Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@lectea

-GERİ DÖNÜŞ-

‘’DREWS’ÜN ÜÇLÜĞÜYLE ŞAMPİYONLUK GARANTİLENİYORR’’

 

Tribünlerde yankılanan sesle birlikte ne zaman tuttuğumu fark etmediğim nefesimi yavaşça verdim. 88-88 olan maçta sayı atamayan takımımın şampiyon olmak sadece 1 üçlüğe ihtiyacı vardı ve Drews üçlüğü son dakikada atmıştı. Bu şekilde zaten şampiyonluğumuz garantilenmişti. Oktay’a dönerek ‘‘ Çocuklara söyle arabayı birkaç saate hazırlasınlar. Ödül töreni ve biraz kutlamadan sonra döneceğiz.’’ dedim. Yavaşça kafasını salladı ve kulağında ki bluetooth kulaklığıyla artık kiminle irtibattaysa bir şeyler söyledi. Maçın bitiş düdüğü çaldığı zaman taraftarlarımızın nasıl bir coşkuyla bağırdığını ve tezahürat yaptığını duymak ve aynı zamanda buna şahit olmak göğsümü bir kez daha kabartmıştı. Bir yanımda Oktay diğer tarafımda ise tanımadığım bir korumayla beraber V.I.P çıkışına doğru ilerledim. Şükürler olsun ki V.I.P bölümü olduğu için gazeteciler buraya girememişlerdi. Sahaya adımımı attığım andan itibaren etrafımda ki korumaların çoğaldığını hissettim. Ama o anda umurumda olan tek şey az önce şampiyon olan takımımın taraftarlarının bu sefer bana tezahürat etmesiydi.

Gülümseyerek ve el sallayarak onlara selam verdim. Bir yandan da hemen önümüzde, takımımın durduğu sahneye doğru ilerliyordum. İlk önce teknik ekibi sonrasında ise oyuncularımın hepsini tebrik ettim. Takımımla hiçbir zaman aşırı resmi olmamıştım, senli benli bir dil vardı aramızda ama hiçbiri şuana kadar saygıda kusur etmemişti. Takım kaptanı Louis’in yanına geldiğimde aralarında en samimi olduğum da oydu, İngilizce bir şekilde ‘‘ Tebrik ederim kaptan yine harika bir iş çıkardın.’’ dedim. ‘‘ Başkanımızdan kaynaklı’’ diyerek tebessüm etti. Bende aynı şekilde hafifçe gülümsedim. Sonrasında takımımızın adının anons edildiğini duydum.

‘‘ ŞAMPİYOOONN MERKSAS BASKETBOL KULÜBÜÜÜ’’

Taraftarların bağırışları arasında önde ben arkada teknik ekip ve oyuncularla sahneye çıktık. ‘‘ Ve şimdi sahne Alen Zifir İmren’in’’ sözlerini duyduğumda gerilsem de belli etmeden mikrofonu elime aldım. Doğal olarak herkes bir konuşma bekliyordu. Çünkü art arda 4 kez şampiyon olmak her basketbol kulübü başkanın başına gelen bir şey değildi hele ki bu başkan bir kadınsa. Boğazımı temizleyerek konuşmaya başladım.

‘‘ Öncelikle takımımın başarısını kutluyorum ve onlarla çok gurur duyduğumu belirtmek istiyorum. Aynı zamanda koca bir sezon emek harcayarak bu takımı şampiyon yapan teknik ekibimin de başarısını kutluyorum. Ama emin olun bu şampiyonluk hepimizin şampiyonluğu. Taraftarlarımız sezon boyunca her maça gelip bizi yalnız bırakmadılar. Ekran başında olan ya da bu maçı her nereden izliyorsa izlesin kalbiyle MERKSAS’ımızın yanında olan herkesin şampiyonluğu bu şampiyonluk. Tekrardan herkesi tebrik ediyorum. Her zaman ki gibi diğer sezonda da beraber olmak dileğiyle görüşürüz MERKSAS AİLESİİ’’

