
Doktor'un bu haberine sevinsem mi üzülsem mi bilmiyordum, ne yapacağımı bilmiyordum, Doktor bunun tam tersini söyleseydi ne yapardım onu da bilmiyordum. Çaresizce Kürşat'a döndüm, Doktor'un verdiği raporu inceliyordu, 5-10 dakika kadar raporu incelemeye devam etti, sonrasında başını kaldırıp Doktora teşekkürler Doktor Bey dedi ve elimden tuttu ben hala çok şaşkındım, Kürşat elimi tutunca onunla beraber yürüdüm ve odadan çıktık, asansöre bindik, asansörde Kürşat'a eee şimdi ne olacak diye sordum. Oda bana "Altun ailesine hoş geldin ufaklık, şimdi senin şu yaşadığın yere gidip, eşyalarını alalım, sonrada eve geçelim, gerisini ben düşünürüm dedi." Hangi eve diye sordum, o da bana "Şimdilik benim kendi evime, aile ile tanışma işini ben dedemle konuştuktan sonra hallederiz" dedi
-Bence dedene söylemekte o kadar acele etme.
- Sebep?
- Şule, bana bıraktığı mektupta, "sana katlanmazsam babanın ailesi beni öldürür" demişti.
- Sana yazdığı mektup nerde ufaklık?
- Evde.
- Tamam, eşyalarını almaya gittiğimizde, onu da yanına al olur mu?
- Alırımda ne yapacaksın onu?
- Sen al boş ver.
- Tamam peki, sen bilirsin.
- Abi.
- Efendim?
- Bana abi demen gerek ufaklık, artık kardeş olduğumuz kesinleşti ve kardeşimin bana ismimle hitap etmesi hiç hoşuma gitmez, söyleyeyim.
Hastaneden çıkmıştık, arabaya bindik ve bende Kürşat'a
- Sen bana ufaklık demeyi bırakacak mısın?
- Hayır tabi ki.
- O zaman bende sana abi demem.
- Sus ben senin abinim, ben sana istediğimi derim. Ama sen diyemezsin.
- Allah Allah niyeymiş o?
- Çünkü ben senden daha büyüğüm.
- Offf aman tamam ya.
- Ha bu arada ufak bir bilgi, senin ben hariç 4 tane abin daha var.
- Kaçç?
- Benimle beraber 5 abin var, ufaklık.
- Çüş, aşiret misiniz siz?
- Şşş düzgün konuş, bir daha böyle bir laf duymayayım ağzından.
- Tamam ya özür dilerim.
- Abiyi eklemeyi unuttun
- Peki, özür dilerim ABİ.
- Ablam falan da var mı peki?
- Hayır yok, ailemizdeki tek kız çocuğu sensin.
Evin önüne gelmiştik, Kürşat, "hadi ufaklık gidip eşyalarını toplayalım" dedi. Arabadan inip, apartmana girdik, dairenin olduğu kata çıktık, Deniz teyze, birden dairesinden çıktı ve " Asena neredesin yavrum sen" dedi. Bende, Sonuçlar anca çıktı, Deniz Teyze, dedim. Bu sırada Kürşat araya girdi ve şöyle söyledi, " Ben, senin eşyalarını toplayayım, sende Deniz teyzene olanları anlat" dedi. Eşyalarımın hepsini, tek başına toplayabilecek misin? "Toplarım merak etme." Tamam o zaman dedim ve evin anahtarını abime verdim. O içeri girdikten sonra Deniz teyzenin dairesine girdim ve beraber salona geçtik. "Gel kızım, anlat bakalım neler oldu?" Test pozitif çıkmış, gerçekten de o benim abimmiş "Gerçekten mi, ay çok sevindim kızım." Vallahi sevinsek mi üzülsek mi bilmiyorum, Deniz teyze. " Niye kızım çocuk iyi birine benziyor, sana kötü bir şey mi yaptı yoksa!" Yok, bence de iyi bir insan ama ailesini tanımıyorum, bilmiyorum ve açıkçası biraz korkuyorum." Deniz teyze bana sarılıp şöyle söyledi, " Korkma kuzum, baktın ki bir şeyler iyi gitmiyor, atla gel benim yanıma bu kapı sana hep açık." Teşekkür ederim Deniz teyze, ben senin hakkını nasıl ödeyeceğim vallahi hiç bilmiyorum. " Mutlu ol ve kendi ayaklarının üstünde dur kızım, hayatını kimseye muhtaç olmadan yaşa, o zaman bana olan hakkını ödemiş olursun." Bu sefer ben Deniz teyzeye sarıldım ve iyi ki varsın, her şey için çok teşekkür ederim Deniz teyze, seni çok seviyorum dedim. Deniz teyzede, ağlayarak, "hadi git abini bekletme ve arada beni ziyarete gel olur mu," dedi. Tabi ki, geleceğim Deniz Teyze, hiç merak etme sen, dedim ve evden çıkıp karşı daireye gittim, kapıyı çaldım, abim kapıyı açtı ve içeri girdim.
