8. Bölüm

4- Maven' in Gölgesi

lavinia
laviskoo7

  

 

Bölüm 2 – Maven’in Gölgesi

Benim adım Maven Demirel.

Ama bu isim bana ne kadar ait, emin değilim. Çocukluğum bulanık bir düş gibi; hatırladığım her şey parçalanmış cam kırıkları gibi keskin ve anlamsız. Bana hep küçükken bir aileye evlatlık verildiğim söylendi. Biyolojik ailemi hiç tanımadım. Fotoğraf yoktu, ses yoktu, bir mektup bile yoktu. Sanki gökten düşmüşüm, kimseye ait değilmişim gibi.

Evlatlık verildiğim aile bana kötü davranmadı, ama hiçbir zaman kendimi onların bir parçası gibi hissetmedim. Onların kanından değilmişim gibi, aynı evin içinde bile yabancıydım. Belki de bu yüzden hep çizime sığındım. Defterlerim vardı; siyah kömür kalemlerle doldurduğum defterler. Çizgiler, gözler, kanatlar, gölgeler…

Kalem elimdeyken kontrol benden çıkıyordu. Çizimlerime baktığımda bazen irkilirdim. Sanki ellerim bana ait değildi, bir başkası yönlendiriyordu. Gözleri olan yüzler bana geri bakar, kanatlı gölgeler sayfadan çıkacak gibi kıpırdanırdı. Arkadaşlarım benim yetenekli olduğumu düşündü. Oysa ben korkuyordum. Çünkü ne zaman çizsem, ertesi gün o çizimler hayatımın bir köşesinde gerçek oluyordu.

Ama en kötüsü, kargalardı.

Onlar hep hayatımdaydı. İlk kez altı yaşındayken fark ettim. Yatılı okulun bahçesinde yalnız otururken, siyah kargalar tellerin üzerine dizilmiş bana bakıyordu. O günden sonra her yerdeydiler. Üniversitede ikinci seneme başlamıştım, hâlâ peşimi bırakmıyorlardı. Bazen penceremin önünde, bazen fakülte kapısında, bazen de rüyalarımda… Kargalar beni izliyordu.

O gün, sıradan bir gün olmalıydı. Trenle okula gidiyordum. İstasyonda kulaklığımı taktım, insan kalabalığı arasında kaybolmaya çalıştım. Ama içimde ağır bir huzursuzluk vardı. Trenden indiğimde yurda dönmek için kestirme olan orman yolunu seçtim. Sessizlik güzeldi, ama garip bir şekilde nefesim hızlanmıştı.

Sonra o sesi duydum.

Kanat sesleri. Kalın ve keskin. Yukarı baktım; gökyüzü siyaha bulanıyordu. Onlarca karga, belki yüzlercesi üzerimde daireler çiziyordu.

“Hayır…” diye fısıldadım. Ama çok geçti.

Kargalar üzerime indi. Gagaları saçlarıma, yüzüme, kollarıma saplandı. Çığlık attım ama sesim ağaçların arasında boğuldu. Yere kapandım, kollarımla başımı kapattım. Kanatların çarpması kulaklarımı sağır ediyordu. Tırnakları derimi çiziyor, her darbede acı beynime saplanıyordu.

O an gerçekten öleceğimi düşündüm. Ciğerlerime dolan panikten nefes alamadım.

Ama sonra… garip bir şey oldu. Kargaların kanat sesleri bir anda kesildi. Çevreme baktım, bir tek karga bile kalmamıştı. Hepsi sanki hiç olmamış gibi kaybolmuştu. Tek kanıt, kollarımdaki çizikler, saçlarımdaki kanlı tüylerdi.

Kendimi zar zor ayağa kaldırdım. Titriyordum. Bir köylü beni yolda baygın bulmuş, hastaneye getirmiş. Doktorlar “büyük bir şok geçirmişsin” dedi. Yaralarımı sardılar, sakinleştirici verdiler. Onlara kargaların saldırdığını anlattım. Beni dinlediler, başlarıyla onaylar gibi yaptılar ama gözlerindeki bakış her şeyi belli ediyordu: Bana inanmıyorlardı.

“Stres, halüsinasyon, sinirsel kriz…”

Bunlar onların kelimeleriydi.

Ama ben biliyordum. O kargalar gerçekti. Onlar benimleydi. Hep benimleydiler.

Hastaneden ertesi gün apar topar çıktım. Çünkü okulun düzenlediği yurt dışı gezisi vardı. “Kafam dağılır” diye düşündüm. Yara bantlarım hâlâ kollarımda duruyordu ama umurumda değildi. Yeter ki buradan uzaklaşayım.

Valizimi aldım, taksiye bindim, sonra otobüs… Sonunda havaalanına vardım. Kalabalığın içinde yürürken sanki herkes bana bakıyordu. İçimde kötü bir his büyüyordu, midem bulanıyordu.

Yolun karşısına geçmem gerekiyordu. Havaalanının önündeydim. Adımlarım ağırlaştı. Kulaklarımda uğultu başladı, sanki binlerce kanat aynı anda çırpıyordu. Başımı kaldırdım. Gökyüzünde kargalar! Onlar oradaydı. Yine beni izliyorlardı.

O anda zaman yavaşladı. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Bir çığlık duydum. Fren sesi kulaklarımı yırttı.

Sonra gördüm. Bir araba, üzerime doğru geliyordu. Farların ışığı gözlerimi kamaştırdı. Koşmak istedim ama ayaklarım sanki yere zincirlenmişti.

Gözlerimi kapattım. Ve her şey karanlığa gömüldü.

 

 

Bölüm : 22.01.2025 21:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...