14/01/2011
Bugün uykumdan uyandığımda, evde kimse yoktu. Odaları tek tek dolaştım, anne diye bağırdım ama kimse yoktu, ne annem, ne üvey babam Akın, ikiside evde yoktu. Odalarına gittim ve gördüğüm şey beni şok etmişti, oda bomboştu, sadece küçük bir sehpanın üstünde bir zarf vardı. Sehpaya doğru yürüdüm, zarfı aldım, üstünde özensiz bir yazıyla Asena'ya yazıyordu, zarfı heycanla açtım ve mektubu okumaya başladım.
MEKTUP:
Merhaba çocuk, bu mektubu sana neden yazdığımı bilmiyorum. Ama içimden bir ses öyle yapmam gerektiğini söylüyor. O yüzden bunu oku ve bana neler yaşattığını anla.
Sana hamile kaldığım gün hayatım mahvoldu, baban beni önce aldattı, sonra terk etti. Seni karnımdan almaları için çok uğraştım çocuk fakat bunun için çok büyüktün, ama yinede seni öldürmek için elimden geleni yaptım, ilaçlar aldım, alkol aldım, seni sarsıp düşürebilecek her şeyi yaptım ama kahretsin ki ölmedin ve en sonunda o kara, lanet gün geldi. Doğum günü, doğumdan sonra seni yanıma getirmek istediler ama ben reddettim çünkü ne sesini duymak ne yüzünü görmek istemiyordum. Hemşireler, sana çok üzülüyordu, bana değil sana üzülüyorlardı. Bu durum senden iyice nefret etmeme neden oldu. Seni o kadar istemiyordum ki sana isim bile vermedim. Senin adını hastanenin sahibi kadın koydu. Adının anlamı dişi kurt demekmiş, güçlü ve sadakatli bir insan olman için bu ismi seçmiş. Neyse çocuk seninle biraz yaşamaya çalıştım, sana biraz katlanmaya çalıştım ama başaramadım. Senden o kadar nefret ediyordum ki her hareketin, her söylediğin benim sinirimi bozuyordu. Şimdi diyeceksin ki" o zaman neden beni yetimhaneye vermedin?" Veremedim çünkü öyle bir şey yaparsam, babanın ailesi beni öldürürdü. Onlara göre sana bakmak zorundaydım ve hala zorundayım. Ama artık katlanamıyorum sana çocuk, o yüzden gidiyorum buralardan, sevdiğim adamla beraber, artık başının çaresine bak, ben yokum çocuk.....
İlk kez annem tarafından, 12 yaşında terk edilmiştim. Korkuyordum, çaresizdim ama bir tarafımda mutluydu sanki, dayaktan kurtulmuştum, nefret duygusundan kurtulmuştum. Bu mutluluk beni biraz korkutuyordu, annem tarafından terk edilmiştim fakat üzülemiyordum. Peki şimdi ne yapacağım diye düşünmeye başladım ve aklıma bir şey geldi. Birkaç ay önce annemin telefonunda, oğlum diye kayıtlı birinin numarasını görmüş ve bir kağıda not etmiştim. Aklıma onu aramak geldi. Belki o bana yardım eder diye düşünüyordum ama bir yandan da annem gibi bir insan olmasıda ihtimaller arasındaydı ve bu ihtimal benim içimi kemiriyordu. Biraz düşündüm,sanırım başka şansım yoktu, bu riski göze almak zorundaydım.
Hemen odama koştum, numarayı not aldığım kağıdı buldum ve evden çıktım. Komşumuz, Deniz teyze'nin kapısını çaldım. Kapıyı açtı ve beni güler yüzle karşıladı.
- Asena kızım hoşgeldin, içeri gelsene.
- Yok Deniz teyze içeri gelmeyeceğim de bana telefonunu verebilir misin, birini aramam gerekiyorda?
- Vereyim kızım vereyim de sen kimi arayacağını söyle bakim bana.
- Sanırım abimi.
- Sanırım derken, Ayrıca senin abin mi var hiç bilmiyordum?
- Var, Deniz teyze ve benim acilen onu aramam gerek lütfen telefonunu verir misin?
- Peki kızım, al bakalım
- Teşekkür ederim.
telefonu aldım, hemen numarıyı çevirdim, tok bir sesle Alo buyrun dedi karşıdaki
-Alo merhaba kiminle görüşüyorum?
- Ben kürşat Altun'da siz kimsiniz asıl?
-Asena ben, Asena Altun senin kız kardeşinim.
- Benim kız kardeşim yok, karıştırdınız herhalde iyi güner
- Hayır hayır! karıştırmadım, sizin telefon numaranızı annemin telefonundan aldım ve yardımınaza ihtiyacım var.
- Annenin adı ne ufaklık, belliki bir yalnışlık olmuş.
- Şule, Şule Altun.
Birden ses kesildi, telefonu kontrol ettim ama kapanmamıştı.
- Alo ordamısınız?
- Bu -burdayım, burdayım
- yardımına ihtiyacım var, lütfen bana yardım et.
- Bak ufaklık annelerimizin adı aynı ama benim bir kız kardeşim yok, vardı fakat öldü o yüzden bu işte bir yalnışlık var.
- Kız kardeşin doğarken mi öldü?
- evet.
- Bak , biliyorum çok saçma ama annem beni terk etti ve şuan ne yapacağımı bilmiyorum. Geçmişte ne olduğunu bende tam olarak bilmiyorum, kim olduğumu kimin nesi olduğumu öğrenmek için yardımına ihtiyacım var, lütfen bana yardım et.
-Tamam ufaklık, sen nerdesin, olduğun yeri bana tarif edebilir misin?
- Evet, bunu yapabilirim.
Adresimi tarif ettim , sonra o da "olduğun yere geliyorum bekle orda" dedi. Bende tamam diye cevap verdim. Telefonu kapattığımda Deniz teyze şok olmuş bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Telefonu ona doğru uzattım ve tekrar teşekkür ederim Deniz teyze dedim. "Asena anen seni terk mi etti kızım yoksa ben mi yalnış anladım" dedi. Yalnış anlamadın Deniz teyze, bu sabah uyandığımda, evde ne kendileri ne de eşyaları vardı. sadece bana bırakılmış bir mektup vardı. Mektupta da gittiğini haber veriyordu işte.
Deniz teyzenin gözleri dolmuştu, o kadar duygusallaştıki kapının önünde bana sımsıkı sarıldı. Daha önce annem dahil hiç kimse bana bu kadar şevkatli sarılmamıştı. " Ahhh kuzum şu yaşında neler geldi başına ama geçecek merak etme tamam mı sen üzülme, her şey yoluna girecek" dedi. Bir yandan da ağlıyordu. Bende, amacım seni üzmek değildi, özür dilerim lütfen ağlama Deniz teyze dedim. " Ahh canım benim nasıl üzülmeyeyim ki" dedi. Bende, bak ben iyim , hem artık hayatımda, şiddet, küfür, içki kokusu,kan olamayacak böyle düşün ve benim için sevin Deniz teyze.