- Ne yaptın abi, eşyaları toparlayabildin mi?
- Topladım, bak bakayım eksik bir şey var mı?
Salonun içindeki kitaplığa baktım, bir şeyi unutmuşsun dedim. "Neyi unutmuşum ufaklık" kitaplığa gittim ve oradan, "Mucize" adlı kitabı aldım, bunu dedim.
- Kitapları bilerek almadım, ben sana okumak istediklerini alırım, hem baksana elindeki hariç diğerleri çok eski.
- Onlar benim değil zaten, bunu da bana doğum günümde Deniz teyze almıştı, o yüzden yanımda götüreceğim.
- Peki ufaklık al bakalım.
Kitabı aldıktan sonra, daireden çıktık, arabaya binip, abimin evine gittik. Tenha bir yerde büyük bir villası vardı, evin etrafında bir sürü koruma duruyordu, ayrıca evin bahçesi de tellerle çevriliydi. Korumalardan biri bahçenin kapısını açtı ve arabayla içeri girdik, abim arabayı evin kapsının önüne park etti, arabadan indiğimizde kapının önündeki korumalar abimi, " Hoş geldin abi" diyerek karşıladı." Abimde, hoş bulduk çocuklar dedi ve evin kapısını açtı. "Geç bakalım ufaklık"
İçeri girdim, ev gerçekten çok büyüktü, bende abime burada tek başına mı yaşıyorsun, yoksa evli falan mısın, diye sordum. O da ufak bir kahkaha attı ve "hayır ufaklık evli değilim ama yakında evleneceğim" dedi. Sahi mi, kimle, nerde, ne zaman, fotoğrafı var mı? " Sakin ufaklık, bu ne merak?" Ya merak ettim işte ne olur söylesen? "Yarın ufaklık, şimdi saat çok geç oldu, yatman gerek. Hem yarın seninle bir sürü işimiz var."
- Ne işimiz var?
- Önce okuluna gidip kaydını oradan sildireceğiz.
- Sebep?
- Çünkü okulunun hem bu eve daha yakın hem daha güvenli hem de sana bir şeyler katacak bir okul olması lazım.
- Gerek yok orası iyi.
- Olmaz, senin soyadın artık Altun ve öyle bir yerde okuman hem tehlikeli hem de sana bir şey katacak bir yer değil, bu yüzden itiraz istemiyorum ufaklık.
- Peki tamam, sonra ne işimiz var?
- Sonrada, senin şu restorana gidip, çalışma hayatına son vereceğiz.
- Ama neden, ben orayı seviyorum, hem yemek yapmayı öğreniyorum.
- Sevdiğini biliyorum ufaklık ama artık para kazanmak gibi bir derdin olmayacak çünkü artık ben varım ve sadece okuluna odaklanmanı istiyorum.
- İkisini aynı anda yürütebilirim.
- Hayır ufaklık, okul hayatın yeterince yoğun olacak zaten, hadi şimdi uyumaya.
- Nerde uyuyacağım ben?
Ben bu soruyu sorunca, abim evdeki çalışanlardan birine,
- Did you prepare Mrs Asena's room, Angel? (Asena Hanımın odasını hazırladın mı Angel?)
- Yes sir, I have prepared the room next to your room for Mrs Asena.
(Evet efendim, sizin odanızın yanındaki odayı hazırladım, Asena Hanım için.)
- Beautiful, will you take Asena to her room? (Güzel, Asena'ya odasına kadar eşlik eder misin?)
- Of course, sir (Tabi ki efendim)
Kadın bana bakarak, "Come with me, young lady" (Benimle gelin küçük hanım) dedi. Bende, abime dönüp şaşkın şaşkın bakarak, ne diyor diye sordum. "Abimde hafifçe tebessüm ederek, seni odana götürecek, onunla gitmeni rica ediyor " dedi. Sen beni götürsen olmaz mı? bu kadın Türkçe bilmiyor ben bununla anlaşamam. Abim hafifçe gülüp, " peki ufaklık öyle olsun" dedi ve beni kucağına aldı. Ardından kadına dönüp "Go back to work, Angel, I'll take my Sister to her room." (Sen işine dön Angel, kardeşimi odasına ben götüreceğim.) dedi. Kadında"Yes, sir, as you wish." (Peki efendim, nasıl isterseniz) dedi.
Abimle bir kat yukarı çıktık, merdivenlerden çıktıktan sora karşıdaki odanın sağındaki odaya girdik.
- Evet ufaklık, burası senin odan.
