döndüm hatice teyze kahvaltıyı kurmuştu, oturup bir kaç lokma yedim sol bacağımı ovaladım bu aralar ağrım vardı... Kime söyliyecektim ki ayağımı bu hale getiren amcamamı? Yoksa evinde yaşamamamı? İstemeyen yengeme mi? Yapıcak hiç bir şeyim yoktu tek başıma dışarı çıkmama izin vermiyorlardı, sadece annemin ve babamın mezarın tek gidip geliyordum ondan hariç pek bir yere çıkmıyordum....
Devamı diğer bölümde görüşürmek üzere.... 🍂 |
0% |