@laviskoo7
|
Bazı hikayeler kötü sonla bazı hikayeler ise mutlu sonla biter. Hatta bazıları vardır ki hiç yaşanmamıştır hepsi bir hayalden ibarettir ve bu hikayelerde dört temel yol vardır, bunlardan ilki kötü sonla bitenler bu yolda herkes kendi yoluna gider ve çok kayıp verirler belki de hayatını kaybeden kişi, kişinin ta kendisidir. Diğeri mutlu son bu yolda ise herkes aynı yoldan gider ve hayatlarına yeni bir sayfa ile yeniden başlarlar bu kişiler genelde mutludur. Üçüncü yol, hiçbir şey gerçekleşmemiştir tüm olanlar kişinin kendi kurgusudur. Ve en son yol… hepsi. hayatında mutluluklar, mutsuzluklar, kayıplar vardır ama yine de hepsi bir hayalden ibarettir. Şuan nerede miydim? Karan Aksoy’un evindeydim ve birazdan evden çıkacaktık. Beni evimden almış ve kendi evine götürmüştü, neler yapacağımıza dair plan kurmuştuk. Tam evden çıkacakken yukarı kattan bir kadın sesi geldi “Karan!” o sırada aşağıya inen bir kadın gördüm. “Duru ben sana aşağıya inmeyeceksin demedim mi?” “ne yapayım Karan? Yukarda çok sıkıldım ayrıca beni sevgilinle de tanıştırmadın” dedi Duru ve bana bakıp hızla yanıma geldi “merhaba ben Duru, Karan’ın arkadaşıyım senin ismin ne?” “Nilda bende, memnun oldum” “Karan, hemen çıkıyor musunuz kahve içseydiniz, yapayım mı hemen?” diyen Duru bize hevesle baktı ama Aksoy tam hayır demek için ağzını açmışken onun hakkında daha fazla bilgi almak ve kardeşiyle tanışmak için “olur ama zahmet olmasın bende yardım edeyim” dediğimde Aksoy bana ters ters bakıp tekrar salona geçti. Biz de kahve yapmak için mutfağa geçtik. O sırada duru bana dönüp “eee Nilda mesleğin ne?” diye sordu. Bende “sword holdingin ceo’suyum” dediğimde yutkundu ve bakışlarını kaçırdı. “anlıyorum, Karanla da şirketlerden dolayı tanıştınız herhalde” dedi bende buna karşılık onu geçiştirdim “evet” “bak Nilda senin gözlerindeki o hırsı, o kararlılığı görüyorum ama aynı zamanda içindeki o büyümemiş çocuğu da görüyorum, ben bir psikoloğum.” Ve ekledi “ben Karan’ın çocukluk arkadaşıyım ve o çok zor şartlarda büyüdü umarım beni anlıyorsundur. Ama artık ona zarar gelmesini istemiyorum” O da biliyordu benim istihbarat için çalıştığımı, kimliğimin gizli kalması gerekirken herkese yayılıyordu anlaşılan. Bende durunun söyledikleri üzerine “ Karan’a zarar verecek değilim Duru, ben sadece istihbarat için çalışıp bana verilen görevleri yerine getiriyorum. Ve Duru eğer Karan’a bir zarar gelecek olursa bunu benden değil istihbarattan bilmelisin. Benim amacım sadece görevimi yapıp bilgi vermek.” “biliyorum ama, ya senin verdiğin bilgililer onun sonunu belki de senin sonunu getirirse” dediğinde şaşkınlıkla ona baktım ve konuştum “bu kadar mı kötü şeyler yapıyor Karan, Duru ya da şöyle mi demeliydim bu kadar mı güveniyorsun Karan’a” “hayır, aksine sana güvenmiyorum daha doğrusu güvenemiyorum, bak hayatında o kadar kötü şeyler oldu ki artık onun nefes almasını, huzurlu bir hayat geçirmesini istiyorum ve sendeki tehlikeyi görüyorum Nilda üzgünüm. Kısacası ondan uzak durmanı söylüyorum” dediğinde alayla gülümsedim ve “sen beni tehdit mi ediyorsun?” dedim bu sefer o da gülümseyip “nasıl anlamak istersen” dedi ve kolumu tutup tırnaklarını geçirdi ben tam konuşmak için ağzımı açmışken. Kendine bir tokat attı ve bağırmaya başladı “karan!” “yardım et” Aksoy hızla salondan gelirken ilk önce