@laviskoo7
|
3. TERKEDİLENLERİN KURTULUŞU İLAHİ BAKIŞ AÇISI Etrafta çocukların kahkahaları yankılanırken, atmosferde bir neşe vardı. Ancak, o kalabalık içinde bir tek adam, çocukların enerjilerinin tam tersine, ciddi bir şekilde ilerliyordu. O, istihbarat teşkilatının lideri Yiğit Bey'di. Çocukları seviyor ama bir o kadar da yalnız kalıyordu. Kendisinin hiç çocuğu olmamıştı ama bu, ona kalbindeki boşluğu daha da derinleştiriyordu. Bugün, yetimhaneye gelme sebebi ise, ilginç bir duygunun peşinden gitmesiydi. O, birkaç çocuk arayışı içindeydi ama aynı zamanda her biri birer potansiyel askeri öğrenci olan bir grup genç zihin arasından da seçilmesi gereken bir liderin peşindeydi.
Yiğit Bey, binanın içine girdiğinde etraftaki çocukları görünce kısa bir süreliğine yumuşayan yüzüyle, bir çocuk gibi gülümsedi. Ancak bir anda gözleri bir bankta tek başına oturan küçük bir kız çocuğuna kaydı. Kız, somurtkan bir şekilde gözlerini uzaklara dikerken, Yiğit Bey'in kalbi bir an için durdu gibi oldu. Küçük kız, adeta dünyanın tüm yükünü sırtında taşıyan bir yaşta gibiydi. Yanına yaklaştığında, kız hiç korkmadan ona bakarak, "Merhaba?" dedi. Yiğit Bey hafifçe gülümsedi ve "Merhaba" dedi. " ben de sana eşlik edebilir miyim?" diye de ekledi. Kız gözlerini kısıp, etrafı süzdü ve sonra başını hafifçe sallayarak, "Niye başka boş bank yok mu?" diye sordu. Yiğit Bey hafifçe gülümsedi, "Tabii var ama ben senin yanına oturmak istiyorum." Küçük kız hiçbir şey demedi ve yana kayarak ona yer verdi. Yiğit Bey oturduğunda bir süre sessizlik vardı. Sonunda, dayanamayıp "İsmin ne?" diye sordu. "Alin Akar," dedi kız. Yiğit Bey, "Akar" soyadını duyduğunda, zihninde bir kıvılcım çaktı. O aileyi tanıyordu. Altay Akar, Sword Holding’in CEO'su ve bir zamanlar çok güçlü bir isimdi, ama o ailesiyle birlikte gizemli bir şekilde öldürülmüştü. Yıllardır bu olayla ilgili hiç bir şey öğrenilememişti. Ancak, kızın yaşadığını duymuşlardı. Şimdi, Alin Akar gerçekten de hayattaydı. Yiğit Bey biraz daha oturduktan sonra kalkarak okul müdürünün odasına yöneldi. Kapıyı çalarak içeri girdi. "Merhaba, Candan Hanım." Müdür, Yiğit Bey'i görünce şaşkın bir şekilde, "Yiğit Bey, hoş geldiniz. Ne zaman isterseniz başlayabiliriz," dedi. "Başlamamız gereken çok şey var," diye cevapladı Yiğit Bey. "Ne zaman isterseniz, hemen başlayalım." Yaklaşık sekiz dakika sonra, bahçede çocuklar sıralanmıştı, Yiğit bey her birini sırasıyla tek tek inceliyordu ve eğitilmeye uygun olanları seçiyordu. o sırada müdür ona her birinin özgeçmişiyle ilgili bilgi veriyordu. Yiğit Bey, birkaç çocuğu zaten seçmişti ama bir çocuk daha vardı. Küçük Alin. Yiğit Bey, Alin'i seçmeye karar verdi, ama Alin'in hemen yanındaki arkadaşlarını da seçmek istedi. Bir saat sonra, seçilen çocuklar arabaya binmeye başladılar. Yiğit Bey, Alin'i fark etti ve onu diğerlerinden ayırıp arabasına götürdü. Arabaya binerken, Alin dikkatle Yiğit Bey'e bakarak, "Neden beni seçtiniz?" diye sordu. Yiğit Bey, küçük kızı anlamak için bir an duraksadı ve sonra doğruyu söylemeye karar verdi. "Çünkü benim de geçmişim seninkine benziyor. Küçükken ben de ailemi kaybettim. Bir süre sonra sokaklarda yaşamaya başladım. Bir gün, bir adam beni aldı ve büyüttü. O, bana nehrin derinliklerinden çıkıp istihbarat teşkilatının başına geçmemi öğretti. Senin gibi bir çocuğa yardım etmek, bana kendimi hatırlatıyor. Senin sert bakışların, cesaretin, bana beni hatırlatıyor. İşte o yüzden seni seçtim." Alin, Yiğit Bey'in sözlerinden etkilenerek daha da dikkatle onu dinledi. Yiğit Bey gülümsedi ve ekledi: "Sen, Alin Akar, benden sonra istihbarat teşkilatının başına geçecek kişisin." Alin, onu izlerken hafifçe başını salladı. Kendini hiç bu kadar önemli bir pozisyonun içinde bulmamıştı, ama bir şekilde içinde buna hazırlıklı olduğunu hissediyordu.
|
0% |