Geçmiş hızla silinirken, umudun ışığı her zaman yanımızda olacak.
GİRİŞ
Tik... Tak... Tik...Tak
Odasındaki tekli deri koltuğa rahatça oturmuş bir vaziyette hemen önündeki masa saatinin çıkardığı sesi dinliyordu. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Zihni yıllar öncesine gidip geliyordu.
Yıllar önce ona sunulan iki seçenekten birisi hayatını kökünden değiştirmişti. O gün, o masada ona sunulan iki seçenek vardı. Kulağı o masadaki küçük saatin sesindeydi, aklı ise hiç bilmediği alemlerde...
Hayatını kökünden değiştiren o iki seçenek, kapkaranlık bir odada sunuldu ona. Kimse yoktu ve tek görebildiği önündeki masa saatinin küçük sarımsı ışığıydı.
İşte o gün bu gündür, o, işleyen tüm saatlerden nefret etti. Zamanın ilerlediğini hatırlatan her şeyi durdurmak için eline geçen bütün fırsatları değerlendirdi.
Saatlerden nefret etti.
Zamandan nefret etti.
Gördüğü her saati kırıp parçaladı ama birisine asla dokunmadı.
O gün, o iki seçeneğin ona sunulduğu gün zihnindeki sesleri duyamayacağı kadar gürültü vardı. Bu gürültü zihninin gürültüsüydü. O gürültüleri ilk kez o zaman bastırdı.
Korkan her insan zamanın durmasını isterdi. O da bunu istiyordu ama ona geleceği ve ilerleyen zamanı bildiren saatin işleme sesi, korkusunu yenmesine sebep oldu. Çünkü gelecek...
Her neyse. Geleceği düşünmek şu anına ihanetten başka bir şey değildi.
"A diyorum." dedi o gün yüksek bir sesle.
Kararını vermişti. İçinden defalarca kez tekrar etti aynı şeyleri. "A diyorum. Evet, A seçeneği. Bu benim seçeneğim olmalı."
"Neden, A?" diyen kalın bir ses işitti.
Çok kısa bir süre düşündü ve omzunu dikleştirip içinde tuttuğu nefesi dışarı verdi.
"B seçeneği aptalların işi. Kendine güvenen her insan ikinci bir seçenek oluşturmaz. Tüm yolları canlandırır ve hepsini tek bir seçenekte birleştirir. Ben aptal bir adam değilim, geleceğimi yani risklerimi B veya C gibi seçeneklerle şansa bırakmam."
"Zeki olduğunu sanıyorsun, ne yazık ki hiçbir zaman öyle olmadın. Bana bir neden söyle." diye küçümserce konuştu o ses.
Tik... Tak... Tik... Tak
O, sessiz kalınca kalın ses konuşmaya devam etti.
"B seçeneği alışılmış düzeni yerle bir eder ve bu sana daha fazla kâr sağlar. A seçeneğiyse umut vadedip karanlığa sürükler. Bunun için ileri görüşlü olmana gerek yok."
"Aksine," diye karşı çıktı hızlıca.
"B seçeneği güç vadeden bir tuzaktır. A seçeneğiyse karanlık yolun sonundaki umudu vadediyor." dedi ve devam etti. "Ve bilirsin ki ben umudumu hiçbir zaman kaybetmedim."
"Ya kaybedersen?"
"Kaybedersem ve dediğin gibi olursa karanlığa sürüklenirim. Benim iki seçenektede umut dışında kârım yok. Ama içimdeki umut, beni hiçbir zaman yarı yolda bırakmadı."
🕑🕑
Elindeki kitaba gömülmüş olan Özgür'ün sessizliği, kapıdan içeriye hızla dalan Taylan yüzünden bozulunca Özgür rahatsızlıkla başını Taylan'a çevirdi.
Ağzının içinde bir şeyler gevelerken Taylan yüksek bir ses tonuyla "Yalan söylemiyorum bu sefer." dedi ve Özgür'ün karşısına dikildi. Bakışlarında saf korku vardı.
"Yine ne yaptın?"
"Bu sefer ben yapmadım Özgür."
"Söyle." diye cevap verdi düz bir sesle Özgür.
Taylan yavaşça Özgür'e yaklaştı. "Bay J'ye haber vermişler."
"Ben haber verdim salak herif." deyip gözlerini kapattı sakinleşmek ister gibi.
Taylan şaşkınlıkla Özgür'e bakıyordu. Neler olacağını kestiremiyordu.
"Bu demek oluyor ki-"
"Evet." dedi Özgür Cihan ayağa kalkarak. "Farkındayım."
"Bunu göze alabilecek misin Özgür?"
"Alacağım. Biliyorsun Taylan yenilmek benim kitabımda yok."
"Bu yüzden mi Bay J'ye haber verdin? Saçmalığı bırak. Yeni bir plana ihtiyacımız var." Taylan, sakinliğini korumaya çalışıyordu ama beceremiyordu.
"Plan falan yapmayacağız. Bunların hepsini zaten planladık, unuttun mu?" diye çıkıştı Özgür.
"O planlarda ölüm korkun yoktu Özgür. Ölmek umurunda değildi. Geride bırakacağın hiçbir şey umurunda değildi. Ama bak, yıllar geçti. Artık her şey umurunda. Geride çok şey bırakacaksın bunlar umurunda, örgüt umurunda, en önemlisi o da umurunda."
Özgür, siyah kravatını genişletti ve yakasından çekip çıkarttı. Gözleri kin ve nefret doluydu. Taylan'ın söylediği şeylerden bazıları tek umurundaydı ve onun bilmediği çok şey vardı ama bunlar önemsizdi. Biri hariç.
O, Özgür Cihan'ın umurunda değildi.
O, artık Özgür Cihan'ın umurunda değildi.
İkisi arasındaki farkı Taylan hiçbir zaman anlayamazdı.
(...)