@lectea
|
-HATA- İlahi Bakış Oktay arabanın içerisinde uzun bir süredir bekliyordu. Canı sıkılmıştı aynı zamanda çok yorgundu ama beklemeliydi. Avuç içlerini gözlerine bastırarak kafasını arkaya attı. Duyduğu kahkaha sesleriyle birlikte hemen dikleşti oturduğu koltukta. Camlar filmli olduğu için o, Oktay’ı göremezdi ama Oktay artık her hattını ezbere bildiği yüzden gözlerini ayırmıyordu. Büge İmren 26 yıllık hayatının özetini geçmesini isteseler ilk başta her zaman bu iki kelime yer alırdı. İlk başlarda çocukluk hoşlantısı diye geçiştirdiği bu duygunun aslında aşk olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Zor olan kısım ise bunu en yakın arkadaşı Alen’den saklamak mıydı, yoksa onu abi olarak gören Büge’nin gözlerine belki açık veririm diye bir kez bile bakamamak mı, karar veremiyordu Oktay. Ama kendisini tutamıyordu. Sanki Büge’nin gittiği yere sağ salim gidip geldiğinden emin olmadan içi rahat etmiyordu işte. Şimdiyse karşısında mekân da içtiği fazlaca alkolün verdiği etkiyle öne eğik bir şekilde hem yürüyüp hem de kahkahalar atan bir kız vardı. Büge’nin arkadaşlarından birisi olan Zelal ise çok içmemiş olmalı ki Büge’yi kolundan tutarak destek olmaya çalışıyordu. Zelal’in arabası olduğu için Oktay’ın daha fazla beklemesine gerek yoktu. Büge’yi ene bırakacaktı nasıl olsa. Ama tam o sırada Oktay’ın basıp gitmesini engelleyen bir şey oldu. Az önce Büge ve Zelal’in çıktığı mekânın kapısından 2 sarhoş adam daha çıktı. Adamlar yavaşça Zelal ve Büge’nin yanına doğru yaklaştılar. Oktay arabanın camları kapalı olduğu için sesleri duyamıyordu. Camını yarısına kadar açtı. Gecenin bir saatiydi ve Büge bu taraf baksa bile onu göremezdi. İşte şimdi konuşmaları duyabiliyordu. Adamlardan diğerine göre daha kısa ve sakallı olanı kızların önüne geçti. ‘‘ Selam güzellikler. İçeride de tanışma girişiminde bulunduk ama pek yanaşmadınız. Demek ki çıkışta bir şeyler yapmak istiyormuşsunuz.’’ Zelal hem Büge’ye destek olurken hem de adamlardan uzaklaşmaya çalışmakta zorlanıyordu. O geriye birkaç adım adım atınca doğal olarak Büge’de geriledi. Uzun olan adam konuşmaya başladı bu sefer. ‘‘ İsterseniz bize gidip bir şeyler falan içelim. Gerçi yeterince içtik hepimiz ama.’’ Alkol yüzünden doğru düzgün konuşamıyordu bile. Sonrasında ise yavaşça elini kaldırıp Büge’nin simsiyah, düz saçlarına attı. ‘‘ Ne güzel saçların var senin.’’ İşte bu Oktay için kırmızıçizgiydi. Arabanın kapısını kapatıp yavaş adımlarla adamlara doğru yürümeye başladı. Adamlar ise Oktay’ı fark ettiğinde her şey için geçti artık. Oktay korkutucu bir sakinlikle önce kısa olan adamın suratına bir yumruk attı. Bu bile adamı fazlasıyla sersemletmeye yetmişti. O yere düşerken Oktay asıl hedefine, Büge’sinin saçlarına dokunan o pisliğe döndü. Adamın gözlerinde metrelerce öteden okunacak bir korku vardı. Oktay adamın sağ elini sıkıca kavradı. ‘‘ Bu elinle mi dokundun lan saçlarına?’’ Adamın cevap vermesine fırsat tanımadan bileğini geriye doğru bükerek adamın bileğini kıracak dereceye getirdi. Ama kırmadı. ‘‘ Kimsin sen?’’ Adam acı içinde inlerken bağırarak bu soruyu sormuştu. Oktay ise cevap vermeye gereksinim bile duymadan diğer elini adamın suratına geçirdi. O da diğer gibi yere düşerken Oktay hızla arkasını döndü. Kısa olan çoktan topuklamıştı. ‘‘ Sen bekle…’’ Oktay duyduğu sesle arkasını döndü. Uzun boylu adam ayağa kalmıştı. ‘‘ Seni bulacağım.’’ Oktay’ın bu tehditten korkacağını falan düşünüyordu herhalde. Oktay adama doğru bir adım atınca adam hiç beklemeden arkasını dönüp koşmaya başladı. ‘‘ Korkak göt.’’ Oktay kendi kendine söylendi. ‘‘ Zelal, ben sanırım kusacağım.’’ Oktay duyduğu sesle birlikte sağına döndü. ‘‘ Gel şöyle otur Büge.’’ Zelal yavaşça Büge’yi banka oturturken bir yandan da Oktay’a bakıyordu. Büge sarhoş oluşundan dolayı olan biteni fark etmemişti ama Zelal her şeye şahit olmuştu. Oktay yavaşça Zelal’e doğru yürüdü. Önceden birkaç kez karşılaşmışları ama hiçbir zaman tam anlamıyla tanışmamışlardı. ‘‘ Merhaba Zelal. Ben Oktay belki hatırlıyorsundur.’’ Elini Zelal’e doğru uzattı. Zelal Oktay’ın elini sıktı. ‘‘ Evet, hatırladım. Teşekkür ederiz Oktay. Sen olmasaydın bu adamların bize ne yapacağı belli olmazdı.’’ ‘‘ Lafı bile olmaz. Sen de istersen evine geç artık. Büge’yi ben bırakırım.’’ Zelal endişeli gözlerle Büge’ye baktı. ‘‘ Bu gece çok içti. Bir derdi var belli ama söylemiyor.’’ Sonra Oktay’a baktı. ‘‘ Eğer kendine geldiğinde yanında olursan ona beni aramasını söyle lütfen. İyi geceler.’’ ‘‘ İyi geceler.’’ Zelal gittiğinde Oktay Büge’ye yaklaştı. Yüzüne dökülen uzun, siyah saçlarını eliyle uzaklaştırdı. Büge onun bu dokunuşuyla irkilerek uyandı. Ama bu korkusu kısa sürdü. Çünkü gözleri Oktay’ınkilerle buluştu. Oktay’ın her zaman soğuk, dalgalı ve hırçın olan mavilikleri bu sefer ılık, durgun ve sakindi. Büge, onun bu halini ilk defa görüyordu. Yumuşak, anlayışlı ve şefkatli halini… Ablasına bakarken bile böyle bakmıyordu Oktay. Çünkü bu bakışlar Büge’ye özeldi… Başka kimseye değil. Sadece Büge’ye… Oktay sol elini kalkmasına yardımcı olmak için Büge’ye uzattı. Ama Büge Oktay’ın gözlerine bakmaktan kendini alıkoyamıyordu. Oktay’ın da ondan geri kalır yanı yoktu. ‘‘ Oktay’’ Oktay kendi adını uzun zamandan beri ilk defa sevdi. ‘‘ Büge’’ ‘‘ Niye buradasın?’’ Büge sendeleyerek ayağa kalktı. ‘‘ Yoldan geçiyordum. Zelal ve seni görünc-’’ Oktay cümlesini tamamlayamadı çünkü dengesini sağlayamadığından Oktay’ın üzerine devrildi. ‘‘Niye bu kadar çok içtin ki sen?’’ Büge kafasını kaldırdı. Aralarındaki boy farkı yüzünden kafasını oldukça geri atması gerekiyordu. Oktay onun işini kolaylaştırmak için kendi kafasını aşağı eğdi. Daha önce de göz göze gelmişlerdi belki ama bu denli yakınlaşmaları bir ilkti. Büge Oktay’ın ensesinde ellerini birleştirdi. Uzun tırnaklarıyla ensesindeki saçlarıyla oynamaya başladı. Oktay kalbinin bu kadar hızlanacağını tahmin etmemişti. ‘‘ Niye bu kadar içtin diye mi sormuştun sen?’’ Büge’nin alkol kokan nefesi Oktay’ın dudaklarına vuruyordu. Oktay kısık bir inlemeyle onayladı Büge’yi. ‘‘ Belki de bazı şeyler için cesaretimi alkolden almam gerekiyordu.’’ Yavaşça parmak uçlarına kalkarak dudaklarını Oktay’ınkilere bastırdı. Oktay anlık bir afallama yaşadı. Zihnindeki gürültü bir anda sona erdi. Birisi hariç. Sarhoş… Ya ayıldığında yaptığı şeyden pişman olursa? Ya yaptığının hata olduğunu fark ederse? Ya sarhoşken ondan yararlandığını düşünürse? İşte bu son düşünce dudaklarını Büge’ninkilerden ayırmaya yetmişti. Büge kapanan gözlerini şaşkınlıkla araladı. ‘‘ Sarhoşsun Büge. Yaptığımız şey yanlış.’’ Oktay onun dudaklarından ayrılsa da dudaklarının arasındaki mesafe birkaç milimetreden fazla değildi. Büge Oktay’ın söylediklerine cevap veremedi çünkü alkole yeterince uzun süre dayanmış bedeni daha fazla direnemedi. Oktay, o yere yığılmadan hızlıca bir elini kızın belinden geçirerek onu kucağına aldı. Arabaya doğru ilerlemeye başladı. - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Okuduktan sonra yorum yaparsanız çok sevinirim:) Olumlu, olumsuz her türlü eleştiri ve öneriye açığım |
0% |