@lectea
|
-ELA- Sabah kapımın art arda çalınmasıyla uyandım. Kapıda ki kimse alacaklı gibi çalıyordu kapıyı. ‘‘ Şuan da müsait değilim.’’ Sözcükleri tam telaffuz edememiştim uyku mahmurluğundan dolayı. ‘‘ Alen, kapıyı aç!’’ Oktay’ın sinirli sesi saniyesinde uykumun açılmasına yardımcı olmuştu. Hemen kalkıp kapıyı açtım. Açtığım gibi Oktay’ın sinirli gözleriyle karşılaştım. ‘‘ Ya kızım ben sana eve geldiğinde bana haber ver demedim mi? Bir de gece 2’de gelmişsin. Başına bir şey geldi sandım. Hayır, telefonunu da açmıyorsun ki.’’ Yüksek sesle beni azarlarken odama girip köşeme attı kendini. ‘‘ Of Oktay of, sabah sabah ne bağırıyorsun ya?’’ Bir elimle de gözlerimi ovuşturuyordum. ‘‘ Alen, neler olduğunu anlatır mısın artık’’ Yavuz’dan bahsediyordu… ‘‘ Bir şey olduğu yok Oktay.’’ Yatağımı düzenlediğim için yüzüne bakamıyordum. ‘‘ Sana ne oluyor?’’ Yatağın örtüsünü bırakıp ona döndüm. ‘‘ Anlamadım?’’ Yatmayı bırakıp köşeme oturdu. ‘‘ Benden bazı şeyleri saklıyorsun Alen, bana anlatmıyorsun artık, gizliyorsun.’’ Haklıydı, çünkü gizliyordum. Ama bundan daha mantıklı bir karara varamıyordum. Fakat artık Oktay’a anlatmanın zamanı gelmişti. ‘‘ Tamam, tamam anlatacağım.’’ Rahatladığını suratındaki ifadeden anladım. ‘‘ Sonunda.’’ Davetin başından Yavuz’la ilk karşılaşmamızdan başladım. Sonrasında maçta olan tartışmamızı anlattım. Ayağım burkuldu yalanıyla çıkıp motoruma bindiğimi, yolda o olduğunu bilmeden yarış teklif ettiğimi, sonrasında o olduğunu fark ettiğimi söyledim. Sahildeki konuşmamızı anlatırken tüylerim bir kez daha diken diken oldu. Sonunda her şeyi anlattığımda Oktay’ın da aklının karıştığının farkındaydım. ‘‘ Sen şimdi Adis’in bir nevi kendisini sana affettirmeye mi geldiğini söylüyorsun?’’ ‘‘ Kendisi öyle demek istedi sanırım.’’ Oktay derin bir nefes aldı. ‘‘ Alen, hiçbir insan kendisini affettirmeye başka birisinin ayağına gelmez. Hele ki Adis Yavuz Gürsay. Spor camiasındaki en egoist insanlardan birisi.’’ ‘‘ Ne yapacağız yani?’’ Benim fikrim bu işin peşini bırakmamaktan yana.’’ Kaşlarım çatıldı. ‘‘ Nasıl yani?’’ Oktay duruşunu dikleştirdi. ‘‘ Yani Alen, adamın neyin peşinde olduğunu bulacağız. Ama sana yakınlığından faydalanarak.’’ ‘‘ Onu kullanacak mıyım yani?’’ ‘‘ Hayır, sadece sana olan bu yakınlığın sebebin öğreneceksin.’’ Elimi saçlarıma geçirdim. ‘‘ Bilmiyorum Oktay, içimde kötü bir his var.’’ Oktay kalkarak yanıma geldi. ‘‘ Alen, bunu kötü bir niyetle yapmıyoruz. Aksine eğer Adis’in kötü bir niyeti olup olmadığını öğrenmeye çalışıyoruz.’’ Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. ‘‘ Tamam, halledeceğim bir şekilde.’’ Gülümsedikten sonra kollarını bana sardı. Bende benimkileri beline doladım. ‘‘ Şimdi benim biraz işim var, sende Adis’in gönlünü al bir şekilde. Konuş çocukla. Anlaştık mı?’’ Kafamı salladım. ‘‘ Anlaştık.’’ O odadan çıktıktan sonra biraz temiz hava almak ve odayı havalandırmak için camı açtım. Üstümdeki pijamalardan kurtuldum. Odamı da topladıktan sonra aşağı indim. Aşağı indiğimde buzdolabından akşam hazırladığım kahveyi aldım. Biraz süt ve biraz buz koydum. Kahvaltı yapmayı sevmediğimden ya kahve içerdim ya da hiçbir şey tüketmezdim. Kahvemi alıp odama çıktım. Eğer Oktay’ın dediği gibi Adis’in neyin peşinde olduğunu bulmak istiyorsam ilk önce onunla aramı düzeltmeliydim. Telefon numarasını bulursam belki buluşma gibi bir şey ayarlayabilirdim. İyi ama numarasını nereden bulacaktım? Aklıma ağabeyim geldi. Onda mutlaka olmalıydı. Ama arayıp ne diyecektim? ‘ Ağabey biz Oktay’la Yavuz’a bir tuzak kuruyoruz o yüzden telefon numarası lazım.’ mı? Kendimi yine bir çıkmaza sürüklemiştim. Kapı çalınca kendime geldim. Bugün evdeki yardımcıların izinli olduğu gündü. Zaten evdeki işlerimi kendim halledebiliyordum. Ama haftanın çoğu günü sürekli işler meşgul olduğumdan dolayı yardımcılar evi temizliyor, toparlıyordu. Evde olduğum günlerde ise onlar izin veriyor, kendi başıma evde vakit geçiriyordum. Merdivenlerden inip kapıyı açtığımda hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım. ‘‘ Devin?’’ Devin elinde valizlerle kapıda duruyordu. ‘‘ Alen!’’ Devin kollarını boynuma dolarken ben hala şoktaydım. Devin geri çekilerek yüzüme baktı. ‘‘ Noldu? Beni gördüğüne sevinmedin mi yoksa?’’ Bu sefer ona sarılan taraf ben oldum. ‘‘ Saçmalama Devin, hoşgeldiiiinn’’ Sarılmamız bittikten sonra valizlere baktım. ‘‘ Yine mi?’’ Devin mahcup bir gülümsemeyle yüzüme baktı. Onunla 15 yaşındayken lisede tanışmıştık. O gün bugündür arkadaştık, hatta artık kardeşlik demek daha doğru olurdu. Ondan hiçbir şeyimi saklamazdım. Daha doğrusu saklayamazdım. Hemen anlardı bir şeyim olduğunu. Küçüklükten beri ailesiyle sıkıntılar yaşıyordu. Ben 18’ime bastıktan sonra kendi evime geçince oda ailesiyle ettikleri kavgalardan sonra gelip bende kalıyordu. Ama bu sefer durum ciddi olmalıydı çünkü her zamankinden fazla bavul getirmişti. ‘‘ Maalesef’’ ‘‘ Olsun, zaten benimde tam şuan da sana ihtiyacım vardı. Aslında şuanda değil yaklaşık 1 haftadır.’’ Gözlerini büyüttü. ‘‘ Niye aramıyorsun beni?’’ Bakışlarımı kaçırdım. ‘‘ Arayacaktım aslında.’’ İyi olmadığımı anladığı için üstüme gelmek yerine sarıldı bana. ‘‘ Hepsini konuşacağız.’’ O görmese de gülümsedim. Alptuğ’dan Arabamı park ettikten sonra Alen’in evine doğru yürümeye başladım. Dün gece eve çok geç olsa da geldiğinin haberini duyduğumda içim rahatlamıştı. Salondan ayağının burkulması bahanesiyle ayrılmıştı ve yalan söylediğini anlamadığımı sanmıştı. Uzun süredir burada değildim ve onunla vakit geçirmiyor olabilirdim ama Alen aynı Alendi. Hala benim kız kardeşimdi. Sabahtan beri onunla bu konuyu konuşmak için bekliyordum ama İstanbul’da yapacağım işler bir türlü bitmemişti. Geldiğimden beri hareketleri ve davranışları garipti. Benden bir şeyler saklıyordu. Ve her ne saklıyorsa buna Oktay’ı da dâhil ediyordu. Kapının önüne geldiğimde daha önce görmediğim bir araba gördüm. Büyük ihtimalle Alen kendisine yeni bir araç almıştı. Kapıdan içeri girdiğimde etrafta kimse yoktu. Doğru ya, bugün çalışanlar izinliydi. Üst kattan gülme sesleri geldiğini duyunca Büge’nin burada olduğunu anladım. Hemen üst kata, kız kardeşlerimin yanına çıkmak için adımlarımı sıklaştırdım. Alenle bir an önce konuşmalıydım yoksa sinirden patlayacaktım. Elimi kapının koluna atıp içeri daldım. ‘‘ Alen konuşa-’’ Cümlem yeşil bir çift gözün yıllar sonra gözlerime değmesiyle kesildi. |
0% |