- Güzelmiş
- Tabi mobilyaları sana uygun değil ama yarın çıkıp sana göre mobilyalar alırız.
- Gerek yok, güzeller bunlar.
- Olsun ufaklık biraz daha yaşına uygun şeyler alalım.
-Tamam abi.
Abim beni yanağımdan öptü ve "sevimli ufaklığım benim" dedi. Ya abi sakalların battı. "Yapacak bir şey yok ufaklık. Alışacaksın, sende öp bakayım bir tane" Bende onu yanağından öptüm.
- Aferin benim Bocuğuma.
- Boncuk?
- Hımmm gözlerin mavi boncuk gibi
- Kaç tane lakap takacaksın acaba bana abi?
- Bilmem bakacağız, Boncuk.
- Hadi bakalım, pijamalarını çıkar çantandan, üstünü değiş geliyorum ben şimdi.
- Tamam abi.
Pijamalarımı çantamdan çıkardım ve üstümü değiştim, tam üst pijamamı giyiyordum ki abim odaya girdi. Hemen tişörtümü aşağı çektim ve tamamen giyinmiştim. Abim birden "Asena" diye bağırdı.
- Efendim.
- O sırtındaki neydi?
- Bir şey değil abi, bir şey yok sırtımda.
"Yalan söyleme bir şey gördüm sırtında" dedi ve elindeki bardağı komodinin üstüne bırakıp, tişörtümü sıyırdı. Engel olmaya çalıştım ama beceremedim.
- Bunlar ne? Cevap versene Boncuk!
- Ne ne?
- Bu sırtındaki izler?
Konuşurken, panik ve korkudan bağırıyordu.
- Okulda bir kere düşmüştüm de ondan oldu.
- Ne düşmesi kızım, burada sırtın boyunca bir kesik izi var, morluklar, izmarit yanıkları.
Kollarımdan tutup, yüzümü yüzüne doğru çevirdi ve " başka bir yerinde var mı diye sordu." Ben sesimi çıkarmayınca, üstümü çıkarıp kendisi baktı. Gözleri dolmuş, dehşetle vücuduma bakıyordu.
- Kim yaptı bunları sana?
Cevap veremedim. Abim de cevap ver Asena diye bağırdı. Sonra, korktuğumu görünce, " Söyle abim korkma, söyle güzelim hadi." Aslında cevap vermek istemiyordum çünkü alacağı cevap onu hayal kırıklığına uğratacaktı. Ama artık söylemek zorundaydım çünkü hem sinirli hem çaresizdi bende, sesim titreyerek şöyle cevap verdim.,
- Annem ve Akın.
- Ne?
Abim şoka girmişti, belli ki annesinden böyle bir şey beklemiyordu, donup kalmıştı. Abi, abi, abii diye birkaç kere seslendim, uzun bir süre duymadı, en sonunda abiiii diye bağırdım ve birden bana sarıldı, bende ona sarıldım
- Özür dilerim Boncuk.
- Sen niye özür diliyorsun, sen bir şey yapmadın ki
- 16 yıl önce öldü denen kardeşimin öldüğüne inanıp, seni bu kadar geç bulduğum için.
- Senin bir suçun yok abi, üzülme.
Sarılmayı bırakıp yüzüme baktı, gözleri dolmuştu, beni yanağımdan öptü ve " çok canın yandı mı" diye sordu. Aslında o zamanlar çok canım yanardı ama abimin daha fazla üzülmemesi için ona bunu söyleyemezdim, o yüzden hayır dedim. Abimin daha çok gözleri doldu ve " Kurban olurum senin kalbine" dedi, " Bu sırtındaki bıçak izini kim yaptı?" Önce cevap vermedim, sadece bekledim. " Korkma abim hadi söyle, bak artık güvendesin" dedi. Bende sadece kekeleyerek, A- a-ak- Akın diyebildim. Kekelemiştim çünkü o gün gözümün önüne gelmişti.
- Orospu çocuğu, piç!
- Ama artık bir şeyim yok iyim ben.
Abim yüzümü iki elinin arasına alarak, " Tabi ki, iyi olacaksın Boncuğum, hem merak etme ben hayatta olduğum müddetçe bir daha asla böyle şeyler yaşamayacaksın, ben seni hep koruyacağım." Hafifçe başımı eğdim ve biliyorum dedim. Sonrasında abim pijamalarımı aldı ve bana pijamalarımı giydirdi. Giydirirken her eli vücuduma değdiğinde, " Acıyor mu" diye sordu, bende hayır manasında başımı sallıyordum. Pijamalarımı giydirdikten sonra beni yatağa yatırdı ve üstümü örttü, sonrasında beni anlımdan öpüp, " hadi uyu bakalım Boncuk" dedi ve odadan çıktı, bende gözlerimi kapattım hemen uykuya daldım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |