Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm - Devir

@laydactn

Demirkan Cephesi

Vural Demirkan, toprağa verilen abisinin mezarına gitme gereği bile duymamıştı. Koskoca Kral Demirkan artık yoktu. En büyük düşmanı, rakibi kendine layık bir şekilde leş bir tuvalette şişlenerek öldürülmüştü. Artık tek Demirkan kendisiydi, ikinci çocuk olmaktan kurtulmuştu. Artık her şeyi hak ettiği gibi yaşayabilirdi...

Demir Demirkan, ailenin ilk çocuğuydu. El bebek gül bebek büyümesine rağmen kardeşi her zaman bilirdi Demir hasarlı bir oyuncaktı. Hasarı ruhundaydı, fiziksele yansımadığı için bunu kimse görmezdi. Şeytan yer yüzüne bir tohum bırakmıştı sanki annesinin rahminde hayat bulurken Demir Demirkan olmuştu.

Demir’in çok iyi bir abi olduğu söylenemezdi ama en azından Vural kadar öfke ve nefret dolu değildi. Gerektiği yerlerde korur, arkasını kollar, başını belaya sokmasına engel olurdu. Vural ise ucu abisine dokunacak her konuda mutlaka bir sorun çıkarırdı. Patlattığı sevkiyatı, ihbar ettiği toplantıları kimse bilmezdi ama son hamle kimsenin beklemediği bir şeydi. İlk zamanlar onu yerinden etmek yenmek demekti ama sonra yaşamasına bile tahammülü kalmamış olacak ki içeriye girdikten bir ay sonra servet dökerek bir katile hallettirmişti Kral Demirkan sorununu.

"Demir'ın kurduğu Krallık artık benim. Sevkiyat, planlama, ihale red ve onay alan her bir işlemin tek karar mercii benim.” Jilet iki yıldır patronunun oturduğu koltukta kardeşini otururken görünce hissettiği memnuniyetsizliği gizlemek adına ek bir çabaya girişmemişti. “Herkes bilecek asıl Kral’ın ben olduğumu, abim bu işler için çok duygusaldı. Tüm işler asıl şu an benim yönetimim ile kusursuzlaşacak.”

Jilet, bildiği gerçeği dile getirirse Efsun’un ölüm fermanı imzalanırdı. Kendi abisine acımayan bir adamdı Vural, kimse dile getirmeye cesaret edemezdi ama o hapishane içinde Kral Demirkan’ı öldürecek tek güç bir diğer Demirkan’ın elindeydi sadece.

“Toplantı önümüzdeki ay, büyükler Demir Bey’in kaybının ardından iş akışı için toplanma planlamak istedi ama en erken bir ay sonrası planlanabildi. Sizin katılacağınızı iletirim.” Abisi gibi kahveye dönük sarı saçları, daha koyu yeşil gözleri olan bir adamdı Vural. İki damla zehir taşıyordu gözlerinde sanki. Boyu abisinden birkaç santim kısa, cüsse olarak ise ne kadar çabalasa bile Demir kadar yapılı olamazdı bedeni.

Demir Demirkan bu dünyaya zaten Kral Demirkan olmak için gelmişti. Küçük kardeşi abisinin krallığına konmaya çalışan bir şımarıktan fazlası değildi.

“Sence Demir’in olan her şey benim olduğuna göre Efsun’u almakta hakkım denebilir değil mi?” Hastalıklı zihninden geçen duygular bir anda gelişmemişti. Demir’in Efsun’u eve getirip ailesi ile tanıştırdığı ilk akşamdan beri Vural Efsun’u elde edeceği günü bekliyordu. Abisinden iyi olduğu tek konu sabrıydı. Küçük Demirkan o kadar sabırlıydı ki sonunda elde edeceği ufacık bir şey için bile yıllarını bekleyerek geçirebilirdi, işin sonunda kazandığı takdirde giden yılların bir anlamı yoktu.

“Efsun şu an yas döneminde, akşam yemeğinde size katılamayacağını iletmemi rica etti. Tahmin edersiniz ki ölümün soğuk nefesi hala bu evin duvarları arasında.” Efsun’a söylememişti bile yemek teklifini. Bu küçük şeytandan olabildiğince uzak tutmalıydı Efsun’u. Demir tüm şeytanlığına rağmen hastalıklı derecede aşık veya takıntılıydı Efsun’a. Tüm dünyayı dize getirme planları yaparken Efsun’u ağlarken gördüğünde canı yanardı. En büyük zararı kendi vermiyor gibi iyi olsun isterdi karısının ama Vural öyle değildi. Kırmaktan, kanatmaktan korkmayacaktı çünkü Efsun onun için sadece abisine ait olan ve artık ona ait olabilecek bir parçaydı.

“Kaçsın bakalım Efsun Hanım, elbet benim ellerime düşecek. Bir Demirkan kadını olarak aksi düşünülemez.” Güçlü bir yumruğu vardı Jilet’in çoğu zaman ölümün kıyısına götürürdü o darbe karşısında olan insanı ve şu an Vural denilen bu bit yavrusunu yumruklayarak öldürmek istiyordu

Jilet odadan çıktığında Vural’ın suratına olan gülümseme iğrenç bir kahkahaya dönüşürken ne ellerine bulaşmış olan abisinin kanını umursuyordu ne de kendini onun yerine konmuş gibi hissediyordu. Ona göre hakkı olanı elde etmişti. Önce hayatını almıştı abisinden sonra krallığını sonra sıra kadınına gelecekti ve Vural’ın ölü abisi ile savaşı ancak o zaman son bulacaktı.

*** 

Jilet bir ileri bir geri yürüyordu odasının içinde. Aklına gelen tek çözüm başını belaya sokacak kadar riskliydi. Bir dünyayı nasıl alırdı o kadın karşısına? Vural’ın kadını olmayı kabul etmezdi. Bir zamanlar âşık olduğu ya da âşık olduğunu düşündüğü adamın bebeğini taşıyordu. Demir ölmeden önce Demirkan’a ait her bir parça mal, her kuruş para ve sahip olduğu tüm karar yetkisini Efsun’a devretmişti. Yirmi üç yaşında, ufak tefek bir kadındı ama iç ve dış çıkaracak güçlere hükmetme yetkisi vardı sadece o bunu bilmiyordu şu an.

Eli telefonuna gitmiş, rehberde kayıtlı olmayan ama ilk gün gibi net şekilde hafızasına kazınan numarayı birkaç kere tuşladıktan sonra çalmasına izin vermeden kapatmıştı. Efsun ile konuşmadan böyle bir işe girişmek mantıklı mıydı? Efsun’a söylerse kadının kontrolünü yitirmesinden çekiniyordu. Hem hamileydi, önceliği artık yalnızca kendisi değildi bunu biliyordu. Fedakâr bir insandı Efsun. Önceden annesi için kendi hayatını ikinci plana atmıştı şimdi ise onun korumasına muhtaç bir bebek için yapardı bunu.

Şafak sökmeden hemen önce vermişti Jilet kararını. Ne Vural’ın iğrenç planlarına, ne büyüklerin acımasız kararlarına ne de başına üşüşecek olanların olmayan merhametine bırakmayacaktı Efsun’u. Numara üçüncü çalışta açtı, cevap vermek yerine sessizlik ile karşılarken iki yıldır kullanmayı bırak aklından bile geçirmediği adı döküldü dudaklarından.

“Üsteğmen Kartal Korlev.” Birkaç saniyelik sessizliğin ardından duyduğu tok, güçlü, sert ve babaç ses ile yuvasına duyduğu özlemi ilk kez bu kadar net hissetti. “Evlat!” Kemal Albay iki yıl önce Demir Demirkan’ın adamları arasına yerleştirdiği askerinin sonunda aradığını öğrendiğinde karargahtan daha çıkmamıştı. Özel hattına bağlanan telefonda duyduğu sesi iki yıldır duymuyordu. Üsteğmen Kartal aylık olarak yazılı, görsel şekilde raporunu üstlerine iletiyor ama ilk kez arıyordu.

“Yuva’ya dönüyorum izniniz olursa komutanım!” Kemal Albay bir yıl önce bir askerini şehit vermiş, törenden bir hafta sonra altı askerini kendi kararı ile ihraç ettirmişti ve şimdi evlatlarından biri yuvaya geri dönmekten bahsediyordu. “Ama tek olmayacağım komutanım. Konu çok ciddi, her mesele vatan meselesi ama bu bambaşka bir konu. Desteğe, en iyilerine ihtiyacımız olacak.” En iyileri kimdi elbet biliyordu. Bu hasret sona eriyor demekti.

“Yarın en iyileri Yuva'ya dönmüş olacak, seni ve misafirini bekliyoruz Üsteğmen Kartal, Allah’a emanet ol.” Telefonu kapatır kapatmaz Jilet kimliğinden sıyrılmış özlediği haline Üsteğmen Kartal Korlev kimliğine bürünmüştü. Efsun’u yarın bu cehennem çukurundan çıkaracak, en güvenli şekilde Özel Kuvvetler Komutanlığına ulaştıracaktı. O kapıdan girene kadar Efsun’un canı kendi canı, Efsun’u korumak ise vatanı korumak demekti.

O şafakla başlamıştı karargahın telaşı. Öğlene kadar bulmaları gereken altı asker vardı. Albay Kemal elbette biliyordu hepsinin son bir yıl içinde gün gün neler yaptığını. Teğmen Gökçen ve Üsteğmen Yıldırım’a ilettiği komutlar ve konumlar ile üç araç çoktan bahçeden geçerek dışarıya çıkmıştı. Görev Kalkan Tim'ini tekrar toplamaktı...

Loading...
0%