
Eğitmen, öfkeyle bana dönerken, gözlerinde hala biriken bir kızgınlık vardı. Fakat yaralanmalar, kan ve acı ortada değildi. Bu değişimi görmesi ona bir şeyler anlatmıştı. O an, gözlerim sabit bir şekilde eğitmene odaklandı.
"Ne hakla buna karışıyorsun?" diye sordu eğitmen, sesi daha da sertleşerek. "Sen kim oluyorsun, Dora?"
Riven ise şaşkın bakışlarla bana bakıyor, sonra kayıtsız bir gülümseme yerleşiyordu yüzüne. "Bunu yapmanın bir anlamı yok," dedi. "Her şeyin normal olması gerekirdi, değil mi?"
Ama ben, artık her şeyi durdurmak istiyordum. Mühür açıldı ve bu gücüyle her şeyin seyrini değiştirebilirdim. Ve öfkem bir anda zirveye tırmandı. Eğitmenin sözleri, içimde biriken her şeyi ateşledi.
"Neden bana güvenmedin?" diye bağırdım, öfkem kontrolümden çıkıyordu. "Ne yapmamı istiyorsun? Sürekli bana bir şeyler öğretip, sonra her hareketimi izleyip eleştiriyorsun. Benim yaptığım her şey yanlış mı?"
Eğitmen, gergin bir şekilde, "Beni izlemeni istemedim, Dora!" diye karşılık verdi, sesinde bir sarsıntı vardı. "Ama seni izlemek zorundayım çünkü buradaki her hareketin sadece seni değil, hepimizi etkiliyor!"
O an, öfkem kontrolden çıktı. Gözlerim dolmuştu, ama ağlamak yerine bir hareket yaptım. Elimi hızla kaldırıp, eğitmenin yanaklarına bir tokat indirdim. Sesim titreyerek, ama kararlıydı:
"Yeter!" dedim. "Beni sürekli izlemekten vazgeç! Bu benim hayatım, benim kararlarım. Senin üstümde hak iddia etmeni istemiyorum!"
Eğitmen, şok olmuş bir şekilde başını hafifçe yana eğdi. Yüzünde öfke değil, bir şaşkınlık vardı. Ancak derin bir nefes alarak, başını eğdi. "Özür dilerim, Dora," dedi, sesinde pişmanlık vardı. "Beni izlediğini düşünmeni istemezdim. Ama... burada hepimizi denetlemek zorundayım. Her hareketinizi görmek, sizi kontrol etmek... Benim görevim bu. Bunu bilerek yaptım."
Eğitmenin bu açıklaması, içimdeki öfkeyi bir nebze yatıştırdı, ama kalbimdeki kırgınlık devam ediyordu. "Neden bunu bana söylemedin?" dedim, hala gözlerimdeki hüzünle. "Sürekli böyle davranmak zorunda mısın?"
Eğitmen, biraz çekinerek, "Güvenmek kolay değil, Dora," dedi. "Her şey o kadar karmaşık ki... Bunu seni korumak için yaptım. Ama yine de seni yanlış anlamış olabilirim."
Bir süre sessizlik oldu, ama içimdeki o karmaşık duygu bir şekilde dağılmaya başlamıştı. Eğitmenin özrü, bir nebze de olsa beni rahatlattı. Ama içimde hala bir soru vardı. Geleceği değiştirme gücüne sahip olmak… Bu kadar güçlü olmak, her şeyi bu kadar değiştirebilmek doğru muydu?
Zihnimdeki ses tekrar yankılandı:
"Unutma, Dora. Her gücün bir bedeli vardır."
O an, bu gücün bedelini düşündüm. Hem eğitmenin özrü hem de içimdeki değişim, bir araya gelerek bana yeni bir sorumluluk yüklüyordu.
ğitmenin öfkesi, her adımda daha da artıyordu. O kadar sinirliydi ki, beni tamamen göz ardı etmiş gibiydi. Herkesin sessizliğine rağmen, aramızdaki gerilim her geçen saniye daha da büyüyordu. İçimdeki öfke, eğitimimi sorgulayan, beni sürekli izleyen bu adamın davranışlarına karşı birikmişti. Neden hala beni kontrol etmeye çalışıyordu? Ne zaman kendi kararlarımı verebilecektim?
Eğitmen, bir adım daha attı ve o an, içimdeki gerilim patlamaya hazır hale geldi. Bir şeyler yapmalıydım. Bir şeyler söylemeli, bir şekilde tepki vermeliydim. Sadece sessiz kalmak, öfkemi içinde tutmak bana göre değildi. Bunu artık hissedebiliyordum; içimdeki ses, beni harekete geçirmeye çalışıyordu.
"Ne istiyorsun benden?" diye bağırdım, gözlerim ona odaklanmıştı. "Her hareketimi denetlemek, bana nasıl davranmam gerektiğini söylemekten vazgeç! Beni bir kukla gibi görüyorsun!"
Eğitmenin bakışları, tamamen buz kesmişti. Yavaşça, ama belirgin bir şekilde, adımlarını hızlandırarak bana yaklaştı. O an, kalbim hızla çarpmaya başladı. İçimdeki öfke artık dondurulamaz bir hal almıştı. Ellerim titriyor, gözlerimle ona meydan okuyordum.
Ve sonra, eğitmenin birden elini kaldırmaya başladığını gördüm. O an bir anlığına tüm dünya donmuş gibi hissettim. Eğitmenin bana tokat atacak gibi olduğu anı, gözlerim kapalı bir şekilde bekledim. Ama hissettiğim tek şey, bir anlık bir sessizlikti.
Eğitmen, elini kaldırıp beni tehdit etmek üzereyken, aniden gözlerimi kapattım ana kulağıma fısıldamasıyla hızla gözlerimi açtım:
"Şu ana kadar kimse bana vurmadı. İlk oldun, tanrının hediyesi"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |