Yıl 2009,Eylül ayının son Pazartesi

Artık yataktan kalkma vakti gelmişti sanırım. 4 sene ailesinden uzakta,farklı bir şehirde okula gitmenin aslında kötü bir şey olduğunu babası yumuşak sesiyle "Hadi kızım kahvaltı hazır." deyince fark etti. Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. Annesinin leziz yemeklerini yurttayken çok özlemişti. Bilge "Annem kahvaltıya be yaptı acaba?" diye düşünürken biber kızartmasını tabağında görünce her şeyi unuttu. Hayvan gibi yemeye başladı çünkü biber kızartmasını çok severdi. Kahvaltısını yapınca dişlerini fırçaladı sonra odasına girdi. Artık okul kıyafeti yoktu. Çok sevdiği güzel takımını giydi. İçinde beyaz bir kıyafet üstünde ise siyah beyaz çizgili bir tulum vardı. Saçlarını suyla ıslattı Bilge. Neden mi? Saçlarını suyla ıslatınca saçları kendi şeklini alıyordu çünkü. Saçlarının kendi şekli zaten gayet güzeldi. Bilge çok fazla süs meraklısı bir kız değildi ama okulun ilk günü diye hafif bir makyaj yapmak istiyordu. Tam makyajını yaparken telefonu çaldığını duydu(o zamanlar akıllı telefonlar daha yeni yeni çıkıyor ve Bilgenin telefonu çıkmış en yeni model). "Efendim Zehra." diye açtı telefonu. Zehra ve Bilge gerçekten aşırı olmasa bile dönemin zengin sayılabilecek insanlarıydı. İkisinin de akıllı telefonu vardı mesela. Zehra Bilgeye okula beraber gitmeyi teklif etti. Bilge için sorun yoktu. Zehra ve Bilge aynı üniversitenin farklı bölümlerindeydiler. Zehra Bilgisayar Mühendisliği, Bilge Kalp ve Damar Cerrahi okuyordu. Bilge hazırlıklarını bitirdi ve bir sokak daha ileri gidip Zehra'yı da evinden aldı. Ve ikisi de kendi bölümlerine gelince vedalaşıp kendi bölümlerine girdiler...