Konuşmam bittiğinde gerçek kutlamalar başlamıştı işte. Konfetiler havada uçuşuyor takım kupayı havaya atıp tutarak şampiyonluğu kutluyordu. Bende onlarla biraz eğlendikten sonra çoğunlukla oturmuştum çünkü gece az uyumuştum ve baş ağrım çok şiddetlenmişti. Yaklaşık 1 saat sonra artık herkes dağılmış ve oyuncular da soyunma odalarına gitmişlerdi. Oktay beni yavaşça dürterek ‘‘ Alen Hanım küçük bir sorunumuz var.’’ dedi.

‘‘Bir problem mi var?’’

‘‘Araba hazır ancak arabanın olduğu kapıda gazeteciler var. Sorun olur mu diye soruyorlar.’’

Sıkıntılı bir şekilde nefesimi vererek ‘‘Başka çıkış yok mu çıkabileceğimiz?’’

‘‘ Maalesef gazetecilerin arabaları diğer çıkışı kapatmış. Araba oraya yaklaşamıyor bile.’’

‘‘Tamam, o zaman başka seçeneğimiz yok gidelim hadi’’

Yürümeye başladığımızda Oktay’ın tok sesini duydum ‘‘ Bu arada tebrik ederim Alen Hanım gerçekten her sezon uğraştığınız gibi bu sezonda oldukça çabaladınız ve bu şampiyonluğu sonuna kadar hak ettiniz. ’’ Sonra sesini kısarak ekledi ‘‘ Ama ayıp yani beni de biraz öv. Tüm sezon sana katlandım sonuçta.’’

Hafifçe tebessüm ederek ona baktım ‘‘ Teşekkür ederim bu sezon bana yardımcı olduğun için.’’ Bende sesimi alçalttım ‘‘ Ve benim katlanılmaz biri olduğumu söylerek beni övdüğün için. Çok kibar bir arkadaşsın’’

Oktay’la çocukluk arkadaşıydık. Çocukluğumuzun ve ergenliğimizin her dönemi birlikte geçmişti. Ama dışarıda yani kalabalık ortamlarda bana siz diye hitap ederdi. Burada da siz diye hitap ediyordu çünkü salon görevlileri etrafta dolanıyordu. Ve çoğu bizim şuan da konuştuğumuz gibi önemli kişilerin kişisel konuşmalardan duyduklarını haber kanallarına satar, hem kendileri para kazanır hem de habercilere son dakika ‘‘gelişmesi’’ vermiş olurlardı.

Oda aynı şekilde bana tebessüm edince adımlarımızı hızlandırdık. Sonunda çıkışa vardığımızda beklediğimden daha fazla gazeteci kapıdaydı. Oktay önüme geçerek gazetecilerin benimle irtibat kurmasını ve fotoğrafımı çekmelerini engellemiş oldu.

‘‘ Lütfen geri çekilin Alen Hanımdan alabileceğiniz bir haber yok zaten.’’ dedi Oktay.

‘‘ Ama Alen Hanım lige yeni gelen Peren Basketbol Kulübü hakkında bir açıklama yapmadı.’’ Genç bir gazetecinin söylediği bu sözler beni şaşırtmamıştı çünkü lige yeni bir takım katıldığı zaman ,ki bu çok sık olan bir şey değildi, diğer takımlarının başkanlarının bu konuda açıklama yapılması istenirdi

‘‘ Çekilebilirsin.’’ Oktay sözümü ikiletmeyip önümden çekildi ancak kafasıyla diğer korumalara komut vererek korumaların önümde çember oluşturmasını sağladı. Üzerime dönen kameralara bakarak ‘‘ Bu konuda açıklama yapmadım çünkü Peren Basketbol Kulübü hakkında çok bir bilgim yok. Bu yüzden bu konu hakkında konuşmamanın daha doğru bir karar olduğuna karar verdim.’’

