@lavinefs
|
Fikirlerinizi yazmayı unutmayın. ㅤ♡ ❀𝔹𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞 𝟠❀ ❀𝕐𝕒𝕣𝕕ı𝕞 𝔼𝕝𝕚❀
Büyük gösterişli bir kapının önüne geldiğimizde Sayina "Burası" dedi fısıltıyla. Başımı salladım. "Kral ve kraliçe gelmiş midir?" diye sordum. "Erken geldik. Sanmıyorum." Başımı salladım. Sayina kapıya iki kez tıklattı ve muhafızlar kapıyı açtı. Onlar başları eğik beklerken içeriye göz attım. Altın büyük ve uzun masa neredeyse bizim kasabadaki evimiz kadardı. Sandalyeler de altından ve gösterişliydi. Yemek odasında iki kişi vardı. Çise ve Gökay. Gökay gözleri kapalı dururken Çise beni süzmeye başladı. Gülümseyip odaya girdim. Çise eliyle Gökay'ın yanındaki -kendi karşısındaki- sandalyeyi gösterdi. Dikkatlice sandalyeye oturdum. Masanın altından tırnaklarımla oynamaya başladım. Gergindim. Bir hata yapacağım diye içim içimi kemiriyordu. "Saraya alıştınız mı Prenses Yasmin?" dedi sahte bir gülümsemeyle Çise. "Alışmaya çalışıyorum." Fazla soru sormamasını ümit ederek odayı incelemeye başladım. Muhafızlar kapıyı tekrar açtığında içeriye bir kız ve bir muhafız girdi. Akbel ve Togay. Akbel ciddi bir ifadeyle Gökay'ın diğer yanına oturdu. O an Gökay gözlerini açıp kardeşine baktı. Muhafız Togay bir süre etrafı süzüp Akbel'in yanına oturdu. Togay başıyla bana selam verdi. Gülümseyip başka yöne baktım. Ancak Akbel'in bakışlarını üstümde hissedebiliyordum. "Prenses Yasmin. Değil mi?" Bakışlarım prensese döndü. Gökay aramızda olduğu için hafifçe dik bir şekilde eğildim. "Siz de Prenses Akbel." Dedim kendimden emin bir şekilde. Gülerek başını salladı. "Kuzenimi ilk defa görüyorum. Tepkimi ve sorularımı mazur görün." Dedi bir emir gibi. "Bunca yıl neler yaptınız?" "Benim de size çok sorum var lakin burası pek yeri ve zamanı değil." Dedim korkumu belli etmeden. "Haklısınız." Dedi ve masaya baktı. Ben ise rahatça derin nefes aldım. Ucuz atlattık. Dik durmaya çalışmaktan belim ağrımaya başlamıştı. Hadi hemen yemek başlasın. Yirmi dakika gibi bir süre sonrasında kapı açıldı ve kral, kraliçe içeriye girdi. Odada herkes ayağa kalkıp hafif ve kısa bir reverans yaptığında bende ayağa kalkıp onlar gibi yaptım. O sırada Togay'ın başını eğmesi dikkatimi çekti. Prensesle evlenmiş bile olsa o hala muhafızdı. Çünkü onda kraliyet kanı yoktu. Ve bende de. Kral ve kraliçe aynı anda masanın iki başındaki sandalyeye oturduklarında bizde oturduk. Kral benim tarafımdaki sandalyedeydi. Bu beni daha çok germişti. Kral ile kısa bir anlığına göz göze geldik. Bana aferin der gibi göz kırptı. Saray hizmetçileri içeriye girip yemekleri tabaklara koymaya başladılar. Ben gergince yemeğin başlamasını bekledim. Kral ve kraliçe yemeğe başladığı an herkes yemeğe başladı. Sol elime bıçağı aldığım an bir fısıltı duydum. "Sağ el." Fısıltıya dönüp Gökay'a baktım. Bana değil yemeğine bakıyordu. Tekrar önüme dönüp tedirginlikle bıçağı sağ elime aldım. Umarım şüphelenmemiştir. Yine ve yine rezil oldum. Bana neden yardım etmişti? Acaba biliyor muydu? Ama kral kraliçe bile bilmemeli demişti. Kraliçe bilmezken Gökay'ın bilmesi saçma olmaz mıydı? Hayır eminim kesinlikle bilmiyordu. Ama sarayda büyümediğimi düşündüğü için fazla garipsemezdi. Umarım. Yoksa bu durumu nasıl açıklarım hiçbir fikrim yok. Önümdeki etten küçük bir dilim aldım. Alır almaz gözlerimi kapattım. Hayatında yediğim en güzel etti. Pek et yiyemiyorduk zaten ama bu farklıydı. Dik durmaya gayret ederek yemeye devam ettim. Tabağım bitmemişken kral çatalını ve bıçağını tabağın kenarına bıraktı. Kraliçe bir dakika sonra kral ile aynı şeyi yaptığında odadaki herkes de aynı şeyi yaptı. Çatalımı ve bıçağımı tabağın kenarına bıraktım. Hayır yemek bitmiş olmamalıydı. Ben daha çok yemek istiyorum. Kral ve kraliçe ayağa kalktı. Ardından masadaki herkes ve ben. Hafif bir reverans yaptığımızda kral ve kraliçe odadan çıktı. İstemsizce kaşlarımı çattım. "Sizinle biraz bahçede dolaşmak isterim." Akbel'e döndüm. Reddedemezdim. Çok dikkat çekerdi. Ama kabul edersem de büyük ihtimalle altından kalkamayacağım kadar çok soru sorardı. - Sizce Akbel ne diyecek?
|
0% |