@lavinefs
|
❀𝔹𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞 𝟞❀ ❀𝕊𝕒𝕣𝕒𝕪ı𝕟 𝕀̇𝕔̧𝕚𝕟𝕕𝕖❀
Bu olmamalıydı. Ya da... Bilemiyorum. Sadece buna sebep olmak istemiyordum. Bu saygı değildi. Bu sadece korkuydu. Belki de içten içe bir nefretti. Hafif gözlerimin kararmasıyla düşüncelerimden uzaklaşıp ağzıma birkaç dilim peynir attım. Fazla aç kalmıştım. Tekrar Sayina'ya baktığımda başını eğdiğini gördüm. "Ben sana az önce ne demiştim Sayina?" dedim soru sorar gibi.
"Özür dilerim." dedi ve tekrar gözlerime baktı.
"Bundan sonra yanımdayken böyle davranmanı istemiyorum. Başın yerde olmayacak. Tamam mı?" dedim yine ciddi bir sesle. Başını salladı. Ağzıma zeytin ve ekmek atıp ayağa kalktım. Pencereye yaklaşıp ellerimi arkamda birleştirdim. "Sarayda kimler yaşıyor?"
Sayina şaşkınlıkla "Şey..." diye söylenmeye başladı.
"Tek tek isim isim söyle bana. Kimseyi atlamadan." Bir yandan da bahçeyi izlemeye başladım. Sanırım alışmaya başlamıştım bu oyuna.
"Kralımız, kraliçemiz-" derken sözünü kestim.
"İsim isim."
"Kralımız Kamran, Kraliçemiz Delfin, Prens Giray'ın eşi Prenses Çise, Prens Giray ve Prenses Çise'nin ikiz çocukları Prens Gökay ve Prenses Akbel bir de Prenses Akbel'in eşi muhafız Togay."
"Muhafız mı?" dedim şaşkınlıkla. Bir prenses nasıl muhafızla evlenebilirdi? Bu mümkün müydü? Bildiğim kadarıyla sadece soylu kişilerle evlenebilirlerdi.
"Haberiniz olduğunu sanı-"
"Saraydan uzak yaşadım." Tam yalan sayılmazdı. Gerçekten saraydan çok uzakta yaşamıştım.
"Benim sebepleri hakkında bilgim yok Prensesim." Ben öğrenirdim o zaman. Saray entrikaları kesinlikle keyifli olacaktı. O sırada bahçeye biri çıktı. Üstünde Kralın kıyafetine benzer bir kıyafet vardı. Sanırım prensti. Ancak buradan görebildiğim sadece siyah saçları ve kıyafetiydi. Sayina'nın saydığı isimleri düşündüm. Gençti. Ya Muhafız Togay olabilirdi ya da Prens Gökay. Muhafız Togay hala muhafız unvanında olduğuna göre daha farklı bir kıyafet giyiyor olmalıydı. Sayina'ya elimle gel işareti yaptım. Sayina yanıma geldi. Ona bahçede ki kişiyi gösterdim. "Prens Gökay mı?"
"Evet prensesim."
"Teşekkür ederim. Çıkabilirsin." dediğimde Sayina gülümsedi ve geri geri odadan çıktı. Prensi izlemeye koyuldum. "Merhaba kuzen." dedim kendi kendime alayla. Prens bir süre havuzu seyretti. Her gün gördüğü bir şeyi niye izliyor ki bu? Daha sonra banka oturdu. Bir süre hiçbir şey yapmadan bekledi. "Umarım herkes bu kadar sıkıcı değildir." diye söylendim. Sonra beklemediğim bir şekilde gözleri pencereye döndü. Hareketsizce durdum. Ama yinede yüzünü incelemekten kendimi alıkoyamadım. Kemikli bir yüzü vardı. Küçük kıvrımlı burnu, hafif kızarmış ortalama dudakları ve gri gözleri buradan hoş görünüyordu. Gri göz mü? Hayatımda ilk defa böyle gri göz görmüştüm. Kesinlikle kötü değildi. Yüzüyle ve siyah saçlarıyla çok uyumlu duruyordu. Hem güzel hem yakışıklıydı. Bir kaşını kaldırarak bana bakmaya devam etti. Kollarımı göğsümde birleştirip ben de bakmaya devam ettim. Şu an tamamen inadına yapıyordum.
Cidden ne saçmalıyorum ben? Pencereden çekildim. Elimden geldiğince dikkat çekmemeliyim. Fark edilmemeliyim. Ne kadar çok dikkat çekersem, birilerine yakın veya uzak olursam rolümü yapmam o kadar zor olurdu. Yatağa oturup yemeğime devam ederken bir yandan da kendimce plan yapıyordum.
Gözlerimi açtığımda saatlerdir uyuduğumu yeni fark edebilmiştim. Vücudumun ağrısıyla sersemce yataktan kalktım. Pencereye kısa bir göz attım. Hava kararmak üzereydi. Banyoya girip yüzümü ıslattım. Bu beni biraz kendime getirmişti. Aynada yüzüme baktım. Başımdaki tacı düzelttim ve tekrar odama döndüm. Daha doğrusu Prenses Yasmin'in odasına. Bir süre odada dolandım. Sıkılmıştım. Ne kadar daha bu odada durabilirdim ki? Pencereden boş bahçeye baktım. Biraz dolansam pek de fena olmazdı. Odadan dışarı çıktım. Daha birkaç adım atmışken Sayina başını eğerek karşıma dikildi. "Prensesim bir arzunuz varsa beni çağırmalısınız."
"Sadece dolanmak istedim." Derin bir nefes aldım. "Sarayı pek bilmiyorum. Penceremden görünen bahçeye inmek istedim. Bana gösterir misin?" Sayina şaşkınlıkla ağzını araladı.
-
Sayina sizce neden şaşırdı?
|
0% |