Tekrar adımlamaya başladım çünkü gereken cevabı verdiğimi düşünüyordum. ‘‘ O zaman kulübün başkanının dünyaca ünlü basketbolcu Adis Yavuz Gürsay olduğunu da bilmiyorsunuz.’’ Ah, işte bu duymayı beklemediğim bir şeydi. Adımlarım durdu istemsizce. Adis Yavuz Gürsay. En başarılı kulüplerin bile onu kadrolarına almak için servet ödedikleri şutör. Ama 6 sene önce basketbolu bırakmış ve kayıplara karışmıştı. Herkesin bildiği tek şey bir maçta takım arkadaşına saldırması ve ardından yapılan doping testinde testin pozitif çıktığı bilgisiydi. Hiçbir takım bu saatten sonra onu kadrosuna katmak istemezdi zaten ama Adis de artık ortalıkta dolaşmaması gerektiğinin bilincinde olan bir sporcuydu. Bende onunla, birkaç sene önce onu takımımın kadrosuna katabilmek için birçok kez iletişim kurmaya çalışmıştım ama her seferinde elim boş dönmüştüm.

‘‘ Alen Hanım?’’

Oktay’ın sesiyle kendime geldim. Soruyu soran gazetecinin bakışlarını fark ettiğimde soruya cevap vermediğimi hatırladım.

‘‘ Evet, bilmiyordum ama öğrendiğim çok iyi oldu. Adis Yavuz Gürsay’ın oldukça başarılı bir basketbolcu olduğu inkâr edilemez bir gerçek. Onun oyuncu kariyerini bırakıp başkanlık kimliğine geçtiğini de yeni öğreniyorum. Lige yeni bir takım gelmesi demek yeni bir heyecan demektir. Bu kadar tecrübeli bir sporcunun takımının neler yapabildiğini ve yapabileceğini yakın zamanda İspanya’da düzenlenecek olan KUPA ŞAMPİYONLUĞU’nda göreceğiz.’’

Bu sefer sözü başka bir muhabir devraldı.

‘‘ Bugün için tekrardan tebrik ederiz Alen Hanım. Babanızın mirasını en iyi şekilde devam ettiriyorsunuz.’’

‘‘Çok teşekkür ederim. Darısı başka şampiyonlukların başına. İyi akşamlar hepinize.’’

Tebessüm ederek konuşmamı bitirdikten sonra gazetecilerin tebrik sözleri arasında arabaya doğru yürüdüm. Birkaç adım uzağımdaki Oktay kapıyı açınca hiç beklemeden arka koltuğa kuruldum. Oktay da şoför koltuğunun hemen yanındaki koltuğa oturunca şoför arabayı çalıştırdı.

‘‘ Motorumu özledim sanırım.’’ Camdan dışarı bakarken bu sözleri mırıldandım.

‘‘ Neden? Mis gibi araba işte ne gerek var motora’’

Oktay’ın sözleri üzerine kafamı çevirmeden kıkırdadım.

‘‘ Çünkü motor daha az yer kaplıyor bu yüzden araba gibi müsait bir yer bulmak için dört dönmüş olmuyorum. Aynı zaman da kaskımı takınca kimse beni tanıyamıyor. Buda bir artısı. Ayrıca hız tutkunu olduğumu ve motoruma bağlılığımı en iyi sen biliyorsun.’’

Oktay bir kahkaha attı.

‘‘ Tamam ya bir dahakine motorunu getiririz bu kadar mızmızlanacaksan. Sen zaten çocukken de böyleydin. Mızmızdın ve her şeye itiraz ediyordun.’’