Duru’ya ve kızarmış yanağına baktı sonra da korkutucu bir sakinlikle bana dönüp bağırdı “çık evimden!” ben şaşkınlıkla onlara bakarken tekrar bağırdı “sana çık dedim Nilda” Bende tırnaklarını geçirdiği kolumu ovuşturduğumda gözleri koluma kaydı ve tırnak izlerini gördü ve yerde ağlayan kıza baktı. “Karan Aksoy, bana güvenip güvenmemen umurumda değil ama bir daha sakın karşıma çıkma. yoksa seninle bu kadının bana oynadığı gibi çok pis oynarım seni yerlerde süründürmekten beter ederim. Anlaşmayı da iptal ediyorum. Şimdi bu kadının yanında dur ama bir gün benim yanımda durmaya karar verirsen bu seferde ben senin yanında durmam” dedim ve hızla evden çıkarken arkamdan “Nilda!” diye bağırdığını duydum ama ben tam evden çıkmışken peşimden geldiğimi duyup arabaya atlayıp son sürat kullanmaya başladım. Ama tam o sırada bir araba hızla önümü kestiğinde ani bir şekilde frene bastım. Aksoy arabadan inerken bende indim ve hızla ona doğru yürüyüp silahımı kendime doğrulttum. Anlaşma için bana ihtiyacını olduğunu bilsem de neden olduğunu bilmiyordum. o sırada hızla silahı tutup kendisine çevirdi “bas tetiğe” dediğinde hiç düşünmeden silahı elinden kurtarıp bacağına sıktım o bunu yapabileceğimi düşünmediği için hem şaşkınlıkla hem de acıyla bakarken birden arkama bakmaya başladı ve tam arkamdan bir tık sesi geldiğinde beni de kendisiyle birlikte arabanın arkasına attı. Üzerime düştüğünde bir süre bakıştık ama çok kan kaybettiğini fark ettiğimde altından sıyrıldım ve deri ceketimi feda edip bacağına sardım ama arabaya gelen silah seslerini fark edip silahımı yerden alıp karşı tarafa sıkmaya başladım. O sırada Aksoy da bana yardıma gelmişti. Bir ara silah sesi sustuğunda bağırdım, “hemen arabaya bin!” O kendi arabasına binerken bende etrafı kontrol onun arabasına bindim tenha bir sokaktaydık. O sırada arabanın içinde bize bakan birini fark ettim. arabayı hızla üzerimize sürüyordu. Bende Aksoy’a dönüp “kemerini bağla ve sıkı tutun” dediğimde. Kemerini bağlamak yerine bana “gaza bas ve elini direksiyondan çek” dediğinde sırıtıp gaza tüm gücümle bastım. O da yan duran arabayı geri çekti ve biz doğru gelen araba. Bir dakika! Arabalar. Birbirine çarptı. Sağımızdaki arabayı görmüştüm ama solumuzdakini görememiştim. İki arabadan da alevler çıkarken hiçbir şey demeden onun arabasından indim ve kendi arabama binmek için bir adım atmıştım ki biri beni, önce kolumdan sonrada belimden çekip kendine yasladı. Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. O gözlerimin içine bakarken bende onun ellerinden kurtulmak için çırpınıyordum. O ise bundan keyif alıyordu. “bırak beni!” “hayır, ilk önce konuşacağız” “benim seninle konuşacak bir şeyim yok” dedim ve tam tekme atmak için bacağımı kaldırmışken bacağımı yakaladı ve kendine sardı. “ilk testini geçtin Nilda Akar” dedi kulağıma fısıldayarak. Bir dakika ya, ben olayları anlamıyordum. Tabi ya Duru’nun davranışları, saldırı her şey bir oyundu. Bana yapılan bir oyun. Bende bu duruma sinirlenerek Aksoy’a yaklaştım ve nefeslerimiz birbirine karşınca durdum. Gözleri dudaklarıma kaydığında gülümsedim ve iki bacağının arasına dizimi geçirdim. O acıyla eğildiğinde ondan uzaklaştım. “benim oyunum daha başlamadı Karan Aksoy, o zamana dek korkuyla bekle” dedim ve arabama binip yaralı ayağına rağmen onu orada bırakıp gittim.
|
0% |