@lectea
|
-BAŞTAN BAŞLAYALIM- Devin ‘den Alptuğ’un gözleriyle gözlerim buluşunca kalbimdeki kelebeklerin yıllar sonra kanat çırptığını hissettim. Beni burada görmeyi beklemediği apaçık belliydi. Gözleri birkaç saniye benim üzerimde oyalandı. Açıklama yapması gerektiğini fak etti. ‘‘ Pardon, ben Büge burada sandım. Konuşmanızı bölmeyeyim.’’ Alptuğ girdiği gibi hızla odadan çıktığında Alen de bende şaşkınlıkla kapanan kapıya bakıyorduk. ‘‘ Hala unutamadınız geçmişinizi değil mi?’’ Kafamı yere sabitledim. Bu kadar belli ediyor muyduk? ‘‘ Devin, benden saklama. Geçen sefer de aynısını yaptın.’’ Alptuğ ile aramızda bir çekim olduğunu Alen’den sakladığım için bana çok kızmıştı. Sevgili olduktan sonra söylemiştik ve bu onun çok zoruna gitmişti. Uzun bir süre ikimizle de konuşmadı. Tabii ki bizde bu süreçte Alptuğ’yla ilişkimize ara vermiştik. Sonrasında Alen ilişkimize olumlu baktığını ve fazla tepki gösterdiği için üzgün olduğunu söylemişti. Bu bizim alabileceğimiz en güzel haberdi. O da ilişkimizi onayladığı için artık önümüzde hiç engel yok demekti. Ama bu güzel günler çok uzun sürmedi. O olay yüzünden…
‘‘ Alen, senden bir şey saklamıyorum. Bilmiyorum bende neler olduğunu. Şuan hem kendimi hem de Alptuğ’ un nasıl hisler içerisinde olduğunu bilmiyorum.’’ Alen kafamın karışık olduğunu anlamıştı. Yüzüme bakmaktan kaçındığını fark edebiliyordum. ‘‘ Anlıyorum, ama bu belirsizlik ikinizi de yoruyor. En azından bir konuşun, olmaz mı?’’ Derin bir nefes alarak yüzüne baktım. ‘‘ Tamam, onunla konuşacağım.’’ Alen gülümseyerek bana sarıldı. ‘‘ İkinizi de çok seviyorum. Mutlu olmanızı istiyorum Devin’ im.’’ Kollarımı ondan ayırarak yüzüne baktım. ‘‘ Peki, ne zaman konuşmalıyım onunla?’’ Alen bir anda hareketlendi. Ayağa kalkıp camın önüne geçti. Ben ise ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. ‘‘ Evet, tam da tahmin ettiğim gibi.’’ Kaşlarımı çattım. ‘‘ Alen ne oluyor?’’ Alen bana döndü. ‘‘ Alptuğ aşağıda ve tek başına.’’ ‘‘ Anlayacağım dilden konuşur musun lütfen?’’ Gözlerini devirdi. ‘‘ Sende bir hava almaya mı çıksan acaba?’’ 1 saattir anlamadığım şeyin ne olduğunu anlayınca küçük bir kahkaha attım. ‘‘ Sen çok kurnazsın Alen.’’ Alen saçlarını tek eliyle kulağının arkasına sıkıştırdı. ‘‘ Aşağıya inecek misin yoksa beni övmeye devam mı edeceksin?’’ ‘‘ Tamam, tamam iniyorum.’’ O beni arkadan ittirirken bende isteksiz adımlarla odadan dışarı çıktım. Sonrasında ise tek duyduğum kapının sertçe kapanma sesiydi. Alptuğ’dan Havuzun kenarında elimde bir şişeyle sadece duruyordum. Uzun süredir kafamın hiç bu kadar boş olduğunu hatırlamıyordum. Devin’le yıllar sonra karşılaşmanın beni bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim. Güzel yüzü gözlerimin önüne gelirken derin bir nefes aldım. ‘‘ Eğer yanınızda yer varsa bende katılabilir miyim acaba?’’ Arkamdan gelen sesle vücudum kaskatı kesildi. Bir ses aynı anda hem nasıl içimdeki buzulları eritirken hem de alev alev yanan ateşi söndürebilirdi ki? Birkaç saniye içinde kendime gelince yavaşça arkamı döndüm. Yeşil harelerini kocaman açmış bana bakıyordu. Sanki boğazım düğümlenmiş, konuşmayı unutmuştum adeta. Kafamı yavaşça salladım. Küçük adımlarla yanıma geldi. Kararan havayla beraber havuzun içindeki ışıklar yanmıştı. Ve bu suyun yansımasının yüzümüze vurmasına neden oluyordu. Yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim. Normalde herkesin korktuğu ya da çekindiği kişi olan ben Devin ’in yanında bana neler olduğunu anlayamıyordum. ‘‘ Eskiden içmezdin.’’ Kafasıyla elimdeki şişeyi işaret etti. Onunla beraberken içki tüketmiyordum. Ama ayrıldıktan sonra kendim toparlayamamış ve kendimi içkiye vermiştim. Her ne kadar eski halime dönsem de içki o zaman edindiğim pis bir alışkanlık olmuştu. ‘‘ Rahatsız oluyorsan içmeyebilirim.’’ Sonunda konuşabilmiştim. Şişeyi alıp arka tarafıma koydum. Gülümsedi. ‘‘ Rahatsız olduğum şey içki değil, kendine zarar vermen Alp.’’ Hala aynıydı. Hiç değişmemişti. Kavga ettiğimiz veya aramızda soğukluk olduğu zamanlarda bile beni önemserdi. Uyuyakaldığımda üstümü örter, hasta olduğumda çorba veya çay yapıp getirdi. Devin’ den önce birçok sevgilim olmuştu ama hiçbiri bana böyle hissettirmemişti. ‘‘ Yurtdışı nasıl peki?’’ ‘‘ İyi, gayet iyi.’’ Tebessüm ederek bakışlarını havuza çevirdi. ‘‘ Peki, sen neler yapıyorsun, yurtdışı hayallerin falan?’’ Bir eliyle saçındaki tokayı çıkarıp kısa, sarı saçlarını özgürleştirdi. ‘‘ Şimdilik Türkiye’deyim. Gelecekte ne olur bende tahmin edemiyorum şuanda.’’ Birkaç dakika boyunca sessiz kaldık. Alkolün verdiği özgüvene dayanarak, belki de içimdeki özlem duygusundan, bilemiyorum, bir elimi saçlarına götürdüm. Dokunuşumla irkilse de geri çekilmek için herhangi bir hamle yapmadı. ‘‘ En son hatırladığıma göre saçların uzundu.’’ Yavaşça saçlarının uçlarını okşadım. ‘‘ Saçlar anıları saklar derler.’’ Belki de kalbime defalarca bıçak saplasa daha az acırdı canım. Saçlarındaki elim duraksadı. Yavaşça elimi indirdim. ‘‘ Ama tekrar uzatabilirim, bir ihtimal.’’ Kafamı hızla kaldırıp güzel yüzüne baktım. ‘‘ Yani te-’’ Cümlemi tamamlamama izin vermedi. ‘‘ Hak etmek için biraz çabalaman lazım Alptuğ.’’ Gülümseyerek yanımdan kalktı. Elimden ne geliyorsa yapmaya hazırdım…
|
0% |