Bende kahkahayla karşılık verdim. ‘‘Dediğin gibi ‘çocuktum’. Senin kendini kurt adam sandığın ve dolunay olan gecelerde beni çağırıp ‘‘Alen lütfen halat alıp gel. Bu akşam kimseye zarar vermek istemiyorum.’’ dediğin bir dönem vardı, hatırlatırım. Her dolunay olan gecede hiçbir şey olmamasına rağmen seni sıkıca bağlıyordum ya. Sonunda anladın en azından kurt adam olmadığını.’’

‘‘ Çok fazla Teen Wolf izlediğim içindi. Ayrıca ya gerçekten kurt adam çıksaydım? O zaman ne olacaktı? Tedbirli davrandım işte. Eşeğimi sağlam kazığa bağladım.’’

‘‘ Tabi canım iyi yapmışsın ama keşke eşeği değil de kendini bağlasaydın o kazığa da ben dolunay geceleri gelip seni bağlayarak yorulmasaydım.’’

Şoförün gülüşünü bastırdığını fark edince Oktay sert bir ifadeyle şoföre döndü.

‘‘ Komik bir şey mi var?’’

‘‘ Yok efendim estağfurullah.’’

Sırıtarak camdan dışarıdaki manzarayı izlemeye başladım. O anda aklıma gazetecinin sorusu geldi. ADİS YAVUZ GÜRSAY. Bunca sene sonra neden lige geri dönmüştü? Ve neden sporcu kariyerini bırakıp bir takım kurmuştu? Telefonumu çıkarıp arama motoruna Peren Basketbol Kulübü yazdım. İlk önce takım kadrosuna baktım. Oldukça yetenekli ve kaliteli sporculardan oluşan bir kadroydu. Dahası teknik ekibinde çok önemli isimler vardı. Bu takımın kurulması için çok yüksek rakamların ortaya konulduğu belliydi. Biraz aşağı kaydırınca önüme birkaç gün önce yapılmış bir röportaj çıktı. Hemen okumaya başladım.

 

Muhabir: Adis Bey takımınız için tekrardan tebrik ediyoruz. Neler bekliyor bizi bu sene?

Adis Yavuz Gürsay: Teşekkür ediyorum. Yeni bir kulüp olduğumuz için beklentilerimizin çoğunu İspanya’da düzenlenen KUPA ŞAMPİYONASI’na göre belirledik. Her takım gibi biz de şampiyonluğu hedefliyoruz. Kısa bir süre içinde takımın performansını hep beraber göreceğiz.

Muhabir: Peki, sizin kariyerinize gelecek olursak neler söylemek istersiniz?

Adis Yavuz Gürsay: Benim için de yeni bir maraton ve yeni bir başlangıç diyebilirim. Şu anlık her şey olması gereken şekilde ilerliyor.

Muhabir: Bunca sene sonra sizi geri döndüren şey nedir acaba?

Adis Yavuz Gürsay: Kesinlikle kendimi aklamak ve birilerinin gözündeki kötü olan pozisyonumu değiştirmek gibi bir niyetim yok, olmaz da. Bazı yarım kalan şeyler var, onlar için döndüm diyebilirim. Biraz da sahaları özledim desem yalan olmaz.

Muhabir: Teşekkürler Adis Bey röportaj için.

Adis Yavuz Gürsay: Rica ederim, memnuniyetle.

 

Yarım kalan şeyler? Yarım kalan şeylerden kastı intikam olabilir miydi? Çünkü doping olayından sonra çok farklı söylentiler ortaya çıkmıştı. Çoğu Adis’in suçsuz olduğu ve ona kumpas kurulduğu yönündeydi. Belki de kimseye kendini aklaması gerekmediğini söylerken bundan bahsediyordu. Telefonumu kapatıp elimi şakaklarıma götürdüm. Bir anda lige katılan adı lekeli bir sporcu için fazla gizemli konuşuyordu. Ama onun da dediği gibi: Zamanla anlayacaktık neler olduğunu.

O zamana kadar tek odaklanmam gereken şampiyonaydı. Zaten bir açılıp bir kapanan göz kapaklarıma daha fazla direnemedim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Loading...
0%